24 EYLÜL, CUMA, 2021

25. İstanbul Tiyatro Festivali ile “Bu Zamanda Tiyatro”

“Bu Zamanda Tiyatro” sloganıyla bu yıl 25’inci kez tiyatroseverlerle buluşacak İstanbul Tiyatro Festivali, 22 Ekim – 20 Kasım tarihleri arasında fiziki ve çevrim içi olmak üzere toplam 25 yerli ve uluslararası yapımı ağırlayacak. Festivalden dikkatimizi çekenleri sizler için derledik.

25. İstanbul Tiyatro Festivali ile “Bu Zamanda Tiyatro”

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda bu yıl 25’inci kez yerli ve yabancı yapımları tiyatroseverlerle buluşturacak İstanbul Tiyatro Festivali’ne geri sayım başladı. Festival, geçtiğimiz yıl pandemi ile başlayan çevrim içi sahnesini bu yıl da passostudio.com adresinden sürdürecek hem de yapımları Alan Kadıköy, Atlas 1948 Sineması, Profilo Kültür Merkezi Batı Ana Sahne, Duru Ataşehir, Moda Sahnesi, DasDas, Caddebostan Kültür Merkezi, Müze Gazhane, Yapı Kredi bomontiada ve Zorlu PSM'de fiziki olarak buluşturacak. Festivalde çevrim içi gösterimlerde dikkat edilmesi gereken husus yayında kalma süresi olacak. Çevrim içi oyunlar 22 Ekim 20.00'de Passo Studio web sitesinde yayına girecek ve 20 Kasım 00.00'da yayından kaldırılacak. Ancak bilet aldığınız gösterimler için "oynat" tuşuna bastıktan sonra izlemeyi tamamlamak için 48 saatiniz olacak, süre tamamlandığında gösterime erişim kesilecek.

​22 Ekim – 20 Kasım tarihleri arasında yine birbirinden özel yapımları sahnelere konuk edecek 25. İstanbul Tiyatro Festivali’nden radarımıza takılan oyunları sizler için derledik.

Fiziksel Buluşmalardan Seçtiklerimiz:

Toz

(22 -23 Ekim /Alan Kadıköy)

Festivalin hem açılış oyunu hem de ilk fiziksel sahne buluşması Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, Hira Tekindor’un yönettiği ve Zerrin Tekindor’un hayat verdiği Toz olacak. Tekindor, oyunda 1960’lardan bugüne uzanan anlatısıyla, Handan’ın ve onun hafızasından çıkıp gelen annesi Feri’nin öyküsünü paylaşacak izleyiciyle.

“Betonların göğü henüz delmediği zamanların büyük şehrinin sokaklarında, apartman önlerinde büyüyen bir kız çocuğu. Güzeller güzeli ev kadını bir anne ile titiz avukat bir babanın tek kızı: Handan! Sokakların da anne babasıyla yaşadığı evin içi gibi huzursuz olduğu zamanlardan geçerek büyüyen, kendi yolunu bulan genç bir kadın... Kafasının ve kalbinin içi seslerle dolu; çok uzaklardan gelen bir melodi, kuşlar, rayların sesi, sevinçli bir hediye paketinin hışırtısı, annesi, babası, babaannesinin ve halasının sesi… Sonra birden fazla “çat” sesi, farklı zamanlarda, farklı evlerin duvarlarında yankılanan… Karşımıza yetişkin bir kadın olarak çıkan Handan’la tanıştığımızda; o, çocukluğundan bugüne uzanan bir hikâyeye çoktan dalıp gitmiş olacak.”

Toz; 22 ve 23 Ekim’de Alan Kadıköy sahnesinde seyirciyle buluşacak. Biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yüzleşme – (Mareliber)

(27 Ekim / Caddebostan Kültür Merkezi)

İstanbul Tiyatro Festivali’nin kadınlar tarafından üretilen oyunların ve panellerin öne çıkarılması ve kadın üretiminin görünür kılınmasını hedeflediği, Odeabank’ın sponsorluğunda seyirciye sunulan “Bu İşte Bir Kadın Var” başlıklı teması altında yer alan Yüzleşme, doğrudan anlatımıyla; tanık olduğumuz örneklerle fiziksel ve psikolojik şiddeti, mobbing’i ve tacizi gözler önüne seriyor. Zehra İpşiroğlu’nun yazdığı, Deniz Şengenç ve Onur Gazdağ ile yönettiği oyunda Arzum Gökçe, Başak Vural, Aylin Saraç oynuyor. Oyunda karakterlere eşlik eden dansçı ile sinevizyon görüntüleri meselenin toplumsal yüzünü karşımıza çıkarken, diğer yandan kadınların birbirlerine ve yaşadıklarına yabancılaşmaları; giderek yerini kabullenmeye, yüzleşmeye ve dayanışmaya bırakıyor.

“Toplumda saygın bir yere sahip Dr. Mert, üniversite öğrencisi Özlem, feminist aktivist ve öğretim üyesi Serra ve başarılı bir kariyere sahip, sevilen hemşire Sibel... Oyunda dört çağdaş karakter aracılığıyla hayatlarımızı kuşatan ataerkil zihniyetle bir “yüzleşme” yaşayacağız. Zehra İpşiroğlu’nun gerçek hayat hikâyelerinden yola çıkarak yazdığı Haneye Tecavüz adlı belgesel romandan çıkıp gelen üç kadın karakterin kesişim kümesinde, toplumun ve sistemin ona verdiği eril gücü, hayatındaki tüm kadınlara karşı kâh açık açık kâh sinsi bir şekilde kullanan Dr. Mert yer alıyor. Yüzleşme, Mert’in eşi, kızı ve iş arkadaşı olan üç kadının; etraflarını saran ve kendi zihinlerine sokulan eril dilin farkına varıp, onunla yüzleşmelerinin hikâyesi.”

Yüzleşme, 27 Ekim Çarşamba akşamı saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak. Biletine buradan ulaşabilirsiniz.

Neşe - (Emilia Romagna Teatro Fondazione – National Theatre Compagnia Pippo Delbono)

(4 – 5 Kasım / Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

Festivale geçtiğimiz yıl Dopo La Battaglia ile çevrim içi programda konuk olan Pippo Delbono, bu yıl fiziksel olarak, son yapımı olan Neşe ile yer alıyor. Delbano tasarladığı ve yönettiği bu oyunda bu kez clown’larıyla birlikte, çiçeklerle bezenmiş bir kaside, insanın en temel korkusuna bir panzehir sunacak izleyiciye. Oyun, şarkılar, dans, hikâyeler, şiir, müzik, bir parça delilik ve peri masalından dünyamıza gelen kostümleriyle, yaşamı seyircileri sarıp sarmalayan bir sevinçle kutsuyor. Ayrıca oyunun 4 Kasım tarihli gösteriminin ardından Pippo Delbono’ya 25. İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülü sunulacak.

“Sahneye koyduğu oyunlarında sürekli olarak ışığı arayan Delbono bu ışığı, uzun yıllar birlikte aynı sahneyi paylaştığı ve 2019’da yaşama veda eden Bobò’suz gerçekleştirdiği bu oyunda eşsiz bir güzelliğin, son derece yumuşak duygu selinin içinde buluyor. Napoli yakınlarında bir psikiyatri kliniğinde, doktorların “yaşamı boyunca çocuk kalacak” dediği Bobò ile Delbono 1996 yılında karşılaşıyor ve bir daha ayrılmıyor. Konuşmayı, okumayı, yazmayı bilmeyen muhteşem bir oyuncu doğuyor sahnede. Pippo Delbono ile Bobò yirmi iki yıl boyunca aynı sahneyi paylaşıyor, birbirlerinden bir daha hiç ayrılmıyor. Neşe Bobò’nun gidişine neşeli bir veda, ağıt aslında. Antoine Bataille’in güçlü müziğine hayran kalacağınız, Thierry Boutemy’nin muhteşem çiçek kreasyonlarına dalacağınız ve her gösteri akşamında değişen bir öğrenme yolculuğuna çıkacağınız Neşe’de, kendimize, umutlarımıza, sonlarımıza ve başlangıçlarımıza doğru, anılarımızın çiçekli bahçesinde bir yolculuğa ne dersiniz?”

Dili İtalyanca olan ancak Türkçe altyazılı olarak izleyiciyle buluşacak Neşe’nin 4 ve 5 Kasım’da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’ndeki gösterimi için buradan bilet alabilirsiniz.

Oedipus – (Internationaal Theater Amsterdam (ITA))

(6 Kasım / Atlas 1948 Sineması)

Bu yılki festivalde “Hollanda Seçkisi” bölümünde Hollanda Sahne Sanatları Fonu tarafından desteklenen üç yapımdan biri olan Oedipus, İngiliz tiyatrosunun yetenekli yazar ve yönetmeni, Laurence Olivier Ödülü’nün en genç yaştaki sahibi olan Robert Icke’nin klasiklere getirdiği yenilikçi yorumuyla sahneleniyor. Atlas Sineması’nın beyaz perdesinde izleyiciyle buluşacak Oedipus, izleyici karşısına bu kez ne psikoloji literatüründeki bir kompleks ne çocukluk dönemine dair bir deneyim ne de çözülmesi gereken sorunların ilk düğümü olarak çıkıyor o hayatın en büyük sırrını bulan bir siyasetçi. Oyun, tüm seyircileri bir seçim gecesini izlemeye davet ediyor. Hans Kesting ve Altın Theo’ya aday gösterilen Marieke Heebink’in Oedipus ve Ioakaste rollerinde yer aldığı, karakterlerin karanlık geçmişleriyle hesaplaşarak, yüzyılların lanetli çifti olarak olağanüstü bir performans sunuyorlar.

​​Oedipus, 6 Kasım’da saat 14.00 ve 19.15 saatlerinde Atlas 1948 Sineması’nda izleyiciyle buluşacak. Biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Gabriel’in Düşü - (Tiyatrodea)

(9 – 10 Kasım / Alan Kadıköy)

Geçtiğimiz yıl prömiyerini festivalde yapan Feramuz Pis! oyunuyla seyirciyle buluşan Sema Elcim’in kaleme aldığı yeni oyunu Gabriel’in Düşü, Ortadoğu-Ege hattında, aynı zaman diliminde fakat ayrı hayatlar süren karakterlerin, Midilli’de geçirdikleri birkaç güne odaklanıyor. Ahmet Sami Özbudak’ın yönettiği oyuna Ayşegül Tekin, Banu Çiçek, Batur Belirdi, Burak Tamdoğan, Çiçek Dilligil, Doğu Can, Ersin Umut Güler hayat veriyor. Midilli Adası’nda geçen oyun, yaşlı Rum çift Angeliki ile Angelos’un, yeni bir hayat kurma umuduyla Suriye’deki savaştan kaçarak batıya doğru yol almakta olan Mirvan ile Yana’nın ve ilişkilerinde yeni bir yön arayışında olan İstanbullu çift Berna ile Berke’nin birbirlerine hem çok uzak hem de çok yakın hikâyelerine tanık ediyor.

Gabriel’in Düşü oyununun 9 ve 10 Kasım akşamlarında izleyiciyle buluşacak oyunlarının biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Birazdan Gideriz Şimdi Yağmur Yağıyor – (Kadıköy Emek Tiyatrosu)

(15 – 16 Kasım / Moda Sahnesi )

Festivalin “Bu İşte Bir Kadın Var” başlıklı teması altındaki oyunlardan biri olan Aslı Ceren Bozatlı’nın yazdığı, Özge Erdem’in yönettiği ve Gizem Erdem ile Tanıl Yöntem’in oynadığı Birazdan Gideriz Şimdi Yağmur Yağıyor festivalin dikkat çeken yapımlarından. Bir evin içine mahkûm edilmiş bir kadın, bir erkek ve hasta bir babanın hikâyesini, kendi varoluş buhranlarına sıkışıp kalmış iki kişiyi, zamanın sürekli aktığı, rutin içinde birbirlerini suçladıkları bir döngüyü anlatıyor oyun. Birazdan Gideriz Şimdi Yağmur Yağıyor, günümüz insanlarının çıkışsız ve eylemsiz gündelik dünyası, ikiyüzlülüğümüzü kakafonik bir varoluş buhranı içinde; aile ve ikili ilişkiler bağlamında sorgulamamıza yol açıyor.

Birazdan Gideriz Şimdi Yağmur Yağıyor, 15 ve 16 Kasım’da Moda Sahnesi’nde izleyiciyle buluşacak. Oyunun biletlerine buradan erişebilirsiniz.

Medea – (Internationaal Theater Amsterdam (ITA))

(17 – 18 Kasım / Zorlu PSM Turkcell Sahnesi)

Festivalin “Hollanda Seçkisi” bölümünde Hollanda Sahne Sanatları Fonu tarafından desteklenen üç yapımdan bir diğeri olan Medea, tarihler boyu sahnelenen Euripides’in bu tragedyası, başarılı genç yazar ve yönetmen Simon Stone’un yorumuyla İstanbul sahnesine taşınıyor. Stone, konusunu çok güçlü ve yakıcı bir intikam duygusundan alan bu tragedyayı günümüzün diliyle ve gerçek bir olaydan çıkarak yeniden yazıyor ve bu defa sıradan bir ailenin içine bakmaya davet ediyor. Oyun, performansıyla eleştirmenlerden büyük övgüler alan Marieke Heebink’in canlandırdığı ana karakterle Altın Theo Ödülü’nü kazandı ve 2015 yılında düzenlenen Hollanda Tiyatro Festivali’nin programına seçildi.

​​The Guardian’ın “kusursuz bir topluluktan, dokunaklı bir sanat yapıtı” diye övdüğü bu yapımı 17 ve 18 Kasım Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’ndeki gösterimlerinden birinde izlemek için buradan bilet alabilirsiniz. Oyunun dili Felemenkçe ancak Türkçe altyazılı olacak.

Beni Sakın Yumruklardan – (İstanbul Tiyatro Festivali)

(19 – 20 Kasım / Alan Kadıköy)

2020 yılında BKM, DasDas, ENKA Sanat, İKSV ve Zorlu PSM'nin Türkiye tiyatrosuna yeni eserler kazandırma misyonuyla hayata geçirdiği Ortak Yapım projesi kapsamında sipariş edilen ve yapımcılığını İstanbul Tiyatro Festivali'nin üstlendiği Beni Sakın Yumruklardan, festivalde dünya prömiyerini yapacak. Ceren Ercan’ın yazdığı, Yelda Baskın’ın yönettiği, Yiğit Sertdemir ve Ecem Uzun’un oynadığı Beni Sakın Yumruklardan, yeni medya üzerinden yaratılan “iptal kültürü”ne mizahçı olmayı deneyen iki insanın gözünden bakıyor. Bir “açık mikrofon” akşamında yolları kesişen farklı kuşaktan iki kişi; kişisel olanın hikâyeleştirilmesi ve mizahın sınırları üzerine düşünmeye başlıyor. Oyun; linç kültürünün sosyal medya yoluyla var olmayı sürdürdüğü bugünlerde, çok az insanın uğradığı bir bardan, koca ülkeye soruyor: “özgürlük ne ve özgürlük kimin için?”

​​Beni Sakın Yumruklardan’ın 19 ve 20 Kasım tarihlerindeki Alan Kadıköy’deki gösterimlerine bilet almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Çevrim içi gösterimlerden seçtiklerimiz:

Paris Operası’ndan: Bugün Yaratmak

(22 Ekim – 22 Kasım / Çevrim içi)

Paris Opera ve Balesi’nin dans direktörü Aurélie Dupont’nun “Bugün bu koşullarda, küresel salgının yeniden şekillendirdiği ve kısıtladığı dans alanında yaratma fikri sizin için ne ifade ediyor?” çağrısına cevap veren dört çağdaş koreografın bugünümüzü anlatan nefes kesici çalışmalarından oluşan Paris Operası’ndan: Bugün Yaratmak, heyecanla beklenen yapımlar arasında yer alıyor.

Sidi Larbi Cherkaoui, Damien Jalet, Tess Voelker, Mehdi Kerkouche Dupont’nun çağrısına Opera Garnier’nin farklı mekânlarında ve sahnesinde Paris Operası’nın “Baş Dansçıları” (Les Premiers Danseurs) ve Corps de Ballet’sinin dansçılarıyla yanıt veriyorlar. Exposure, Clouds Inside, Et Si ve Brise-Lames gösterilerinden oluşuyor bu gösterim. Exposure, Wookid’in S16 adlı son albümünden müzikleri ve Chanel’in kostümleri ile açılış yapıyor. Ardından Tess Volker’in Clouds Inside isimli koreografisi izleyecek. Belçikalı ünlü koreograf Damien Jalet’nin Brise-Lames isimli dokunaklı eseri yer aldıktan sonra Et Si ile Mehdi Kerkouche, sahneyi hip-hop ile ele geçirecek.

Paris Operası’ndan: Bugün Yaratmak’ın çevrim içi gösterimine buradan bilet alabilirsiniz.

Betroffenheit

(22 Ekim – 22 Kasım / Çevrim içi)

The Guardian’ın “21. yüzyılın en iyi dans gösterisi” olarak nitelendirdiği, Sadler’s Wells’te 2017’de canlı kaydedilen ve bir sonraki yıl en önemli ödüllerden biri olan Laurence Olivier Ödülü’nün “En İyi Dans Prodüksiyonu” kategorisinin yanı sıra Altın Gül ve Prag Altın Kristal Ödülü’nün de sahibi olan Betroffenheit festivalin çevrim içi programında izleyiciyle buluşacak. Betroffenheit, travma, keder ve bağımlılığın psikolojik durumlarını araştıran, sınırları zorlayan tiyatro ve dans karışımı bir gösteri olarak karşımıza çıkacak. Betroffenheit, iletişimsizlik, izolasyon ve hayatın trajikliğiyle yüzleşmenin ne anlama geldiğinin esprili ve sevecen bir keşfi.

Betroffenheit’ın çevrim içi gösterimine buradan bilet alabilirsiniz.

Müfettiş

(22 Ekim – 22 Kasım / Çevrim içi)

Kanadalı yıldız koreograf Crystal Pite ve oyuncu Jonathon Young’ın imzasını taşıyan, Nikolay Gogol’ün Müfettiş adlı yapıtından uyarlanan oyun Kidd Pivot dansçılarının performansıyla ekranlara gelecek. 2020’nin mart ayında kaydedilen Müfettiş’te Kidd Pivot’un dansçıları bir film müziği eşliğinde sahnede oyuncuların kaydedilmiş sözleriyle dudak senkronizasyonu yaparak, etkileyici bir mizah anlayışıyla Pite’ın yaratıcı gücünü gözler önüne seriyor. Komedi ve yolsuzluğu Kanada’nın en iyi oyuncularının kaydedilmiş diyalogları/sesleri ile dil ve beden arasındaki güçlü ilişkide somutlaştırıyorlar.

Müfettiş’in çevrim içi gösterimine buradan bilet alabilirsiniz.

Boris

(22 Ekim – 22 Kasım / Çevrim içi)

Festivalin “Golden Mask İstanbul’da Çevrimiçi” bölümünde Golden Mask Rusya Sahne Sanatları Festivali tarafından desteklenen üç yapımdan biri olan Boris, çağdaş Rus tiyatrosunun parlak yönetmenlerinden Dmitry Krymov tarafından kökleri çağdaş tiyatro tarihinin başlangıcına uzanan bir oyunculuk anlayışıyla izleyici karşısına çıkıyor. Moskova Müzesi’nde sahnelenen oyunda bu mekânın oldukça büyük bir önemi de var. Tarihin elle tutulur hâle geldiği bu müze, aynı zamanda devrilen tüm hükümdarların da izlerini taşıyor. Krymov için, kirletilmiş geçmiş ile günümüzün gerçekliğini bir araya getirmekten çok daha önemli olan, otantik müze öğelerinin tiyatro ile buluşması.

​​Boris’in çevrim içi gösterimine buradan bilet alabilirsiniz.

Güneşin Çocukları

(22 Ekim – 22 Kasım / Çevrim içi)

“Golden Mask İstanbul’da Çevrimiçi” bölümünde Golden Mask Rusya Sahne Sanatları Festivali tarafından desteklenen üç yapımdan bir diğeri olan Güneşin Çocukları, klasik metinleri gerçekçi bir biçimde yeniden sahnelemekten yana olan yönetmen Timofei Kulyabin’in yorumuyla izleyici karşısına çıkıyor. Maksim Gorki’nin’nin 1905 Devrimi öncesi aydınlar ve halk arasındaki derin ayrışmayı çelişkileri ve uçurumuyla birlikte anlattığı Güneşin Çocukları, Olga Fedyanina’nın özgün kaynağından yeniden yazdığı Kulyabin’in bu uyarlamasında, Stanford Üniversitesi’ndeki Rus bilim insanları ile Steve Jobs ve Elon Musk’ın konuşma metinlerinin iç içe geçmesine tanık olacak izleyenler.

​​Güneşin Çocukları’nın çevrim içi gösterimine buradan bilet alabilirsiniz.

25 Eylül Cumartesi günü genel satışa açılacak festival biletlerini 10.30’dan itibaren passo.com.tr internet sitesi üzerinden ve İKSV ana gişeden (pazar günleri hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında) alabilir, festival programını incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

0
4454
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage