Victor Hugo’nun ölümsüz aşk hikâyesi Notre Dame'ın Kamburu'ndan uyarlanan Notre Dame de Paris müzikali, orijinal dili Fransızca’da ve 21 performansla sahnelenmek üzere, 9-25 Mart tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi Ana Tiyatro’ya konuk oluyor. Müzikali seyretmeden önce performans sergileyen Angelo Del Vecchio, Robert Marien ve Richard Charest ile sohbet etme fırsatı bulduk.
İlk olarak 1998 yılında Paris’te sahnelenen Notre-Dame de Paris müzikalinin müzikleri Riccardo Cocciante tarafından bestelenirken, sözleri Luc Plamondon tarafından yazıldı. Guinness Rekorlar Kitabı’na “ilk yılında en çok izleyiciye ulaşan müzikal” olarak giren Notre Dame de Paris’te yer alan Vivre, Belle ve Le Temps Des Cathédrales şarkıları da uzun süre müzik listelerinde üst sıralarda kaldı. Palais des Congres Paris'te başlayan aşk hikâyesi, yaklaşık 20 yıl sonra bugün, tıpkı ilk günkü gibi büyük bir heyecanla sahnelenmeye devam ediyor. Üç yıl önce Zorlu PSM’de de İngilizce sergilenen müzikal bu defa orijinal dilinde, Fransızca olarak izleyicisiyle buluşuyor.
Notre-Dame de Paris müzikali daha başlarken inanılmaz yüksek bir tempo ve dekor şovuyla selamlıyor bizleri. Daha önce birçok kez izleyenler bile her seferinde ilk izlediği heyecan ve büyüyle bu kültleşmiş müzikale hayran bakışlar atıyor. Müzikalin evrenselleşen konusu artık bize alt ya da üst yazıya bakma gereği de doğurmuyor. Dolayısıyla orijinal Fransızca sergilenen performans boyunca tüm ekibin bitmeyen enerjisine, akrobasi hareketlerine ve aşina olduğumuz şarkılara odaklanmak kalıyor. Hatta bazı akrobasi hareketlerini izlerken performansçıların başına bir şey gelme ihtimaline karşı endişeye kapıldığımız da oluyor. Müzikalin şaşmaz bir matematiksel uyumu var ve sanki tüm sanatçılar saatli bir biçimde birbirine kurulu ve senkron halindeler. Şarkılara zaten artık yorum yapmak imkânsız çünkü fazlasıyla kültleşmiş şarkıları duyduğumuzda müzikalin görsel uyumuyla birlikte bir büyüye kaptırıyoruz kendimizi. Çok fazla üstüne söz söylemeden sırasıyla Quasimodo, Frollo ve Gringoire rolleriyle karşımıza çıkan Angelo Del Vecchio, Robert Marien ve Richard Charest’e sorduğumuz birkaç soruyla müzikale daha derinden bakmaya çalışıyoruz.
Notre-Dame de Paris ile tanışmanız nasıl oldu ve seçmelerde nasıl bir süreçten geçtiniz?
Richard Charest: Hepimizin bambaşka hikâyeleri var. Ancak hepimizin tanışıklığını sağlayan söz yazarı Luc Plamondon’dur. Plamondon ile 1999 yılında tanıştım ve o zaman kast belirlemeleri yapılıyordu. İlk önce kaptan olan Phoebus karakterinde performans sergiledim. Yedi yıl sonra ozan olan Gringoire karakteriyle devam ettim ve hâlen daha o karakteri oynuyorum. Tabii süreç boyunca ekibe yeni şarkıcılar ve performansçılar eklenerek en uygun hâle gelene kadar çalıştık.
Robert Marien: Luc Plamondon’la ilk kez kast oluşturulurken tanıştım. O zamanlar Londra’da Victor Hugo’nun Les Misérables (Sefiller) eserinden uyarlanan meşhur müzikalinde çalışıyordum ve ertesi yıl Kanada’daki Notre Dame de Paris prodüksiyonunda Phoebus karakteriyle başladım. Daha sonra 2005 yılında özel bir seçme ile Paris’teki ekibe katılarak şu an hâlen oynadığım Frollo karakteriyle devam ettim. Genel olarak açık bir audition yapıyoruz, ben aynı zamanda yönetmen yardımcısıyım oyuncuları seçerken ve belirlerken fiziksel performanslardan ses rengine kadar incelediğimiz standart bir süreç geçiriyoruz.
Angelo Del Vecchio: Ben İtalyan kökenli bir şarkıcıyım daha önce de İtalya’da Notre Dame de Paris’te İtalyanca performans sergilemiştim. Aslında üç farklı dilde şarkı söyleyebiliyorum bu yüzden seçmelerde de bu göz önünde bulunduruldu. Quasimodo karakteriyle 2012 yılında başladım ve hâlen daha devam ediyorum.
Richard Charest: Evet Angelo bu konuda biraz çalışkandır önümüzdeki sene de Türkçe söylerse şaşırmayın. (Gülüşmeler)
Bu arada hepiniz tiyatro ya da müzikal eğitimi mi aldınız? Açıkçası hangi disiplinlerden geldiğinizi de merak ediyorum.
Robert Marien: Hepimiz çok farklı disiplinlerden geliyoruz. Ben mesela tiyatro ve müzikal eğitiminden geliyorum. Daha önce de Broadway’den Londra’daki Les Misérables müzikallerine kadar çeşitli projelerde çalıştım. Ama aslında oyuncuyum ve kendimi başka alanlarda da sürekli geliştiriyorum ki bu da sanırım diğer ülkelerdeki prodüksiyonların ilgisini çekiyor.
Richard Charest: Ben söz yazarıyım aslında. Genellikle tiyatro oyunu müzikleri için söz yazıyordum. Sahne üstü deneyimim Notre Dame de Paris ile başladı ve hâlen daha devam ediyorum.
Angelo Del Vecchio: Ben Voice yarışmasında keşfedilmiş İtalyan bir pop şarkıcısıyım. Ama rock müziğine kadar çok çeşitli çalışmalar da yapıyorum.
Daha önce de geldiniz İstanbul’a ancak bu seferki performansta bizi neler bekliyor?
Robert Marien: 20 yıl önce başladığımız konseptin dışında bir farklılık yok. Tüm performanslar ve şarkılar aynı yalnızca bu sefer müzikalin orijinal dili olan Fransızca olarak temsil vereceğiz.
Richard Charest: Her ne kadar müzikalin orijinal ruhuna daima sadık kalınmaya çalışılsa da değişen zamanla birlikte kostümlerde veya bazı ışık tasarımlarında yeniliklere gittik. Müzik kalitesinde değişiklikler yaptık ve koreografilerde bazı yeniliklere gittik ancak çok küçük değişimler bunlar.
Prova süreçleriniz nasıl geçiyor?
Richard Charest: Gittiğimiz ülkelerde prömiyer gerçekleşmeden bir hafta öncesinde tüm dekor, aksesuar ve materyallerin doğru çalıştığından emin olarak o sahnede provalar gerçekleştiriyoruz. Çünkü yeni eklenenler de oluyor ve onların da alışmasını sağlamak durumundayız.
Robert Marien: Evet kesinlikle çünkü ön plandaki ana karakterlerimiz belki aynı ancak arka planda devinen akrobat ve dansçılarımıza yeni eklemeler oluyor ve adapte olmaları için yeniden provalar gerçekleştiriyoruz. Bu aynı zamanda sakatlanma ihtimalini de azaltıyor.
Angelo Del Vecchio, Robert Marien ve Richard Charest’ın dışında ekipteki diğer sanatçıların da aynı enerji ve ruha sahip oldukları anlaşılıyordu. Kulislerine girdiğimizde muazzam bir konsantrasyon ve neşe içinde hazırlıklarını yaptıkları görülüyordu. Dolayısıyla modern, deneysel veya minimal müzikallerin var olduğu gerçeği dışında kendine has bir tarzı olan Notre-Dame de Paris müzikalini görmeyenlerin izlemesini tavsiye ederim. Öte yandan Türkiye’de son zamanlarda denenen müzikal yorumlarını da düşününce özellikle müzikal yapmak isteyen rejisörlerin ve oyuncuların bu tutarlı devinimi görmesi gerektiğini düşünüyorum.