Open ve The Fall şarkılarıyla fazlaca dinleyici kitlesine ulaşan Californialı R&B kolektifi Rhye, 8 ve 9 Eylül’de Salon İKSV’ye konuk oluyor. Grubun prodüktörü ve vokalisti Milosh ile bir araya gelerek tüm albümlerinin yaratım süreçlerini, müzik ve deneyimle olan ilişkilerini ve bu konserde bizi nelerin beklediğini konuştuk.
Milosh önderliğinde 2013’te kurulan Rhye, ilk albümü Woman ile birçok müzik listesine girdi. Coachella’dan Pitchfork Music Festival’e, Montreal Caz Festivali’nden Primavera Sound’a büyük festivallerde sahne aldı. İlk İstanbul konserlerini ise Kasım 2015’te verdi. Bu yılın başında yayımladığı ikinci albüm Blood’un ardından dünya çapındaki turnesi kapsamında, Salon’da vereceği konser için tekrar İstanbul’da.
2013'te Woman adlı ilk LP'nizi yayımladınız. Bu albümde yer alan birçok şarkı oldukça beğenildi. Beş yıl sonra ise bu yıl yayımladığınız Blood albümünüzü tamamladınız. Albümlerinizin yaratım süreci hakkında konuşabilir misiniz? Neden iki albüm arasında beş yıl gibi bir zaman aralığı var?
Açıkçası aradaki zaman farkının esas nedeni doğru anlaşmaları yapabilmemin zaman almış olması. İkinci albümü yaparken avukat, para, albümü çıkaracağım doğru etiket gibi sebeplerden arada boşluk oluştu.
Stüdyo süreci nasıldı?
Tüm kayıt canlı enstrümanlardan oluşuyordu. Özellikle ikinci albüm, kullanılan davullar veya org baz alındığında tam bir stüdyo çalışmasıydı. İki buçuk yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmış bir albümdür Blood. Turnelerde veya seyahatlerim sırasında durmadan çalıştığım bir projeydi. Ama benim için önemli olan bir müziğin bilgisayar ekranından çıkmasından ziyade 20-30 yıl önceki gibi analog bir biçimde üretilmiş olmasıydı ve buna dikkat ettim.
Fall ve Open şarkılarınızı web'de paylaştınız ve bir anda müzik dünyasının dikkatini çektiniz. O günlerden bahsedebilir misiniz?
Genel olarak böyle bir planım yoktu. Yalnızca herkes gibi bir şeyler ürettim ve bilindik bir biçimde internette paylaştım. Evet çok kısa sürede insanların ilgisini çekti ve şarkılarıma karşı beğeni oluşmaya başladı. Elbette yaptığım işlerin üstünde titizlikle dururum ama sanırım şansım da yaver gitmiş olabilir. (Gülüyor)
Roosevelt, geçen sene Summer Day adlı şarkınıza bir remiks yaptı. Bu iş birliğinin detayları nelerdir?
Bu çalışmayı New York’ta gerçekleştirdik. Elinde benim kısa bir kaydım varmış ve benimle bu konuda iletişime geçti. Birkaç görüşmenin ardından New York 5th Avenue’daki stüdyosunda buluştuk. Gittiğimde tüm stüdyo hazırdı ve Summer Day için çalışmaya başladık. Ben orijinal hâlinde söylemeye başladım şarkıyı zaten piyano, davullar ve diğer enstrümanlar hazırda bulunuyordu. Sonra Roosevelt kaydın üzerinde çalışmalar yaptı ve ortaya böyle bir çalışma çıktı.
Androjen sesiniz Sade'ye çok benzetiliyor ve The xx ile karşılaştırılıyor. Sizin en sevdiğiniz müzisyenler hangileri veya bu günlerde kimi dinliyorsunuz?
Başta Björk geliyor sanırım. Ancak geçmişe dönüp baktığımda diyebilirim ki aslında spesifik müzik üreten tüm band’leri seviyorum. Pink Floyd, Radiohead, Led Zeppelin veya Jimi Hendrix örnek olabilir ama özellikle bir müzisyenin müziğini yapmaya çalışmıyorum. Elbette Rihanna’nın da şarkılarını dinlemeyi seviyorum çünkü daima farklı olanı üretmek istiyorum ve tek türde müzik dinlemekten kaçınmaya çalışıyorum.
Şarkı sözlerinizin duyguları birer deneyimin ürünü gibi hissediliyor. Bir şarkı yapmaya başladığınızda neleri referans alıyorsunuz?
Büyük bir kısmı benim kişisel deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım şarkılar. Çünkü deneyimlemediğimi müzikle ifade edemem. Hissettiğimi tüm samimiyetiyle paylaştığım zaman üstüne gelen melodiler bir bütün oluşturabiliyor. Tabii kişisel seyahatlerim ve keşiflerim de üretimlerimi besleyen bir diğer nokta. Ama soruya gelecek olursak en çok kendi deneyimlerimi referans alıyorum diyebilirim.
Müzik videolarınız oldukça sinematografik ve duygusal. Müzik kliplerinizin üretim sürecinden bahsedebilir misiniz?
Müzik videolarımı kendim çekiyorum. Kız arkadaşımla birlikte müziğin üretim aşaması bittikten sonra nasıl bir video çekeceğimiz konusunda fikirler üretmeye başlıyoruz. Daha sonra en doğru konsepti belirleyip çekmeye başlıyoruz. Aslında ben tüm süreçten keyif alıyorum çünkü bir şeyler çekmekten de hoşlanıyorum. Bir yönetmenin çekmesindense tüm bu eğlenceli şeylerin hepsini kendim yapmam daha hoşuma gidiyor. (Gülüyor) Ama elbette insanların fikirlerini alarak ilerliyoruz ve içimize sindiği takdirde çalışmayı tamamlıyoruz.
Alternatif, R&B, Downtempo, Soul ve Sophisti-Pop türünde müzik yapıyorsunuz. Siz kendi tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve bununla ne ifade etmek istiyorsunuz?
Aslında hiçbir zaman tek bir türün bir parçası olmak istemedim. Sizin de ifade ettiğiniz gibi çok fazla tür var ve bazen bunların da dışına çıkabiliyorum. Evet saydığınız türlerde şarkılar yapıyorum ama bunun dışına çıkmaktan da hoşlanıyorum. Elbette Heavy Metal, punk veya metal müzik yapmak istemem ama elektronik müziğin belirli yerlerinden yararlanabilirim diye düşünüyorum. Mesela saykodelik veya elemental müzik tarzlarını da dahil edebilirim. Çünkü benim tarzım dinleyiciyi içine alan, naif ve sakin melodilere yakın. Bu yüzden ifademi güçlendirecek her türe açığım ve tek bir türe bağlı kalmak istemem.
Coachella'dan Pitchfork Müzik Festivali'ne, Montreal Caz Festivali'nden Primavera Sound'a kadar birçok festivalde yer aldınız. Ayrıca Cappadox 2017'de de performans sergilediniz. Türkiye'de herhangi bir yerel müzisyen veya grupla tanışıyor veya iş birliği yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye’den henüz yerel bir grupla tanışma fırsatım olmadı. Kapadokya’da geçirdiğim zamanlarda da takvimim o kadar yoğundu ki kimseyle tanışabilecek zamanım olmadı. Ancak şimdi yeniden İstanbul’dayım ve umarım bu sefer Türkiye’den müzisyenlerle ve yeni jenerasyonun müzikleriyle karşılaşma fırsatım olur.
Salon İKSV’nin yeni sezonu sizin 8 ve 9 Eylül’de vereceğiniz konserlerle açılacak. Bu konserlerde bizi neler bekliyor?
İnsanların eğlenceli ve hoş vakit geçireceğini düşünüyorum. Yedi tane müzisyen sahnede olacak ve yeni şarkılarımızın bazılarını paylaşacağız. Her iki gece de birbirinden farklı olacak ve açıkçası katılımcıların enerjisine göre değişecek, eğlenceli konserler olacak.
Gelecekteki projeleriniz arasında neler var?
Ocak veya Şubat gibi çıkarmayı planladığımız beş şarkıdan oluşan yeni bir EP için çalışmalara başlayacağım. Muhtemelen ondan sekiz ay sonra da yeni bir LP çıkarmış olacağız.
https://www.youtube.com/watch?v=JJS5ywEIsA4