Hayatları farklı yönlere giden iki yakın çocukluk arkadaşı Nora ve Hae Sung’un, yıllar sonra yeniden bir araya gelmelerini, iki insanın ayrı coğrafyalarda farklı zaman dilimlerinde yazılmaya devam eden hikâyesini işleyen, Celine Song’un yazdığı ve yönettiği birçok ödüle sahip ve son olarak Oscar Ödülleri’nde En İyi Film ve En İyi Orijinal Senaryo dalında aday gösterilen Past Lives filmi hakkında bir yazı.
Yaşanacak ve anlatılacak bir hikâye varsa bir şekilde başlamanın yolunu bulur. Bazen sadece sırf canın istiyor diye bir hikâye başlar. Hayatlarımıza düğüm atacak ve o düğümleri çözecek bir şeyler vardır hep. Herkes bazı şeylerin içinde boğulduğunu hisseder. Anlamak için arkasından baktıklarımız elimizden kayıp giderken yapabildiğimiz sadece onların adımlarını izlemek olur. Zorunda kalmanın hazırlıksızlığı üzerimizde sadece bizi ıslatan bir kara bulut oluşmasına sebebiyet verebilir. Bu durumda başka zamanların havasıyla temas etmemiz, başka yaprakların uçuşmasının arkasından gitmemiz gerekir. Tüm bunların yollarını aşındırırken hayat bize yeni yeni karşılaşmalar ve tanışmalar verir. Bazen de hikâyenin devam edebilmesi için bazı şeyleri ardında bırakmak gerekir. Belirtilmemiş, son verilmemiş bir yaşanmışlık, zamanın ve mekânın içinde bize sonu olmayan bir hikâye kazandırır.
“Arkanda Bir Şeyler Bıraktığında Sen de Bir Şeyler Kazanırsın”
Hayatları farklı yönlere giden iki yakın çocukluk arkadaşı Nora ve Hae Sung’un, yıllar sonra yeniden bir araya gelmelerini konu edinen Past Lives'ın, başrollerinde Greta Lee ve Teo Yoo yer alıyor. İkiliye John Magaro’nun eşlik ettiği filmin yönetmen koltuğunda ise filmin senaryosunu da kaleme alan Celine Song var. Filmin açılış sahnesinde üç karakterin bir masada oturduğunu görürüz. Görüntünün üstüne düşen başkalarının bu üç kişi arasındaki ilişkinin hangi boyutta olduğuna dair varsayımlarını duyarız. Belli bir mesafeden bakınca herkesin hayatının birbirine benzeyebileceği düşüncesinin üzerine yönetmen Celine Song, bir manevrayla hikâyeyi başa sarar ve yirmi dört yıl öncesine geri döneriz. Nora’nın annesi ülkeyi terk etmeden önce kızına güzel anılar yaşatmak için Hae Sung ve annesi ile buluşur. Nora’nın annesi filmin genel hissiyatına yayılacak olan ve Nora ile Hae Sung arasında olası tüm ilişki biçimlerinin sonsuz zeminini hazırlayacak şu cümleyi kurar: “Arkanda bir şeyler bıraktığında sen de bir şeyler kazanırsın.” Bir minik söz, dokunuş küçücük bir anın hapsediciliğini ve sıcaklığını hissettirir. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin dolaşıp döndüğümüzde her şey bıraktığımız gibi aynıdır. Ve bir gün birinin hayatından kaybolup gittiğinde ona ve kendine bırakacağın şey/şeylerden biri bir şeylere yeniden kavuşma isteği olur… İki arkadaş birbirlerine veda ettikten sonra bir zaman atlaması daha yaşanır, hayatın çarkları döner ve on iki yıl sonrasına ilerleriz.
Gelecek Fikri Geçmişi Şimdinin Uçurumdan Aşağı Bırakır
Bazen avuçlarımızdaki hisleri anlamak için hangi yolları yürüdüğümüze bakmamız gerekir. Birlikte ya da birbirinden yoksun… Celine Song, yoksun geçen zamanların sessizliğini de işin içine katarak, zaman atlamalarıyla iki karakter arasında kendini çok da fazla hissettirmeyen bir kopukluk hissi yaratır. Böylelikle yaşanmamış buluşmalar arasındaki mesafeyi kısaltır. Bir zamanlar yan yana durmuş iki karakter anların kuvvetine, sustuklarını ve kelimeleri de ekleyip küllenen bir alevi tutuşturarak sessiz sessiz birbirine yaklaşırlar. Anın yarattığı güzelliklerin ve boşlukların süzülüşüne kapılan bu iki insan coğrafyanın, şehrin ve zamanın yarattığı uzaklığa meydan okurlar. Fakat aralarındaki zamansal, mekânsal, arayışsal farklılıklar kendini hissettirmeden bir mesafe yaratır. Gittiğimiz yerlerde arkadan bıraktıklarımız, beraberimizde sürüklediklerimiz bazen şu ana ait hissetmenin tek engeliymiş gibi görünür. Bedenin ve aklın yaratmak istediği gelecek fikri geçmişi şimdinin uçurumundan aşağı bırakır.
Uyanmak İçin Birileri ya da Bazı Duygular Tarafından Dürtülmemiz Gerekir
İki insan arasındaki boşlukların, sessizliklerin şiddetini ve iyileştiriciliğini naif bir biçimde çerçeveleyen film, kentin içinde karakterlerine yalnız kalabilme ve yalnızlık alanları yaratabilme imkânlarını duraklamalarla, yansımalarla belli bir akış hâlinde vermeyi başarıyor. Bir yaşam yolculuğunda süzülme hâli veren film, iki insan için zamanın ve mekânın engel olamadığı sadece varlıklarını duyumsamaları üzerinden bir birlikte olma hâli yaratmayı başarıyor. Bir zamanlar olduğumuz hâli bir yerlerde öldürdüğümüzü düşünsek de bu gerçekten mümkün müdür? Aniden gitmeler hep bir geri dönüş hakkı sağlar. Kaybedilen biriyle olmadık yerde, beklenmedik anda muhtemel karşılaşmalar yaratmak ve bunun gerçekleşeceğine inanmak, aramızdaki ilişkiyi kaldığı yerden devam ettirmeye çalışmak hayatın kısalığını unutarak bir esrimek hâli verir insana. Nora ve Hae Sung uzun süren ayrılıklar ve belli aralıklarla bunu yapsalar da birlikte hikâyeleri hep aynı duraklardan geçerek aynı yere, benzer sonuçlara varır.
Birini tanımak, birinin hikâyesine tanıklık elbette kıymetli şey. Ama iki insan aynı yalnızlıklar içinden geçiyorsa tanımak, tanış olmak bir sohbette üstünlük kurma meselesine dönüşür. Karşı tarafta bir alan varsa herkes oranın zapt edileceğini düşünür, tam da bu yüzden hırçınlıklar başlar. Birbirlerini gözetleyen anlar meydana gelir. Hep yanında kendinden bir şeyler götürmek istesen de başkaları çıkar önüne. Çünkü bir şeylere uyanmak için birileri ya da bazı duygular tarafından dürtülmeye ihtiyacımız var. Her şey çok uzakta görünse de bir şey yardımımıza koşar. Bazı sesler kulağımızda daha iyi tınlar, bazı sözcükler içimize daha iyi işler, bazı kişilerle kurduğumuz temas başka türlü bir iletişimin imkânını verir. Bir ömür boyu bunları taşırız. Korecede kader ya da yazgı anlamına gelen iki insanın geçmiş yaşamlarında birlikte olduklarına dair inancı temsil eden “inyeon” kelimesi etrafında ilerleyen film, arkalarında bir geçmiş, geçilmişlik bırakan karakterlerinin önlerine birlikte olabilme ihtimallerini, olasılıklarını sunar. Fakat yine de ikisinin hikâyesi bir arada değil, ayrıyken yazılmaya devam eder. Bazen iki insanın birbirini azat etmesi başka evrenlerin kapılarını aralar. Sonrası havada asılı bir süzülme hâli…