Bu sabahın halen daha etkisini sürdüren haberi Leonard Cohen’in ölümü. Belki pek çok kişi için beklenmedik bir ölümdü, ama Cohen bu ölümü epeydir çağırıyor gibiydi. İlham perisi Marianne Ihlen’e yazdığı mektubu bitirirken “Hoşçakal eski dostum. Sonsuz aşkla, yakında görüşürüz” deyişi, sonrasında New Yorker’a verdiği röportajda artık ölmeye hazır olduğunu söyleyişi bu çağrının alametleriydi.
1980’lerin başında New York’ta bir otel odasında oturmuş “kafamı duvarlara vurmak istiyorum, bu şarkıyı bir türlü bitiremiyorum” diyen bir adam, yıllar süren çabanın ardından tüm dünyaya bir şarkı armağan etti. O şarkı sırrına bir türlü erişilemeyen Hallelujah şarkısıydı. Leonard Cohen’in 1985 senesinde Various Positions albümünde yer alan ve Jeff Buckley’den, Rufus Wainwright’a, Patricia O’Callaghan’dan Bob Dylan’a pek çok müzisyenin tekrar tekrar yorumladığı dünya müzik tarihine mal olmuş bir şarkı.
Leonard Cohen 21 Eylül 1934 tarihinde Kanada’nın Montreal kentinde doğmuştu. Fakat şarkılarının hiçbirinde Montreal’den bahsetmedi.
Bariton sesi, müziğinin tekrar eden ritmi, sigaradan buğulanmış ses telleri ve hüzünlü bakışlarıyla her daim özel olan Cohen’in The Favorite Game’in ardından yayımlanan ikinci kitabı Beautiful Loseres, otoritelerce James Joyce ve Hermann Melville arasında bir yerde olarak nitelenmişti.
Şarkıların dünyadaki teröre başkaldırı görevi üstlenmesi gerektiğini söyleyen Cohen’in politik duruşu pek çok şarkısına sirayet etmişti. Bunlar içinde ilk akla gelenlerden Everybody Knows, Atom Egoyan’ın 1994 yapımı Exotica filminden, Guns N’Roses’ın 1990’larda düzenlediği konser turnesinin intro şarkısı olarak pek çok yerde çalındı.
Cohen’in son albümü Dear Hetaher bu senenin Ekim ayında yayımlanmıştı. Şarkıcının ayrıca Book of Longing adında bir şiir kitabı üzerinde çalıştığı biliniyordu.
Yaklaşık 48 yıllık müzik kariyerine 14 albüm sığdıran Cohen, sadece bir şarkıcı değil, bir yazar ve şairdi aynı zamanda. Beylik tabirle: Bu dünyadan bir Leonard Cohen geçti. Herkesin ruhuna dokunarak, şapkasına yasladığı elinin altında gülümsermiş gibi duran, sessiz bakışlı yüzünün resmini hafızalarımıza, gidişinin şaşkınlığını ve üzüntüsünü yüreklerimize serperek, ama neyse ki Ihlen’ine kavuştu dedirterek bir adam geçti.