Giacomo Puccini’nin ölümsüz eseri Tosca operası, 7. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali’nde sahnelendi. Literatürün en bilinen aryalarına sahip olan eser, sahnede dünyaca ünlü tenor Enrique Ferrer ile soprano Nurdan Küçükekmekçi ve bariton Caner Akgün’ü buluşturdu. Bu yıl gerçekleşen festivale ve Tosca operasına dair bir yazı.
Yaz aylarının gelişiyle ülkenin her yerinde festivaller birer birer kendini göstermeye başladı. Geçtiğimiz ay İstanbul’da 15’incisi gerçekleştirilen Opera ve Bale Festivali’nin ardından Ege’nin tarihî dokusuyla ilham veren şehri Efes’te de festival heyecanı yaşanmaya devam ediyor. Bu yıl Efes Antik Kenti’nde 7’ncisi düzenlenen “Opera ve Bale Festivali” 29 Haziran’da klasik balenin en güzel örneklerinden, Tchaikovski imzalı Kuğu Gölü balesiyle başladı. Prömiyeri yapılan çocuk operası Barış Ormanı, müzikal Hisseli Harikalar Kumpanyası, Mozart’ın en bilinen yapıtlarından Figaro’nun Düğünü, Arjantin’in politik tarihine damga vurmuş ismi Eva Peron’un tutku dolu yaşamına odaklanan Evita müzikalinin ardından geçtiğimiz çarşamba akşamı Giacomo Puccini’nin ölümsüz eseri Tosca’yı nefesimizi tutarak izledik.
Efes’in Tarihî Atmosferi
Efes’in 8 bin yıllık bir tarihi var. Opera ve bale gibi yüksek sanat dallarının nadide örneklerine böyle bir atmosferde tanık olmak, tarifi çok da mümkün olmayan duygular yaşatıyor izleyenlere. Antik tiyatroda kurulan sahneye rollerini canlandırmak, aryalarını icra etmek ve bale adımlarını atmak için çıkan her bir sanatçı; sanatseverlere yaşamın, sanatın, heyecanın insan için ne iyi bir motivasyon kaynağı olduğunu hatırlatıyor. Bu etki zihinde ister istemez tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor. Bu sahnede acaba ne oyunlar sahnelendi, kimler dans etti, hangi sanatçı arpının tellerine vururken kim ona şarkılarıyla eşlik etti? Bunu bilmek mümkün değil fakat tiyatronun yaşanmışlık dolu taşlarına oturarak bunları düşünmek, kulağına çalınan aşk dolu aryaları dinleme fırsatını yakalayabilmek insana insan olduğunu hatırlatıyor demek isterim.
Konuk Sanatçı Enrique Ferrer
Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin sahneye koyduğu Tosca operası, Eski Roma Cumhuriyeti’nde geçiyor. Çıkarı ve hırsları için görevini kötüye kullanmaktan çekinmeyen polis şefi Scarpia, baskıcı rejim karşıtı ressam Mario Cavaradossi ve opera şarkıcı Floria Tosca’nın hikâyesini anlatan opera, literatürün en bilinen ve kıymetli bulunan yapıtlarından biri. Bu temsil için önceden duyurulduğu gibi konuk sesleri dinleyecektik. Tenor Enrique Ferrer ve soprano Lilla Lee’nin sahne alacağını duyduğumuz temsilde son saatlerde bir değişiklik yapıldı. Lee’nin rahatsızlandığı haberinin ardından Ferrer ve Scarpia rolünü canlandıran İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni bariton Caner Akgün’e, Devlet Opera ve Balesi Sanat Danışmanı soprano Nurdan Küçükekmekçi eşlik etti.
1900 yılında Roma’da prömiyer yapan Tosca, 200 yılı aşkın süre boyunca hep aşk, fedakârlık, acı ve sevgi gibi duyguları bugün yazılmış gibi sanatseverlere duyumsatıyor. Fransız yazar Victorien Sardou'nun La Tosca adlı oyunundan uyarlanan yapıt, librettosu Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa tarafından hazırlanan ihtiras dolu bir serüven aynı zamanda. Konu özetle; Cavaradossi’nin resim yaptığı kiliseye Sant’Angelo kalesindeki zindandan kaçan mahkum Cesare Angelotti’nin gelişiyle başlıyor. Son derece kötü karakteri ve eylemleriyle bilinen Scarpia’nın Angelotti’yi bulmak için Cavaradossi’ye yaptığı işkenceler, Tosca’yı alıkoyuşu, ona sahip olma isteği ve sonucunda hazin bir sona giden, müziğin ve dramın birleştiği çok önemli bir yapıt Tosca.
En Bilinen Aryalar Tosca’da
Tosca en bilinen aryalara sahip oluşuyla her zaman dikkat çeken bir opera yapıtı oldu. Birinci perdede Cavaradossi’nin Tosca’ya olan aşkını dile getirdiği “Recondita di armonia”; ikinci perdede Tosca’nın sanat ve aşk için yaşadığını haykırdığı “Vissi d’arte”; Puccini’nin leitmotif tekniğiyle yarattığı Scarpia’nın zalimliğini yansıtan tema müziği gibi. Finalde aşkın yüceliğini gösteren, tenor repertuvarının en dokunaklı aryalarından biri olan, Mustafa Kemal Atatürk’ün de en sevdiği arya olarak bilinen “E lucevan le stelle” sanatseverleri hep duygu dolu yolculuğa çıkarmıştır; bu akşam da öyle oldu.
Sanatçıların Kusursuz Eşliği
Bu temsilin operaseverler için özel bir tarafı vardı. Efes’e gelen izleyiciler yukarıda da sözünü ettiğim konuk sanatçı Enrique Ferrer’i dinleme şansına da eriştiler. Nurdan Küçükekmekçi ile müthiş bir uyum yakaladılar. Küçükekmekçi’nin özellikle güçlü soloları büyük alkış alırken düetlerde yaşanan aşk, kıskançlık ve çekilen acıyı doğrudan yansıtışları eseri daha da realist bir zemine oturttu. Caner Akgün’ün teatral ve vokal bir başarıyla hırs ve kötülükle dolu Scarpia rolünü canlandırışı, İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın kusursuz eşliğinde tüylerimizi ürpertti.
Dekorun üstüne çok söz etmeye gerek yok; bir Antik tiyatroda olabilecek yoğunlukta bir dekor tasarlanmıştı. Kostüm konusunda ise şunu belirtmeliyim ki Tosca’nın oldukça şık bir kostümü vardı ancak karakterin rolü gereği sahnenin hemen hemen her noktasında hareketli oluşu ve uzun bir kostümün seçilmesinin Nurdan Küçükekmekçi’yi zorladığını hissettik. Kostüm dışında Küçükekmekçi son derece güçlü bir sese sahipti.
Temsilde; orkestra şefi Andrea Francesco Solinas yönetimindeki İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü Orkestrası ve koro şefi Anıl Aydın yönetimindeki Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü Korosu ile İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü Çocuk Korosu yer aldı. Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü'nün deneyimli rejisörü Kenan Korbek’in sahneye koyduğu eserde temsilin diğer rollerinde ise şöyle: Angelotti rolünü Hasan Berk, Sagrestano rolünü Ragıp Ufuk Kasar, Spoletta rolünü Orhan Güllüler, Sciarrone rolünü Serkan Sevinç, Carceriere rolünü Hüsamettin Özçelik, Çoban rolünü Arte Yıldız canlandırdı. Eserin dekor tasarımı Özgür Usta’ya, kostüm tasarımı Aydan Çınar’a, ışık tasarımı ise Tarı Deniz’e ait.
7. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali, 13 Temmuz 2024 Cumartesi saat 21.00’de Efes Antik Tiyatro’da sahnelenecek Zorba balesiyle sona erecek.