Henüz 12 yaşında başladığı kariyerinde şimdiden iki albüm ve birçok single çıkaran İngiliz şarkıcı Billie Marten, “Güneşin Kadınları” serisi kapsamında 31 Ekim’de Babylon’da hayranlarıyla buluşacak. Türkiye’de ilk kez konser verecek olan Marten özgürlüğe, yaşama ve başkaldırıya dair şarkılarıyla müzikseverleri karşılayacak.
Son olarak yıl içerisinde Betsy ve Cartoon People single’ları ve Feeding Seahorses by Hand albümüyle hayranlarının karşısına çıkan Billie Marten ile çalışmaları, albümleri, erken yaşta başlayan müzik kariyeri ve müziği üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kariyerinize çok erken bir yaşta, henüz 12 yaşındayken başladınız ve şu ân da 20 yaşındasınız. Kariyeriniz nasıl başladı? İlk kez şarkı söylediğinizde nasıl hissettiniz?
Çok tuhaf hissettim ama bir yandan da normal geldi. Aslında senin için yeni olan bir şey çevrendeki insanlar tarafından normalleştirilebilir. Müzik endüstrisine genç yaşta girmek bir taraftan da tesadüftür ama bunu yaptığım ve çevremdeki insanlara güvendiğim için çok mutluyum.
Video kliplerinizde sizi genellikle yeşillikler içinde, göl ve nehir kıyılarında görüyoruz. Doğal hayata dair bu yaklaşımınız ve kullanımınız ilgi çekici. Doğal hayat hakkında ne düşünüyorsunuz ve niçin video kliplerinizde bu kadar yaygın?
Yorkshire’da büyüdüm ve orada doğa bana çok ilham verdi. Bence bu müziğimle doğrudan bir uyum oluşturdu. Ayrıca okuduğum şiir ve kitaplar da doğaya referans veriyordu. İnsanlar çevresinden derinden etkilenir, sanırım ben de erken müzik hayatımdaki pastoral sahnelerde bundan çok etkilendim.
Sevdiğiniz, ilham aldığınız şarkıcı/müzisyenler kimler? Müziğiniz ve kariyeriniz için örnek aldığın bir sanatçı veya şarkıcı var mı?
Ailem kariyerimin en başından beri iyi bir başlangıç yapmamı sağladı. Onlar her ne dinliyorsa ben de onu dinliyordum. Çokça 70’lerin folk ve rock müzik şarkılarıyla klasikleri dinledim. Ama Nick Drake, John Martyn, Joni Mitchell gibi akustik gitar çalan şarkıcılara daha fazla meylettim. Bu bana gitar öğrenme konusunda oldukça yardımcı oldu ve yazma süreci üzerine gerçek anlamda düşünmemi sağladı.
2019’da iki single’ınız çıktı: Besty ve Cartoon People. Ayrıca bu yıl ikinci stüdyo albümünüz Feeding Seahorses by Hand piyasaya sunuldu. Nasıl bir yapım süreci geçirdiniz?
Kayıtları Ethan John’un evinde 10 gün içinde tamamladık. Birkaç gün içerisinde tüm vokal ve gitarları kaydettik, sonra dört parçada tüm şarkıları tamamladık. Ardından bazı sesleri azaltmak, bazılarını kalınlaştırmak ve düzenlemek üzere Rockfield’a gittik. Ama bütün albüm aslında oldukça ham ve el değmemiş bir hâlde, onları fantezi demoları şeklinde düşündük. Tüm bunlar çok sevimli bir deneyim oldu. “Mice” ve “Besty” aslında demo hâlindeydi ve onları eski prodüktörüm Rich Cooper ile yapmıştım. Onlar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadık çünkü yeni bir kayıtla onları daha iyi bir hâle getirebileceğimi hissetmedim. Bu şarkılar Hackney’deki küçük stüdyoda tamamlanmıştı.
Bu sanırım sizin İstanbul’daki ilk konseriniz olacak. Türkiye ve Türkçe müzik hakkında ne düşünüyorsunuz? Takip ettiğiniz veya bildiğiniz biri var mı?
Evet, bu benim İstanbul’daki ilk konserim olacak ve bunu dört gözle bekliyorum. Maalesef Türk bir müzisyen tanımıyorum ama muhtemelen yakında bazılarını keşfedeceğim.
Dünyanın pek çok köşesinde konser verdiniz. En çok nereyi sevdiniz ve nerede dinleyicilerinizle özel bir ilişkiye sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Sanırım bu konserin ne kadar iyi veya kötü gittiğine bağlı bir durum. Genelde bir yer hakkında görüşümü bu belirler. Ama genel olarak Hollanda ve Almanya’yı seviyorum, çünkü insanlar çok sessiz ama müzik konusunda oldukça da tutkulular. Çok saygılılar. Ama nerede çalarsam çalayım mutluyum.
Kariyerinize göz attığınızda ne düşünüyorsunuz? Nasıl bir değişim/süreç/farklılaşma yaşadınız?
Bunun hakkında çok fazla düşünmemeye çalışıyorum. Bu tıpkı ölmeden önce bir methiye yazmak gibi. Bence ilerlemeye devam etmek ve durmamak önemli. Şu ânda her şeyin mevcut hâliyle olma biçiminden memnunum.
Son olarak, yeni hedefleriniz neler?
Şu ânda yeni bir hedefim yok, sadece daha fazla müzik yapmak istiyorum. Bunu da şu ânda yapıyorum ve yapmaya da devam etme konusunda umutluyum.