2019 yılında kurulduğu günden beri farklı pratiklerin araştırma ve üretim süreçlerini destekleyen ve disiplinler arası etkileşime alan açan Gate 27; Nisan-Mayıs döneminde biyo-sanat alanında çalışan Esin Aykanat Avcı’yı Yeniköy’deki mekânında konuk etti.
Esin Aykanat Avcı’nın projesi, çıkış noktasını insan bedeni için yeni organ geliştirmeye yönelik bilimsel çalışmalardan alırken, insan-doğa ve yaşam-ölüm ilişkisine de yeni bir form kazandırmayı amaçlıyor. Bu proje kapsamında Gate 27’de, Gate 27 Kurucusu Melisa Sabancı Tapan, Gate 27 Direktörü Burak Mert Çiloğlugil, Gate 27 Danışma Kurulu Üyesi Beral Madra ile Gate 27 konuk sanatçısı Esin Aykanat Avcı’nın katılımıyla bir sohbet ve açık atölye deneyimi gerçekleştirdi.
Esin Aykanat Avcı, insanlar için organ üretilmesi amacıyla geliştirilen bilimsel proje kapsamında yayımlanmış bir makaleden (“Crossing kingdoms: Using decellularized plants as perfusable tissue engineering scaffolds”) yola çıkarak hazırladığı projesinde, bitki yapraklarının insan için yeni bir beden olarak konumlandırılması konusunu ele alıyor. Çevreden topladığı yaprakları, bir biyokimya uzmanı ile birlikte laboratuvar ortamında geliştirdiği özel bir solüsyon içinde bekleterek hücresizleştiriyor ve yeni organ geliştirme çalışmalarında kullanılabilecek bir “ev” hâline getiriyor.
Esin Aykanat Avcı, Gate 27’deki süreci sırasında Sabancı Üniversitesi’nin Biyoloji laboratuvarlarından da faydalandı. Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik bölümü öğretim üyelerinden Nur Mustafaoğlu ve ekibinin desteği ile üniversitedeki biyoloji laboratuvarlarında birkaç gün geçiren sanatçı, yapraklar üzerine çeşitli hücre türlerinin transferi, yaprak damarlarına farklı türde sıvıların enjeksiyonu ile yaprakların mikroskop altı görüntülerini almak üzere çalıştı. Sanatçı aynı zamanda düzenlenen söyleşide bölümdeki öğrenci ve araştırmacılarla da bir araya geldi.
Sanatçı proje hakkında şunları söylüyor: “Yaprak damarları, insan bedenindeki damarlarla yakın bir benzerlik taşıdığı için makalede bahsedilen prosedürleri uygulamak bana heyecan verdi. İnsanoğlu, kendi geleceği için teknolojinin sınırlarını zorlayıp, dünyanın enerjisini ve maddi kaynaklarını harcıyor ancak çözümü bir ıspanak yaprağında, doğanın ta kendisinde bulabilir.”