Şehrin kalabalığından, trafiğinden, stresinden keşmekeşinden ne kadar usandığınıza dair bin bir türlü şikayetin hiçbirini burada teker teker sıralamaya gerek yok. O yüzden bunu yazının ilk cümlesinden sonra bir daha zikretmeyeceğim. Zira Burgazada tüm bu dertleri bir süreliğine askıya alıp dört başı mamur bir gün geçirmek isteyenler için deva niteliğinde.
Son dönemde yeni açılan dükkanları kadar, artık klasik haline gelmiş, uğramadan dönülmeyecek adresleri ve küçük kaçış noktalarıyla adada bir günlüğüne yapılabilecek pek çok şey var. Bunları sıralamaya başlamadan evvelse ilk tavsiye adayı faytonla değil bisikletle ya da yaya olarak dolaşmanız, bir de ada halkının siz akşam vapura binip eve dönecek olsanız bile orada yaşadığını unutmayıp çevreye karşı duyarlı olmanız.
Burgazada'da üçüncü nesil kahve satan tek bir dükkan var o da 4 Letters Word. Özellikle akşamüstleri hayli kalabalık olan kahveci biri Chicago'da yaşayan üç arkadaşın bir araya gelmesiyle kurulmuş. Tasarımı ve konsepti Chicago’da da bulunan dükkanlarına denk ama aynı zamanda adanın dokusuna da ters düşmeyecek şekilde planlanan dükkan geçen sene açılmış. 4 Letters Word’ün asıl özelliği kahve işliyor oluşu. Özellikle toptan siparişlere yönelik kurgulanan dükkan gelen talepler üzerine başlangıçta ikiyi geçmeyen masa sayısını arttırmak durumunda kalmış. Mutfak kısmı da bulunan mekânda sandviç çeşitlerinden kek ve tuzlu hamur işlerine her şeyi kendileri pişiriyorlar. Ekim sonunda Kanyon’da küçük bir dükkan açacak olacak olan 4 Letters Word’ü kış aylarında hafta içi açık bulmanız mümkün değil. Sahipleri hafta sonları adaya geldiklerinde dükkanı açıyorlar. Bu da açıkçası biraz şans işi, o yüzden havaların güzel giden seyrini fırsat bilip adaya kaçmak isterseniz 4 Letters Word’ün lezzetli kahvelerinin ve atıştırmalıklarının tadına mutlaka bakın. Dükkanla ilgili detaylı bilgi ve siparişleriniz içinse internet sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
4 Letters Word’ün çaprazına denk düşen ve eğer bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu sorusundan ismini alan 3 Things, adanın en yeni dükkanı aynı zamanda. Açılalı henüz iki ay olan dükkanın sahibi Birce Mete zaten aslen adalı. Burgazada'da böyle bir dükkan açma düşüncesi ise önce Bozcaada’da bir dükkan açsam diye düşünürken, sonra neden kendi yaşadığım adada açmıyorum gibi basit bir düşünceyle ortaya çıkmış. Mete normalde mimar. 3 Things’te satılan ürünlerin büyük kısmı da kendi seramik çalışmaları. Pek çok el yapımı seramik kase ve bardağın bulunduğu dükkanda karşınıza çıkacak ürünlerin tamamı için minimal zevkin ürünü demek mümkün. İşlevsel ve aynı zamanda şık tasarımların en önemli özelliği ise her birinin el işçiliği olması. Seramiklerin yanı sıra yine çeşitli tasarımcıların ürünlerini de bulabileceğiniz dükkanın adada yaşayan insanlar için özellikle misafirliğe ya da bir kutlamaya giderken elim boş gitmeyeyim tasasına derman olduğu kesin. Ancak sadece hediyelik olarak değil evinize de alabileceğiniz pek çok ürünün bulunduğu 3 Things'te en çok satan ürünler arasında adaya günübirlik kaçamak yapmak için gelenlerin çokça tercih ettiği Denizli’den getirtilen peştamalların yanı sıra zeytin yağlı sabunlar geliyor. Ayrıca ağaçtan yapılan masa ve sandalyeler de yapımı zor olduğu için her an bulunamasa da geldiği zaman en çabuk satılan ürünlerin başında. Dükkanı açtıkları ilk anda aynı zamanda seramik atölyeleri de düzenleyebilmeyi düşündüklerini söyleyen Mete henüz bunu gerçekleştirme fırsatı bulamamış fakat gelecek dönem projeleri arasında bekliyor. 3 Things’in henüz bir internet sitesi yok fakat mekânı instagram hesapları üzerinden takip edebilirsiniz. Adada ilk olan ve önemli bir boşluğu da dolduran bu tasarım dükkanı ile ilgili söylemek gereken en önemli şey ise tıpkı 4 Letters Words gibi kışları kapalı olduğu.
Adada mutlaka görmeniz gereken iki önemli mekân var. Bunlardan ilki Sait Faik Abasıyanık Müzesi. Uzun yıllar inşaatı devam eden ve 2013 senesinde açılan bu müze aslında Burgazadalı yazar Sait Faik’in evi. Üç katlı evde balıkçıların, kuşların, ağaç kuytularının, deniz kenarının, sandalların ve sokaktaki “sıradan” insanın dostu Sait Faik’in bugüne kalan kişisel eşyalarından, çeşitli kitaplarına pek çok şeyi görebilirsiniz. Ayrıca yazarın çalışma masasının da bulunduğu en üst katından muhteşem bir manzaranın sizi beklediği bu evin bahçesi de bir o kadar huzur dolu. Müzenin pazartesi ve salı günleri kapalı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
İkinci ısrarla gitmenizi tavsiye ettiğimiz mekân da Sait Faik'in evinin az aşağısında yer alan Aya Yani Kilisesi. 1899 senesinde inşa edilen bir Ortodoks Kilisesi olan yapının aslen 11. yüzyıldan kalma Yahya Peygamber Kilisesi’nin katholikonunun bulunduğu yere kurulmuş olduğuna inanılıyor. Aslına sadık kalınarak inşa edilen yapının hayli etkileyici bir mimarisi var. Fakat daha da önemlisi özellikle güneşin tepeye doğru seyretmekte olduğu saatlerdeki ışığı. Vitraylardan süzülen ışık hüzmeleri kendine hayran bıraktırıyor.
Eğer uzunca bir yokuşu göze alırsanız, adanın arkasına düşen Madam Martha Koyu’na uğrayabilirsiniz. Aynı zamanda denize de girilebilen Madam Martha kamp alanı olma özelliğine de sahip. Madam Martha ile ilgili söylenmesi gereken en önemli şey ise, çöplerinizi sahilde bırakmamanız gerektiği.
Adanın iskele hattı boyunca pek çok rakı-meze seçeneği ile karşılaşacaksınız. Özellikle bu dönemde akşamüstü gideceksiniz rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Upuzun bir şerit halinde devam eden bu seçenekler arasında iki tanesinden mutlaka bahsetmek gerekirse bunlar Fincan ve Barba Yani olacaktır. Barba Yani Fincan’a göre daha eski. Fakat her ikisinin de ortak noktası mezelerinin taze ve lezzetli oluşu.
Burgazada’ya geldiyseniz elbette Sinem Dondurma’ya uğramadan dönmemeniz gerek. Günün her saatinde bilhassa akşamüstleri önünde göreceğiniz uzun sıralar gözünüzü korkutmasın. Çünkü kesinlikle bu bekleyişe değiyor. Burası için adanın sembolü demekte hiçbir sakınca olmasa gerek. Gerçi mağaza zincirlerinden ve büyük markaların çeşitli şubelerinden nasibini almamış, yerlisinin senelerdir sürdürdüğü bir gelenek olarak varlığını muhafaza eden manavından bakkalına pek çok dükkan için de bunu söylemek mümkün.
Son olarak özellikle günün erken saatlerinde adada “galeta” diye bir ses duyacaksınız o sesi takip edin. Zira o ses 48 senedir galetacılık yapan Turan Amca’nın sesi. Adada omzuna taktığı sepetiyle tüm gün galeta ve simit satan Turan Amca’yı kışları çok kolay bulamazsınız, fakat yine de aklınızda olsun.