Metallica, Iron Maiden, Judas Priest, Lynyrd Skynyrd, Dream Theater ve Opeth gibi toplulukları etkileyen, çift solo gitarlı grup formatının öncüsü Wishbone Ash’ten Andy Powell ile İstanbul konseri öncesi merak ettiklerimizi konuştuk.
Martin Turner, Andy Powell ve Steve Upton tarafından kurulan İngiliz topluluk Wishbone Ash, Andy Powell ve Ted Turner’ın öncülüğünde, çift solo gitarlı grup formatını popüler hâle getirmesiyle tanınıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, her iki gitaristi de 1989 yılında Traffic dergisinin “Rock tarihindeki 10 önemli gitaristi” listesine taşımış. Ayrıca 1972 yılında Rolling Stones ve Melody Maker dergileri tarafından “Bütün Zamanların En İyi 20 Gitaristi” arasında gösterilmişler.
Müzikal yolculuğuyla rock müziğin evriminde önemli yer tutan, gitar meraklılarına değerli bir miras bırakan en eski progressive rock gruplarından Wishbone Ash’in konseri, 24 Mayıs Cuma akşamı, saat 20.00’de İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Konser öncesi kuruluştan bugüne grubun öncü ismi ve tüm zamanların en iyi gitaristlerinden Andy Powell ile konuştuk.
Sahnelerde yanyana iki gitarın öne çıktığını görüyorsak bunun sebebi sizsiniz değil mi? Çift gitarın öncüsü Wishbone Ash’tir deniyor.
Evet, öyleydik. Thin Lizzy açıkça ilham kaynakları olduğumuzu söyledi. Birçok metal grubu, Iron Maiden ve Judas Priest gibi, bizim gitar sound'umuzdan etkilenmiş.
Bu çok gurur verici. Geçtiğimiz yıl Live Dates albümünüzün ellinci yaşını kutladınız. Günümüzde albüm kaydetmekle o yıllar arasında uçurum vardı. Sizin 51 yıl öncesine dair kayıt anınızı merak ediyorum.
O zamanlar iyi bir canlı kayıt tekniği elde etmek çok zordu. Kesinlikle buğu ile kıyaslanamaz. Rolling Stones mobil kayıt kamyonunu kullandık çünkü sadece bir veya iki mobil kayıt aracı vardı. Fazla canlı rock albümü yoktu. Birkaç konser kaydettik ve her konserden belirli bir parçanın en iyi performansını seçtik. Tek bir konser gibi farklı konserlerin karışımıydı. Tek bir performans hakkımız yoktu, tüm turne kaydediliyordu. O yüzden çok rahattık, keyifli bir deneyimdi ve o günlere ait harika anılarım var.
Live Dates birçok eleştirmen ve rock dinleyicisi tarafından ikonik kabul ediliyor ve hâlâ en iyi canlı kayıt albümlerden biri olarak adı geçiyor. Bu size nasıl hissettiriyor?
Live Dates, 70’lerin ruhunu ve Wishbone Ash’in zirvede olduğu bir dönemi yakalıyor. Kapak adeta sanat eseri, şarkıların sıralaması, her şey çok iyi. Argus ile elde ettiğimiz başarı da öyle. Bu tür tarihi kayıtlar, bir dönemin, bir zihniyetin kayıtları… Bu yüzden insanların hâlâ sevdiğini düşünüyorum. 70’lerin başlarının zihniyetini kristalize ediyorlar.
50 yılın ardından Live Dates Live geldi. 50’nci yılda geçmişe bir saygı duruşuydu değil mi?
Evet. Geçmişe, şarkılara saygı göstermek istedik. Bu konuda fazla düşünmedik. Albümdeki parçaları şu anda çaldığımız gibi yorumladık. Canlı bir konser hissi gibi…
Geriye dönüp baktığınızda sizi en çok gururlandıran şey nedir?
Grubun bu kadar uzun süre var olmasından gurur duyuyorum. Ancak en çok, oluşturduğumuz topluluktan gurur duyuyorum. Biri “Grubunuzu nasıl tanıtıyorsunuz?” diye sordu. “Tanıtmıyoruz. Biz sadece dekorun, kültürün bir parçasıyız” diye cevap verdim. Bunun parçası olmaktan gurur duyuyorum.
Uzun bir yol kat etiniz ve bu enerjinizle önünüzde daha çok uzun bir yol var görünüyor. Böyle söyledim fakat emekliliği düşünmüyorsunuz değil mi?
Emeklilik mi? Bu hayatı seviyorum, bana enerji veriyor ve kesinlikle genç tutuyor.
Harika! Peki o zaman hedef ne?
Garip bir zamanda yaşıyoruz. Şu anda yaşadığımız zaman korkutucu olduğu için yazılacak ve yorum yapılacak çok şey var.
Bu durumu sözlere dökmek istediğinize göre Wishbone Ash için şarkı sözleri önemli diyebiliriz.
Çok önemli diyebilirsiniz. Argus albümünde harika sözler vardı ve o sözler hâlâ geçerliliğini koruyor. Savaş hakkında, savaşın aptallığı hakkında, genç bir adamın bakış açısından oldukça felsefi sözler. Martin Turner orada oldukça sağlam iş çıkartmıştı.
Wishbone Ash geliyor dediğimde herkes ardından Argus dedi. İstanbul’daki dinleyici en çok o albümü seviyor sanırım. Siz?
Her albüm benim için değerli olsa da ve ben bunu söylemekten çekinsem de Argus ufak farkla öne çıkıyor. Türkiye’deki dostlara Blue Horizon ve Coat Of Arms’a da şans vermelerini söylemek isterim.
Teşekkürler. O hâlde son olarak, İstanbul konserinizde bizi ne bekliyor diye sorarak sizi özgür bırakalım.
İstanbul konserimiz İstanbul gibi olacak. Eski ve yeninin iç içe geçtiği o harika şehrinizde, biz de eski ve yeni parçalarımızla sahnede olacağız. Bunun için oldukça heyecanlıyız.