İKSV tarafından 2002 yılından bu yana sürdürülen Lale Kart üyelik programı; Siyah, Beyaz, Kırmızı, Sarı ve Mavi Lale olmak üzere beş farklı kategoride bir araya getirdiği üyelerine vakfın düzenlediği tüm etkinliklerde birçok ayrıcalık ve öncelik sağlıyor. Lale Kart hakkında merak ettiklerimizi İKSV Satış ve İş Geliştirme Direktörü Dilan Beyhan ile konuştuk.
İKSV Satış ve İş Geliştirme Direktörü Dilan Beyhan ile İstanbul kültür sanat izleyici alışkanlıkları, kültür sanatı destekleyen kurumlar, Lale Kart ve 15 yıllık hikâyesi üzerine konuştuk.
İstanbul’da kültür sanat izleyicisinin bilet alma alışkanlıklarını en yakından gözlemleyebilecek isimlerden birisiniz. Son yıllarda öne çıkan eğilimler neler sizce?
Kültür sanat izleyicisi oldukça geniş bir kavram aslında, İKSV’yi takip eden izleyicilerimiz özelinde gözlemlediğimiz en temel eğilim, çeşitlilik artsa da izleyicimizin “iyi içerik” konusundaki hassasiyetinin hiç değişmemiş olması. Bununla beraber kültür sanat alanında “izleyici deneyimi” kavramı gün geçtikçe daha önemli bir hale geldi. Özellikle genç sanatseverlerin etkinlik deneyimini çok önemsediğini düşünüyorum. Bir konsere gideceğiz mesela, biletimizi nasıl aldığımızdan, konser mekânındaki yeme içme deneyimine, kolumuza takılan bileklikten etkinlikteki hashtag’e bile dikkat eder hale geldik. Ama bunlar olsun olmasın “iyi içerik” hâlâ kültür sanat izleyicisinin göz bebeği diyebilirim. Yenilikçi yaklaşımlar da elbette her yaş grubunun ilgisini çekmeye devam ediyor.
Kültür sanat alanında izleyici profilini anlamak için yeterince veri olduğunu düşünüyor musunuz?
Kültür sanat izleyicisi için elimizdeki verilerle tanımlanabilir net çizgiler çizmek mümkün değil, bu alanda İKSV ile beraber diğer kültür kurumları da sektörün bu sorunu üzerine bir araya geliyoruz. Bilet alma ya da sosyal medya alışkanlıkları üzerinden elbette izleyicimizi iyi tanıyoruz ama farklı disiplinlerde üretim yapan kurumlar için izleyici verilerini daha derin segmente edip kişiselleştirilmiş iletişim yapmak oldukça önemli. Bilet alırken paylaştığınız tüm veriler de sektörün gelişimi için çok yararlı. En temelde ise tüm sektörün izleyicilerin iletişim bilgileri olmaksızın eğilimlerini takip eden kolektif bir platformun eksikliğini duyduğumuzu söyleyebilirim.
Geçtiğimiz İstanbul Bienali’nde başlattığınız QR kodu alınması gibi uygulamalar buna örnek sayılabilir mi?
Kesinlikle, aslında çıkış noktası tam olarak da buydu. İstanbul Bienali yüzbinlerce izleyiciyi ağırlarken izleyicimiz için de mümkün olduğunca kolay bir giriş ve kayıt sistemi kurmaya çalıştık. Online olarak ya da mekânların girişinde gerçekleştirdikleri kayıt işlemi sonunda İKSV ölçümlenebilir önemli bir izleyici verisi elde etti. İzleyicimizin hangi mekânı kaç kez gezdiği, mekânları hangi günlerde daha yoğun olarak ziyaret ettikleri gibi bizim için önümüzdeki bienallerde izleyici deneyimini iyileştirmeye yönelik pek çok ipucu verdi. Bununla beraber izleyicilerimiz de tüm yıla yayılan bir kültür sanat etkinlik ajandasından haberdar olmaya başladı.
Kültür ve sanatı desteklemek anlamında bireysel katkılar İKSV gibi kurumlar için ne kadar önemli?
Kültür sanat kurumlarının atar damarlarından biri aslında bireysel destek. Küresel ölçekte örneklere bakacak olursanız gelir yapısının temelleri aslında hep aynı, ama oranlar farklılık gösteriyor. Bireysel destekler, kurumsal destekler, fonlar, devlet desteği her bir yapıda değişken dinamiklere sahip. Bildiğiniz gibi İKSV kâr amacı gütmeyen bir kurum, uluslararası ölçekte etkinlikler yapılırken desteğe ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlatmak için mümkün olduğunca tüm bu dinamiklerden beslenmeye çalışıyoruz. Türkiye’de kültür sanat bağışçılığı ve destekçiliği, bağışçı önceliklerinde en ön sıralarda değil, bunu yaygınlaştırmak ve geliştirmek için birebir iletişim başta olmak üzere her türlü iletişim yöntemini kullanıyoruz.
Bu konuda en önemli girişimlerden biri olan Lale Kart’ın 15 yılını geride bıraktık. Lale Kart’ın çıkış hikâyesinden ve geçtiğimiz 15 yıldan biraz bahsedebilir misiniz?
Lale Kart, 15 yıl önce İstanbul’da kültür sanat destekçilerinin ilk resmi buluşması oldu aslında. Bir televizyon programı çağrısı ile başlayan programın arkasında oldukça büyük bir emek olduğunu söyleyebilirim. İlk adı İstanbul Kültür Sanat Dostları olan programa ilk katılan tüm üyelerimizin temel motivasyonu elbette İKSV’yi ve festivalleri desteklemekti. Geçtiğimiz 15 yıl içinde Lale Kart üyelerinden elde edilen destek İKSV’nin pek çok projesini hayata geçirmek için kaynak oluşturdu. Lale Kart biletlerde öncelik ve indirim sağlarken, yurt içi-yurt dışı turları, sanatçı buluşmaları, festival program sunumları gibi çeşitli etkinliklerle de üyelerimizi bir araya getirmeye devam ediyor.
Uluslararası pek çok kültür sanat kurumunda da çeşitli sadakat kartı örnekleri var değil mi? Lale Kart modelini bu örneklerle kıyasladığınızda ne tip farklılıklar görüyorsunuz?
Kültür sanatın varlığını sürdürebilmesi için kitlesel bireysel destek oldukça eski bir pratik; dünyadaki kurumsallaşmış ilk örnekler İngiltere’de I. Dünya savaşı dönemine kadar uzanıyor aslında. Bunun karşılığında bir resmi ilk kez sanatçının evinde toplanarak görmek gibi öncelikler veriliyor. Yani teşvik amacıyla kültür sanat izleyicisine bazı öncelikler yaratılıyor. İlk önce öğrenme, biletleri erken alma, sanatçı ile bir araya gelme, profesyonel eğitimler gibi kurgular ise çok daha kısa bir tarihe sahip. İngiltere ve Amerika kültür sanat sektöründe bireysel desteğin kurumlarda %50 ve üzeri bir katkıya ulaşabildiği ülkeler. İstanbul Kültür Sanat Vakfı da 45 yılı aşkın süredir destek yaratma konusunda pek çok uygulama gerçekleştiriyor. Son 15 yıla baktığımızda Lale Kart’ın kültür sanat destekçiliğinde öncü olurken diğer kültür kurumlarını da besleyen bir yapı yarattığını söyleyebiliriz. Bu yıl gerçekleştirdiğimiz 2 farklı örneğimiz var mesela, Film Festivali’nde hamilerimiz sayesinde öğrenciler için 1 TL’den bilet sunabildik. “Askıda Ne Var?” platformu ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğine üyelerimiz çok büyük bir ilgi gösterdi ve askıya bıraktıkları üyeliklerle 200’ü aşkın öğrencinin Lale Kart üyesi olmasını sağladılar. Uluslararası sadakat kart uygulamalarına baktığımızda çok farklı örnekler görmemiz mümkün ve hepsi gelir yapısındaki orana göre değişkenlik gösteriyor. Lale Kart’ı diğer programlardan ayıran en önemli özellik ise destekçilerimizle aramızda yıllar içinde gelişen bağlar diyebilirim. %85’in altına hiç düşmeyen sadakat oranımızla da gurur duyuyoruz, bunda üye ilişkileri ekibimizin payının çok büyük olduğunu söylemeliyim.
Bildiğimiz kadarıyla farklı tipte Lale Kart kategorileri var; bu kategoriler neye göre oluşturuldu? Hangi kart hangi izleyiciye hitap ediyor?
Lale Kart’ın Siyah, Beyaz, Kırmızı, Sarı ve Mavi Lale olmak üzere beş kategorisi bulunuyor. Kategoriler hem desteğinize hem de sağladığımız önceliklere göre farklılıklar gösteriyor.
Sıkı İKSV takipçilerinin Kırmızı Lale üyeliğine, 25 yaş altı öğrenci veya 65 yaş üstü sanatseverlerin Sarı Lale üyeliğine, İKSV’nin tüm etkinliklerini takip etmenin yanı sıra Müzik ve Caz festivallerini ilk sırasına koyan destekçilerimizin Beyaz Lale üyeliğine ilgi gösterdiğini söyleyebilirim.
Uluslararası modellerde hamilik ile benzer bir yapıda ise Siyah Lale üyeliğimiz var, yalnızca 100 kişi ile sınırlı olan Siyah Lale üyelerimiz İKSV’nin en önemli hamileri aslında.
Lale Kart sahiplerine İKSV etkinlikleri dışında da avantajlar sağlıyorsunuz; bu avantajlardan bahsedebilir misiniz? Neden bu avantajları da eklemeyi düşündünüz?
Lale Kart oldukça dinamik bir yapı, mesela bir gün bir üyemiz arıyor, şöyle bir fikrim var diye, gerçekten oturup çalışıyoruz gerçekleşebilir mi diye. İKSV etkinlikleri dışında da görüşelim fikri önemli bir çoğunluğa ulaşınca Lale Kart 360 isminde bir program daha yarattık 2014’te. Üyeleri festival direktörleri ve ekipleri ile buluşmaya davet ettik. “Neden bu etkinliği bu mekânda yaptınız?”, “Bu filmi sevdiysem hangisine gideyim?” gibi soruları birlikte yanıtlıyoruz, “Böyle bir projemiz var destek olmak ister misiniz?” diyoruz. Sonra neden birlikte yurt dışına gitmiyoruz diyerek her yıl Venedik Bienali’ne gitmeye başladık, geçtiğimiz sene Lale Kart Seyahat Hattı’nı kurduk. Bu yıl bir grup üyemiz Trans-Sibirya turuna gidiyor. Önemli şeflerle mutfak atölyeleri yaptık, İstanbul’da pek çok kültür kurumunu ziyaret ettik. Kısacası bu etkinlikler aracılığıyla, üyelerimizi İstanbul kültür-sanat yaşamının önemli isimleri ve kurumlarıyla buluşturuyoruz.
Özellikle bilet alımlarında öncelik gibi bazı ayrıcalıklar zaman zaman Lale Kart üyesi olmayan izleyicileri kızdırabiliyor. Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?
Bu eleştirileri anlayışla karşılıyoruz elbette, yıllarca sosyal medyadan gelen yorumlara da sıklıkla dönüş yapmaya gayret gösterdik. Kültür sanat izleyicilerinin yıl boyunca üretimini sürdüren bir kültür sanat kurumuna ayda ortalama 40 TL ile destek olmasının aslında çok önemli olduğunu görüyoruz ve bunu da anlatmak istiyoruz. Gelen eleştirilerde öncelikli bilet alımı konusunda önemli bir yanılgı olabiliyor; şöyle ki üyelere ayırdığımız kontenjan mekân kapasitesi ile orantılı olarak %10 ila %35 arası değişiyor. Ancak her etkinliğe gösterilen ilgi oranı aynı seviyede değil, örneğin Film Festivali’nin bir etkinliğinde Lale Kart üyeleri için ayrılmış biletler, üye satışının 15. dakikasında tükenebiliyor, bu noktada üyelerimize genel satış döneminde bilet alabileceklerini söylüyoruz. Genel satışın 5. dakikasında tükenen etkinliğimiz de var, 2 hafta içinde tükenen etkinliğimiz de. Bu sebeple özellikle Film Festivali’nde ve Filmekimi’nde aldığımız “Lale Kart üyeleri biletleri bitiriyor” eleştirisinde bir sinema kapasitesinin 200-300 kişi arasında değiştiğinin de altını çizmek istiyoruz. Yani 100 çift bilet alabiliyor gibi düşünürsek bunun yalnızca, en fazla 15-20 çifti Lale Kart’lı olabiliyor. Satış başladığı an biten filmler mevcut mesela, Atlas Sineması’nda kuyruğa girenler de bilir ki aynı anda Biletix çağrı merkezi ve Biletix internet sitesi üzerinden satış başladığı için kuyruktaki ilk izleyicimiz bile bilet bulamayabiliyor. Dolayısıyla bu konu Lale Kart üyelerimiz ile ilgili değil, mekân kapasiteleriyle ilgili... Şehrin daha fazla kültür sanat mekânına kavuşması ile umuyorum uzun vadede bu sorun çözülebilir.