Metis Yayınları tarafından, Bilge Karasu’nun günlükleri, metinleri, not defterleri ve mektuplarından yola çıkarak hazırlanan, yapıtlarından pasajlar içeren “Bilge Karasu’yu Düşünmek” adlı sergi 30 Kasım-27 Aralık tarihleri arasında Goethe Enstitüsü – Ankara’da ziyaret edilebilecek.
Geçtiğimiz yıl İstanbul’da sergilenen ve yoğun ilgi gören bu sergi şimdi de hayatının büyük bölümünü Ankara’da geçiren Karasu’yu anmak ve şehrin edebi mirasına katkıda bulunmak için Ankaralılarla buluşuyor.
Sergide yazarın terekesinden daha önce yayımlanmamış malzemelerin yanı sıra kitaplarından alıntılar, kitap kapakları, fotoğraflar da yer alıyor. Sergi salonunda Karasu’nun Loyola Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşma ile İoanna Kuçuradi’nin onun edebiyatı hakkındaki kısa bir konuşmasını izlemek de mümkün.
Serginin açılış günü 30 Kasım Cumartesi günü 16.00-17.30 saatleri arasında yapılacak panelde Jale Özata Dirlikyapan, Aytül Özüm ve Adem Gergöy, Savaş Kılıç’ın moderatörlüğünde Bilge Karasu’nun yapıtlarından söz edecek. Jale Özata Dirlikyapan, Troya’da Ölüm Vardı’nın edebiyat tarihimizdeki yeri ve 50 Kuşağı öyküleriyle ilişkisi üzerine konuşacak. Aytül Özüm, Bilge Karasu’nun masalları ve metin çözümlemesi, Adem Gergöy ise Karasu'da “'Dokunsal' Hayvanlar” konularını ele alacak. Panelin ardından Tansu Açık, Karasu için hazırladığı “Kırk Ambar” projesini tanıtacak.
“Bilge Karasu’yu Düşünmek” adlı sergiyi 27 Aralık 2024’e kadar haftanın her günü saat 10.00-18.00 arası ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
Adres: Goethe-Institut Ankara - Meşrutiyet Mahallesi Atatürk Bulvarı 131K/1 06420 Bakanlıklar - Ankara
Norveç asıllı Amerikalı müzisyen Okay Kaya, 22 Kasım Cuma gecesi Blind sahnesinde müzikseverlerle buluşacak.
Afro-Amerikan denizci bir babayla Norveçli ressam bir annenin kızı olan Okay Kaya, ilk gitarını 13 yaşında eline aldı ve bundan birkaç yıl sonra model olarak gittiği New York’ta ilk şarkılarını yazmaya başladı. Şu sıralar dördüncü albümünü yayımlamaya hazırlanan Okay Kaya, insan deneyiminin gösterişsizliğini, içgüdüsel oluşunu ve duygusal zorluklarını, kendinden geçirici vokal melodileriyle yan yana getiren kendine özgü şarkı yazma tarzıyla tanınıyor. Sanatçı, büyük beğeni toplayan Both (2018), 2021 Spellemann En İyi Indie/Alternatif Ödülü’nü kazanan Watch This Liquid Pour Itself (2020), Surviving Is The New Living (2020) ve The Incompatible Okay Kaya (2021) albümleriyle özel bir takipçi kitlesi oluşturdu. Baba Stilz, Onyx Collective, Anne Imhof, Porches, King Krule, Deem Spencer, L'Rain, Austin Lee ve Adinah Dancyger gibi sanatçılarla iş birliği yapan Kaya’nın son albümü SAP (2022) tamamen kendi yazdığı, icra ettiği, mühendisliğini ve yapımcılığını üstlendiği bir albüm olarak dikkat çekiyor.
Spotify’da 40 milyonu aşan dinlenmeye ulaşan “Mother Nature's Bitch” ile dikkatleri üzerine çeken Okay Kaya dördüncü uzunçalarını bu sonbaharda yayımlamaya hazırlanırken, bir yandan da konserlerine devam ediyor.
22 Kasım Cuma gecesi Blind’da gerçekleşecek Okay Kaya konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Salt’ın “Bitkiler ve Bitkileri Sevenler için Sıcak Toprak Sesleri” programı kapsamında çellist, besteci ve doğaçlamacı Zeynep Ayşe Hatipoğlu, 27 Kasım Çarşamba günü saat 19.00’da Kış Bahçesi’nde Ulrike Ruf ile canlı performans gerçekleştirecek.
Zeynep Ayşe Hatipoğlu’nun Bilmem Nasıldır Hâli Sılanın adlı ses enstalasyonunu 1 Aralık Pazar gününe kadar Salt Beyoğlu’ndaki Kış Bahçesi’nde sanatseverle buluşmaya devam ediyor. Enstalasyon adını Yaşar Kemal’in Üç Anadolu Efsanesi’nde geçen bir Karacaoğlan türküsünden alıyor. Zeynep Ayşe Hatipoğlu ile Ulrike Ruf, 27 Kasım’da gerçekleştirecekleri canlı performansın yanı sıra 30 Kasım Cumartesi günü de ses ve doğaçlama üzerine bir atölye çalışması yürütecek. İki oturumdan oluşan programda hikâye anlatımı aracılığıyla dinleme, doğaçlama ve yaratıcı müzik süreçlerine odaklanılacak. Pauline Oliveros’un derin dinleme pratiklerini Hatipoğlu’nun doğaçlama yaklaşımı ve Ruf’un performatif teknikleriyle bir araya getiren atölyede, bireysel ve kolektif doğaçlamalar üzerine çalışılacak.
Kış Bahçesi’ndeki bitkiler ile ses ve müzik üzerinden ilişki kuran üretimleri bir araya getiren “Bitkiler ve Bitkileri Sevenler için Sıcak Toprak Sesleri” L’Internationale’nin Museum of the Commons [Müşterekler Müzesi] projesi kapsamında ve EK BİÇ YE İÇ desteğiyle gerçekleştirilmektedir.
Künye:
1-3. Bilmem Nasıldır Hâli Sılanın performansından bir kare Fotoğraf: Nazlı Çapar
4-5. Kış Bahçesi, Salt Beyoğlu Fotoğraf: Mustafa Hazneci
ISTANBUL’74, 21 Kasım Perşembe akşamı açılacak Arnavutköy’deki yeni kültürel mekânı ile ziyaretçilerine her katın kendine özgü bir hikâye anlattığı sürükleyici bir yolculuk sunuyor.
ISTANBUL’74, Arnavutköy’de yenilenmiş beş katlı geleneksel bir ahşap binada, yıllar içinde oluşan topluluğu için bir buluşma noktası yaratıyor. Ana sergi programı ve özel projelerinin ötesinde, bu yeni mekân, yaratıcılığın sınırsız olanaklarını ve heyecan dolu bir geleceğin kapılarını aralayan bir alan sunuyor.
Şehrin kültürel dokusuyla iç içe geçmiş Arnavutköy, yüzyıllardır medeniyetlerin ve kültürlerin izlerini taşıyan çok katmanlı bir tarih sunuyor. Bu mahalle, 4. yüzyıldan bu yana çok kültürlü bir nüfusa ev sahipliği yaparak çeşitliliği kucaklıyor. Boğazın büyüleyici manzarasına karşı konumlanan semt, ‘74’ün İstanbul’dan dünyaya açılan kültürel ve sanatsal bağlar kurma misyonu için ideal bir zemin hazırlıyor.
Açılış Programı:
Freeman & Lowe, Boo-Hooray, Alphan Eşeli
Okuma Odası ve Dinleme Odası
“Rastlantısal Orman” Sergisinden Bir Seçki
Kitap ve Plak Koleksiyonu
İkinci katta, ISTANBUL’74, Freeman & Lowe ve Boo-Hooray iş birliğiyle gerçekleşen “Rastlantısal Orman: Bir Okuma Odası” sergisinden uzun dönemli ödünç alınan bir koleksiyonu izleyiciyle buluşturuyor. William S. Burroughs’un “The Electronic Revolution” adlı eserinden ilham alan sergi; dilin, hikâye anlatımının ve değişimin dönüştürücü etkisini keşfe çıkıyor. “Dinleme Odası” ise Alphan Eşeli’nin vinyl koleksiyonundan bir seçki sunarak her ay yeni seslerle deneyimi zenginleştiriyor.
Jonas Bresnan
“A Day in Arnavutköy”, 2024
Fotoğraf Serisi
İkinci katta aynı zamanda, ISTANBUL’74 tarafından sunulan, Jonas Bresnan’ın “A Day in Arnavutköy” adlı fotoğraf serisi, mahallenin ruhunu izleyiciye sunuyor. Bu seri, Arnavutköy’ün canlı günlük yaşamını, bölgenin eşsiz cazibesini, insanlarını ve İstanbul’un kalbinden akan Boğaz’ı gözler önüne seriyor. Seri, izleyicilere Arnavutköy’ü başka bir perspektiften yeniden görme fırsatı sunuyor.
Mehmet Ali Uysal
“Hanger”, 2024
Mekâna Özgü Enstalasyon
Üçüncü katta, ISTANBUL’74 tarafından sunulan ve PiArtworks iş birliğiyle gerçekleştirilen Mehmet Ali Uysal’ın “Hanger” başlıklı mekâna özgü yerleştirmesi, kişisel bir yolculuğu form ve varlık üzerine bir yansıma olarak genişletiyor. İlk olarak tekli ve üçlü formatlarda sergilenen bu eser, şimdi altı formda yeniden şekillenerek sanatçının içsel keşfini yansıtıyor.
Ekin Bernay
“Kalp”, 2024
Katılımcı Performans
Dördüncü katta, ISTANBUL’74’ün sunduğu, Performistanbul iş birliğiyle gerçekleştirilen Ekin Bernay’ın “Kalp” performansı, 2022’den bu yana ilk kez izleyiciyle buluşuyor. Basit ama güçlü bir ritüelle katılımcılar, yumruklarını alçıya dökerek “kalplerini bırakmaya” davet ediliyor. Bu performans, kalp ve gönül arasında köprü kurarak, katılımcıları ortak kırılganlık ve insanlıkta birleştiriyor.
Ralph Sason & Barış Erdemli
“Gastro-Sonic Experience”, 2024
Duyusal Deneyim
En üst katta, ISTANBUL’74 tarafından sunulan, Ralph Sason ve Barış Erdemli’nin yarattığı Gastro-Sonic Experience, ses ve tat arasındaki sinerjiyi araştırıyor. Arnavutköy’ün zengin mutfak mirasından ilham alan her yemek, lezzetin gizli katmanlarını ortaya çıkaran özel ses manzaralarıyla eşleştiriliyor. İşitsel-gustatorik bilimden ilham alan bu deneyim, Arnavutköy ve Boğaz’dan kaydedilen özgün seslerin, bestelenmiş kısa parçalar ve ambient tınılarla birleştiği bir duyusal yolculuk sunuyor. Tatlarla uyumlu frekanslar, her notada özenle işlenerek çok katmanlı bir lezzet ve ses deneyimi yaratıyor.
Şef Rose Chalalai Singh'in Mahalleden Esinlenen Menüsü
Programa, Şef Rose Chalalai Singh’in Arnavutköy'ün mirası ve İstanbul’un değişen kültürel manzarasının izini süren lezzetleri harmanladığı bir menü eşlik ediyor.
Claudia Goldin’e Nobel Ödülü kazandıran, yirminci yüzyılın başından itibaren kadınların ekonomideki yerini incelediği çalışması Kariyer ve Aile - Kadınların Yüzyıllık Eşitlik Yolculuğu, Ayşegül Cebenoyan’ın çevirisiyle Doğan Kitap’tan çıktı.
Goldin, bazı mesleklerin nasıl “açgözlü” olduğunu, iş kültürleri yüzünden erkekler ile kadınlar arasındaki ücret farkının nasıl bir türlü kapanamadığını anlatıyor. Bu çalışma, cinsiyetler arası ücret farkının sebeplerini araştırırken kadınların ekonomideki tarihini de aydınlatıyor.
Bundan yüzyıl önce üniversite mezunu bir kadın kariyer ile aile arasında bir seçim yapmak zorundaydı. İkisine birden sahip olma imkânı yoktu. Günümüzde ise hiç olmadığı kadar üniversite mezunu kadın var ve daha fazla kadın hem kariyer hem de aile istiyor. Kariyer ve Aile, nesiller içinde kadınların ev ve iş hayatını nasıl dengelediğini, hangi zorluklarla başa çıktığını ve neden hâlâ tam bir ücret eşitliği yaşanamadığını açıklıyor.
2016’dan bu yana Türkiye’den çıkan pek çok hikâyeyi hem yerel hem de global izleyicilerle buluşturan Netflix, dün (19 Kasım) The Seed’de gerçekleşen bir etkinlik ile önümüzdeki yıl ve daha sonrasında sunacağını yeni projelerini duyurdu.
Netflix Türkiye Diziler Direktörü Özge Bağdatlıoğlu etkinlikte, önümüzdeki dönemde Netflix’te yayımlanacak 12 yeni yapım ve 2 devam sezonunu duyurdu. Etkinlikte, yeni filmler ve dizilere ait özel görüntülerin yanı sıra, yapım aşamasındaki projelerin daha önce paylaşılmamış kamera arkası materyalleri de paylaşıldı. Duyurulan yeni projeler arasında; Halit Ergenç ve Funda Eryiğit’in rol aldığı, aşkın tedavisini arayan bir “aşk hastanesi”ni konu alan Adsız Aşıklar; Yavuz Turgul imzası taşıyan Ayrılık da Sevdaya Dahil; Ata Demirer’in ilk Netflix iş birliği Bir İhtimal Daha Var; kalpleri ısıtacak bir gençlik hikâyesi Geleceğe Mektuplar; Gupse Özay’ın yaratıcısı olduğu animasyon serisi Gupi ve yine Özay’ın senaryosunu Onur Bilgetay ile kaleme alarak başrolünü üstlendiği komedi dizisi Platonik; ödüllü yönetmen Selman Nacar’ın yazıp yönettiği ilk dizisi İstanbul Ansiklopedisi; ilk sezonuyla ilişki dünyasına yeni bir soluk getiren Kimler Geldi Kimler Geçti’nin ikinci sezonu; Seren Yüce’nin yönetmen koltuğunda oturduğu Kasaba; efsanevi futbolcu Lefter Küçükandonyadis’in yaşamını konu alan Lefter: Bir Ordinaryüs Hikayesi; Mert Ramazan Demir’in başrolünde yer aldığı bir yeniden doğuş hikâyesi Metruk Adam, eski para ile yeni paranın savaşını çarpıcı bir şekilde ele alan drama dizisi Old Money; ikinci sezonu heyecanla beklenen Mezarlık ve Orhan Pamuk’un dünyaca ünlü eserinden uyarlanan Masumiyet Müzesi yer alıyor.
Netflix Türkiye Diziler Direktörü Özge Bağdatlıoğlu etkinlikte şunları söyledi: “Türkiye’nin zengin kültüründen ilham alan yeni yapımlarımızı duyurmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde üyelerimizi birbirinden farklı türlerde, özgün ve güçlü hikâyelerle buluşturacağız. Bu hikâyelerin hayata geçmesinde, kreatif sektördeki çalışma arkadaşlarımızın kamera önünde ve arkasında verdiği emeğin payı büyük. Hepsine bir kez daha içtenlikle teşekkür ediyorum. Hedefimiz, kreatif ruhumuzu ve becerilerimizi, farklı ve ilham verici perspektiflerle hem Türkiye’de hem de dünyada daha geniş bir izleyici kitlesine ulaştırmak.”
Artsy, Serdar Acar’ın “Bulutların Altında: Gerçekler ve Düşler” başlıklı kişisel sergisini 22 Kasım-5 Aralık tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
Serdar Acar’ın en kapsamlı ve Ankara’daki ilk sergisi olan “Bulutların Altında: Gerçekler ve Düşler” sanatçının iki yüzü aşkın eserini izleyiciye sunuyor. Çalışmalarında modern insanın tek başınalığını ve varoluş sancılarını naif bir dinginlikle ele alan Acar ile Artsy’yi bir araya getiren sergideki eserlerde; kader, aşk, kaybediş, çocukluk, büyümek, delilik gibi insana dair evrensel temalar yarı düşsel yarı gerçek bir bakış açısıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Ayrıca sergi kapsamında farklı etkinlikler de düzenlenecek.
Etkinlik Programı:
Art Talk – Söyleşi / 24 Kasım - Saat: 14.00
Sanatçı Serdar Acar ve Akademisyen, Sanat Yazarı Dilek Karaaziz Şener
Art & Jazz / 27 Kasım - Saat: 21.00
Ferit Odman Quartet
Art & Cocktails - Kokteyl Tadımı / 29 Kasım - Saat: 19.30
Sergideki eserlerden esinle hazırlanan kokteyller
Çocuk Atölyesi, Müzik Renk ve Bulutlar / 29 Kasım - Saat: 15.00
Sergide yer alan eserler ekseninde renklerin baskın olduğu bir çalışma
Serdar Acar’ın “Bulutların Altında: Gerçekler ve Düşler” sergisini 22 Kasım-5 Aralık tarihleri arasında 10.00-20.00 saatlerinde
Atakule Event Hall’da ziyaret edebilirsiniz.
Sevim Ak’ın çocuklara doğanın ve yavaşlayabilmenin insanları yakınlaştıran ve iyileştiren gücünü anlattığı, Öykü Akarca’nın resimlediği yeni romanı Herhangi Bir Günden Fazlası, Can Çocuk’tan çıktı.
11 yaş ve üzeri okurlara hitap eden Herhangi Bir Günden Fazlası, başkahramanı Çağlar’ın ara tatilde senarist dayısının Büyükada’daki evinde misafir olmasıyla başlar. Şehrin rutinine ve beklentilerine alışık Çağlar için adanın havası da, insan ilişkileri de farklıdır. Yeni arkadaşlarla tanıştığı bu tatilde yolu, Ninja adını verdiği gizemli ada sakiniyle kesişir. Adanın doğayla, sanatla, oyunla ve sohbetle dolu atmosferine Ninja’nın hikâyesi de eklenince, Çağlar kendine ve hayata yeni bir gözle bakmaya başlar.
“Dün tanıştığı çocuklar kim bilir neredeydi! Çıt çıkmıyordu sokakta. Yol kenarında bulduğu sivri uçlu taşla kapı önündeki betona seksek kareleri çizmeye koyuldu. Bir kareyi tamamlayamadan taşın sivri ucu kırıldı. Elinde kalanla çizmeye çalıştı. İstediği gibi olmuyordu. Taştan vazgeçip karşı kaldırıma fırlattı. Çizime uygun yeni bir taş aranırken ısrarlı bir cam tıklaması duydu. Sesin geldiği yöne doğru istemsiz ve tedirgince bakındı. Birinin, 'Yerleri kirletme,' diyeceğinden adı gibi emin, direnmeden kaldırıma çöktü. Camı tıklatan kimse, pes etmiyordu. 'Kim bu ısrarcı!' diye az buçuk merakla, az buçuk kızgınlıkla, tıklayan cama çevirdi yüzünü.”
22-28 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek 14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, filmleri Cannes, Venedik, New York Tribeca, Selanik, Göteborg, Zürih, Bosna ve başka birçok festivalde gösterilen, ödüller kazanan, dünya sinemasının yeni yetenekleri sinemaseverlerle buluşturacak.
“Herkes İçin Adalet” ilkesiyle yola çıkan festivalin Uluslararası Yarışması’nda jüri üyeliği yapacak olan iki yönetmen Rusudan Glurjidze ve Assel Aushakimova da yarışma dışı gösterilen filmlerinin Cinewam’daki Türkiye prömiyerlerine katılacak. Film gösterimleri sonrasında yönetmen, yapımcı ve oyuncuların katılımıyla gerçekleşecek soru-cevap seansları izleyicilere dünyamızı saran adaletsizliğe, baskıya ve manipülasyona itirazı olan sinemacıları tanıma olanağı tanıyacak.
Festival, adalet teması etrafında birleşen, dünyanın farklı coğrafyalarından, dünyanın önemli festivallerinde gösterilmiş ve ödüllerle dönmüş yapımları izleyiciyle buluşturacak olan Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan Ceviz Yaprakları Sarardığında filminin gösterimi sonrasında yönetmen Mehmet Ali Konar ve oyuncu Korkmaz Arslan izleyiciyle buluşacak. Dünya prömiyerini Göteborg Film Festivali’nde yapan film, 23 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 24 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Yarışmada Türkiye’den yer alan bir diğer yapım olan Gecenin Kıyısı gösterimi de yönetmen Türker Süer’in katılımıyla gerçekleşecek. Venedik Film Festivali Yönetmenlerin Günleri bölümünde dünya prömiyerini yapan, Toronto, Valladolid ve Selanik film festivallerine seçilen film, 24 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 25 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda beyazperdede olacak.
Yarışmanın gerçek olaylara dayanan filmlerinden Hayaletler / Ghost Trail gösteriminde yönetmen Jonathan Millet izleyicilerin sorularını yanıtlamak üzere salonda olacak. Cannes Film Festivali Altın Kamera adayı olan ve Eleştirmenlerin Haftası’nın açılışını yapan film, 25 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 26 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Locarno Film Festivali Bugünün Sinemacıları bölümünde dünya prömiyerini yapan ve Vancouver Film Festivali’nde İzleyici Ödülü kazanan festivalin yarışma filmlerinden Kırmızı Çocuklar / Red Path gösterimi yönetmen Lotfi Achour’un katılımıyla gerçekleşecek. Terörizm ve terörizmle yetersiz mücadelenin sonuçlarına odaklanan bu çok katmanlı film, 26 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 27 Kasım’da saat 19.00’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Selanik, Prizren ve Kopenhag film festivallerinde ödüller kazanan hibrit belgesel Boşluktaki Bedenler / Stray Bodies gösterimi sonrasında yapımcı Ivan Madeo belgesele dair merak edilenleri yanıtlayacak. Film, 27 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 28 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda izleyiciyle buluşacak.
Ivan Madeo, Türkiye prömiyerini festivalin Adalet Terazisi bölümü kapsamında yapacak Michael Krummenacher imzalı Hain / The Traitor filminin de yapımcısı olarak gösterime katılacak. Film, 27 Kasım’da saat 21.30’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 28 Kasım’da saat 14.00’da Kadıköy Sineması’nda izleyiciyle buluşacak. Vuk Ršumović, Saraybosna Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan son filmi Tanrıların Arasında / Dwelling Among the Gods gösterimi sonrası filme dair soruları yanıtlayacak. Adalet Terazisi bölümde yer alan film, 25 Kasım’da saat 19.00’da Kadıköy Sineması’nda, 26 Kasım’da saat 21.30’da CineWAM Nişantaşı City’s’de gösterilecek.
Rusudan Glurjidze, Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan ikinci uzun metraj filmi Antika / The Antique’in 25 Kasım’da saat 21.30’da CineWAM Nişantaşı City’s’de gerçekleşecek gösterimine katılacak. Festivalin bu yıla özel bölümlerden 4. Kuvvet Direniyor’da yer alan Bisiklet Satrancı / Bikechess filminin 24 Kasım’da saat 14.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de gerçekleşecek gösterimi sonrası Kazak yönetmen Assel Aushakimova izleyicilerin sorularını yanıtlamak üzere salonda olacak.
Altın Terazi Uluslararası Kısa Metraj Film Yarışması’nda yer alan Yakup Tekintangaç’ın yönettiği ve dünya prömiyerini prestijli Oberhausen Film Festivali’nde yapan kurmaca kısa film Morî, Atakan Yılmaz’ın yönettiği Merhaba Anne, Benim, Lou Lou, Elnaz Ghaderpour ve Reza Gamini’nin yönettikleri İran yapımı İbrahim / Abraham ve Cansu Baydar’ın dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Orizzonti bölümünde yapan ve Antalya’dan En İyi Kısa Film Ödülü alan filmi Neredeyse Kesinlikle Yanlış gösterimleri yönetmenlerin katılımıyla gerçekleşecek. Filmlerin gösterimleri 26 Kasım ve 27 Kasım’da saat 14.00 ve 16.30 seanslarında İBB Beyoğlu Sineması’nda ücretsiz olarak gerçekleşecek.
Festival’in Filistin ile Dayanışma başlığı altında ve bu amaçla gösterdiği, 22 kısa filmden oluşan Filistinli usta Rashid Masharawi’nin Gazze'de Sıfır Noktasından - Gazze’nin Anlatılmamış Öyküleri gösterimi sonrasında ekip üyesi Ala Abou Ghoush izleyicilerle buluşacak. Filmler, 25 Kasım’da saat 19.00’da Beyoğlu Sineması’nda, 27 Kasım’da saat 21.30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Ala Abou Ghoush, Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda jüri üyeliği görevini de üstlenecek.
21 Kasım akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek, onur ve sinemaya katkı ödüllerinin sahiplerine takdim edileceği açılış töreni ile başlayacak festival, film gösterimleri ve söyleşilerin yanı sıra ücretsiz düzenlenecek Uluslararası Akademik Program ve VisionIST etkinlikleri ile hukuk ve sinemayı adalet ilkesi çerçevesinde bir araya getirecek. 14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali hakkında detaylı bilgiye ve gösterim programına buradan ulaşabilirsiniz.
Quick Art Space, Nergis Abıyeva’nın küratörlüğünde düzenlenen “Bilgelik Terazisi” başlıklı grup sergisini 31 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
“Bilgelik Terazisi” sergisi; Alp İşmen, Başak Kaptan, Beyza Boynudelik, Çiğdem Menteşoğlu, Damla Sari, Merve Zeybek, Selin Göksel ve Züleyha Altıntaş’ın resim, video, enstalasyon, heykel gibi farklı türlerdeki yapıtlarını izleyiciye sunuyor. “Bilgelik Terazisi” sergisi ismini Şârika İslam Medeniyetleri Müzesi koleksiyonunda bulunan, Orta Çağ İslam dünyasında tasarlanan ve üretilen en karmaşık hidrostatik terazi olan bilgelik terazisinden alıyor. Bir metafor olarak ele alınan “bilgelik terazisi” ile ihtimam/bakım, tereddüt/tekrar, sorgulama/tartma ve dengede kalma süreçlerine odaklanılıyor. Sergi ev içi yaşamla profesyonel yaşam arasındaki bağları, ilişkileri ve sınırları sorguluyor. “Bilgelik Terazisi” sergisinde çoğunlukla görünmez kılınan ev içi emek, kendine ve başkalarına ihtimam göstermek, alma/verme dengesini tutturmak, karşılıklılık gibi meseleler irdeleniyor. Birçoğu sergiye özel olarak yapılan ve ilk kez izleyicilerle buluşacak olan yapıtlar, birbirleriyle ve serginin farklı veçheleriyle diyalog kuruyor.