10 NİSAN, PAZARTESİ, 2023

Bilinen Koro Tanımından Biraz Uzak: “Chromas”

Şef Başak Doğan ile kurucu sanat yönetmeni olduğu Chromas’ın yolculuğunu, yapısını, müzikle kesişen kişisel hikâyesini, ağustosta gerçekleşecek VoiceUp A Capella Festival’i ve koro müziğine dair merak ettiklerimizi konuştuk.

Bilinen Koro Tanımından Biraz Uzak: “Chromas”

Chromas’ın kurucu sanat yönetmeni, şefi ve Danimarka Kraliyet Konservatuarı’nın yüksek lisans programına Avrupa dışından kabul edilen ilk koro şefisiniz. Müzik ile ilişkiniz bildiğim kadarıyla üniversite yıllarında daha profesyonel bir hâl alıyor. Müzikle ile kesişen hikâyenizi sizden dinleyebilir miyiz?

Küçüklüğümden beri aslında çok sıkı bir ilişkim var müzikle. Ortaokul ve lise yıllarımda keman çaldım ve şarkı söyledim, hep de müzisyen olmak istiyordum ancak nasıl bir alana yönelmek istediğimi bilmiyordum. İlginçtir ki sekiz yaşından bir fotoğrafım var okuldaki çocuk korosunu yönetiyorum :). Hep belliymiş böyle olacağı aslında! Boğaziçi Üniversitesi hayal ettiğiniz insanı keşfetmenize izin veren bir yer, ben de Müzik Kulübü’nde bitirdim okulu gibi hissediyorum! Bir korist olarak girdim kulübe, sonrasında Boğaziçi Üniversitesi Caz Korosu’nun şefliğini yaptım üç sene. O arada Boğaziçi Kadınlar Korosu’nu kurdum. O vakitler kesinlikle koro şefi olmak istediğime karar verdim. Yine Boğaziçi’nde Müzik Felsefesi masterı yaptım ardından da Danimarka Kraliyet Konservatuvarı yolculuğu.

Müzik bir şekilde yolu çizmiş sanki :). Koro müziğinin Türkiye’deki öncülerinden olan Chromas’ın yolculuğu da sekiz yıl önce başlıyor. Aslında bu yolculuk sizin de kişisel yolculuğunuzla, BOÜN’de, 2015’te bahsettiğiniz Müzik Felsefesi üzerine yaptığınız yüksek lisans döneminize denk düşüyor. Chromas’ın yolculuğunun nasıl başladığından, isminde taşıdığı “renkler”in neler olduğundan, hangi temeller üzerinde yükseldiğinden bahseder misiniz?

Boğaziçi’ndeyken müzik kulübü bünyesinde koro çalışmalarına devam edebiliyordum, koro şefliğini alaylı olarak öğrenmek için müthiş bir yer! Aslında itiraf edeyim, biraz da okulda koro şefliğine devam edebilmek için Boğaziçi’nde yüksek lisansımı yaptım :). Mezun olduğumda ise bir koro kurmak kaçınılmazdı. Ben koro müziğinin hiçbir enstrüman gerektirmemesine, farklı hayatlardan gelen insanların bir araya geldiğinde ortaya çıkardığı müzikal ürünün eşsizliğine aşığım. Koromun farklılıklardan beslenen, gelişen ve iyileştiren bir oluşum olmasını istedim. “Chromas” ismi bu anlamda “cuk” oturdu :). Chromas’ın çok sesliliği ve çok renkliliği, hataları, yenilikleri, başarıyı ve başarısızlığı kabul eden bir kültürü ve temeli var. Gelişmenin, ilerlemenin ve topluluk olarak yüksek kalitede bir iş çıkarabilmenin en önemli kuralı bence bu.

Bugün geldiği yerde Chromas sadece Türkiye’de değil dünya çapında dikkat çeken, başarılı bir koro. Geçen yıllar içinde koronun yapısındaki ve müziğindeki, uluslararası alanda başarıya götüren nasıl bir gelişim oldu? Yolda neler değişti, geçen sekiz yılı nasıl anlatırsınız?

Güzel sözleriniz için çok teşekkürler! Her zaman yeni perspektiflerin, görülmemişin, yapılmamışın, düşünülmemişin peşinde koşmayı seviyorum, Chromas’la yaptığımız işler de bunun fiziksel bir kanıtı oldu aslında. Bilinen koro tanımından biraz uzaklaşarak, çok kaliteli müzikal işler sunan, deneyimler yaşatan bir topluluk gelişti bu sekiz senede. 2023 yılının Chromas’ına “Size güzel bir haberim var” dediğimde “Beyonce’yle mi sahneye çıkıyoruz?” diyebilen bir ekip çıktı ortaya anlayacağınız :). Bu sonucun ortaya çıkmasında ekipteki herkesin çok büyük emeği var, sekiz senedir her pazar dört saatlik prova alıyoruz. Türkiye’de 300’den fazla konser verdik, yurt dışındaki en önemli koro festivallerinden davetler aldık, Avrupa turnesi yaptık, kendi uluslararası koro festivalimizi organize ettik, Bobby Mcferrin ile iki saatlik tamamen doğaçlama bir konser yaptık… Liste uzun ve gurur verici. Bu ekiple çok güzel işler yapmaya devam edeceğimize eminim.

Beyonce’yle sahneye çıkma ihtimali hiç uzak gelmedi bana da, o enerjiyi hissediyorum sizde. Chromas zaten çok sesli, çok renkli bir proje. Farklı janrları kendi tarzınızda işliyor ve seslendiriyorsunuz. Repertuarınızı nasıl büyütüyorsunuz? Seçilen parçalarda Chromas’ın imza motifleri neler oluyor?

Hepimiz farklı müzikler dinliyor, farklı arka planlardan geliyorken ve rengarenkken müziğimizi neden tek bir genre’ya sığdıralım ki? :) Tam da bu yüzden farklı dillerden, farklı kültürlerden, farklı tekniklerden, farklı genre’lardan birçok parça var repertuvarımızda. Repertuvarı seçerken de parçaların farklı, öncelikle bizi geliştiricek olmasına, hem bizim hem de dinleyici için inovatif bakış açıları içermesine önem veriyoruz.

Konu sesin dünyayla buluşma biçimindeyken, sadece koronuzu değil seyircileri bile dakikalar içinde akışın bir parçası hâline getirdiğiniz Vocal Painting (Sesle Boyama) metodunu sormak isterim size. Nedir bu metodun alametifarikası?

Vocal Painting, Danimarka Kraliyet Konservatuvarı’nda hocam Jim Daus Hjernøe’den öğrendiğim bir metot. Bir işaret dili ve 80+ işaretten oluşuyor. Bu işaretlerle müziğe anlık olarak çok ince bir ayar yapabiliyorsunuz, yepyeni bir müzik yaratabiliyorsunuz, hiç konuşmadan ekipteki herkesin fikrini alarak ortak ve hızlı bir müzikal ürün çıkarabiliyorsunuz. Çok yeni bir metot, Türkiye’deki tek uygulayıcısı da benim. Hem ben, hem de koro VoPa’ya bayılıyoruz açıkçası! Biz bunu bu kadar seviyorken neden seyircimizle de paylaşmayalım dedik, hem işaretlerin anlaşılması da çok kolay. Galiba seyircimiz de çok yetenekli, her konserimizde inanılmaz bir müzik çıkıyor ortaya :).

31 Mart’ta St. Antuan Kilisesi konserinden

Chromas’ın üyeleri peki. Bu büyük koro nasıl ve kimlerden oluşuyor? Mesela şubat ayında yeni bas ve tenor çağrınız oldu. Gittikçe büyüyen bir yapıdan söz edebilir miyiz?

Koroda farklı mesleklerden de bir sürü insan var, işi tam zamanlı müzik olan da. Yaş ortalamamız koronun yaşıyla birlikte artıyor, sekiz sene önce 21-22 gibiydi şimdilerde 25-26. :) Tabii ekibin her üyesi sekiz senedir devam etmiyor, taşınanlar, ayrılanlar oluyor, onların yerine seçme açıyoruz. Her seçmede çok fazla başvuru alıyoruz. 2020’de Chromas’a başvuran, çok yetenekli ama yer olmadığı için alamadığım şarkıcılar için yeni bir koro kurdum: Vokal Akademi Pop&Caz Korosu. İki yaşında olmasına rağmen inanılmaz ilerlediler. İki koro da Vokal Akademi çatısı altında çalışmalarına devam ediyor.

Her pazar dört saatlik bir provadan söz ettiniz. Nasıl bir çalışma rutininiz var? Merak ediyorum, yakın zamanda bir konseriniz varsa o konser için koronun yapısı nasıl şekilleniyor? Repertuarı oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz?

Chromas için, her pazar günü 16.00-20.00 arasında prova alıyoruz. Konserler, performanslar geldikçe de hafta içi akşamlara ek provalar koyabiliyoruz. Vokal Akademi Pop&Caz Korosu ile ise çarşamba akşamları çalışıyoruz. Repertuvarımız da konserden konsere, mekândan mekâna değişiyor. Mesela geçen aylarda, İKSV İstanbul Bienali için Chromas ile Çinili Hamam’da bir konser verdik. Konsere özel bir repertuvar, tema ve kostüm hazırladık; sade kostümlerde, daha klasik eserler olan ve alkışsız, seyircinin ayakta izlediği bir performans oldu. St Antuan Kilise’sinde iki ayrı konser verdik bu yıl. Onlarda da mekânın atmosferine uygun, daha derin ve vokal açıdan oyuncaklı eserler seçtik; ışık daha karanlık seçildi. 16 Haziran’da ise Zorlu PSM Drama Sahnesi’nde bir konserimiz var; çok daha şovlu ve hareketli parçaların olduğu bir konser olacak.

Bugüne kadar çok farklı ülkelerde ve mekânlarda konserleriniz oldu. Sizin için unutulmaz konserler arasında hangileri var?

İlk sırada tabii ki Zorlu PSM Caz Festivali, Bobby Mcferrin konseri var! Konser bizim için eşsiz bir deneyimdi fakat Bobby Mcferrin ile soundcheck aldığımız bir saat unutulmazdı. Öyle güzel bir müzikti ki o, hayallerimizin gerçek olduğu bir an :). İkinci sırada ise 2016 yazı, Fransa Choralies Festivali konserimiz diyebilirim. Bizim için festivale gidiş zorluydu, davet aldık ama zor sponsor bulduk, Türkiye’nin politik durumu vs. derken festivale vardık ve o konser bizim için çok değerli oldu. Konser bitti, seyirci dakikalarca ayakta alkışladı, biz bütün koro gözyaşlarımızı tutamadık. Çok güzel bir andı.

Peki çok sesli müziğin Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz? Yıllardır bu alana katkıda bulunan bir profesyonel olarak uluslararası arenada nerede duruyoruz?

Türkiye’de çok sesli koro müziği dünyada olduğu kadar yaygın bir tür değil, Türk müziği mikrotonal bir müzik türü olduğu için armonize etmek de zor oluyor. Bu nedenle kültürümüzde çoğunlukta tek sesli Türk Sanat Müziği koroları var. Ancak çok sesli müzik ve koro müziği her gün daha da fazla yaygınlaşıyor, yeni korolar kuruluyor.

https://www.youtube.com/watch?v=Tprk9WmomUU

Geçtiğimiz aylarda Korhan Futacı ile üç parçadan oluşan bir EP yayımladınız, Live Session Pt.1. Oldukça etkileyici bir çalışma olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim, şimdiden yıl sonu dinlenme raporlarında yeri olacağına inanıyorum. Hatta bir arada olduğunuz video klipleri de bir başka etki yaratıyor. Bu iş birliği nasıl gelişti? Nasıl bir üretim ve kayıt süreci geçirdiniz?

Çok teşekkürler, bizim de çok sevdiğimiz ve içimize çok sinen bir iş oldu. Korhan’ın hayalinde bu üç güzel şarkıya koro düzenlemesi yapmak varmış. Bize ulaştı, Vokal Akademi’de bir prova için buluştuk ve Vocal Painting ile üç şarkıya anında bir düzenleme yaptık. Sonrasında ise bir gece DasDas’ta buluştuk ve her şarkıyı 2-3’er kayıt ile tamamladık. Ses ve video aynı anda kaydedildi. Korhan da zaten müthiş bir müzisyen ve çok iyi bir şarkıcı, çok kolay ve verimli bir süreç oldu.

31 Mart’ta St. Antuan Kilisesi’nde yeniden bir konseriniz vardı. Ocak ayında gerçekleşeni izleme ve dinleme şansına sahip olanlardanım. Atmosferi, hissi hâlâ aklımda. O konserin deneyimini nasıl tarif edersiniz? Yenisi için nasıl bir hazırlığınız oldu?

St. Antuan Kilisesi İstanbul’dan yolu geçen herkesin aklında yer etmiş, tarihi ve görkemli bir yer. Biz de ne zamandır burada konser vermek istiyorduk. Biletler çok hızlı tükenince 31 Mart için tekrar tarih aldık ve bu biletler de çok hızlı tükendi. 27 Ocak konserimizi kaçıranlar için ikinci bir gösterim oldu. Son konserimizde repertuvara iki de yeni şarkı ekledik. Belki bu sefer gelenler daha şanslıdır :).

Başak Doğan

Bunu kaçırdığıma üzüldüm :). Ama sürprizler hız kesmiyor. 22-27 Ağustos’ta gerçekleşmesi planlanan VoiceUp A Capella Festival’inizden de bahsetmeden bitirmeyelim. Galasını The Real Group ile yapacağınız VoiceUp A Capella Festival’i, bizleri nelerin beklediğini anlatır mısınız?

2021’de tarihini belirledik ve Vokal Akademi’den 30 kişilik bir ekiple çalışmalara başladık. Festivale beş ay var ve neredeyse her şey hazır! 22-27 Ağustos tarihleri arasında Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş, Kadıköy ve birçok mekânda çok sayıda konser, atölye, eğitim, panel ve buluşma olacak! Dünyanın her yerinden yaklaşık 600 sanatçı İstanbul’a gelip bu çok sesli kaotik ve büyüleyici şehirden ilham alarak çok kültürlü bir yaratım sürecine girecek. Konserlerle ise 5000 civarı İstanbullu’yu çok sesliliğimize ortak edeceğiz!

Ağustosu heyecanla beklemek için bizlere bir sebep. Son olarak gelecek dönem için planladığınız ya da yaklaşan projeler, iş birlikleriniz var mı?

Cumhuriyet’in 100. yılı için tabii ki çok heyecanlıyız, şimdilik açıklayamadığım güzel planlarımız var. :) 16 Haziran’da Zorlu PSM Drama Sahnesi’nde Chromas’la yapacağımız konserimiz için çok büyük planlarımız var, değişik bir konser olacak. Temmuz ayında Kore’de gerçekleşecek Dünya Koro Olimpiyatları’nda jüri olarak görev alacağım. Ağustosta zaten festivalimiz var. Kasım ayında uluslararası 24 saat canlı yayın yapacağımız online festivalimiz var. Plan çok! Bizden en güncel şekilde haber alacağınız yer Chromas ve Vokal Akademi Instagram hesaplarımız. Oraya bekliyoruz :).

Chromas'ın sosyal medya hesabına buradan, Vokal Akademi'ninkine ise buradan ulaşabilirsiniz. 

0
5490
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage