Simbart Projects, Melis Erdem’in “Yarım Porsiyon Aydınlık” başlıklı kişisel sergisi 10 Mayıs’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
Melis Erdem, bireysel deneyimlerle evrensel anlamların kesiştiği bir alan yaratarak, izleyici zamanın akışı, belleğin izleri ve kaybolan sesler üzerine düşünmeye teşvik ediyor. Zaman içinde çözülen ve yeniden inşa edilen formlar, yoklukla varlık arasındaki katmanlar bir dönüşüm sürecini vurguluyor. Yalnızca görünenin değil, görünmeyenin de sorgulandığı çalışmalar izleyiciyi varoluşsal ve tinsel bir deneyime sürüklüyor.
İzleyiciler serginin katmanları arasında gezinirken, geçmişin izleri, anlık kayıplar ve geleceğin belirsizlikleri ile karşılaşıyorlar. Sergide, mekân ve beden arasındaki geçirgen sınırlar ile hafızanın ve zamanın dokulara işlediği görünmez izler iç içe geçiyor. Erdem’in eserleri, dijitalleşen dünyada belirsizleşen kimliklerin giderek daha da görünmez hâle gelmesini sorguluyor. Her şey değişim hâlindeyken kimlik çözülüyor, anlar göç ediyor ve geçmişin kalıntıları geleceğe taşınıyor.
Boşluk ve madde, ağırlık ve hafiflik arasında süregelen bir gerilim, durağanlığın içinde gizlenen hareket, dönüşümün asla tamamlanmayan döngüsüne işaret ediyor. Katmanlar üst üste binerken boşluk kendini görünür kılıyor. Karanlık, içinde sakladığı ışıkla var olurken, aydınlık da tamamlanmamış bir eksiklik taşıyor. Fiziksel ve dijital dünyalar arasındaki sınırların bulanıklaştığı bu çağda, yerinden edilmiş sesler; geçmişin izlerini, anıların parçalarını ve geleceğin belli belirsiz ritimlerini, çeşitli synthesizer katmanları ve atmosferik ses kayıtlarıyla yeniden bir araya getiriyor. Zamansız mekânlarda kaybolan ve yeniden beliren seslerin ve imgelerin arasında gezinen izleyiciyi sürekli dönüşen bir akışın içine bırakıyor.
Bu sergi, insanın zaman, kimlik ve mekân ekseninde sürdürdüğü varoluşsal mücadelenin bir anlatımı olarak izleyiciyle buluşuyor. “Yarım Porsiyon Aydınlık”, izleyiciyi bir sonuca ulaşmaya değil, ışığın ve karanlığın birlikte var olduğu bir dünyada kendini keşfetmeye çağırıyor.