Bu yıl !f Bağımsız Filmler Festivali’nde birbirinden ilginç üç vampir filmi var. Bunlardan ilki bir İran vampir westerni olan Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız (A Girl Walks Home Alone At Night). Ölümsüzlüğünün keyfini çıkaran kızımız, bu terkedilmiş kentin kasvetli sokaklarında gezinerek, av peşinde koşuyor. İkinci vampir filmimiz ise tam da özlediğimiz bir vampir komedisi olan Aylak Vampirler (What We Do In The Shadows). Burada dört kahramanımız insan kanıyla beslenme, yüzyılların yaşam ve gönül yorgunluklarını atamama gibi vampirliğe has mücadelelerin yanı sıra, modern toplumun sıkıcı dertleriyle de uğraşıyorlar. Kira ödenecek, gece kulübüne gidilecek, kıyafetler yenilenecek…
Ve diğer varmpir filmimiz Norveç (Norviya), durmadan dans eden vampir Zano’nun ekseninde 80'li yılların Atina'sından geçiyor. Zorunda kalmadıkça öldürmeyen ahlaklı ve biraz da absürt bir karakter bu. Biz de onunla birlikte şehrin yeraltına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolculuğun nelerden ilham aldığını, nasıl oluştuğunu merak ettik ve sorularımızı Yunan yönetmen Yiannis Veslemes’e yönettik.
Norveç (Norviya) isimli bir Yunan filmi… Filmin tanıtımında tuhaf ve olağanüstü olduğu yazıyor. Sanırım filmin tuhaflığı adıyla başlıyor. Neden bu ismi seçtiniz?
Film adını, 80’lerin aslında pek de ünlü olmayan bir Yunan new wave/punk şarkısından alıyor. Sözleri şöyle: “Norveç Akdeniz’e doğru yollanıyor, Norveç geliyor, yanı başındalar.” Ben de bu şifreli sözlerin kodunu çözmek istedim ve ortaya çıkan sonuç, yeni bir hikayeye ilham verdi.
Vampir kültürü Babillere kadar gidiyor. Sizin vampir filminiz bu kültürün hangi unsurlarından ilham alıyor, besleniyor?
Biz burada üçüncü jenarasyon vampirlerden söz ediyoruz. Tarihten, halk biliminden, romantik edebiyattan oldukça uzak. 70’lerin sonu, 80’lerin başındaki pop kültüründen (müzik, çizgi roman, sinema) beslenen melez bir vampir türü bu.
Filmin kahramanı Zano dans etmezse kalbinin duracağını düşünen bir vampir. Zano nasıl bir karakter? İzlediğimizde onu sevecek miyiz yoksa nefret mi edeceğiz?
Hepsi olabilir. Tüm tepkiler veya duygular bize uyar! Bu aslında tüm filmin yapısını ve duygusunu da ifade ediyor. Yani her iki his de filmimizde var. Baş kahramanın ve dolayısıyla tüm filmin absürt bir his vermesini istedim. Ve eğlendirirken ciddi olmasını da… Zano gösterişsiz, kaba bir asalak. Hiçbir konuda acı çekmiyor olsa da sevme yeteneği var. Yaşlı görünüyor ama çocuk gibi davranıyor.
Filmde neon renklerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Neden bu renkleri tercih ettiniz?
Çocukluğumda izlediğim filmlerde gördüğüm renkli etkiyi yansıtmak istedim. Bunlar, 80’lerin Amerikan korku ve bilim kurgu filmleri. Güncel sinemada renkleri doymamış, solgun yapma eğilimindeyiz. Ben onları canlı, damarlı, neon ve geceye ait bir hale getirmek istedim.
80’lerin Atinası, sokak kadınları, uyuşturucu satıcıları… Neden bu dönemi ve bu ortamı seçtiniz? 80’lerde sizi çeken nedir?
Bu, gri bölgelerle gri hayatlarla ilgili bir hikaye. Taraf seçmenin verdiği rahatsızlık hissi ya da zevk sınırlarının dışına çıkan bir yolculuk. 80’lerin pop kültüründeki çekiciliğin ötesinde, bu ikilemleri ve hassasiyetleri yansıtıyor.
İzleyenlerin salondan nasıl bir hisle ayrılmalarını amaçladınız?
Neşeli bir sonu olduğunu düşünüyorum. İzleyenler çıkışta dans bile edebilir!
Sanırım aynı zamanda reklam yönetmenliği yapıyorsunuz… Biraz sizi tanımak isteriz. Kendinizden bahseder misiniz?
Aslında kısa bir süre reklam yönetmenliği yaptım. Çoğunlukla kısa filmler de müzik videoları çekiyorum. Film yapımının yanı sıra Felizol takma ismiyle müzik albümleri ve film müzikleri yapıyorum.
Evet, filmin dikkat çekici özelliklerinden biri müzikleri. Ve onlarda belirttiğiniz gibi Felizol imzanızı kullanmışsınız. Neden farklı bir isim kullanmak istediniz?
Kariyerimin bir döneminde müzik hayatımla sinema hayatımı ayırmam gerektiğini düşündüm ve bu lakabı seçtim. Bu filmde şimdi ikisi birleşti.
Müziğinizin tarzını nasıl adlandırıyorsunuz?
Yaptığım müzik çoğunlukla, 70’lerin ve 80’lerin elektronik müziğinden ve günümüz kulüp müziğinden etkileniyor.
Film, Yunanistan’ın son 30 yılının sosyo-politik ortamından izler taşıyor. Bu nedenle ülkenizin yeni politik ortamı hakkındaki düşüncelerinizi de öğrenmek isterim. Yeni Başbakanınız Çipras, oldukça genç bir isim ve alışılagelmişin dışında tavırlarıyla dikkat çekiyor. Bu durum Yunanistan’ı nasıl etkileyecek sizce?
Şu an Yunanistan’da olanlar beni gerçekten heyecanlandırıyor. İşlerin bir adım öteye gideceğini umuyorum. Son yıllar oldukça zorlu geçti. Gil Scott Heron’un soul şarkısında dediği gibi “We Almost Lost Athens This Time” (Bu Sefer Atina’yı Neredeyse Kaybetmiştik).
***
Gösterim tarihleri:
17 Şubat 2015 17:30
Cinemaximum Fitaş Salon 4
21 Şubat 2015 17:00
Cinemaximum Fitaş Salon 1