29 HAZİRAN, ÇARŞAMBA, 2022

“Beni Besleyen Her Ne Varsa Müziğe Girmesine İzin Verdim”

Ressam bir ailenin ferdi, caz vokalisti, çevirmen, editör Sanat Deliorman’ın ilk albümü Aşk Kumbarası dinleyicilerle buluştu. Sanat Deliorman ile ilk albümünü, sanat yolculuğunu ve gelecek projelerini konuştuk.

“Beni Besleyen Her Ne Varsa Müziğe Girmesine İzin Verdim”

“The Story of a Fool Man” teklisi ve Bedevi isimli EP’si ile dinleyicinin dikkatini çeken çok yönlü sanatçı Sanat Deliorman, geçtiğimiz şubat ayında ilk albümü Aşk Kumbarası’nı yayımladı. Deneyimli caz sanatçıları Sibel Köse ve Randy Esen’den aldığı özel dersler ile caz vokal çalışmalarına başlayan Sanat Deliorman, 2011 Nardis Genç Caz Vokal, İKSV Genç Caz ve 2012 Akbank JAmZZ yarışmalarında aldığı ödüller ile caz alanındaki başarısını gösterdi.

​İlk albümü Aşk Kumbarası’nın ruhunu yansıtan görsel dünyası ve kapak tasarımı da Sanat Deliorman imzası taşıyor. Piyanist Baturay Yarkın ve çellist Murat Süngü’nün eşlik ettiği albümün sanat yönetmenliğini ise Hakan Kurşun üstleniyor. Tango ve vals türlerinden parçalar sunan Aşk Kumbarası albümünün video kliplerini ise Yavuz Turgul'un görüntü yönetmeni Uğur İçbak ile klip yönetmeni Damla Demircioğlu çekti.

İsminizle müsemma bir ailede hayata gözlerinizi açtınız. Anneniz ve babanızın ressam oluşu, sanatçı bir ailede yetişmek kişisel sanat yolculuğunuzu nasıl şekillendirdi ve farklı sanat dalları arasında müzik sizin için nasıl ön plana çıktı?

Sanatçı olmanın başka bir anlama geldiğini sonradan öğrendim. Herkesi annem babam gibi zannediyordum. O yüzden kendi açımdan normal bir çocukluk geçirdiğimi düşünüyordum. Duvara resim çizmek, anneyle dans etmek, babanın yaptığı oyuncak mikrofonla şarkı söylemek benim için normal hayatın tanımıydı. Sonra da bu istifimi hiç bozmadım. İnsan çocukken ne alırsa onu devam ettiriyor. Müziğe ilgim piyanoya ilgimle başladı. Piyano kulağımı geliştirdi, kulağım da sesimi. Evet sanırım böyle ilerledi.

Boğaziçi Üniversitesinde çeviri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde grafik tasarım alanında eğitim aldınız. Boğaziçinde okulun caz müzik kulübünde şarkılar söylediniz. Caz vokalliği dışında seslendirme, radyo programcılığı, editörlük gibi alanlarda da çalıştınız. Tüm bu farklı alanlarda devinmek, çok yönlü olmak birbirini nasıl besliyor sizce?

Hepsi aynı kökten geliyor aslında: Derdini anlatmak. Ya da bir hikâye anlatmak (Ama bugün pazarlama cinliği olarak kullanılan sözde “hikâye anlatıcılığı” değil kastım). Ya kendininkini ya başkasınınkini anlatırsın. Bu işte gelişmek insanın zihnine mentol etkisi yapıyor. Anlattıkça dinliyor, dinledikçe daha çok anlatır oluyorsunuz.

Fotoğraf: Aykut Gürel

Üniversitede çeviri okumuş olmanız ve sonrasında bu alanda da çalışmalar yapmış olmanız dil ile kurduğunuz derin bağı da gösteriyor. Dil ve müzik ilişkisini nasıl tanımlarsınız?

Dil de müzik de çok katmanlı. Daha geniş parçalar daha ufak parçalara bölünüyor, yüzeydekiler derinlerdekinin sırlarını taşıyor. Ve sürekli parçalanıp yeniden farklı farklı şekillerde birleşebiliyorlar. Tıpkı hayatın kendisi gibi. Hatta ondan daha hızlı şekilde…

CRR Konser Salonu, Nardis gibi müzik alanında Türkiyenin önemli sahnelerinde; Albert Long Hall Klasik Müzik Akşamları, İKSV, Akbank Caz Festivali gibi yetkin kurumlarla uzun yıllar çalıştınız. Dünden bugüne baktığınızda ülkemizde müziğin icra edilme alanları ve imkânlar hakkında neler söylemek istersiniz?

Aşılması gereken çok engel, çözülmesi gereken çok sorun ve ders alınması gereken sonu gelmeyen yanlışlar var. Unutulmaması gereken ise ironik şekilde, yaptığımız işe anlam ve ilham verenin tam da bu engel, sorun ve yanlışlar olduğu.

Single ve EP çalışmalarınızın ardından Hakan Kurşun prodüktörlüğünde, Şubat 2022de ilk albümünüz Aşk Kumbarası” dinleyicilerle buluştu. İlk albüm heyecanı ve hazırlık süreciniz nasıldı?

Bana inanan insanlar oldu. Onlar sayesinde geç de olsa, kendime inanmayı öğrendim. Tıpkı çocukken yaptığım gibi. Bu şekilde kolları sıvadım. Asla sabit fikir biri olmadım, içimden doğru olduğunu hissettiğim ne varsa onu yaptım. Bu albüm de aynı anlık kararlılıkla kotarıldı. Enerjiniz doğru yönde olunca çevrenizde de doğru insanlar belirmeye başlıyor. 15 yıldır yazdığım şarkılardan bir demet koparıp koyduk. Daha başka birçok şarkı var. Onlar da çok farklı farklı albümler olarak karşınızda olacak önümüzdeki yıllarda. Bu ilk perde diyebilirim.

Albümünüzün hazırlık dönemi pandeminin de en yoğun yaşandığı zamanlara denk geliyor. Hem albüm özelinde hem de daha genel anlamda bir müzisyen olarak bu dönemin sizin için zorlukları nelerdi?

Albümü kaydetme adına bir zorluk yaşatmadı bana. Her zaman çözüm vardır. Yeter ki o çözümü bulmak isteyin. Esas zorluk albümü çıkardıktan sonraki yolculuk. Türkiye’de niş işlere daha fazla fırsat tanınması gerektiğini düşünüyorum. Bu sadece şahsım adına değil benim gibi işler yapan ve ana-akımdan gitmeyen birçok müzisyen meslektaşım adına temennim. Eğer fırsat tanınmıyorsa da fırsatları oluşturmak yine bizim ödevimiz. Sistemi beğenmiyorsan, kendin yeni bir sistem kurulmasına katkıda bulunursun. İlerlemenin özü zaten bu değil mi?

Albümünüzdeki tüm şarkıların bestecisi sizsiniz. Bu albüm için besteleriniz arasından seçim yapma süreciniz nasıl oldu? Albüme koyup koymamak arasında kaldığınız parçalar oldu mu?

Kendim için değil herkes için yazdığım ve akustik olarak realize edebileceğimiz bestelerimi seçtik Aşk Kumbarası’nda. Eklemek istediğim bir iki şarkı daha vardı ama üzerinde biraz daha çalışılması gerektiğini anlayıp listeye eklemedik. “Ölmedik Daha”yı ise çok karanlık diye az kalsın kaydetmiyorduk, ama kaydettik. İyi ki de öyle yaptık. Karanlıktan o kadar da korkmaya lüzum yokmuş :).

Aşk Kumbarası albüm kabuğu

Aşk Kumbarası albümünüzden iki şarkınız Ben Buradayım” ve “Ölmedik Daha” için video klip çalışmalarınız da oldu. Her iki klibin de kendine has bir renk dünyası ve sahne tasarımı söz konusu. Grafik tasarım eğitiminiz, resim ve renklerle olan ilişkinizin kliplerdeki bu dünyayı yaratmadaki etkisi nasıldı?

Her iki klipte de ana konseptler bana ait olmakla birlikte sinematografik tasarım tamamen Damla Demircioğlu ve Uğur İçbak ile harika ekiplerine aittir. Böyle profesyonel bir ekiple çalıştığım için kendimi fevkalade şanslı hissediyorum.

İki klibinizde de kurduğunuz dünyada teatral ve dramatik bir etki söz konusu. Tek mekânda geçmelerine rağmen o anın öncesine ve sonrasına dair düşünceler, hisler yaratıyor. Sizin canlandırdığınız bir karakterin güçlü bir monologunu izler, dinler hâldeyiz. Klip çekimlerinden önce bu etki arzuladığınız, tasarladığınız bir şey miydi?

Evet kesinlikle. Tolan Films ekibi ne istediğimi ben daha kelimelere dökmeden anlamıştı. Sahnede yaptığımı klibe ustalıkla taşıdılar.

Albümünüzdeki parçalarda tango ve sanat müziği etkilerini duyuyoruz. Caz müzik alanındaki tecrübenizin yanı sıra farklı müzik türleriyle ilişkiniz nasıl şekillendi ve albüme nasıl yansıdı?

Beni besleyen her ne varsa müziğe girmesine izin verdim. Özendiğim her şeyi de oyun dışı bıraktım. Herhangi bir müzik türünde ustalık gösterme çabasına girmedim. Şarkıların ön planda olmasını odağıma aldım. Zaten ekibim son derece usta müzisyenlerdi, sonuç da hepimizi mutlu etti.

Aşk Kumbarası ismi bir yandan aşkın, sevginin biriken, tüm hayata yayılan bir duygu olduğu izlenimini öte yandan da kırılgan, harcanabilecek, naif yönünü de çağrıştırıyor. Albümünüze bu ismi vermeye nasıl karar verdiniz ve bu isim sizin için neyi ifade ediyor?

Kumbaralarımı asla kırmadım, hep vidalı olanları tercih ettim, harcadıklarımı da hep tekrar yerine koymaya özen gösterdim. Aslında kumbara sürekli dolar ve boşalır. Hayatlar akıp gider. İnsanlar ölür, yerine yenileri gelir. Nesillerin birikimi yeni nesiller tarafından harcanırken, o yeni nesiller de başka bir şeyler biriktirir. Sevgimiz de bu dev döngüden beslenir. Biriktirilen ve tüketilenlerin mirasını taşır içinde.

Albümdeki parçalarınızda yarım kalmış aşkların, hüzünlü aşk hikâyelerinin tadı da yeni tomurcuklanan heyecanların tadı da hissediliyor. Eski zaman sevdalarını çağrıştıran bir nostalji esintisi mevcut. Geçmişe dair duyguların ve bu nostalji havasının yaratımlarınızda etkisi üzerine neler söylemek istersiniz?

Geriye bakmayı seven biriyim. Geçmişten besleniyorum. Bizi biz yapan hedeflerimiz değil, yaşadıklarımız. Hedefleri de belirleyen yine geçmişten gelen bu birikim zaten. Ne istediğini bilmek için önce ne istemediğini hatırlaman gerek. Şahsen ancak bu şekilde yol aldığımı hissediyorum. Bu benim için bir hapsoluş değil, bir ilerleyiş. Arka çekerli bir spor arabanın gücüne sahip üstelik. :).

Şarkılarınızın sözlerinde doğa ile duyguların birlikteliği sıkça karşılaştığımız bir durum. “Bir Ağaç Gibi”, “İki Selvi Arasında”, “Çöpçü Balığı” bu durumu en çok ortaya koyanlar arasında. Aşka, sevmenin hem yalın hem en karmaşık hâline dair her bir şarkınızda farklı bir hikâye anlattığınız albümünüzün doğa ile ilişkisini nasıl tarif edersiniz?

https://www.youtube.com/watch?v=xmWwiRjTnSU

İçinde bulunmaya hasret olduğum şeyi şarkılarıma taşıyorum diyebilirim. Gidecek bir köyüm olsun isterdim :).

Naçizane bir yorumla albümünüzün aynı anda hem çok kırılgan, zarif hem çok güçlü ve realist bir karaktere sahip olduğunu düşünüyorum. Siz genel olarak Aşk Kumbarası’nı nasıl tarif edersiniz?

Kendim olabildiğim bir albüm oldu. Sert kabuğumun içindeki yumuşak insanın konuşmasına izin verdim. Kimseye karşı savaş açmıyor bu insan. Kendisiyle olan savaşlarını barışla bitirmeye çalışıyor. Gece yatmadan önce aynanın karşısına geçip baktığınız yüz bu.

Müzikte gelecek ile ilgili planlarınızı sormak isterim. Bu ilk albümden sonra ne gibi çalışmalarınız olacak? Bir caz albümü fikri de var mıdır?

Caz albümü çıkarmayı şimdilik planlamıyorum. Ama bir gün aklıma eserse çıkarabilirim. Şimdilik cazı kulüpte söylemeyi tercih ediyorum. Doğaçlamayı kayda alma fikrine henüz ısınamadım.

Son olarak Sanat’ın sanata ve dünyaya bakışına dair bir soru sormak isterim. Yıllarca Türkiyede ve dünyanın pek çok yerinde sahne almış, konserler vermiş, sanatçı bir ailede yetişmiş birisiniz. Dünyada müziğin ve sanatın dünü ile bugününe dair neler söylemek istersiniz?

Müzik her zaman yolunu bulacak. Tıpkı su gibi. Bu kadar kafa yormaya gerek yok diye düşünüyorum. Su arada kirlenebilir ama sonra kendini temizlemesini de bilir. Akışına bırakalım :)

Başlıktaki Fotoğraf Aykut Gürel tarafından çekilmiştir.

0
3369
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage