27 OCAK, PAZARTESİ, 2020

Amadeus’u Salieri’nin Gözünden Görmek

Geçtiğimiz mayıs ayında Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ekibinin önerisiyle doğan Amadeus oyunu, nihayet 11 Ocak’taki prömiyeriyle izleyiciyle buluştu. Oyunun Okan Bayülgen ve Selçuk Yöntem’in varlığı dışında tiyatro izleyicisini heyecanlandıran tarafı Işıl Kasapoğlu yönetimi ve 35 kişilik dev kadrosu oldu. Çok sık müzikal yapımların üretilmediği ve izleyicinin de kırk yılda bir gelen yabancı yapımlarla yetindiği bir şehirde bu proje başlı başına yankı uyandırdı.

Amadeus’u Salieri’nin Gözünden Görmek

Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertaiment iş birliğiyle tiyatroseverlerin karşısına çıkan proje kuşkusuz ki başrolleriyle büyük merak uyandırıyor. Oyunda Selçuk Yöntem, Antonio Salieri; Okan Bayülgen, Wolfgang Amadeus Mozart ve Özlem Öçalmaz, Costanze olarak karşımıza çıkıyor. Sadece usta isimleri aynı sahnede buluşturmasıyla bile konuşulmaya değerken projenin diğer yönlerinin de gözden kaçırılmaması gerekiyor.

​Öncelikle bu proje kapsamlı prodüksiyonundan tanıtım çalışmalarına, çekimlerinden kadrosuna ve dekoruna sponsorlu girişimlerin başarılı etkisini kanıtlar nitelikte. Desteklerin kısıtlı olması sebebiyle düşük bütçelerle izleyici karşısına çıkan tiyatro oyunlarının sürdürülebilirliği muammayken bu projede aksine sosyal medya tanıtımlarından kostümüne her detayda başarılı bir çalışma söz konusu. Hâl böyle olunca izlerken diğer tiyatroların ve müzikallerin de böyle sponsorluklar bulmasını dilememek elde değil.

​Oyunu henüz izlememişlere ve özellikle Salieri ile Mozart’ın arasındaki rekabetten pek haberi olmayanlara öncelikli öneri oyundan önce Amadeus filmini izlemeleri. Oyunun da yazarı olan Peter Shaffer’in metninden uyarlanan film, iki müzisyen arasındaki ilişkiyi kusursuz bir kurguda işliyor. Bu gözle, Salieri’nin perspektifinden olayları gözlemleyip hâkim olmak oyundan önce besleyici olacaktır.

Oyuna konusuna geri dönecek olursak, öncelikle böyle usta isimlerin projede yer alıyor olması ister istemez beklentiyi yükseğe taşıyor. Okan Bayülgen’in de Selçuk Yöntem’in de bu beklentiyi fazlasıyla karşıladığını söylemek abartı olmaz. Selçuk Yöntem’in performansıyla açılan oyunda bir süre Okan Bayülgen’i yani Mozart karakterini görmüyoruz bile. Salieri’nin yaşlılığından yani sondan başlayan performansıyla Yöntem, salonun dikkatini hızlıca yakalamayı başarıyor. Usta oyuncunun olgun besteci Salieri rolüne fiziken de oyunculuğuyla da fazlasıyla uyduğunu söylemek gerek. Okan Bayülgen ise tabiri caizse “fırlama” Mozart rolünü ustalıkla taşıyor üzerinde. Bol hareketli, atlamalı-zıplamalı performansın yaşına göre başarıyla hakkından geliyor. Hatta Bayülgen’in çılgın hareketlerini bilenlerin sahnede doğaçlama bile yaptığını düşünmeleri olası. Bunun negatif ve pozitif yanları olabilir, birincisi evet bu rol Bayülgen’e çok yakışmış, ikincisi evet yakışmış ama Mozart’ı değil de abartılı bir Bayülgen kişiliğini mi izliyoruz sahnede? Bundan da önemlisi izleyiciler tarafından da konuşulan yaş karmaşası. 35 yaşında öldüğünü bildiğimiz Mozart’ın 20’li-30’lu yaşlarını canlandırdığı düşünülürse Bayülgen’in 55 yaşında olması ve fiziken de öyle görünmesi sık sık akıllarda soru işareti uyandırıyor. Costanze rolündeki Özlem Öçalmaz ise usta iki oyuncunun arasında asla gölgede kalmıyor ve ikiliye üstün bir performansla eşlik ediyor.

​Hayatları boyunca bir rekabet içinde olan, birbirlerinin varlıklarını güçlendiren Mozart ve Salieri’nin oyun boyunca da özellikle Salieri’nin kariyerinin zirvesindeyken karşısına çıkan genç rakibi Mozart sebebiyle yaşadığı kıskançlıklarına ve iç hesaplaşmalarına tanık oluyoruz. Her ne kadar oyunun ismi Amadeus olsa da oyun Salieri bakış açısından ve odağından izleyiciye anlatılıyor. Ve tabii ki izleyenler meşhur hikâye Salieri’nin Mozart’ı gerçekten zehirleyip zehirlemediği şüphesiyle karşılaşı karşıya bırakılıyor. 

Amadeus, tüm bu oyuncuların performansları haricinde 12 kişilik koro ve 10 kişilik geniş çaplı canlı orkestrasıyla alışılmamış bir işe imza atıyor. Ancak oyun boyunca müzikleri bazen kayıttan bazen canlı duymak rahatsız edici oluyor. Canlı müziğin yer aldığı yapımlarda ister istemez baştan sona canlı bir performans duyma beklentisi yaratıyor, aksi icralar kaçınılmaz kakofonileri beraberinde getiriyor. Hakan Dündar yapımı klasik ama heybetli bir dekoru tercih eden prodüksiyon özellikle kostümleriyle dikkat çekiyor. Nalan Alaylı imzası taşıyan kostümler dönemin izlerini taşırken modern dokunuşlar ve desenleri de içinde barındırıyor.

Amadeus’un ufak tefek teknik sıkıntıların haricinde başarılı bir proje olduğunu ve izlenmesi gerektiğini söylemek lazım. Her şeyden önce ülkede böyle büyük projelerin sahnelenmesi bile oldukça sevindirici. Nicelerini izlemek dileğiyle.

0
15398
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage