Bu yıl üçüncü kez İstanbul’a müzikle dolu bir hafta sonu yaşatacak +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’ne sayılı günler kala Salon İKSV Direktörü Deniz Kuzuoğlu ile hem Salon’un bu sezonu nasıl geçirdiğine hem de festivalin bu yılına dair merak ettiklerimizi konuştuk.
Şehrin heyecanla beklediği +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali, bu hafta sonu (29-30 Haziran) Bonus Parkorman’da yıldız isimlerle dolu programıyla, yenilikleriyle, yan etkinlikleriyle festivalcileri ağırlamak için son hazırlıklarını yapıyor. Festival, üç yıldır İstanbul’un açık hava müzik festivali eksiğini büyük ölçüde tamamlıyor. Bir arada olmak, iyi müzik dinlemek, şehrin içinde kalıp kaosundan biraz uzaklaşmak hepimize kuşkusuz iyi geliyor. Sezon başından bu yana açıklanan Parcels, La Femme, Stavroz, Büyük Ev Ablukada, ENGIN, Hey! Douglas, Monsieur Minimal, Oceanvs Orientalis, Bade, Elektro Hafız isimlerinin yanına son olarak Travis ve Miles Kane eklendi. Ayrıca bu yıl, +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali ve Tuz Biber iş birliği ile “+1 Komedi Salonu” gerçekleştiriliyor.
+1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin üç yıllık yolculuğuyla birlikte bu yılki festival hazırlıklarının nasıl geçtiğini, Salon İKSV’nin sezonu nasıl geçirdiğini, festivallere dair düşüncelerini ve festivalin gelecek planlarını İKSV Direktörü Deniz Kuzuoğlu’na sorduk.
Salon İKSV, bu sezon da Türkiye’den ve dünyadan pek çok ismi sahnesinde ağırladı, lansmana ev sahipliği yaptı, dinleyicileri beklediği isimlerle buluşturdu, genç isimlerle tanıştırdı. Bu sezon sizin açınızdan nasıl geçti, bir sezon değerlendirmesi yapsanız neler söylemek istersiniz?
Bu sezon çok keyifli geçti. Öncelikle 2022’den itibaren pandemi, aradaki sosyoekonomik kriz vs. derken çalkantılı bir dünyamız olmasına rağmen bu sene pandemiden sonraki üçüncü senemiz oldu. İstediğimiz gruplara ev sahipliği yapabildiğimiz ve çok da keyif aldığımız bir sezon oldu. Çok fazla ismi Türkiye’de ilk defa izletme şansına da sahip olduk. Açılışımızı La Femme ile yaptık. Ardından Jadu Heart, Yellow Days, Glass Beams geldi ve biletleri üç saatte tükendi, Miles Kane geldi ve yine biletleri dört, beş saat içerisinde tükendi. Çok keyifli bir sezondu.
Salon İKSV her zaman müzikseverlerin, İstanbulluların kaliteli müzik dinlemek, yeni sesler keşfetmek için uğrak mekânı oldu. Salon’un bugün İstanbul’un kültür sanat hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Salon, İstanbul’un en önemli mekânlarından biri. Biriydi, biri ve biri olmaya da devam edecek çünkü öncelikli olarak Salon’un arkasında 52 senelik İstanbul Kültür Sanat Vakfı var. Bugüne kadar gelir mi, gelmez mi, ne yapılır, biz bunları bu şehirde görebilir miyiz dediğimiz her şeyi bize 52 senede gösteren (gerçi benim yaşım 40, belli bir kısmına şahit oldum ama), Patti Smith’ten Miles Davis’e kadar buralarda en büyük müzisyenleri ağırlamış bir kültür sanat vakfından bahsediyoruz ki dünyada da aslında örneği çok azdır. O yüzden biz İKSV’nin bir mekânı olarak -bir tık tabii ki de gençlere yönelik program yapan bir yer olarak- bu tarafı hiçbir zaman kaybetmemeye çalıştık. Keşifler, yenilikler, efsaneler her zaman burada olsun, belli bir noktada mekândan çıkalım festivalimiz olsun, her zaman bu şehre bir değer katmaya çalıştık. Bence Salon (sırf çalıştığım için değil, çalışmadan önce de hep derdim) bu şehrin en özel mekânlarından biri.
Salon konserlerini buluşmalarını 2017 yılından beri “Gezgin Salon” projesi ile Beyoğlu’ndan çıkarıp farklı mekânlara taşıyorsunuz. “Gezgin Salon”un yola çıkarken fikri sanatçıları daha büyük kalabalıklarla buluşturmaktı. Bugün gelinen noktada bir festivale dönüşen “Gezgin Salon” nasıl bir alan açtı kendine?
Gezgin Salon, bizim büyüdüğümüz ama son birkaç jenerasyonun göremediği şehir festivali alanını sahiplenmiş durumda. İki günlük bir şehir festivali evet ama daha çok, daha büyük, kamplı festivallerin olmaması hâlâ şehrin büyük eksikliği. Bununla beraber bizim sahiplenmek istediğimiz, gençlere ulaştırmak istediğimiz alan her zaman şehir festivali fikriydi. Şu an üç senedir bunu hakkıyla yapmaya çalışıyoruz. Umuyorum daha da devamını getireceğiz.
Gezgin Salon festivali artık şehir hayatında kendine özel bir yer edindi. Programının açıklanmasını beklemek, o heyecanı duymak gerçekten çok güzel. Üçüncüsünü düzenleyeceğiniz festivale sayılı günler kala geçtiğimiz yılın unutulmazları neler oldu? Festivalcilerden nasıl dönüşler aldınız?
Geçtiğimiz yılın unutulmazlarından biri kesinlikle cumartesi günü sahne alan L'Impératrice’ti. Bu kadar coşkulu bir seyirci ve bu kadar coşkulu bir grup az görülürdü. Muazzam bir etkileşim vardı. Sahne performansları, görselleri vs. hepsi muazzamdı. İkinci sene daha oturmuş bir festival olduğu için seyircinin evet Gezgin açıklandı ve evet Gezgin Salon Festivali var şehirde diye koşa koşa gelmesi de büyük bir keyifti. Geçen senenin en unutulmaz anı benim için cumartesi gününü bitirdikten sonra evet bu seneyi de çok başarıyla yapıyoruz ve sanırım bu festival ben olsam da olmasam da çok daha uzun süreler devam edecek dediğim andı.
Geçen seneki festival de coşkusu da şahaneydi ki bu yıl da öyle olacağını düşünüyorum. Bu yılın Gezgin Salon Festivali için nasıl bir hazırlık, programlama süreci geçirdiniz? Festivalin bu yılı nasıl olacak biraz bahseder misiniz? İki gün de dopdolu bir program bekliyor festivalcileri, Travis büyük bir sürpriz oldu.
Aslında bu seneki Gezgin Salon Festivali süreci geçen senenin bir ay öncesinde başladı. Çünkü yabancı grupların turnelerine girebilmeniz için çok önceden teklifler atmanız gerekiyor. Biz çok uzun süredir sahne vermek istediğimiz Parcels’a Haziran 2023 yılında teklif attık. Ardından da konfirmasyonunu Eylül 2023 yılında aldık ve bu sayede de hangi hafta sonu yapacağımızı belirlemiş olduk. Ardından biraz nakış gibi işlemek oluyor lineup dediğimiz running order dediğimiz kısım. Almak istediğimiz yerli, yabancı grupların hepsiyle yüzlerce hatta binlerce yazışma yapıldı. Çok istediğimiz grupların bazılarının turnesi uymadı. Bazıları da çok güzel denk geldi. Biz aslında şubat ayında ilk üç ismi açıkladığımızda belli bir kısmı taslak olarak hâlihazırda belliydi. Ardından nisan ayı gibi, yerli programın dahil olduğu kalan isimleri açıkladık. Cumartesi headliner’ımız ile ilgili tarihsel sebeplerden dolayı biraz bekledik. Ama heyecanımız büyüktü. Güzel bir sürpriz olacağını da biliyorduk. Ardından zaten mayıs ayında Travis ile son noktayı koyduk. Miles Kane de Salon konserinin ardından sahneye tekrar katmak istediğimiz bir isim oldu.
Bir de programa Tuz Biber gösterileri eklendi bu yıl. “Komedi Salonu”na yer verme fikri nasıl gelişti? Katkısı ne olacak müzik festivaline?
Komedi sahnesi ya da stand-up sahnesi ya da performing arts artist dediğimiz alanlar aslında yurt dışında büyük festivallerde çokça var. İkinci bir sahne açmak, alternatif sahneler geliştirmek vs. uzun süredir aklımızda olan bir fikirdi. Müzik konusunda kendimize güvenmekle beraber İKSV gibi bir yerde farklı alanlara dokunmak da en büyük isteğimizdi. Parkorman bunun için çeşitli alanlar sunan bir mekân. Geçen sene bir amfi alanı sağlayabileceklerine dair bir işaret almıştık. Hatta yapabilir miyiz? diye de düşünmüştük. Amfinin tamamen inşaatının ve içeriğinin gelişmesi bu seneye kısmet oldu. İki senedir Tuz Biber ile bu konuyu konuşup ilerletmek istiyorduk. O yüzden bu seneye kısmet oldu diyebilirim.
Bu yıl Peçeteye İstek’ten hangi isim çıktı peki? Dinleyicilerin istekleri arasında başka kimler vardı?
Dinleyicilerin istekleri bitmiyor öncelikle. Oradaki büyük isimleri saymıyorum çünkü bazı istedikleri isimlerin neredeyse tüm festivalin yapılışının yedi, sekiz katı bütçe istediklerini seyircimiz çok bilmiyor. Bunu da anlayışla karşılıyoruz. Ama zaten son üç, dört senedir peçeteye isteklerin olmazsa olmazı Parcels’tı. Biz bu sene Parcels’ı hedef koyduk ve onlara göre bir tarih belirleyelim dedik. Yazışmayı da bu şekilde yaptık ve hafta sonu tarihimizi de bu şekilde belirleyelim dedik. Onun dışında Miles Kane, Salon için peçeteye istekken Gezgin’e de kısmet oldu, La Femme aynı şekilde senelerdir istek aldığımız bir isimdi. Bu sene Salon’un açılışını onunla yaptık. Ardından hemen Gezgin’de de beraber olalım dedik. Bir de tabii ki de Monsieur Minimal’i de saymam gerekiyor. Kendisi yeni bir isim ve son bir, iki senedir seyircimizin çok istediği bir isim. Onları da Salon’dan önce festivalde konuk edeceğiz.
İKSV’de görev almaya başladığınız 2013 yılından önce de siz Rock’n Coke’tan One Love’a birçok festivalde görev aldınız. O zamanlar için İstanbul festival açısından daha zengindi ancak yıllar içinde bu festivaller bir bir kaybedildi. Şimdi yeniden canlanıyor diyebiliriz belki. Yıllar içindeki artan müzik festivali erozyonunu ve bugünü başta içerden biri sonra da bir dinleyici olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
2002 benim 18 yaşına bastığım ardından da İstanbul sahnesinin her yaz birden fazla festivale sahip olduğu bir zamandı. Biz her seferinde kendi arkadaşlarımla da iş arkadaşlarımla da konuşurken benim yaşımdakiler olarak o günleri büyük mutlulukla anarız. Çok güzel anlar yaşadık, orada büyüdük. Zaten festival yapma fikri buradan çıktı. Biz bu festivallerle büyüdük ve gençler de bu festivalleri görmeli diye. Tabii ki bir eksilme oldu. Bunun dışarıdan etkeni çok fazlaydı. Sadece ekonomik ya da ülkenin sosyo-politik kısmı değil, araya pandemi bile girdi. Ama o dönemlerde gençken, benim gibi hâlâ bu sektörde çalışanlar, o günleri sadece güzel anılar olarak yad etmek yerine şu anda madem biz bu işlerdeyiz o zaman bu işleri devam ettirelim diye çabalıyoruz. Bunu bir misyon olarak aldık. İKSV de diğer kurumlar da bu şekilde davranıyor. O yüzden evet geçmişi güzel yad edelim ama geleceğe de bakmamız gerekiyor. Eksikler var ama biz de İKSV olarak bir şehir festivalini ortaya koymalıyız, bu şehrin yerel belediyeleri ve diğer kurumları da aynı şekilde bu işin altına elini koymalı ki insanlara masal anlatmak yerine bunları gerçekten yaşatmalıyız. Bizim Gezgin Salon Festivali ile amacımız buydu. İki günlük şehir festivali. Benim hayatta en çok sevdiğim anılarımdan biri One Love Festivali’ydi ve şu an destekçisi olan +1 ile bu festivali gerçekleştiriyorum. Bence hepimiz, sadece kurumlar değil seyirciler de bu değerli girişimlere katkıda bulunmalıyız.
Yoluna çok güzel devam eden bir festival bunun ne kadar emek istediği, özveri gerektirdiği ortada. Gezgin Salon üçüncü yılında henüz genç bir festival ama geleceğini nasıl hayal ediyorsunuz? Mevcut politik ve ekonomik şartlar altında bir müzik festivalinin uzun yıllar devam edebilmesi nasıl mümkün olabilir?
Mevcut şartlarda, şu anki şartlar sürse bile bir müzik festivalinin devamı için büyük destekçiler gerçekten ülkemizde ilk zamanlardaki festivallerden beri şart. O yüzden biz bu hayalle yola çıktığımızda, konuyu taşıdığımız +1 bizimle beraber olduğu için çok şanslıyız. Onlar yanımızda oldukça, diğer destekçilerimiz yanımızda oldukça, Sephora gibi Enuygun gibi, Borusan gibi isimlerle beraber uzun yıllar sürdüreceğimizi düşünüyorum. Destekçiler haricinde seyircinin daimi katkısı da çok büyük. Yurt dışındaki örnekleri onlar bize gösterirken biz de aslında onlara yurt dışındaki örneklerde bir biletin çıktığında nasıl 24 saatte bittiğini de hatırlatmak isteriz. Onlar konserleri, festivalleri yalnız bırakmıyorlar, bizi de yalnız bırakmamasını isteriz seyircilerin. Bu karşılıklı olacak bir şey. Tabii ki hayat ne getirir bilemediğimiz bir dönemdeyiz ama Salon’un 15. senesine yaklaşırken (ki bir mekân için İstanbul’da bayağı iyi bir yaş) Gezgin’in üçüncü senesinde şu an 15. senesini görebileceğini düşünüyorum. Umuyorum daha nice 15’leri de olur.
Dünya festivallerini takip ediyor, burada şahane bir festival düzenliyorsunuz. Sizin hayalinizdeki dünyaca ünlü festivalin programında kimler var? Kimleri bir arada sahnede ağırlamak, izlemek isterdiniz?
Bu konuyla ilgili çok fazla soru gelmekle beraber, tabii ki de bazı isimler seyircilerin çok fazla istediği isimler onları da biliyorum, biraz spekülasyona da kaçabiliyor ama tabii ki şartlar elverse isteyeceğim isimler aynı isimler olacak. Tabii ki de burada bir Radiohead görmek istiyoruz ya da festival olduğunda en azından bir The Smile görmek istiyoruz. Bunların hepsine teklifler de getirildi bu arada. Özellikle sosyal medyada çok fazla bu isimleri neden getirmiyorsunuz dediklerinde aslında içten şöyle bir hissimiz var. Bu isimlerin hepsine yazıldı, hepsiyle konuşuldu, ya tarih ya bütçe bir şeyler uymadı. Bu konuda bu senenin en büyük isimlerinden biri mesela Slowdive’dı. Gezgin Salon’a neden Slowdive gelmiyor denildi ama aynı zamanda seyirci Slowdive’ın turne tarihine baksaydı, bir sene önceden o tarihlerde Glasgow’da olduklarını görürlerdi. Benim çokça hayalim var. Çokça isim var. Bazıları bana özel isimler ve bence burada çok kitlesi yok, bazıları hepimizin beraber istediği isimler. Bizim buradaki duruşumuz biraz daha siz peçeteye istekleriniz yazın biz de elimizden geleni yapalım diye. Çünkü hayalleri gerçekleştirmek üzerine kurulu bir çabamız var. O sebeple şu gelse bu gelse ne güzel olurdu demek yerine elimden geleni yapmayı ve insanları sürprizlere boğmayı tercih edeceğim.
Son olarak son günlerde keşfettiğiniz, yakın takibe aldığınız isimler var mı, varsa bizimle paylaşır mısınız?
Hermanos Gutiérrez bu ara en çok dinlediğim isimlerden biri kesinlikle. Bar Italia çok sevdiğim bir isim. Bu isimleri sayabilirim.
Çok teşekkür ederim, festivalde görüşmek dileğiyle...
29-30 Haziran’da Bonus Parkorman’da gerçekleşecek +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.