Sokak sanatçıları genelde takma isimleriyle/ mahlaslarıyla tanınıyorlar. Nuka isminin bir hikayesi var mı nereden geliyor?
Üniversitenin ilk yıllarında tanıştığım laz bir arkadaşımın köydeki lakabı hareketli hiperaktif anlamına gelen Nanuk’muş. Benim de biraz hareketli ve oturduğum yerde yarım saatten fazla duramayan hiperaktif bir yapım olduğu için o lakaptan kendime Nuka’yı ürettim.
Özellikle Türkiye’de graffiti hâlâ zor kabul edilebilen bir sanat dalı, sokakta ilginç olaylar ile karşılaştığın zamanlar oluyor mu?
Graffiti’ye 2008 yılları sonunda başladım, bu dönemler insanların duvar boyamaya alıştığı zamanlar aslında. Yine de ilk birkaç yılımda polisle başımın belaya girdiği elbette ki oldu.
Her zaman yanında taşıdığın bir defterin olduğu duyumunu aldım, her yerde her koşulda çizim yapıyor musun? Nedir sana en çok ilham veren şeyler?
Defterim benim için bir kılavuz gibi, ders notlarımdan eskizlerime kadar hepsini aynı defterde toplarım. Ne zaman nasıl bir ilham geleceği belli olmadığı için, defterimin her zaman yanımda olması önemli. Bana en çok ilham veren şeylerden biri uzun otobüs yolculukları. Kaleminizin titremesi bile bambaşka bir tat katabiliyor çalışmalara.
Anatolian Rock Revival Project’te Batman Orkestrası’nın Şeker Alalım parçasına yaptığın bir illüstrasyon ile yer aldın. Ne etkili oldu bu şarkıyı seçmende?
Anatolian Rock Revival başarılı olmasının yanı sıra oldukça da keyifli bir projeydi benim için. Parçayı da aslında bana kendileri önerdiler, fakat zaten bildiğim ve sevdiğim bir parça olduğu için ben de başka bir şey üzerine çalışmayı düşünmeyip direkt kabul ettim. Çünkü zamanına göre oldukça hareketli ve eğlenceli bir şarkı, aynı zamanda plak tasarımı da ilgimi çekmişti.
Red Bull Art Around projesinden bahsedebilir misin bize biraz, projeye nasıl dahil oldun? Karaköy şehrin en hit noktalarından biri, çalışmalarının Karaköy billboardlarında canlanacak olması nasıl bir his?
Benden öncelikle projenin görsellerini hazırlamamı istemişlerdi, bu bile benim için oldukça ilgi çekici bir teklifken daha sonra proje kapsamında işler üretecek sekiz sanatçıdan biri de olduğumu öğrendim. Red Bull Art Around’un en güzel yanlarından biri beni bir briefle kısıtlamadan günlük hayatımda yaptığım işlerden bir eser üretmemi istemeleri.
Yusuf Aygeç ile C.A.M Galeride gerçekleştirdiğin "Koklayarak Duyuyorum" isimli serginin teması neydi? Yusuf Aygeç ile sergi yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Çocukluğumuzda ve büyüme sürecinde yaşanılan ve tecrübe edilen anılarımız zihnimizde uyuyor, bir şekilde uyandırıldığında ve bunu duyup, hissettigimizde mutlu oluyoruz. Evinin yanındaki arsada misket oynayan bir çocuğun o anını biz bir ‘koku’ olarak adlandırdık ve bu çocuğun büyüdüğünde, seneler sonra aynı arsanın yakınından geçtiğinde bu anıyı koklayarak duyacağını varsaydık.
Yusuf’la oldukça eskiye dayanan bir arkadaşlığımız var ve bir gün bir kahvaltı masasında tekrar bir araya geldiğimiz böyle bir proje yapma fikri ortaya çıktı. Tarzlarımızı tıpkı bir iskambil kartı gibi tuvali ortadan ikiye ayırarak birleştirerek kişisel dünyalarımızı ortak bir dille resmettik.
Graffiti sanatçılarının bir galeri tarafından temsil edilmesine çok alışık değiliz, sence bir galeri tarafından temsil edilmenin sanat hayatına nasıl etkileri oluyor?
Benim sokak sanatçılığı kimliğimin yanı sıra bir de illüstrator kimliğim var, hatta çizim işlerine ilk dergilerde çalışarak başladım. O yüzden galeriye yansıttığım da, her ne kadar yine spreylerle çalışıyor da olsam, aslında daha çok illustratör kimliğim.
Türkiye’deki sokak sanatı çalışmalarını nasıl buluyorsun? Son yıllarda daha popülerleşmeye ve profesyonelleşmeye başladı gibi. Dünya listelerinde Türkiye’den mural’ler görmeye başladık.
İlk başladığım zamanlardan şu zamana gelen gelişim gerçekten çok fazla. Daha önceleri birinin duvara bir şeyler çizdiğini gören bir insan “satanist” olduğunuzu varsayıp ona göre bir tepki veriyordu. Fakat artık insanlar alıştı, polisin bile tepkisi değişti diyebilirim.
Bunda boya ve malzeme satan dükkanların açılmasının ve böylece malzemeye ulaşımın kolaylaşmasının, bu sayede de boyanan duvar sayısının artmasının bir etkisi oldu. Bunun yanı sıra bu gelişimde sosyal medyanın da etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum; çünkü artık fotoğraf alanları stüdyolar değil, sokaklar oldu.
Çalışmalarından gördüğüm kadarıyla programın çok yoğun. Babylon Dergi ve Bantmag için tasarımlar yapıyorsun, tiyatro afişlerinde karşımıza çıkıyorsun. Sırada ne var peki, bu projeden sonra nerelerde göreceğiz seni?
Evet aynı anda birden farklı disiplinlerde çalışıyorum bu sayede sürekli farklı ve keyifli projeler içerisinde bulunabiliyorum. Şu anda Red Bull Art Around dışında yaptığım en ilginç çalışmalardan biri Yurdaer Okur’un yönettiği Parti oyunu için yaptığım çizimler. Oyun için projeksiyon çizimler yapıyorum ve bu çizimler projeksiyonla oyuncuların üzerine yansıtılıyor. Oldukça ilginç ve tatlı bir görüntü çıkıyor ortaya. Bunun dışında ise şimdilik kesinlemiş yeni bir plan yok fakat güzel projeler içerisinde bulunmaya devam edeceğim.
Not: Red Bull Art Around; Ali İbrahim Öcal, Cins, Furkan Nuka Birgün, Lakormis ve Ham, Mehmet Ali Uysal, Ozan Türkkan, Selçuk Artut ve Volkan Kızıltunç’un farklı disiplinlerde üretilmiş sekiz eseri ile 5-12 Mayıs tarihlerinde Karaköy’de gerçekleşecek. Proje kapsamında Wom, Nove, Ops Cafe, Mae Zae Tasarım Mağazası, Fransız Geçidi, Murakıp Sokak, Mumhane Caddesi ve Kemankeş Caddesi‘nde görsel ve işitsel enstalasyonlar, neon enstalasyonlar, videolar, resim ve illüstrasyon çalışmaları yer alacak.