Murat Kahya, Gözde Mulla ve Emir Yasin Yağmurca’nın işlerini bir araya getiren “Mekânın Ötesinde” başlıklı grup sergisi 14 Eylül - 21 Ekim tarihleri arasında Simbart Projects’te sanatseverlerle buluşuyor.
Mekân ve doğa kavramları etrafında çalışan sanatçıları buluşturan sergideki eserler, imge, kurgusal alan, hafıza, zaman, değişim ve devinim konularına odaklanıyor. Mekân ve boşluk ilişkisine, zaman ve hafıza diyalektiğinde bir imgesel alan açmayı hedefleyen sergi, aynı zamanda sanatçıların kendi çevrelerinde temas ettikleri bu mekânların ötesinde bir deneyim sunmayı amaçlarken, tuval, kâğıt, fotoğraf, yerleştirme gibi çeşitli medyumlar üzerinden söz konusu ilişkileri inceliyor.
Çalışmalarında, fotoğrafı hem fiziksel hem de duygusal deneyimleri keşfetme ve anlamlandırma aracı olarak kullanan Murat Kahya’nın üretim sürecinin merkezinde organik ve kuralcı olmayan yaklaşımlara olan bağlılığı yer alıyor; bu sayede zamanın ve değişimin karmaşıklığı içinde akışkanlık ve açıklık hissiyle hareket edebiliyor. Emir Yasin Yağmurca doğa ve manzara kavramları üzerine disiplinlerarası şekilde yoğunlaşırken, doğayı mekân ve duyumsal bağlamında ele alan çalışmalar ortaya koyuyor. Sanatçının sergide yer alan tuval üzeri yağlıboya tekniği ile yaptığı Eşik isimli serisinde, biçim bozumuna uğramış manzara çalışmaları yer alıyor. Çalışmalarını mekân, boşluk, eşik kavramları çerçevesinde ele alan Gözde Mulla’nın yaşamındaki yer değişikliklerinin de etkisiyle birlikte “ev” kavramı üzerine yaptığı sorgulamalar yapıtlarını şekillendiriyor. Eserlerinde, kâğıdın boşlukla olan ilişkisini bir öz ve başlangıç noktası olarak düşünen sanatçı, ev kavramı içinde tüm duyguları ve duyumsamaları, yaşantının izlerini görünür kılıyor.
“Madde süreç içinde devinim hâlindedir, zaman burada organik bir boyut olarak mekâna eklemlenmiştir. Henri Lefebvre’e göre mekânı kavramayı mümkün kılan ilişkiler ağı, söz konusu ilişkileri üreten mekanizmalarla birlikte ele alınmalıdır. Bu alanı bir hafıza mekânı olarak tanımlamadaki sorunlar ise zaman ve mekân mefhumunda yeni bir düşünme biçimi gerektirir. ‘Mekân her şeydir, çünkü zaman, belleği artık canlandırmaz. Bellek somut süreyi kaydetmez. Yıkılıp gitmiş süreleri yeniden yaşayamayız. Bu süreleri ancak düşünebiliriz’ demiştir Bachelard. Geçmişte olan her şey imgelerle yeniden tasarlanır. Foucault heterotopyasında düalistik bir yaklaşımla ele alınan mekân gerçek ile gerçek olmayan arasında kalan, normsuz bir ifadede kendini bulur.”
Künye:
1. Gözde Mulla, İçeride Bir Yerde, kağıt üzerinde karakalem, pastel 50x60 cm 2021
2. Emir Yasin Yağmurca, Eşik
3. Murat Kahya, Pathway I 2 of 3 56x70cm