90’lı yılların sıra dışı bir aşk hikâyesini anlatan filmi Ghost (Hayalet), bu defa müzikal versiyonuyla, 19-28 Ekim tarihleri arasında Zorlu PSM’de olacak. Müzikal bir uyarlama olarak tiyatro sahnesine taşınan, aşkıyla, yasıyla ve müzikleriyle hafızamıza kazınan Ghost, sahne ışıkları, oyuncuların yanı başımızdaki performansları ve etkileyici efektleriyle eşsiz bir deneyim sunuyor.
Ghost The Musical’in geçtiğimiz günlerde provalarına katıldık ve yönetmeni Bob Tomson önderliğinde performansların bir kısmını izledik. Performanslardan sonra başrol oyuncularından Sam karakterini canlandıran Niall Sheey, Molly karakterini canlandıran Rebekah Lowings ve Carl karakteriyle sahnede olan Sergio Pasquaerllo ile sohbet etme fırsatı yakaladık.
Jerry Zucker’ın yönetmenliğindeki 1990 yapımı Ghost’ta Patrick Swayze’ı Sam, Demi Moore’u ise Molly karakterinde izlemiştik. Vizyona girdiği yıl en yüksek gişe hasılatını yapan film, 63. Akademi Ödülleri’nde En İyi Özgün Senaryo, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Whoopi Goldberg) ödüllerini kazandı. Ayrıca Altın Küre ve BAFTA ile de ödüllerin sahibi oldu. Şimdilerde ise sahnede gördüğümüz büyülü aşk, 1990 yılının Temmuz ayında Piccadilliy Tiyatrosu’nda perdelerini açtı. 2011 yılında da Manchester Opera House’ta prömiyerini yapan müzikalin yönetmen koltuğunda Matthew Warchus otururken sahnede karakterlere hayat veren isimler Richard Fleeshman ve Caissie Levy’di. Prodüksiyon daha sonra 2012 yılında Broadway’de sergilendi. Bugüne kadar üç Tony ödülüne aday gösterilen ve birçok ödüle sahip olan yapım, şiirsel oyunculukları ve görkemli sahne performanslarıyla müzikale yeni bir nefes olarak Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyenleri unutamayacakları bir deneyime davet ediyor.
Provalarda müzikalden More, Unchained Melody ve Outta Here performanslarını izledik. Açıkçası müzikalin tamamını merak ettiren hareketli, romantik ve heyecan dolu kesitlerdi. Büyülü bir ortam yaşatan, filmi izleyenleri 90’lı yıllara götürüp tarihte gezdirecek olan müzikalin yönetmeni Tomson, gösterim öncesinde ve sahne aralarında müzikale dair önemli bilgileri bizlerle paylaştı: “Prodüksiyonumuz altı ay Moskova’da oynadı ama bu sahnede tamamen yeni aktörler ve müzisyenler var. Bizim işimiz filmi izleyenleri hayal kırıklığına uğratmamak olacak.” Bize ilk izletilen sahnede Carl ve Sam’in New York’ta finansal bir merkezde verdikleri hayat mücadelesini gördük. “Bu sahnede filmdeki orijinal şarkıların olduğu yeri duyacaksınız” diyen Tomson, filmin ruhuna uyan bir düzine kadar farklı şarkının müzikale dâhil edildiğini belirtti. Otuz yıldır bu kadar sevilen filmin onlar için büyük bir sorumluluk taşıdığını söyleyen yönetmen sözlerine şu şekilde devam etti: “Müzikal uyarlamasını biraz düzenledik ama filmdeki bütün karakterleri ve o güzel anları da koruduk.”
Filmden hatırladığımız gibi Sam öldürüldü ve tüm müzikal boyunca aşkı, sevgilisi Molly’e erişmeye çalışıp bir hayalet olarak seyirci karşısına çıkıyor. “Kariyerim boyunca hep aktörlerle çalıştım. Bir aktörün içgüdüleri sahnede kim konuşuyorsa onu dinleyip ona bakmaktır” diyen yönetmen, “Bu müzikalde oyuncuların tamamen farklı bir beceri kazanmaları gerekiyor. Çünkü hayalet Sam’e asla bakmamaları söz konusu. Onun için provalarda sürekli ‘Eyvah baktım!’ deyip tekrar ters dönüyorlardı” diyerek müzikali izleyecek olanları meraka soktu. Daha fazla bir şey söylemeden sizleri müzikalin oyuncularıyla yaptığımız ufak röportaja ve sonrasında aşk, yas, gerilim, dans ve heyecan dolu bir gösterime davet ediyorum.
Ghost birçoğumuz için kültleşmiş bir film. Büyük bir aşkın hikâyesini izlediğimiz filmin sizdeki etkileri neler?
Niall Sheehy (Sam): Başarılı ve tarihi bir filmin parçası olmaktan dolayı çok gururluyuz. Tabii bununla birlikte büyük bir sorumluluk geliyor. Çünkü insanlar geldiklerinde ne görmek istediklerini biliyorlar. Sonrasında o sorumlulukla birlikte bu harika hikâyeyi oynuyor olmanın mutluluğu ve gururu geliyor.
Ghost’tan önce bir uyarlamada rol aldınız mı? Sizin için uyarlamanın avantaj ve dezavantajları neler?
Sergio Pasquaerillo (Carl): Heathers müzikalini yeni oynadım. Uyarlamalarda insanlar sevdikleri karakterleri görmeye geliyorlar ve izleyiciye şöyle bir avantaj doğuyor. İnsanlar sevdiği karakterlerle sanki 1-2 saat zaman geçirmiş gibi hisse kapılıyor. Bence uyarlamaların avantajı ve güzelliği bu.
Rebekah Lowings (Molly): Birçok müzikal filme, birçok film de müzikale çevriliyor. Her zaman müzikal bir tiyatroda rol almak istedim. Bu ilk müzikalim. Uyarlamanın avantajı şu oluyor, gelen seyirci tamamen ne beklediğini, ne seyretmek istediğini biliyor. Dezavantajı ise işin biraz teknolojik kısmında. Mesela bu filmde gerçekten karakter görünmüyor ama tiyatro olunca, müzikal olunca karakter sahnede fiziksel olarak var. Dezavantaj olarak o tip teknolojik şeyler yapılamıyor.
Bu müzikalin önceki deneyimlerinizden farkı nedir? Prova süreci size neler kattı?
Niall Sheehy: Her şov ayrı ve hiçbiri aynı hissiyatı vermiyor. Bu şov için çok kısa bir prova sürecimiz oldu. Bu kadar kısa prova sürecini biz dezavantaj olacak gibi düşünürken, aslında kısa ve hızlı sürede hazırlanma gereği bizi çok daha sıkı ve hızlı bir araya getirdi. Bize endişe veren şey sonucunda çok büyük bir zevke dönüşen süreç hâline geldi.
İstanbul’a gelmek sizin için nasıl bir deneyim oldu? Uzun bir turneniz var başka nerelere gideceksiniz?
Rebekah Lowings: İstanbul’da şimdilik çok ufak tefek şeyler gördük. Kapalı Çarşı’yı gezdik ama bundan sonra daha çok gideceğiz. İstanbul’dan önce Dubai’deydik. İstanbul sonrası İtalya turumuz olacak.
Niall Sheehy: İlk birkaç gün bizim için çok yoğun geçti. Ama zamanı geldiğinde çıkıp İstanbul’un her yerini görme gibi bir planımız var.
İstanbul’daki izleyicilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Niall Sheehy: Sizleri sabırsızlıkla bekliyoruz ve umarım güzel vakit geçiririz.