Müze Cenneti Venedik
Birçok gezgin için Venedik deyince ilk akla gelen romantik kanal gezileri olsa da bu şehrin sanat tutkunları için başka bir anlamı var. Birine gidilse diğerinin hatırı kalacak onlarca müze ve tarihi yapı, bunun en önemli sebebi. Tatilinizi uzun tutmanızı önererek gezebileceğiniz yerleri sıralamaya başlayalım.
Venedik’in en ünlü kilisesi San Marco Bazilikası, iyi bir başlangıç olabilir. 11. yüzyılda inşa edilen ve altın yaldızlı Bizans mozaikleri nedeniyle “Altın bazilika/kilise” olarak da anılan bu yapı, Venedik’in mimari ağırlığını çok iyi yansıtıyor. Ücretsiz gezilebilen kilisede görülecekler arasında Aziz Markos ve Melekler heykeli, Vaftizhane Mozaikleri, Pala d’oro ve Tetrarchia heykelleri ilk sırada yer alıyor. Palazo Ducale yani Dükler Sarayı ise 9. yüzyılda yapılsa da günümüze ulaşana dek defalarca yeniden inşa edilmiş bir yapı. 92 yıl önce müzeye dönüştürülen ve gotik mimarini temsilcilerinden bu sarayda yaklaşık bir saatlik bir turla görülecek eser ve alanların başlıcaları şöyle: Dük odalarına ulaşmayı sağlayan altın merdiven (scala d’oro), dönemin ünlü isimlerinden Doge’nun özel dokümanları, Nuh’un Sarhoşluğu eseri, Tintoretto’nun Collegiate eseri, Sala del Maggior Consiglio ve işkence odası…
Accademia Galerisi, şehrin en ünlü galerilerinden. Her salonunda farklı bir dönemi ağırlayan yaklaşık 500 yıllık koleksiyona sahip galeride, resim, heykel ve mimari alanının özel parçaları yer alıyor. Sadece ismiyle bile merak uyandıran bu eserlere gelince… Azize Ursula Dizisi, Çarmıh Rölikleri Mucizeleri, Aziz Markos’un Kaçırılışı, Kutsal Bakirenin Taç Giymesi ve Levilerin Evinde Şölen sayılabilir. Her ayın ilk pazar günü ücretsiz gezilebileceğini de hatırlatalım. Accademia’dan sonra en popüler sergilerden biriyse Peggy Guggenheim Koleksiyonu. Modern sanat akımlarına kucak açmış yaklaşık 200 eserlik koleksiyonda Picasso, Brancusci, Marino Marini gibi isimlere rastlanıyor. Diğer yanda Altın Evi adıyla da bilinen ve halka açık bir galeri olarak kullanılan Ca’d’ORo (Palazzo Santa Sofia), aslında 15. yüzyılda inşa edildiği bilinen bir saray. El değiştirdikçe birçok badire atlatan bu sarayda, Rönesans dönemi heykelleri ve Titian ile Guardi’nin resimleri görülebilir.
Günümüzde modern sanat müzesi olarak kullanılan Ca’ Pesaro ile devam edelim. 18. yüzyılda tamamlanan sarayı gezerken; Miro, Matisse, Kandisky, Klimt ve Chagall’in resim çalışmaları, silah, zırh ve heykeller gibi eserler göze çarpıyor. Gidilmesi elzem yerlerden bir diğeri, aslen İspanyol moda tasarımcısı, ressam ve fotoğrafçı Mariano Fortuny’nin evi olan Fortuny Müzesi. Haliyle müzenin içindeki eserler de moda ve resim odaklı. Gezi listesine farklılık katmak için birebir. Ayrıca müzeye dönüştürülmüş eski tiyatro Carla Goldini Evi de bu farklılığı perçinleyecektir. Adından da anlaşılacağı üzere yazar Carlo Goldoni ile ilgili portre, minyatür, kukla ve tiyatro eşyalarından oluşan koleksiyon görüşmeye değer.
Tarihi müze meraklıları içinse iki şahane yapı var. İlki İtalya donanma tarihinin sergilendiği Donanma Tarihi Müzesi, ikincisi Doğa Tarihi Müzesi’ne ev sahipliği yapan Fondaco dei Turchi. Burası 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Venedik’teki Türklerin yaşam sürdüğü ve mimarisinde Bizans etkilerinin görüldüğü eski bir saray. Son olarak 18. yüzyıl Venedik sanatıyla hemhal olmak isteyenler için gotik tarzın temsilcilerinden Ca’ Rezzonico müzesi bulunuyor. Her katı ayrı bir konseptte düzenlenen müzede, Rezzonica ailesine ait eşyalar, Tiepolo, Tintoretto ve Longhi gibi sanatçıların eserleri ve dönemin eczacılığına dair sergi ile kukla tiyatrosu görülebilir.
Nerede, ne zaman?
Dükler Sarayı: San Marco 1965, Campo San Fantin
San Marco: Bazilika San Marco meydanı
Accademia: Campo della Carita, Dorsoduro n. 1050-30100
Ca’ d’ORo: Canal Grande, Calle Ca’d’Oro, Cannareggio, 3912, 30121
Ca’ Pesaro: Canal Grande, Santa Croce 2076
Peggy Guggenheim Koleksiyonu: Palazzo Venier dei Leoni, Dorsoduro, 701
Fortuny Müzesi: Palazzo Pesaro degli Orfei, Campo San Beneto, San Marco, 3950
Carla Goldini Evi: Palazzo Centani, Calle del Nomboli, San Polo 2794
Donanma Tarihi Müzesi: Castello 2148, Riva San Biagio
Fondaco dei Turchi: Canal Grande, Santa Croce 1730
Ca’ Rezzonico: Fondamenta Rezzonico 3136
56. Venedik Sanat Bienali’ne de uğrayın
22 Kasım 2015’e kadar devam edecek Venedik Bienali, bu yıl 53 ülkeden 136 sanatçıyı ağırlıyor. Direktörlüğünü Nijeryalı küratör Okwui Enwezor’un üstlendiği bienal, bu yılın en politik bienali kabul ediliyor. Bunun en önemli nedeniyse sanatçıların ağırlıklı olarak din, göç, ayrımcılık gibi temalara yoğunlaşmaları. Bienalin merkezindeki Giardini Parkı’nda düzenli olarak Karl Marx’ın Das Kapital’inin okunması da cabası. Türkiye’den katılan 10 sanatçı arasında Sarkis, Ahmet Güntekin, Atıl Kurtoğlu, Bedri Baykam, Hera Büyüktaşçıyan gibi isimler göze çarparken, en büyük ilgi Türkiye Pavyonu’nda yer alan ve küratörlüğünü Defne Ayas’ın yaptığı Sarkis’e ait "Nefes" adlı eserde diyebiliriz. Gezi direnişinin sembolü haline gelen kırmızılı kadınla ilgili çalışması, onu politik yapan öğeler arasında. Sarkis’in dışında Ahmet Güneştekin’in erkek egemen bakış açısını eleştiren "Milion Taşı" da bu kulvarda dikkat çekici. Ülke pavyonlarındaysa İtalya ve Japonya katılımcılar tarafından büyük ilgi gören ülkeler arasında.
Berlin Olmadan Asla!
Tarihi atmosferiyle bir sanat merkezine dönüşen Berlin, irili ufaklı 170’den fazla müzesiyle son yıllarda Avrupa’nın vazgeçilmezleri arasında. Haliyle sanat turu yapacakların listesinde mutlaka bulunması gereken şehirlerden. Peki nereler gezilebilir?
Sokak sanatlarıyla ünlü Berlin’in bu özelliğini en yoğun yaşanacağı yer şüphesiz East Side Gallery. Berlin Duvarı’nın yaklaşık bir km’lik kısmı olan bu yapıda 105 sanatçının çizimleri yer alıyor. 1990 yılında bir sanat eserine dönüştürülen duvarda, o yıllarda Almanların yaşadıkları resmediliyor. Örneğin Doğu Almanya askerinin Batı’ya kaçarken görüntülendiği fotoğraf grafiti olarak resmediliyor. Bir diğer dikkat çekici çizimse komünist liderler Leonid Brezhnev ile Erich Honecker’ın öpüştüğü anı resmeden "Ölüm Öpücüğü" adlı grafiti. Tabii konu Berlin Duvarı olunca gezilecek yerler bununla sınırlı değil. Berlin Duvarı Müzesi bir sonraki durak olmalı. Burada iki bölge arası kullanılan sahte pasaportlardan sıcak hava balonlarına kadar o döneme ait birçok eşya görülebilir.
Berlin, sanat tutkunlarına Müzeler Adası ile kolaylık sağlayan bir şehir. 16 yıl önce Dünya Miras Listesi’ne giren adadaki Bergama Müzesi (Pergamonmuseum) ile başlayalım. Zeus Sunağı, Bergama Athena Heykeli, Babil’in İsthar Kapısı bu müzede göreceğiniz tarihi yapılar arasında. M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanan Yunan dönemi ve ayrıca Roma dönemine ait çok sayıda eserin bulunduğu Atles Müzesi, 19. yüzyıl Alman ve Fransız sanatçılarının eserlerini barındıran Alte Nationalgalerie, dünyanın konusunda en iyilerinden olan ve içinde Mısırlılara ait eşyaların sergilendiği Mısır Müzesi adanın diğer müzeleri arasında.
Camlarla kaplı ilgi çekici dış tasarımıyla görülmesi gereken bir diğer müze Dahlemer Müzesi. Dünyanın her yerinden eserlerin toplandığı müzede M.Ö. 3000 yılına kadar uzanan koleksiyonlar bulunuyor. Çağdaş sanat sergileri için uğrak mekânın adı ise Hamburg İstasyonu (Hamburger Bahnhof). Ancak adı yanıltmasın, burası 1950’lerden sonra asli amacından vazgeçilip tamamen sanata adanmış bir yer. Dünyaca ünlü koleksiyonlar, heykeller, fotoğraflar ve videolar burada ziyaretçilerle buluşuyor. Berlin, sinemaseverleri de unutmamış ve Berlin Film Müzesi (Filmmuseum) ile Alman sinemasının kronolojisini sunuyor. Bu tarihi hafızayı posterler, kayıtlar ve çeşitli etkinlikler eşliğinde sergiliyor.
“Soykırım” Üçlemesi
Almanya’nın kendi tarihiyle yüzleştiği en önemli konu Yahudi soykırımı olsa gerek. Ve bu yüzleşme kültür-sanat hayatında da kendini fazlasıyla hissettiriyor. Berlin’de görülecek üç temel yapı, bunun en güzel örnekleri. İlki soykırıma maruz kalanlara ait eşyaların ve hikayelerin yer aldığı Soykırım Müzesi (Jewish Museum). Ayrıca diasporayı yansıtan bahçesi de görülmeye değer. İkinci yapı ise Yahudi Soykırımı Anıtı (Holocaust Memorial). 2005’te tamamlanıp halka açılan anıt, farklı büyüklükte dikdörtgen sütunlardan oluşuyor. Üçlemenin son durağı, soykırım sırasında iki yıl boyunca bir evin bodrumuna sığınan Anne Frank’in hikayesinin anlatıldığı Anne Frank Müzesi.
Ne nerede?
Berlin Duvarı Müzesi: Checkpoint Charlie olarak bilinen kontrol noktasının hemen yanı.
Müzeler Adası: Tra Il Kupfergraben E la Sprea C'e L'isola Dei Musei, Il Museumsinsel
Dahlemer Müzesi: Lansstrasse 8 | Dahlem
Hamburg İstasyonu: Invalidenstrasse 50-51 | Tiergarten
Berlin Film Müzesi: Postdamer Straße 2 10785
Jewish Museum: Lindenstrasse 9-14, 10969
Anne Frank Müzesi: Rosenthaler Str. 39, 10178
Barselona Barselona…
Plajları, rengarenk caddeleri ve parklarıyla yaz tatillerinin gözde şehri Barselona, büyüleyici tarihi yapıları ve müzeleriyle ziyaretçilerine dört dörtlük bir rota sunuyor. İşte gezilecek yerlerden başlıcaları…
Barselona, sırf Picasso Müzesi’ni görmek için bile gidilecek bir şehir. 1963’te kurulan müzede Picasso’nun sanatsal yaklaşımını tümüyle hissettiren eserleri ve eşyalarından oluşan özel bir koleksiyon bulunuyor. Hombre Con Boina, Autorretrato con Peluca, Ciencia y Caridad, Menu de Els Quatro Gats gibi dünyaca ünlü resimler bunlardan birkaçı. Özellikle kendisinin Mavi Dönem diye adlandırdığı 1901-1904 yılları arasında yaptığı eserler, uzun uzun incelenecek yaklaşık 4000 eserin başında geliyor. Barselona deyince akla bir Picasso geliyorsa ikincisi de ünlü mimar Antoni Gaudi elbette. Şehirdeki birçok yapıda onun izlerini görmek mümkün ancak en büyük eseri Sagrada Familia Bazilikası. 1882 yılında başlanılan ve 44 yıl sonra Gaudi’nin ölümüyle yarım kalan bu muhteşem yapı, mimarisindeki zorluk nedeniyle tahminlere göre 2030 yılında tamamlanabilecek. Büyük Çile Kapısı, Çan Kuleler, İsa’nın Doğum Cephesi mutlaka görülmesi gereken bölümler arasında. Gaudi’nin görülmeye değer diğer önemli iki yapıtıysa Casa Mila ve Güell Sarayı (Palau Güell).
Barselona çağdaş sanat konusu o kadar zengin ki akla gelen isimler bitmiyor. İşte bir diğer önemli isim, Katalan sanatçı Joan Miro. Şehrin en dikkat çekici sanat galerilerinden biri olan Fundacio Joan Miro’da, 1983 yılında hayatını kaybeden sanatçının resim, heykel ve çizimlerinden oluşan tüm eserleri sergileniyor. Müzede ayrıca farklı sergiler, tiyatro ve sinema gibi diğer sanat alanlarına dair etkinlikler de yapılıyor. Sıra geldi şehrin en ünlü sanat galerisi CaixaForum’a. Galeri, eski bir tekstil fabrikasında sürekli birbirinden iddialı çağdaş sanat koleksiyonlarını ağırladığı gibi kütüphane, multimedya alanı ve çeşitli etkinlikler için kullanılan salonlara da sahip. Orijinal dış mimariye dokunulmamış olması da ayrı bir cazibe yaratıyor. Çağdaş akımdan devam edersek, modern mimarisiyle dikkat çeken şehrin önemli çağdaş resim müzesi Museu d’Art Contemporani de Barcelona (MACBA)’dan bahsetmemek olmaz. Müzenin koleksiyonunda 1945’ten bu yana süregelen İspanya ve Katalan sanat akımları temsil ediliyor ve programlarına göre Joan Miro, Antoni Tapies, Francesc Torres, Alexander Calder ve Paul Klee gibi sanatçıların eserleri sergileniyor.
Barselona’da sanat müzeleri içinde dikkat çeken ve çoğu 12. yüzyıldan kalma fresklerden oluşan eserleriyle gezilmeye doyulmayan müze, Museu Nacional d’Art de Catalunya (MNAC) şüphesiz. Ayrıca Gotik-Rokoko arasına ait eserlerinde sergilendiği Thyssen-Bornemisza, Rembrandt ve Zurbaran’ın eserlerinden oluşan Cambo Bequest ve Katalan sanatçıların 1800’leden 1930’a kadarki eserlerinden oluşan koleksiyonlar da bulunuyor. Farklı alanlarda müze gezmek isteyenler için biçilmiş kaftan diyebileceğimiz Palau Reial de Pedralbes, şehrin meşhur saraylarından biri. Burada seramik, tekstil ve dekorasyon alanlarından üç müze bulunuyor. Son olarak modern bilim müzesi CosmoCaixa var. 20. yüzyılın başlarında hizmete giren müzede bilim tarihinin tüm aşamalarını yansıtan eserleri görmek mümkün.
Ne nerede?
Picasso Müzesi: Carrer Montcada 15-23.
Sagrada Familia Bazilikası: C/Mallorca 401
Fundacio Joan Miro: Av. Miramar, Parc de Montjuic
Casa Mila: Passeig de Gracia 92
Güell Sarayı: Nou de la Rambla
CaixaForum: Avinguda del Marques de Comillas 6-8
Museu d’Art Contemporani de Barcelona: Plaça del Angels 1
Museu Nacional d’Art de Catalunya (MNAC): Palau Nacional, Parc de Montjuic
Palau Reial de Pedralbes: Avinguda Diagonal 686
CosmoCaixa: Teodor Roviralta 47-51
İspanya’da Ahmet Yeşil rüzgarı
İplerin Ressamı olarak bilenen Ahmet Yeşil, İspanya'nın çeşitli kentlerinde açacağı dört sergi ile buradaki sanatseverlere eserlerini tanıtacak. Son dönem çalışmalarından 20 eseri, dört farklı şehirde görücüye çıkarak Yeşil’in programı şöyle: 24 Temmuz-14 Ağustos 2015 Tarragona'daki The E. Arimany Art Galeri, 3 Eylül-28 Eylül Barcelona'daki The Mar Art Gallery, 8 Ekim-28 Ekim Zaragoza'daki Salduba Art Gallery,11 Kasım-7 Aralık Lleida’daki Terraferma Art Gallery.
Mütevazı Şehir Lizbon
Portekiz’in başkenti Lizbon, tepeler üstüne kurulu, gösterişten uzak ama kesinlikle samimi ve sakin bir şehir. Meydanları, sokakları karış karış gezmeyi sevenler için de ideal bir sanat şehri aynı zamanda. Diğer şehirler kadar bol müzeli olmasa da sanat tarihinde güzel bir zaman yolculuğu yapılacak birçok yapıya sahip.
Tarihi 12. yüzyıla kadar uzanan şehrin ilk mahallesi Alfama, hem yerel halkın yaşantısına tanık olunacak sokakları hem de Seramik Müzesi (Museu do Azulejo) ve Sao Vicente de Fora Kilisesi ile özel bir bölge. Çevresinde birçok kafe ve mağazanın da bulunduğu Seramik Müzesi’nin en önemli vurgusu mavi ve beyaz kompozisyondaki 1300 çini. Büyük deprem öncesi 1738’de yapılan bu tasarım, ülkenin 23 metrelik en uzun çinisi. 17. yüzyılda inşa edilen Sao Vicente de Fora Kilisesi ise etkileyici iç mimarisiyle görülmeye değer. 1710 yılında İtalyan Vincenzo Baccarelli tarafından tavana yapılan illüstrasyonu ve 18. yüzyıla ait La Fontaine masallarını betimleyen çiniler en dikkat çekici eserler arasında.
Berardo Modern Sanat Müzesi (Museu Coleção Berardo), Avrupa’nın en özel modern sanat koleksiyonlarının görülebileceği bir yer. Hem daimi hem de geçici sergilerin yer verildiği müzede, Marcel Duchamp'ın, Pablo Picasso, Salvador Dali, Andy Warhol, Francis Bacon, Maria Helena Vieira da Silva ve Helena Almeida gibi isimler göze çarpıyor. Lizbon’da güzelliklerine hayran kalabileceğiniz pek çok var ama bunların içinde Largo Trindade Coelho’daki Aziz Roch’a adanmış barok tarzındaki Igreja de São Roque daha bir özel.
Sadece Portekiz’in değil Avrupa’nın da önde gelen sanat müzelerinden Ulusal Antik Sanat Müzesi (Museu Nacional de Arte Antiga), Portekiz sanatının ilk dönemlerden 19. yüzyıl başlarına kadar uzanan dönemi anlatan eserlerle dolu. Antik sanat ağırlıklı, etkileyici bir koleksiyona sahip bir diğer müze de Calouste Gulbenkian Müzesi. Adınıysa iş adamı Calouste Gulbenkian’dan alan müze, yine aynı isme sahip vakıf tarafından 1969’da açılmıştır.
Lizbon’a gidip de Sao Jorge Kalesi görülmeden dönülmez elbette. Şehrin en yüksek tepelerinden birinde bulunan ve 2. yüzyılda Araplardan alınan kale, şehrin en popüler turistik alanlarından. Söylentiye göre birçok sanatçı buradaki manzaradan çok etkilenip sanatını beslemiş. Son olarak şehrin bir diğer popüler alanı Belem Meydanı da sanat tarihine ilgi duyanların listesine kesinlikle girmeli. Zamanında denizcilerin keşfe ve savaşa uğurlandığı bu meydanda Belem Kulesi, Jeronimo Manastırı ve Kaşifler Anıtı bulunuyor.
Ne nerede?
Seramik Müzesi: R. Me. Deus 4, 1900-312
Berardo Modern Sanat Müzesi: Praça do Império 1449-003
Igreja de São Roque: Largo Trindade Coelho, 1200-470
Ulusal Antik Sanat Müzesi: Rua das Janelas Verdes 1249 - 017
Calouste Gulbenkian Müzesi: Av. de Berna, 45A / 1067-001
Sao Jorge Kalesi: R. de Santa Cruz do Castelo
Belem Meydanı: Av. Brasília, 1400-038 Lisboa, Portekiz
O da bir çeşit sanat eseri!
Belem Meydanı’nda öyle bir pastane var ki o da sanat eserleri kategorisine girse, kimse itiraz etmez. 1837’den beri hizmet veren pastaneyi popüler yapan özelliğiyse yaptıkları eşsiz turtaları. Orijinal adı Pasteis de Belem olan bu özel tatlının tarifinin yazılı olmadığı ve çok az kişinin bildiği söyleniyor. Her gün binlerce satışı yapılan tatlı, aynı zamanda dünyada tadılması gereken ilk 20 arasında yer alıyor.
Rönesans’ın Doğum Yeri Floransa
Döneminde İtalya Krallığı’na başkentlik yapmış, Arno Nehri etrafında kurulu bu büyülü şehir, Avrupa’nın en önemli sanat şehirlerinden. Yürüyerek çok rahat gezilebilen şehirde, seçmesi zor olsa da görmeden dönülmeyecek yerlere gelince…
Pitti Sarayı (Palazzo Pitti), bünyesindeki beş müze ve galeriyle listemizin ilk sırasında. 1457 yılında Pitti Ailesi için yapılıp 16. yüzyılda Medici Ailesi’ne geçen sarayda, Modern Sanat Galerisi, Porselen Müzesi ve Kostüm Galerisi özellikle görülmeli. Medici ruhunun hissedileceği bir diğer yapı Etrüsk, Yunan, Roma ve Antik Mısır dönemlerinin eserleriyle donatılmış Ulusal Arkeoloji Müzesi (Museo Archeologico). Bu yapı 1620 yılında Prenses Medici için kurulan binada bulunuyor. İçindeki en önemli eserler arasında François Vazosu, Khimaira bronz heykeli ve Mısır uygarlığına ait muhteşem bir koleksiyon var. Şehrin en popüler müzelerinden biri de tabii Galileo Müzesi. Adından da anlaşılacağı üzere bir bilim tarihi müzesi burası ve Galileo’ya ait eşyalar, yaptığı deneyleri anlatan gösterimler sergileniyor.
Floransa’nın en meşhur sanat galerisi Uffizi, 16. yüzyılda Dük I. Cosimo için yapılan ve Rönesans döneminin en önemli koleksiyonlarını barındıran bir galeri. Medici Ailesi adını burada da duyuyoruz, zira aileye ait çok değerli koleksiyonlar yer alıyor. Dikkat çeken eserlerin başındaysa Urbino Venüsü, Venüs’ün Doğuşu, Ognisanti Madonna,Tapınağa Sunuluş geliyor. 1563 yılında kurulan Akademi Galerisi (Galleria dell’Accademia) de yine dünyanın sayılı sanat galerileri arasında. Zengin bir sanat koleksiyonuna sahip galeride, Michelangelo’nun yanında Flippino Lippi, Fra Bartolomeo, Bronzio, Ridolfo del Ghirlandaio gibi çağdaş sanatçıların eserleri de yer alıyor. Şehrin olmazsa olmaz yapılarından Bargello ise 13. yüzyılda belediye binası olarak inşa edilen ancak günümüzde resim, heykel ve süsleme sanatına dair önemli eserlerin sergilendiği bir müze olarak kullanılıyor. Donatello’nun Davud heykeli, Michelangelo’nun Bacchus’u, Brunelleschinin Vaftizhane Kapılarının Yarışma Panosu mutlaka görülmeli.
Donatello hayranları için vazgeçilmez bir müze de Museo dell’Opera del Duomo. Donatello’nun devasa heykelleri, Etrüsk ve Roma rölyefleri, Arnolfo’dan Cam Gözlü Madonna heykeli, 14. ve 15. yüzyıldan kalan resim çalışmaları ve tabii ki Michelangelo imzalı Pieta burada görülecekler arasında. Sanat gezisi içinde bazilikaya mutlaka yer verenler için durağımız Santa Croce Bazilikası. Arnolfo di Cambio’nun 13. yüzyılda inşa ettiği ve Galileo, Michelangelo, Dante, Machiavelli gibi birçok önemli ismin anıt mezarlarının yer aldığı bazilika, Bardi ve Peruzzi Şapelleri ile ünlü. Ayrıca Gaddi’nin 1380 yılında yaptığı Kutsal Haçın hikayesini anlatan eser de görülmeye değer.
1883’de yapılan ve mimar Stefano Bardini’nin Rönesans sonrası bulduğu eserlerin sergilendiği Bardini Müzesi var sırada. Burada Ortaçağ’dan kalma taş, heykel, resim ve ahşap eserler görülebilir. Marino Marini Müzesi ise kiliseden müzeye dönüşen özel bir yapı, müze listesine almakta fayda var. Çünkü burada daha ziyade soyut eserler sergileniyor. Bu eserler, Etrüsk ve Ortaçağ sanatı üzerine çalışmalar yürütmüş meşhur İtalyan sanatçı Marino Marini’ye adanmış durumda. Müzenin en ünlü eseriyse Rucellai’nin Kutsal Mezar’ı örneklenerek yapılan mezardır. Müzeye doyduktan sonra kapanışı Piazza del Duomo ile yapalım. Burası öyle büyük bir meydan ki Duomo Katedrali, Giotto’nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni Baptisteri, Museo dell’Opera del Duomo gibi şehrin birçok önemli yapısıyla, adeta bir açık hava müzesi…
Ne nerede?
Ulusal Arkeoloji Müzesi: Via della Colonna 38
Pitti Sarayı: Piazza del Pitti
Galileo Müzesi: Piazza dei Giudici, 1, 50122
Uffizi Galerisi: Santa Croce Meydanı
Akademi Galerisi: Via Bettino Ricasoli, 60, 50122
Bargello: Via del Proconsolo, 4, 50122
Museo Marino Marini :Piazza San Pancrazio
Museo dell’Opera del Duomo: Piazza del Duomo
Santa Croce Bazilikası: Piazza Santa Croce
Bardini Müzesi:Via dei Renai, 37
Floransa’dan boş dönmeyin
Floransa’da yaptığınız kültür gezisi sonrası, iştahınız kabarabilir ve tadı damağınızda kalan tarihi, alacağınız antika ürünlerle yanınızda getirebilirsiniz. Floransa antika meraklıları için oldukça zengin bir şehir. Özellikle Via Maggio’da antika ürün satılan çok sayıda mekan bulunabilir. Ayrıca Gallori Turchi, Guido Bartolozzi Antichita ve Gianfranco Luzzetti bu ürünler için dikkat çeken yerlerden…