Bil ki, Maymun Kral, Sev Beni ve daha nice başarılı şarkılarıyla Fırat Külçek ve Kerem Feyzi’den oluşan Hedonutopia ile şarkılarının üretim aşamalarını, olmazsa olmaz değerlerini, türlere yaklaşımlarıyla ilham kaynaklarını ve heyecan verici sürpriz projelerini konuştuk.
Hedonutopia’nın üretimi şu anlamda oldukça kıymetli; baskın bir coğrafi kodu içinde barındırmadan kendine yepyeni bir alan yaratıyor. Israrla Batılı veya yerel bir tanıma sıkışmadan yararlandığı türler arasında bir diyalektik kurabiliyor. Çok hassas bir denge, bu özellikle dikkat ettiğiniz bir şey mi?
Janr dengemiz, kendiliğimiz oluyor böylece. Herkes yeni bir Bil Ki beklerken biz yeniyi kolluyoruz. Kendiliğimiz değişiyor ve yaşıyor. Korkulu, nefretli hem de üretim kaygılı makarna yaptım diyenlere kulak vermeyenlerin iç sesleriyiz. Ayıklara selam olsun.
Her ne kadar müziğinizin karakteristik özellikleri belirgin olsa da örneğin; Efendisiyim ile bir anda surf-rock bir havaya bürünürken Çöl ile down-tempo, dreamy bir karanlık yolculuğa çıkabiliyoruz. Bu geçişler sizin ruh hâlinizi ne ölçüde yansıtıyor?
Bestecinin itkisinin aşk olmasına alıştırılmışız. Bizim tek bir derdimiz yok. Birçok melankolik kaynağı birden anlatmayı daha etkili buluyoruz. İnsana ve Z kuşağına inanıyoruz… Başarısız olacak olsak bile. En iyi deparı atmak istiyoruz ve böyle düşünen herkesi yavaş yavaş inlerinden çıkarıp konserlerimize getirtebilmeyi amaçlıyoruz. Onlar şizolar, onlar bizden daha klass. Ruh hâlimizi yansıttığımız doğrudur.
Bil Ki ciddi anlamda sarsıcı ve etkileyici bir şarkı. Müzikal altyapısından, çarpıcı vokal yorumuna kadar incelikle işlenmiş. Böyle bir şarkının güçlü bir deneyim barındırmaması kaçınılmaz duruyor. Şarkının hikâyesinden veya şarkıya dair özel bir duygudan bahsedebilir miyiz?
Yakamoz Sandalı bir çocukluk anısı ile ilgili. Şarkı ise İmroz’da ukulele marifetiyle birlikte bir anda bestelendi. En son; giriş melodisi bestelenirken yanımdaki yakınımın bitmeyen dırdırı sebebiyle melodiyi unutmak üzereydim ve unutmamak adına bağırarak önce onu susturup ardından cep telefonuma hızlıca melodiyi kaydedip ondan sonra tartışmaya devam ettim. Zalim an, alim sese gebe imiş bilemedim.
Şarkılarda bazen aria gibi bazen bir ağıt bazen de çığırından çıkan çığlıklar duyuyoruz ve melodileri de oldukça kendine özgü. Önce mırıldanmaya başlayıp sonra mı şarkıya dahil ediyorsunuz yoksa sözleri okumaya başladığınızda mı gelişiyor?
Sözleri ile hemen gelen şarkı sayımız çok fazla değil. Genelde müziğe yoğunlaşırız önce müzik gelir, vokal de bir enstrüman olduğu için ona eklendikçe zamanla kelimeler ve derdin yaşattığı duygu durumu, şarkının başlığından hareketle sloganlaşır içimizde. Kelimeleşir kuzular…
Türler hakkında ne düşünüyorsunuz. Belirttiğim gibi müziğinizin karakteristik özellikleri yoğun bir biçimde hissediliyor. Dream pop, downtempo, indie-electronic gibi baskın türler olsa da çapraz türde diyebileceğimiz bir yaklaşımınız da var. Siz kendinizi bir kategoriye sıkıştırmadan ifade edecek olsanız nasıl ifade ederdiniz?
Kategorizasyon müzik endüstrisinin uzmanlık alanı, bizim değil. Yıllardır ne tür müzik yaptığımızla ilgili çok fazla soru aldık asla belli bir janra ait, bir müzik türüne aşık olmadık. Bizim için müzik samimi olmalı, direkt olmalı ve performans edilirken besteciyi utandırmamalı. Müziğimiz tek bir türden ibaret olsaydı adı “içten kop” olurdu.
Muhtemelen milyonlarca şarkı/müzisyen vardır müziğinize ilham veren. Bunlardan diğerlerine göre daha baskın olan veya size bu yolculukta en çok ilham veren şarkılar/müzisyenler nelerdi?
Sigur Ros, Grup Yorum, Radiohead, Bülent Ortaçgil, Blonde Redhead, Kardeş Türküler, Coldplay, Replikas, Beach House… diye gider. İyi müzisyenlere o kadar saygı duyduk ki buna benzer bir saygıya ulaşabilmek için iyi müzisyenler olabilmek gerektiğini anladık. Bir şarkı bestelemek için gerekli olan ilhamı bir başka şarkı ya da müzisyenden almak bize uygun bir üretim yöntemi değil. Mesela Hedonutopia’da direkt bir başka iyi şarkıdan alınmış bir melodi ya da bir söz bulamazsınız çünkü bizde böyle denk gelebilir işler için her an tetikte ve hazır bekleyen bir alarm sistemi mevcut. Gelecekte hemen ortaya çıkarıp ifşa edebilecek teknolojilerin kültür polisiymişçesine doğruları belirlediği bir dönem yaşandığında akla hayale gelmemiş intihallerle karşılaşacağız. Shazam bunun ilk basamağı bizce. Bizi etkileyen, hayatımızın bir yerlerinde arkada çalan şarkıları “Hedonukarma” Spotify listemizde bulabilirsiniz.
Sözleri yazarken nasıl bir ortam oluşturuyorsunuz? Dünyada bazı müzisyenler aylarca bir teknede, sakin bir kasabada veya dağ eteklerine kapanıyor ilham için veya alternatif yüzlerce sıra dışı yer seçebiliyor. Sizin bu türden spesifik mekânsal seçimleriniz var mı?
Yaptığımız şeyin adı müzik fakat edebiyat sarmaşığı tarafından da ele geçirilmiş bir şey müzik. Bir yazar ya da feylesof iseniz tabii ki de uzun yazılar yazacağınızdan uygun bir ortam oluşturmanız vs. gereklidir. Fakat kendinizi çok abartmayın sonuçta şarkı sözü yazarıysanız yazacağınız toplam kelime sayısı 30-40 arası olacaktır, hikâyeye odaklanın yeter. Rap & hip-hop yapmıyorsanız tabii; çünkü o türde 3 dakika içinde en fazla yönergede bulunabilen birinci oluyor muhtemelen. Ortaçgil ya da Bob Dylan olmaksa amacınız, hikâye anlatıcılığı içerdiğinden, sözler müziğinizin önünde olacaktır. Sözel yönerge disiplini öncelikli bir müziği hayal etmediğimizden iç dinamiklerini bilmiyoruz.
Dünyadaki kendi çağdaşlarınız arasında müzik üretiminizi kıyasladığınızda ne tür farklılıklar görüyorsunuz? Bir müzisyen olarak ülkemizde müzik üretiminin avantaj/dezavantaj noktaları nelerdir veya olmasını arzuladığınız şeyler var mı?
Dünyadaki çağdaşlarımız farklı ülkelerde pek çok konser verebiliyorken bizim böyle bir şansımız olmadı henüz. Yerli sahnenin heyecan veren grupları sadece yerli sahneye heyecan vermeye devam ediyor. Biz bunun değişmesini umut ediyoruz. Ülke durumuna gelince; Fender’in Artvin’de, Moog’un İzmir’de üretildiğini ve ülke müzisyenlerinin en iyi ve en yeni müzik aletlerini kolayca edinebildiklerini hayal edin, bugün farklı şeyler konuşurduk. İstediğimiz müzik aletlerine sahip olabilmek yıllarımızı aldı, başka işlerde çalıştık, yurt dışından nasıl getirtebileceğimizi kovaladık hep. Kaldı ki hâlâ iyi bir akustik beste gitarımız yok. Ülkemizin fabrika ayarı olumsuzlukları, olumlu şeyler elde etme uzmanlığınızı geliştiriyor.
Baskın türler kendilerini yenilemezlerse bir süre sonra aşinalık hissi oluşabiliyor bazen de tam tersi kült bir müzik olma yolunda emin adımlarla da ilerleyebiliyor. Müziğinizin dünya değişip/dönüşürken nereye evrileceğini ön görüyorsunuz?
İçimizdeki sesleri, duyguları paylaşmaya ve üretmeye devam edeceğiz. Özellikle şu tarz şeyler yapalım gibi bir yol haritası belirlemedik. Bazı şeyleri de zamanın ruhu gösterecektir. Daha iyi imkânlarla farklı hayallerimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Gün gelip de bu dünyayı terk etmesi gerekirse insanlığın, gidecekleri araca bizim eserlerimizi de alacaklarını umut ediyoruz. Z kuşağı yaşlandığında müzisyenlerinin Hedonutopia’dan etkilendiklerini, yıllar boyunca üretimimizi merakla incelediklerini duymak rüştümüzü ispatlayacaktır.
Hedonutopia’nın veya kişisel olarak sizin olmazsa olmaz değerleri nedir? İnandığınız, savunduğununuz veya umut ettiğiniz şeyler nelerdir?
Samimi üretimlerde bulunmak, kendi iç seslerimizi dinlemek olmazsa olmazımız diyebiliriz. Bu üretimlerin birlikte beslenerek çoğalması ve sonraki nesilleri de etkilemesi büyük hayallerin gerçekleşmesidir bizim için. Umudumuzu yitirmiyoruz. Umutsuzluğa alışmıyoruz. Laf ebeliği ya da naylon proje erbaplığını gördüğümüz yerden hızla kaçıyoruz.
Yeni albüm/single çalışması var mı yakınlarda veya farklı bir proje/uluslararası bir festival/sosyal sorumluluk projesi gibi fikirleriniz varsa bahsedebilir misiniz?
7 yılda 7 albüm sözü vermiştik, 7. albüm kayıtları bitti. Aynı zamanda saygıdeğer iki yönetmenin yönetmenliğini yaptığı, çok sevdiğimiz aktörlerin yüksek form oyunculuğuyla uluslararası bir dijital platformda yayımlanacak olan bir dizinin orijinal Hedonutopik müziklerini de tamamladık. Platformun en beğendiği Türk dizilerinden oldu bile. Tüm dünya ile aynı anda yayımlanacağını açıkladılar. Agresif davranacakları bir seri, yakında tarihleri paylaşacağız.
Röportaj 7-8 Ekim’de Zorlu PSM’de gerçekleşen MIX Festival öncesi gerçekleştirilmiştir.