13 EYLÜL, CUMA, 2024

“Geleneksel Bir Festival Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyoruz”

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen, zengin bir programla uluslararası sanatçıları müzikseverlerle bir araya getiren İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’ni, festivalin kurucusu ve genel sanat yönetmeni Nil Kocamangil ile konuştuk.

“Geleneksel Bir Festival Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyoruz”

Viyolonsel sanatçısı Nil Kocamangil’in kurucusu ve genel sanat yönetmeni olduğu İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı’nın destekleriyle düzenleniyor. İçeriği bu yıl farklı müzik türleriyle ve enstrümanlarla genişleyerek daha da kapsayıcı bir program sunan festival, birçoğu ilk kez ülkemize yıldız isimleri ve oda müziği gruplarını dinleyicilerle bir araya getiriyor. Festival bu yıl kapanışını 18 Eylül Çarşamba akşamı günümüzün ünlü yaylı dörtlülerinden biri olan efsanevi Quatuor Ebène ile yapacak.

​Dünyaca ünlü klasik müzik sanatçılarının sevdikleri müzikleri öğrenmek ve onlarla bu müzikler üzerine sohbet etmek amacıyla düzenlenen “Off-The-Record” söyleşileri de bu yıl Feyzi Erçin’in moderatörlüğünde gerçekleştiriliyor. Ayrıca festival kapsamında çocuklar için de farklı atölye çalışması düzenleniyor. 

Bu yıl dördüncü kez gerçekleşecek İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali için yıllar içinde ne gibi değişiklikler ve gelişmelerden söz edilebilir?

Öncelikle sanatçı portföyümüze inanılmaz isimler kazandırdık. Zira çok yeni bir festival olduğumuz için böyle isimlerin daha birinci yılımızdan beri programa dahil olmayı kabul etmeleri bizim için çok büyük bir onur. Hatta festival kapsamında birçok dünya yıldızını da Türkiye’de ya da İstanbul’da ilk kez ağırlamış olduk. Ayrıca festivalle eş zamanlı bir şekilde genç müzisyenlerin eğitimlerine destek için kurduğumuz ve hem başvuru hem de katılımın ücretsiz olmasıyla Türkiye’de bir ilke imza attığımız uluslararası masterclass programlarımızda birkaç gün boyunca alanının önde gelen solist ve pedagogları ile çalışma fırsatı sunuyoruz. Bu zamana kadar katılan öğrencilerden bazıları seçkin pedagoglarımızın sınıflarında eğitim alma şansı kazandılar. Böylesine güzel bağlantılara vesile olmak bize amacımıza ulaştığımızı gösteriyor.

Festivalin dört yıllık süreçte İstanbul ve şehrin sakinleriyle kurduğu bağlar hakkında neler söylersiniz? Bugün İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali kendine nasıl bir yer edindi?

Festivalimizin en büyük özelliği kapsamlı ve ulaşılabilir olması, ayrıca herkesin kendinden bir şeyler bulabilmesi. Farklı enstrüman gruplarını, yeni söyleşileri ve atölye çalışmalarını programımıza ekleyerek, sanatçılarla seyirciler arasındaki sınırları kaldırıyoruz. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı’nın önerileriyle olabildiğince daha fazla mekânda sanatseverlerle buluşmayı planladık. Böyle bir organizasyonda en önemli noktalardan ikisi kapasite ve akustik. Bu nedenle kriterlere uyan mekânları hep birlikte belirledik ve mekân sayımızı dörde çıkardık. Mekânların hepsi gerçekten çok güzel ve sanatsal etkinlikler için harika atmosferlere sahip. Bu şekilde programlarımızı daha fazla dinleyiciye ulaştırabiliyoruz.

Festival kapsamında Türkiye’den ve dünyadan pek çok sanatçı ve grup sahne alacak. Bu sanatçıları belirleme, programı oluşturma süreci nasıldı?

Her yıl yeniyi arıyoruz ve programlarımızı geliştiriyoruz. Daha önce altı olan konser sayımız bu yıl sekize çıktı ve ilk kez yer verdiğimiz enstrüman grupları oldu. Programlarımıza gitar, perküsyon ve tangoyu da dahil ettik.

​Ayrıca bu yıl çocuklar en özel davetlilerimiz. Onlar için düzenlemiş olduğumuz iki atölye çalışmamız var. Geçtiğimiz yıldan beri süren “Off The Record” adlı söyleşi serimizde sanatçılar ve dinleyiciler; “İlham Veren Buluşmalar”da ise öğrenciler ve eğitmenler arasındaki sınırları kaldırıyoruz.

İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’nin bu yılki programı hakkında öne çıkanları bizimle paylaşır mısınız?

Bütün konserlerimiz bizim için gerçekten çok özel ancak sadece birkaç isim vermem gerekirse dinleyicilerin özellikle 14 Eylül’deki Tambuco Percussion Ensemble ve 18 Eylül’deki Quatuor Ebene (Ebene Kuartet) konserlerini kaçırmamalarını öneririm. Bu konserler Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek. Ayrıca 11 Eylül’de gerçekleşen Sonico Ensemble konseri de çok güzeldi. Diğer bütün konserlerimizin bilgisine festivalin sosyal medya hesapları İBB Kültür ve istanbulchambermusicfest üzerinden ulaşmak mümkün.

Masterclass programları da festivalde önemli bir yere sahip. Bu yılki programlar katılımcılara neler sunuyor?

En başta da bahsettiğim gibi genç müzisyenlerin eğitimlerine destek festivalimizin en önemli odak noktalarından biri. Geleceğin yıldızlarına dünyanın en ünlü isimleri ile dünyada nadir örneği olan, Türkiye’de ise ilk kez gerçekleştirdiğimiz, tamamen ücretsiz çalışma imkanı sunuyoruz.

Ayrıca programlarımıza her yıl yeni enstrümanlar ekleyerek tüm alanlarda eğitim alan öğrencilerimize destek olmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar; keman, viyola, viyolonsel, piyano, obua ve flüt masterclass’larımız gerçekleşti. Bu yıl da viyolonsel, klarnet ve kontrbas için düzenlediğimiz sınıflarla iki yeni enstrümanı daha programlarımıza dahil ettik. Ayrıca her masterclass’ın bitiminde katılımcı öğrencilere Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun müthiş atmosferinde konser verme şansı sunuyoruz.

​İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali masterclass programlarına bu zamana kadar katılan öğrencilerden bazıları seçkin pedagoglarımızın sınıflarında eğitim alma şansını da kazandılar. Dolayısıyla böylesine güzel bağlantılara vesile olmak bize amacımıza ulaştığımızı gösteriyor.

İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, minik dinleyicileri de es geçmiyor. Festivalin çocuklar için düzenlediği özel etkinliklerde neleri öncelediniz? Katılımcılar bu etkinliklerden ne gibi kazanımlarla ayrılmalarını amaçlıyorsunuz?

Çocuklar festivalin en özel davetlileri. Onlar için iki atölyemiz mevcut. İlk olarak 15 Eylül’de Meksika kökenli, dört kez GRAMMY ödülüne aday gösterilen ünlü perküsyon grubu Tambuco Percussion Ensemble ile keyifli ve macera dolu bir beden perküsyonu ve ritim atölyemiz Bulgur Palas’ta gerçekleşecek. Etkinlik kapsamında; çeşitli perküsyon enstrümanlarının yardımı ile ezgiye eşlik etme, uyum sağlama, yaratıcı olma, koordineli takım çalışması yapma, bir grup içinde yer alma ve ince motor becerilerinin gelişimine odaklanılacak.

​Diğer atölyemiz ise Türkiye’nin en önemli oda müziği topluluklarından Anadolu Nefesli Beşlisi tarafından 16 Eylül’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu fuayesinde gerçekleştirilecek olan “Tahta Nefesli Enstümanları Tanıyalım” adlı atölye. Bu etkinlikte de beşli; flüt, obua, klarnet, fagot ve kornonun büyülü ses dünyasını çocuklar ve gençlerle paylaşmanın yanı sıra, enstrümanların tarihini ve gelişimlerini kısa örnekler seslendirerek sunacak. Anadolu Nefesli Beşlisi, bu etkinlik ile birlikte çocukların ve gençlerin klasik batı müziğine olan ilgilerini artırmayı hedefliyor.

Feyzi Erçin’in moderatörlüğünde gerçekleşecek festivalin Off-The-Record” söyleşileri de oldukça dikkat çekici. Bize bu yılki konukları ve programın içeriğinden bahseder misiniz?

Bu söyleşi serisinde festival sanatçılarımızı sanatseverlerle buluşturup müzisyenlerin günlük hayatlarında aslında hangi müzikleri dinlediğini öğrenerek, klişeleşmiş algıları yıkıyoruz. Aynı zamanda sanatçıların gönderdiği bir çalma listesini hep birlikte dinleyerek; sevgili Feyzi Erçin’in harika moderatörlüğünde çok keyifli bir keşfe çıkmış oluyoruz. Şu ana kadarki konuklarımız Villa Musica Ensemble, Joë Christophe ve Vincent Mussat oldular. Geri kalan iki söyleşimizde ise Tambuco Percussion Ensemble, Anadolu Nefesli Beşlisi ve Ludmil Angelov’u ağırlayacağız.

Nil Kocamangil

Festivalin yerel ve uluslararası müzik camiasında nasıl bir etki yarattığını düşünüyorsunuz? Katılımcıların geri dönüşleri nasıl?

Hâli hazırda yurt dışında festivalimizi duyup gelmek isteyen çok büyük isimler var, ayrıca önceki yıllarda katılan tüm sanatçılardan harika dönüşler aldık. Bütün bunlar bizim için gerçekten çok büyük bir gurur.

Festivalin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Geleneksel bir festival olma yolunda emin adımlarla ilerlediğimizi düşünüyorum. Niceliğin değil niteliğin ön planda olduğu festivalimizi her yıl daha da geliştirerek ibreyi yukarı çekmeye devam edeceğiz. Bu yolda en baştan beri desteklerini esirgemeyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı’na çok büyük bir teşekkürü borç bilirim. Kendilerinin desteği olmadan bu kadar kapsamlı ve bu kadar kaliteli bir projeyi gerçekleştirmek bir hayal olarak kalırdı. Dilerim ki, festival daha da köklendikçe insanlar planlarını Eylül ayındaki programımıza göre yaparlar.

İBB Kültür’ün destekleriyle düzenlenen 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

0
792
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage