16 ARALIK, CUMA, 2016

Filmleri ve Arada Kalmış Ruhuyla Belgrad

Muhtemelen Belgrad’ın en ilginç özelliklerinden biri, hâlâ var olmasıdır. Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği coğrafyada yer alan Sırbistan’ın başkenti, uzun geçmişinde yirmi kez yıkıma uğramıştır. Belgrad’ın son iki yüzyıllık geçmişini bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçirdiğimizde on savaş, yedi hanedan ve hükümet, on bir anayasa, üç işgal, üç kurtuluş ve beş bombalama görürüz. Siyasal sistem, oryantal despotizmden parlamento monarşisine, ardından komünizme ve son olarak da parlamento demokrasisine geçer. 

Filmleri ve Arada Kalmış Ruhuyla Belgrad

Belgrad’ın filmlerdeki temsili, kentin kültürlerarası kimliğinin inşasında önemli bir rol oynar. Şehrin kültürlerarası kimliği oryantal Osmanlı İmparatorluğu ile kozmopolit Avrupa arasında şekillenir. Belgrad, doğu ve batının zamanları ve mekânları arasında sürekli hareket halinde olmuştur. Bu sürekli değişen zemini anlamak adına, Belgrad’ın arada kalmışlığını göz önünde bulundurmak önemlidir. Melezleşmiş geçmiş, sürekli tekrarlanan savaşlar, tarihsel gerçekler, epik ve lirik unsurlar, büyülü ve gizemli bir Balkan bölgesini ve bugünkü çok kültürlü Belgrad’ı şekillendirir. 

Belgrad'ın kimlik dönüşümleri filmler üzerinden incelendiğinde, çeşitli sınırlar ve diğer kentlerle kurulan kontrast, kentin arada kalmışlığını tüm açıklığıyla ortaya koyar. Oryantal kentin temsilinde mekânın yanı sıra zaman da, farklı çağlardan farklı katmanlarla yapılandırılır: Eski Şehir, labirentleri ve zindanlarıyla çağdaş şehrin altına yayılır. Savaş sonrası zamanların anlatılarında iç ve dış mekânların üzerinden savaş öncesi ve sonrası zamanın portresi çizilir. Son yılların popüler kültür kenti olarak Belgrad, 1960'ların gelenek ve ikonlarına atıfta bulunur ve küresel ortaklıkların vurgusunu yapar. 

Başkalarının Belgrad’ı ve Mirası

Belgrad’ın çok kültürlü kimlik inşasının kökeni, Kalemeydan’ın eski kalesi ve çevresindeki banliyödür. Belgrad’ın en eski yerleşimi olan Kalemeydan, aynı zamanda içsel öteki’nin de merkezidir. Daha geniş bir perspektiften bakıldığındaysa, Batı, çoğu zaman Balkanları kötü ve barbar ‘öteki’ne geçiş olarak tanımlamıştır. 2000’ler sonrası Sırbistan’da Osmanlı mirası, hem ülkenin politikasında hem de kültürel üretiminde Avrupa yanlısı eğilimlere ve demokratik hareketlere göre yeniden yorumlanır.

Labirent (2002) 

Neredeyse dini bir gerilim filmi olan Miroslav Lekiç’in yönettiği 2002 yapımı Labirent filmi, 18. yüzyılının Kalemeydan’ında geçer. Yaşını almış kumarbaz ve kadın avcısı Petar, 20 yıl sonra Belgrad’a geri döner. Arkadaşı Zoran’ın intiharını araştıran Petar’ın yolu kaledeki Arian Labirenti’ne düşer. Yabancılar tarafından inşa edilen ve yönetilen kalede kötülük ikamet etmektedir. Gizemli bir mezhebin etrafında dönen filmde kötülüğün figürleri Sırp olmayanlar olarak gösterilir. 

Film, ebedi lanetin temsili ve yabancıların ulusa getirdiği talihsizlik üzerinden açıkça yabancı düşmanlığı mesajını iletir.

Şeytan’ın Savaşçısı (2007)

Kalemeydan’ın ve çevresindeki Arnavut kaldırımlı banliyösünün daha az iddialı temsilini yönetmen Stevan Filipoviç’in henüz öğrenciyken çektiği 2007 yapımı Şeytan’ın Savaşçısı’nda görürüz. İlginç bir post-modern girişim olan korku-komedi filminde, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma eski bir büyü kitabının keşfi anlatılır. Filmin son sahnesi, 1460’ta savunma amaçlı yapılan Nebojsa kulesinde geçer. Ancak kule, 18. yüzyılda mahkumların nadiren geri dönebildiği yer olarak bilinen bir işkence odasına dönmüştür. Bu şehir efsanesi üzerinden film, 1990’ların görkemli Ortaçağ geçmişi saplantısını ve asırlardır Sırp gelişimini baltalayanın Osmanlı yönetimi olduğu inancını ironik bir dille işler.

Bir Savaş Alanı Olarak Belgrad

Savaş sonrası Belgrad’ın manzarasını tasvir eden ve bu tarihi dönüm  noktalarının kent için anlamını vurgulayan filmler iç ve dış alan diyalektiğini görselleştirir. 90’lı yıllarda çalkantılı savaş sonrası travmalarla mücadele eden Belgrad’ın sokakları şehre yeni gelenler ve öfkeli askerlerle dolup taşarken, eski Belgradlı aileler için kent manzarası, geçmişin cazibesine tutunma mücadelesi veren evlerinin iç mekânlarıyla sınırlanır. 

Tasarlanmış Cinayet (1995)

Gorçin Stojanoviç’in 1995 yapımı filmi Tasarlanmış Cinayet’te iç savaş ve 1992 öğrenci protestolarının yaşandığı yıllar ile İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem arasındaki benzerlikler vurgulanır. Günümüz karakterleri burjuva bir aileden gelen ve iyi eğitim görmüş Belgradlı Bulika ve Sırp-Hırvat savaşı gazisi ataerkil, dar görüşlü fakat dürüst Bogdan, Bulika’nın büyükannesi Jelena’nın günlüklerini bulur. Film, cinsiyet ve sosyal eşitsizlik, tartışmalı sınıf dinamikleri ve insan ilişkilerindeki tedirginlik gibi meselelerin iki dönemdeki aynılığına dikkat çeker. Bulika’nın aile apartmanı ve üniversite binasında çekilen sahneleri 90’lı yılların entelektüel direnişinin son kalesi olarak şekillenirken kamusal alan perişan bir halde yeni gelenler tarafından işgal edilmiştir.

Kabare Balkan (1999)

1999 yapımı Kabare Balkan filminde yönetmen Goran Paskaljeviç, Belgrad’ı karanlık bir suç şehri olarak resmeder. 1998 Belgrad’ının uzun bir kış gecesinde geçen filmde, tehditkar kimliklerini içselleştirmiş karakterler şehirde dolaşır. Karakterlerin yollarının kesiştiği Belgrad’ın iç ve dış mekânları hayli tekinsizdir.  Filmdeki kabareler, Balkan halkının iç dünyasında yaşanan şiddeti ve yıkımı temsil eder.

Ya Göç, Ya Suç 

Ahlaki çöküş ve Miloşeviç dönemin siyasi baskıları, kentin 1945’ten sonra Sava Nehri’nin çöp sahaları üzerine işçi sınıfı için inşa edilen Yeni Belgrad’a yansıtılır. Sosyalist dönemin yapılarının yükseldiği Yeni Belgrad, getto film kültürünün doğduğu suç bölgesi ve kıyı kültürünün ev sahibi haline gelir. 

Yaralar (1998)

Yönetmen Srdan Dragojeviç’in 1998 yapımı filmi Yaralar, Sırp Sineması’nda toplumsal ve ahlaki çöküşün işlendiği Yara Kültürü filmlerinin ilk örneğidir. 1991’in Yeni Belgrad’ında geçen filmde genç punkların rol modeli yokluğunda tecrübeli gangsterlerin büyüsüne kapılışını görürüz. Yeni Belgrad’ın çöküşü, bir zamanlar sosyalizmin kalesi olan aile yapısının dağılmasıyla paralel bir seyirdedir. Güçlü baba figürü Başkan Tito’nun ölümü sonrasında çocuklar, yoksullukla baş etmek ve bu uğurda ya suç ya da göç yoluna gitmektedir. 

Arınma Çabaları ve Yeni Belgrad Okulu 

Popüler kültür ögeleriyle bezeli Batı’ya uyum filmlerinin tohumları 1970’lerde yönetmen Srdan Karanoviç tarafından atılmış ve son yıllarda Yeni Belgrad Okulu tarafından yeniden canlandırılmıştır. 2000 yılından bu yana yapılan filmlerde ise Belgrad’ın suçtan arındırılması ve daha yumuşak bir melankoliyle örülü romantik bir döneme geçişi ön plana çıkar. 1970’lerde doğan ve Belgrad Üniversitesi öğrencisi bir grup yönetmenin bir araya gelerek oluşturduğu Yeni Belgrad Okulu, Batı kültürüne referansla şehrin sinematik manzarasının yeniden şekillendirilmesinde önemli rol oynar. Bozguna uğrayan savaş sonrası şehrin sunduğu yeni bir başlangıç fırsatından yararlanan yönetmenler, küresel topluluğa dahil olma özleminde bir şehir inşa eder.  

Arada Bir Şey (1983)

Srdan Karanoviç’in 1983 yapımı filminde, Amerikalı gazeteci Eva, Belgrad’da kısa bir süre kaldıktan sonra İstanbul’a gitmek planındadır ancak kendini iki yakın arkadaş Janko ve Marko arasında bir aşk üçgeninde bulur. Film, bir çok popüler kültür mitine atıflarla doludur. Örneğin, Marko’nun restorantı Kazablanka filminin posterleriyle doludur ve genç adam dünya görüşünü popüler film, müzik ve çizgi romanlardan alıntılarla ifade eder. Filmde Belgrad, bir inziva yeri, olgunlaşma döneminin yuvası olarak gösterilir. Bu yeniden yapılanmanın motifi ise köprülerdir. Eva’nın yolculuğu ve değişimi New York'taki Brooklyn, Belgrad'daki Brankov ve İstanbul'daki Galata Köprüsü’nden görüntülerle anlatılır. Belgrad’ın kendisi ise doğu ve batı arasındaki köprüdür.

Büyüdüğümde Kanguru Olmak İstiyorum (2004)

Yeni Belgrad Okulu’nun en önemli yönetmenlerinden Raşa Andriç’in 2004 yapımı filmi, gençlik komedisi türünde nesiller arası problemleri işler. Film Belgrad’ın Vozdovaç semtinde yaşayan üç karakterin birbirine paralel öyküsünü anlatır. Filmin karakterleri kaybedenler nesli olarak anlatılsa da, karakterlerin eziklikleri Belgrad’da yaşamalarından değil Batı’nın gençliğiyle paylaştıkları boşluk hissiyatından kaynaklanmaktadır. Yerel geçiş kimliği, 1960'lı yılların İngiliz Kızgın Genç Adamları'ndan, Wane Wang'ın New York hikayelerinden ve Jim Jarmusch ve Quentin Tarantino gibi yönetmenlerden alınan küresel bir metinler üzerine kurulur.

0
12658
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage