Performatif bir alanda gerçekleşen bir kadın anlatısı olan, Melek Ceylan’ın hayat verdiği ve Salih Usta’nın yönettiği On İkinci Ev, sesini arayan herkes ile bir diyalog kurma çabası. Sessizlikten ses, bakıştan bir eylem yaratmaya çalışan oyuna dair bir yazı.
Merkür-Neptün-Venüs kare açılar, açılımlar, yaşananlar, bitişler, başlangıçlar, kelimeler, evler ve hayat...
On İkinci Ev’i izledikten sonra Melek benim arkadaşım olmuştu. Hem de bunu bir camın arkasından kendi dünyasını kocaman kocaman çizerek yaptı. Şarkılar söyledi, güldü, ağladı ve dans etti. Hiç tanımadığım bir insanı çok yakından tanıdım. Kendinden, yaşadığı yerden, evinden, çocukluğundan, kalbinden…
Ev büyüdüğümüz yer mi sadece? Doğduğumuz ev, yaşadığımız evler. Bir de belirli bir zaman için yaşadığımızı sandığımız evler var. Yani ev dediğimiz aslında geçici hayatlar mı? Yürüdüğümüz yolda kısa süre için durduğumuz duraklar mı? Zaman zaman… Kimi zaman kalbinin çarptığı, kimi zaman canının yandığı mesela.
On İkinci Ev’de Melek kendi otobiyografisini sil baştan yazıyor. Kolektif ekip var oyunun arkasında. (Yönetmen: Salih Usta, Oynayan: Melek Ceylan, Dramaturji: Yaşam Özlem Gülseven, Metin/ İçerik Danışmanı: Mürüvet Esra Yıldırım, Hareket Düzeni: Dilan Yoğun, Kostüm Tasarım: Hilal Polat, Işık Tasarımı: Utku Kara, Kondisyon: Selin Aldoğan, Asistanlar: Burcu Kaya, Sevda Yeliz Nar, Tutku Aksu, İletişim Danışmanı: Zeynep Nur Ayanoğlu, Oyun Fotoğrafları: Orçun Kaya, Afiş Tasarım: Müjde Başkale) hep birlikte oturup bize bir hayatın penceresine gel beraber çizelim diyorlar bu hikâyeyi! 17 Ocak’ta Küff Kolektif’de izlediğim oyun benim için ayrı bir deneyimdi.
Hepimize baktı önce Melek. Dikkatlice her birimizi izledi yukarıdan. Cama kendisini çizdi. Doğduğu günü. O günkü evi, ailesini, hayata attığı ilk bakışı çizdi. Köklerini yazdı…Kim olduğunu ve nereye ait olduğunu arayan bir insanın hikâyesiydi. Kendini arıyordu. Bu yazıyı okuyan senin gibi, benim gibi!
Büyümeye başladı Melek. Tutkulu ve güçlü bir kadındı. Hayatı seviyordu. Sevdiği hayat ona her zaman mutluluk sunmasa bile! Zaman zaman yaralandığını hissetse bile kendini seviyordu. Kendini sev! Gözyaşına sarılmak, kendi ile kucaklaşmak gibi.
İzlediğim hayat benden çok başka bir hayattı. Birbirimizi hiç tanımıyorduk. Şimdi ise ben onu tanıdım o gün, o da bizi tanıdı.
Bu yazıyı yazarken kendi hayatıma bakıyorum. Ufak bir burukluk var içimde o güne dair. Bugün ise bir umut var yine içimde. Çünkü olan ve olmayan her şeyi yazabildiğin, anlatabildiğin ve yeri geldi mi o sahneye çıkıp kendini var edebildiğin bir oyun hayat. Oyunda hissettiğim Melek’in kendi içinde çok güzel bir evi var. O evi çizdi bize…Bu sayede şimdi onu daha iyi tanıyorum… Ben de kendi evime sarılıyorum…
-On İkinci Ev, anlatıcı/oyuncu Melek Ceylan’ın, ülkemizdeki ilk Rehberli Otobiyografi eğitmeni olan Mürüvet Esra Yıldırım ile yürüttüğü birebir çalışmalarla üretmiş olduğu otobiyografik metinlerde gömülü olan anlatıyı performatif yollarla aktarmayı amaçlıyor. Yönetmenliğini Salih Usta’nın üstlendiği On İkinci Ev sesin, bedenselliğin, anlatının tamamen oyuncunun varlığından yola çıkarak kurgulandığı bir anlatı olma özelliği taşıyor.
On İkinci Ev’i 30 Ekim'de saat 17.30'da Moda Sahnesi'nde izleyebilirsiniz. Buradan bilet alabilirsiniz.