Yunanistan’da kurulmuş olan deneysel rock grubu No Clear Mind, 11 ve 12 Mart akşamı Salon İKSV’de üçüncü kez İstanbul’daki hayranlarıyla buluşacak. 2008 yılından beri sahnede olan grupla müzik serüvenlerini ve yeni albümleri Makena’yı konuştuk.
Müziklerini bir kalıba sığdırmak ve bir etiket koymak istemeyen No Clear Mind, sürekli değişen ve gelişen sound’larıyla dinleyiciye isimleri gibi bir karışıklık duygusu veriyor. Müziklerinde hissedilen varoluşsal kaygılar ve sordukları sorular dinleyiciyi alıp başka diyarlara götürürken, sahnedeki performanslarıyla No Clear Mind da bize bu yolculukta eşlik ediyor.
Yeni albümünüz, Makena, kısa bir süre önce yayımlandı. Bize biraz albümün hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz?
Vasilis Dokakis: İkinci albümümüz Mets’i kaydetmeyi bile bitirmemişken, bir sonraki çalışmamızın canlı yazılacak ve kaydedilecek bir albüm olacağını biliyorduk. Ertesi yıl, grup dört farklı ülkeye dağılmıştı ve bu şekilde istediğimiz şekilde kayıt yapmamızın zor olacağının farkındaydık. Daha sonra Yunanistan’ın kırsal bölgesinde şehirden tamamen uzakta bulunan bu köyü ve bu harika taş ambarı bulduk. Bu zaman aralığında güzel bir şeyler yaratmamız gerektiğini bilerek hemen mekânı bir haftalığına ayarlamaya çalıştık; çünkü kayıt yapmak için ideal alan burasıydı. Bu şekilde Makena maceramız başlamış oldu.
Albüm için nasıl tepkiler aldınız?
V.D.: Başladığımızdan beri Makena’nın zor bir albüm olacağını biliyorduk, başından beri bizi takip eden insanlardan karışık yorumlar almayı bekliyorduk. Böyle de oldu, pek çok insan neden değiştiğimizi sordu, diğerleriyse heyecanla albümü sahiplendi. Albümün ve grubun zaman içindeki değişimi üzerine tartışan insanlar bile oldu. Bizim içinse, Makena müzisyen olarak bizim kim olduğumuza dair farklı bir tat sadece. Bir döngüye dönüşmeyeceğini umduğumuz yaratıcı sürecimizdeki başka bir adım... Her zaman değişmek ve evrilmek zorundayız; diğer türlü güzel zaman geçiremeyiz.
Müziğinizi ne tanımlıyor?
V.D.: Yakın zamanda bir tanım bulmak için gerçekten çok uğraştık, fakat gösterişli etiketlerden başka bir şey bulamadık. Aslında, sadece duygularımızın ana bağlı bir şekilde yayılması olan bir durumu nasıl tanımlayabileceğimizi bilmiyoruz. Bu anlar kaydedildiğinde, zaman içinde sürmeye devam ediyorlar ve bu anların toplamı bizim kim olduğumuzu ve kim olacağımızı söylüyor.
Lefteris Volanis: Müziğimizi “hybrid pop” olarak adlandırmayı seviyorum. Melez, çünkü resmi bir müzik türü olarak ortaya konmuş bir tür değil ve pop müzik çünkü ifade etme bağlamında özgür ve açık.
Müziğiniz beni varoluşsal anlamda düşündürüyor ve bilinmeyenden kaynaklanan bir kafa karışıklığına yol açıyor. Bu duygular dinleyicide uyandırmayı amaçladığınız duygular mı, yoksa başka şeyler mi amaçlıyorsunuz?
V.D.: Müziğimizi genellikle şimdiki zamana karşı bir silah olarak düşünüyoruz. Çevremizi dönüştürerek bir bakıma bizi var olmak istediğimiz yerlere götürmesi için yazıyoruz. Bazen kafamız karışıyor, evet; ve herkesin hayata karşı sorduğu aynı sorulara bir cevap vermeye çalışıyoruz.
Beraber çalma serüveniniz nasıl başladı? Nasıl tanıştınız?
V.D.: O kadar uzun zaman oldu ki bir ömür geçmiş gibi geliyor. No Clear Mind bir, iki veya üç insanla alakalı değil. Aslında, bizimle aynı şekilde düşünen ve müzikal anlamda iletişim kuran insanların bir buluşma hali. Bu şekilde bir takım oluyoruz. Yıllar boyunca 12 kişiden fazla insan bu serüvene katkı sağladı ve bu bizim kim olduğumuza dair çok önemli bir nokta.
L.V.: İlk şarkımız olan Dream is Destiny’yi 2004 yılında yazmaya başladık. O zamanlar öğrenciydik; Kostas Hanya/Giritliydi, ben ve Vasilis de Atina’da aynı üniversitede fizik okuyorduk. O zamanlar No Clear Mind kuruldu ve Vasilis’in dediği gibi, grup en başından beri katılan her müzisyen için açık bir ifade platformu oldu. İlk sahne performansımızı ise 2008 yılında yaptık.
Dream is Destiny’den Makena’ya kadar müziğiniz nasıl bir değişim geçirdi?
L.V.: No Clear Mind sürekli değişim içinde olan bir proje ve her zaman bizim için bir anlamı olan yeni fikir ve sound’lar bulmak için çabalıyoruz. Bir müzik türünün bir parçası olmak istemiyoruz. Şarkı bestelerken veya canlı performans yaparken farklı tarzları birleştirmeyi seviyoruz. No Clear Mind’a katılan her müzisyenle iletişim halinde olmak bize güç veriyor ve yeni bir şey ürettiğimiz her seferinde şarkı yazmayı ve No Clear Mind’ı şekillendiren sound’u merkeze alıyoruz. Şarkılarımız ve kayıtlarımız aslında şarkıları kaydederken hayatımızın o döneminde ruhumuzun derinliklerinde olan şeylerin bir yansıması oluyor. İnsan olarak sürekli değişiyoruz ve bu sürecin bir sonucu olarak müziğimiz de değişiyor.
Adınızın arkasındaki anlamı öğrenebilir miyiz?
L.V.: “No Clear Mind”, bizim her zaman hissettiğimiz bir şey. Tanıştığımız günden beri sürekli var olan bir his. Etrafımızı çevreleyen her şeyi üreten, asla kesin olmayan ve farklı yorumlara açık bir duygu. Günlük hayatımızda bizi yeniden tanımlamaya iten bir ihtiyaç. Böyle bir gerçeklik hali müziğimizi, yaratma ve sunma biçimimizi etkiliyor. Performanslarımızda, nasıl prova yapmış olursak olalım, bu etkinin sonucu olarak doğaçlama yapmayı seviyoruz.
İstanbul’da birkaç kez çaldınız. İstanbul’daki dinleyici hakkında ne düşünüyorsunuz? Burada çalmak sizin için nasıl bir duygu?
L.V.: Bu İstanbul’a üçüncü gelişimiz ve her seferinde bir şeylerin başladığı yere geliyormuşuz hissi uyandırıyor. İstanbul’da, gerçekten de müziğimizi dinlemek isteyen bir kitleye çalıyor olduğumuz için onur duyuyoruz. Burası ev gibi hissettiriyor ve buradaki dinleyiciye çalmayı kelimelerle ifade edemeyeceğimiz kadar çok seviyoruz. Sahnede en iyi performansımızı yapmaya çalışacağız, müziğimizi ve duygularımızı onlarla paylaşıp bir şekilde konuşmadan anlaşarak bağ kuracağız. Bu anı gerçekten sabırsızlıkla bekliyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=8aduOty5TCA
Yakın zamanda heyecan verici bir proje duyacak mıyız?
L.V.: Şu an yeni materyaller üretme sürecindeyiz ve umuyoruz ki yakın zamanda dördüncü LP’mizi kaydetmek için toplanacağız. Şimdilik sadece sahnede olmak istiyoruz ve elimizden gelen en iyi şekilde müziğimizi sunacağız.
*No Clear Mind, 11 Mart’ta saat 22:30, 12 Mart’ta ise saat 20:00’da Salon İKSV sahnesinde izlenebilecek.