Merih Akoğul, Mercan Dede’nin “Dünya”sını yazdı…Bu dünya ile başka dünyaların kesiştiği yerde çıkar yapıtlar. Sanatçıların genelde farklı dünyaları vardır ve oraya tıpkı dalgıçlar gibi -ama görünmez tüplerle- dalıp ellerinde türlü renklerde deniz kabuklarıyla çıkarlar.
İlk albümünden bu yana yıllar geçti Mercan Dede’nin ya da dünyaya ilk adımını attığı ismiyle Arkın’ın. Çalışkandır Mercan Dede, iç manzaralı odasında dünyanın nice halini resimlere, melodilere dönüştürmüştür. Suretin üzerinden aslını yansıtırken, notaların ve çizgilerin boşlukla olan ilişkisini iyi analiz eder. İşte bundandır, notaların bir araya geldiklerinde oluşturduğu kozmik diziler, insanları ruhlarından tutup bir yerlere götürürler.
Bazen bir DJ, bazen bir neyzen, bazen ressam, bazen havalimanında sıradan bir yolcu ama hep dünya üstünde, dünyalar arasında, paralel evrenlerde dolaşıp ömrüne kazıdığı anıları izleyicileriyle paylaşır.
Mercan Dede, Sufi Müziği ve felsefesi ile Batı’ın müzikal verilerini geleneksel ile çağdaş arasında konuşlandırarak farklı bir geçiş alanı yaratmıştır kendine ve izleycilerine. Bir ninninin melodisi ile çarpan bir kalbin ritmi, evrenin altın oranından dolayı bir arada uyum içinde bulunabilirler.
21 Mayıs akşamı, altı yıllık bir çalışma döneminden sonra Mercan Dede’yi yeni albümü ile Borusan Müzik Evi’nde güçlü bir biçimde yine karşımızda bulduk. Gelenek ile modernin bu güzel birleşimi, besteler ve sıra dışı yorumları aracılığıyla izleyicilerin kulakları ile yürekleri
arasındake mesafeyi hızla katetmeyi bildi. Mercan Dede ile, prodüktörlüğünü de üstlendiği, OnEarth Records etiketiyle müzik dünyasında yerini alan “Dünya” albümünden parçalarla bir araya gelmenin keyfini yaşadık.
İki CD’den oluşan albümü evimizde dinlediğimizde de, konserde konuşan izleyicinin uğultusundan uzakta başka bir keyifle yeniden buluşuyorduk.
Gün Doğumu ve Gün Batımı isimlerini taşıyan bu albümler, “Dünya”nın o mekanik gibi gözüken ama arka planda büyük gizemler taşıyan yanını Mercan Dede duyuşuyla, “akli”den çok “kalbi” olanın izinde bir kez daha yeryüzünün hizmetine sunuyordu.
Bu nefis kolajlar ve değişik yorumlarla bezenmiş albümde Gandhi’nin 1923 yılındaki tek ses kaydından, Sabahat Akkiraz’ın söylediği Tevhid’e kadar farklı dokunuşlar bu albümün sürprizlerini oluşturuyor ve albüme evrensel bir nitelik kazandırıyor.
Kayıtları farklı stüdyolarda 1.300 saate varan bir sürede gerçekleşen Dünya albümünde Mercan Dede’ye, Salih Yurttaş, Hasan Gözetlik, Özer Özel, Yurdal Tokcan, Nida Faruk Okşaş, Ömer Alkılıçgil ise basgitar ve gitarla eşlik etmişler.
Yalnızca Mercan Dede tutkunlarının değil, müzikte farkllı katmanları ve çarpıcı sentezleri arayanlar için de bulunmaz bir çalışma Mercan Dede’nin bizlerle içtenlikle paylaştığı “Dünya”sı.