Craft Tiyatro, kasım ayında prömiyerini yapan 10 11 12 oyununu Kadıköy’deki sahnesinde izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor. Jason Hall’un yazdığı metin, Çağ Çalışkur çevirisiyle ve İpek Bilgin rejisiyle sahneleniyor. Günlük hayattaki yakın arkadaşlıkları ile bilinen Ezgi Mola ve Enis Arıkan’ı buluşturan oyun, yüksek tempolu bir gerilim komedisi.
Craft Tiyatro, 2016-2017 sezonunda geçtiğimiz sezondan devam eden Hepimizin Öyküsü Aynı’ya ek olarak, üç yeni oyunu izleyicileriyle buluşturuyor. Yutmak (Swallow), 1 Şubat’ta prömiyerini yapmışken, Yen ilk gösterimini yapmaya hazırlanıyor. Ayrıca Kemal Hamamcıoğlu’nun bir kült haline gelen oyunu Garaj’ın da bu sezon içinde tekrar sahnelenme fikri devam ediyor. Amerikalı yazar Jason Hall’un 10 11 12 isimli oyunu ise geçtiğimiz aylarda Craft Tiyatro sahnesinde izleyicisiyle buluştu. Oyun, konusu itibarıyla içeriğinden evvel “tiyatronun güncelle olan ilişkisi, mevcut gündemin
sahnelenen eserleri etkileme ihtimali” üzerine düşündürdü. Yıllardır alternatif sahnelerde mevcut sezonun gündemine göre temalarda birtakım yığılmalar olduğu söylenebilir. Bazı yıllar savaş/barış temalı, bazı yıllar eşcinsel hakları/homofobiden bahseden, bazı yıllar ise kadın haklarını mesele
edinen oyunların sayısının baskınlığını gözlemleyebiliriz. Peki, bu yılın teması nedir ve daha çok hangi eksende oyunlar izleyeceğiz? Bu konuda bir genelleme yapmak için belki erken ama 10 11 12 için yönetmeni İpek Bilgin’in tanımıyla bir “OHAL oyunu” diyebiliriz sanırım. Her ne kadar mevcut siyaset ve ülke gündeminden uzak olsa da, hayatımızın çok da uzağında sayılmayan bir hikâye 10 11 12.
Özellikle son yıllarda dikey mimari ile birlikte inşaat yapılanmasının göklerden öte insan hayatına, insani ilişkilere, iletişim kalitesine büyük bir bölücü etmen olarak uzanarak bunları tahrip etmesi;
birçoğumuzun büyük oranda dert edindiği konulardandı. Bir rezidans sahibi olmak için yeterli maddi güce sahip olmaktan ziyade bir rezidansta oturmanın süper statü göstergesi olduğu günlerde geçen oyun, iki -ve hatta üç- komşunun mevcut olan -ve hatta pek olmayan- iletişimini anlatmaya çalışıyor. Hayatının en büyük emellerinden “daire sahibi olmak” mevhumunu belli bir oranda gerçekleştiren 12 kapı numaralı kişi (Ezgi Mola), onun evinden nitelikçe daha kötü olan kendi evine daha yüksek bir oranla ve dolayısıyla ‘daha çok’ sahip olmasını vurgulayarak evinin kötü niteliklerini bastırmaya çalışan 11 numaralı komşusu (Enis Arıkan) ve kim olduğunu oyunun seyri boyunca öğrenmeye çalıştığımız kendisini bize göstermeyen 10 numaralı komşunun iletişimsizliği üzerine bir oyun izliyoruz.
Yazar, iletişimsizlik tanımını, önce tek taraflı bir iletişim isteğinin yarattığı sonuçlardan yola çıkarak, sonrasında ise kullanılan iletişim yöntemlerinin yanlışlığı üzerinden anlatmaya çalışıyor. Bu noktada bir tarafı pozitifize, diğer tarafı negatifize ederek anlatırken, özünde yanlış tonlardaki iletişimin de iletişimsizliğin bir sebebi hatta belki de en büyük sebebi olduğunu göstermeye gayret ediyor. Her ne kadar tekste ve rejiye göre oyunculuğunu gösterecek, cafcaflı, afili taraf Arıkan gibi görünse de, Ezgi Mola’nın sade, inandırıcı, naif performansı çok daha yukarılarda görünüyor. Bu belki Mola’nın yıllardır tiyatro yapmaması/özlenen oyuncu etkisinden, belki Arıkan’ın bundan önceki oyunu olan Garaj’daki efsanevi Orkide karakterinin hâlâ devam eden etkisiyle açıklanabilir olsa da, aralarındaki -yılların getirdiği- uyum gözle görülür bir şekilde hissediliyor. Etkileyicilik, mizahi anlayış ve hikâyeye dahil olma konusunda bende sıkıntılar oluştursa da konuştuğum izleyicilerin büyük bir kısmının beğendiği tekste en büyük katkıyı Mehmet Yücebaşoğlu’nun gerçekçi dekoru ve elbette Ezgi Mola’nın başarılı performansı veriyor.
Oyun boyunca 20’ye yakın kostüm değiştirerek, oyunculuk dışında fazlaca fiziki performans da
gösteren oyuncuların kostüm değişimleri sırasında meydana gelen mecburi blackoutlar ve bu
aralardaki müzikler, oyuna vodvilvari bir hava katıyor ve hatta oyunu bir miktar skeçleştirmeye
uğratıyor. Tekstin gittikçe açılan bir yapısı olduğunu ve gerginlik duygusundaki tedrici artışın izleyiciyi oyuna bağladığını söylemek mümkün. Usta yönetmen İpek Bilgin imzalı oyunu 12, 13, 14, 19, 20 ve 26 Şubat’ta Kadıköy’deki Craft Tiyatro’da izleyebilirsiniz.