Ozan Atalan’ın “Moleküler: Asbest ve Ateş” başlıklı kişisel sergisi, 3-13 Temmuz tarihleri arasında Bilsart’ta sanatseverlerle buluşacak.
Uras Kızıl’ın küratörlüğünü üstlendiği “Moleküler: Asbest ve Ateş” sergisi, Ozan Atalan’ın doğada kayalıklarda uzun lifler hâlinde bulunan asbesti merkeze alarak, asbest etrafında cereyan eden örtük ilişkilere odaklanmasına dayanıyor. Atalan, potansiyel kuvvetlerinin farkına varılmasıyla endüstride yoğun olarak kullanılan asbestin izini sürüyor. Bu iz sürme sürecinde Atalan, sanatının iterasyon yaptığı imgelerden biri olan tuğla duvarı [versiyon-spesifik] politik imge üretimi için yardıma çağırıyor.
“Tuğla duvarın varlığı izleyicide gayri ihtiyari bakma ve etrafından dolanıp detaylıca inceleme ihtiyacı doğurur. Bu yanıyla duvarın hem katılımcı hem de davetkâr olduğunu söylemek mümkündür. Bu bakma sadece yüzeydekine doğru gerçekleşen bakıştan öte içeriye doğru yapılan bir görme [seeing-in] eylemiyle örtüşür. Bu türden bir görme eylemi temsil yoluyla açıklanamadığı gibi duyu(m)sal kodlar aracılığıyla zuhur eder. Nesnenin görünen gerçekliğinden azade edilmiş bir gerçekliğe; yan anlamlara ve/ya anlamlandırmalara açılan spekülatif hikâyelere gereksinim duyar.
O hâlde, tuğla duvarla inşa edilen spekülatif hikâyeler sergi özelinde nasıl serimlenir?
Duvarın kendi mekânını pencereye alan açacak şekilde paylaşması bu sergi özelinde farklı şekillerde spekülatif okumalara hizmet eder. Sanatın temsili bir açığa çıkartma olarak öngördüğü sanatçının dış dünyanın gerçekliğini yansıtırken uyguladığı pencereden dışa bakma koşulu burada işlemez. Pencerenin buradaki varlığı sanat tarihsel görme ve yapma eylemini yapı bozumuna uğratır. Atalan’ın pencere ve ekran arasında kurduğu ilişki ilk etapta izleyiciyi boşluğa ve boşluktan ekrana doğru bakmaya yönlendirse de boşluk görmenin tek zorunlu koşulu değildir. (Pencerenin) bilinçli bir şekilde işlevsizleştir(il)me durumu, görme eyleminin izleyicinin mekân içerisindeki olası konumlanmalarıyla gerçekleştirebileceği anlamına gelir.”