Asena Hayal ile küratörlüğünü üstlendiği İstanbul’un otuz yıllık gece hayatı kültürüne geniş bir perspektiften bakan İstanbul Nightlife Project’e ve Beats By Girlz Türkiye Festivali kapsamında Sevil Baştürk ile gerçekleştireceği “Geceler de Bizim” başlıklı söyleşiye dair merak ettiklerimizi konuştuk.
İstanbul Nightlife Project; İstanbul’un 90’larından 2000’lerine odaklanan, geçen otuz yıllık süreçte gelişen, dönüşen gece hayatı kültürünü bugünün İstanbul’undan bakarak okumaya çalışan bir proje olarak hayatımıza girdi. YouTube kanalında bir video röportaj serisi olarak yayımlanan proje kapsamında dönemlere tanıklık etmiş, aynı zamanda bu kültürün bir parçası hatta yaratıcısı olmuş işletmeci, dj, bar çalışanı, müzisyen, müdavim gibi birçok ismin tanıklıkları paylaşılıyor. Döneme ait hafıza tazeleyen hatta kimi yönleriyle hafıza oluşturan İstanbul Nightlife Project’in küratörlüğünü Asena Hayal üstleniyor. Projenin “Peki ya benim görme şansımın olmadığı 90’larda durum nasıldı, nasıl bir İstanbul yaşandı?” gibi sorular üzerine, kişisel bir meraktan ortaya çıktığını söyleyen Asena Hayal, “…bu proje ile geçmişe bakıp sızlanmaktansa daha umut verici bir yerden bakabilmeyi dert ediniyoruz.” diyor.
Asena Hayal; bu yıl 4-5-6 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek Beats By Girlz Türkiye Festivali kapsamında Sevil Baştürk ile bir söyleşide de konuşmacı olarak yer alacak. Festival katılımcılarıyla 6 Kasım Pazar günü, saat 18.15’te Yapı Kredi bomontiada 4. Kat #birlikte Sahnesi’nde, “Geceler de Bizim” başlıklı söyleşide buluşacaklar. Beats By Girlz Türkiye Festivali’ne dair ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
1990’lı yıllardan bugüne İstanbul’un gece ve eğlence hayatı kültürüne dair bir video röportaj serisinden oluşan İstanbul Nightlife Project’in küratörlüğünü yapıyorsunuz. Öncelikle projeyi sizden dinleyebilir miyiz? Hayata geçirmenizde sizi harekete geçiren ne oldu?
İstanbul 90’lar ve özellikle 2000’lerde eğlence ve gece hayatının pik yaptığı bir dönem yaşadı. Bir süredir sosyal medyada da karşımıza çıkan Newsweek dergisinin 2005 yılı kapağına “Cool İstanbul: Europe’s Hippiest City” başlığının atıldığı yıllar. Ben 2000’ler sonrası dönemde özellikle Beyoğlu gece hayatını görmüş ve yaşamış biriyim ve kent hafızasında kulüplerin ve gece mekânlarının dönemleri okuyabilmek adına önemli temsiliyetleri olduğunu düşünüyorum. Proje öncelikle tamamen kişisel bir merak üzerinden ortaya çıktı. 2000’lerden, yani benim “clubber” olduğum dönemlerden bugüne gelebilmiş mekân sayısı yok denecek kadar az. Kendimi ara ara Dogzstar’ı, Indigo’yu, Radar Live’ı, Dirty’yi birilerine anlatmaya çalışırken buluyorum. Peki ya benim görme şansımın olmadığı 90’larda durum nasıldı, nasıl bir İstanbul yaşandı gibi sorular projenin ortaya çıkmasında tetikleyici oldu diyebilirim.
Projenin İstanbul’un gece ve eğlence hayatı kültürüne nasıl bir katkısı olmasını amaçlıyorsunuz? İstanbul Nightlife Project neleri kapsıyor?
İstanbul Nightlife Project’i, farklı müzik türleri ve kültürler üzerinden İstanbul’un otuz yıllık gece hayatına geniş bir perspektiften bakıyor. Dönemlere tanıklık etmiş dj, bar çalışanı, işletmeci, kapı görevlisi, müzisyen, müdavim gibi birçok ismi projeye dahil etmeye çalıştık. Projenin başından itibaren nostalji yapan bir yerde konumlanmayacağımızın altını çizdik. Otuz yıllık süreçte gelişen, dönüşen bir kültürü bugünün İstanbul’undan bakarak okumaya çalışmak ve bugünün gece hayatını ateşleyici bir yerde konumlamak öncelikli derdimiz. Dolayısıyla bu proje ile geçmişe bakıp sızlanmaktansa daha umut verici bir yerden bakabilmeyi dert ediniyoruz.
İstanbul Nightlife Project’in tanıtım metninde “bugünün parti kültürünü şekillendiren ve birçok insana ilham vermiş “gecenin çocuklarına bir saygı duruşu niteliğindedir.” diyorsunuz. Kim bu “gecenin çocukları”, bugüne etkileri ve katkıları neler oldu?
80 darbesi sonrası kendini toparlamaya çalışan bir ülkenin 80’ler sonu ve politik olarak karanlık yıllarına tekabül eden 90’larında kendilerine özgür olabilecekleri alanlar yaratan, elini taşın altına sokup dünya standartlarında mekânları İstanbul’da var eden, müziğe erişimin şimdiki kadar rahat olmadığı bir dönemde iyi müziği ülke insanıyla buluşturan, sokaklarda, pasajlarda toplanan, üreten, düşünen herkes, gece hayatında varlık gösteren kadınlar, lubunyalar, bugüne geldiğimiz noktada birçok şeyin önünü açmış, fitili ateşlemiş herkes gecenin çocuklarıdır.
Bugün bundan 10 yıl önceye göre bile keskin bir şekilde değişen ve dönüşen bir “eğlence” hayatı söz konusu. Parti kültürü, gece hayatı hakkında içeriden biri olarak bugün için siz neler söylersiniz?
Bugünden 10 yıl önceye baktığımızda Asmalı’da sandalyelerin kaldırıldığı, Emek sineması yıkımı ve Gezi’nin hemen öncesi döneme denk geliyor. Bu süreçle başlayan ve Beyoğlu’nun sistematik olarak “yok edilmesine” yönelik bir dönem yaşandı. Bugün özelinde konuşacak olursak 10 yıl ve devamında gelen sonrası süreçten kültürel olarak daha iyi, sektörel olarak daha kötü bir yerde gece hayatı. Dünyadaki örnekleriyle kıyaslayabileceğimiz büyük bir gece kulübü veya böyle bir kültürden söz edemiyoruz fakat Beyoğlu’nda underground diyebileceğimiz hâlâ yetersiz de olsa yeni mekânların açılıyor olması ve bu mekânların daha kapsayıcı, LGBTİ+ müzisyenlere alan açan mekânlar olması önemli. Ben de dahil olmak üzere birilerimizin hâlâ Beyoğlu’nda kalmak konusunda direttiği ve bunun da karşılık bulduğu bir döneme girdik diye düşünüyorum. Tomtom Sokak’taki hareketlilik, Hayriye Caddesi’ndeki yoğun kalabalık bir potansiyel olduğunu ve buna karşılık yeni alanların ortaya çıkacağının bir göstergesi bana göre.
İstanbul Nightlife Project yolculuğunda şu an nerede ve devamı nasıl olacak? Tamamlanacağı yer belli mi?
Video röportajlarımız devam ediyor. Listemizde olan ama henüz ulaşmadığımız çok isim var. Bu proje pandemi öncesi bir festival fikriyle ortaya çıkmıştı ve pandemi ile birlikte dijital bir projeye dönüştü. Festival fikrimiz hâlâ baki. Farklı dönemlerden farklı müzisyen ve dj’lerin bir arada olacağı, söyleşi ve panellerin yer alacağı, çoklu sahne kurgulu bir festival üstünde düşünüyoruz. Projenin çok istediğimiz bir de kitap ve sergi ayağı var. Bunlar için de biraz zaman ve para gerekiyor. :)
Beats By Girlz Türkiye Festivali; eşit, kapsayıcı ve birlikte olma hedefiyle hareket eden bir müzik ve teknoloji buluşması olarak bu yıl ilk kez gerçekleşecek. Siz de konuşmacılar arasındasınız. Festival hakkında düşünceleriniz nedir? Müzik dünyasında nasıl bir yeri olacak?
Festivalin ortaya çıkış sürecini başından beri ilgi ve merakla takip ediyorum. Her sektörde olduğu gibi cinsiyet eşitsizliği festivaller, müzik ve teknoloji alanında da maalesef bugünün en büyük sorunlarından biri. Böyle bir festivalin ihtiyacı da bunun bir sonucu. Müziğin demokratikleşmesi, erişilebilir olması ve festivalin kadın+’ları kapsıyor olması birçok yeni ses ve ismi izleyici/dinleyici ile buluşturacaktır düşüncesindeyim.
Festivalin öne çıkardığı “kalıpsız”, “kuralsız”, “ön yargısız” olma hâlleri müzik dünyasında üreten tarafta biri olarak sizin için ne ifade ediyor?
Politik baskının arttığı, ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkede böyle alanlar açılabildiği, insanların birbirini dinleyip anlayabileceği diyalog ortamlarının yaratıldığı bir festivalin olması önemli. Erkek egemen bir sektörde kadın+ görünürlüğünü öne çıkaran Beats by Girlz Türkiye Festivali umarım başka festival ve etkinliklere de örnek olur.
Festival kapsamında 6 Kasım’da Sevil Baştürk ile 90’lardan günümüze, dönüşen gece hayatını feminist bir perspektif üzerinden konuşacağınız “Geceler de Bizim” başlıklı bir söyleşiniz olacak. Başlık oldukça merak uyandırıyor. Neler konuşacaksınız bu söyleşide?
Söyleşi 6 Kasım Pazar saat 18:15’te Bomontiada’daki festival mekânının 4. katında gerçekleşecek. Sevil Baştürk, İstanbul’un 90’lar döneminde gece hayatının tam içinde yer almış feminist aktivist bir isim. Dönemin önemli mekânları Andon, Magma ve Switch’te çalışmış ve Hip Productions (J&B Dance and Techno Festival’in de yaratıcısı) ile beraber konser ve festivallerde görev almış biri. Tanıklık ettiği dönemin gece hayatını kadın hareketi, LGBTİ+ hareket, kamusal alan ve dönemin politik kodları üzerinden değerlendirmeye ve biraz daha karanlık diyebileceğimiz tarafları üzerinden konuşmaya çalışacağız.
Bir parçası olmanızın yanı sıra festival izleyicisi olarak Beats By Girlz Türkiye Festivali programından neler dikkatinizi çekti, neleri takip edeceksiniz?
Podcast serisini severek takip ettiğim ve birkaç gün önce programı Mental Klitoris’e davet ettiği Lezbiyen Erotik Şiir yaratıcısı Arzu Bulut yayını sonrası hesabı askıya alınan Hazal Sipahi, sevgili Ekim Acun ve Sude Belkıs’ın “Dijitale İçerik Üretmek” başlıklı konuşmasını merak ediyorum. Esra Aysun, Elif Cemal ve Katie Popperwell’in “Future of Festivals” ve Beril Sarıaltun, Erin Barra, Lizzy Ellis’in “Global Look At Gender Equality In The Music Industry” konuşmalarını mutlaka takip edeceğim.
İstanbul Nightlife Project’in YouTube kanalına buradan ulaşabilirsiniz.
Alternatif bir müzik ve teknoloji buluşması olan Beats By Girlz Türkiye Festivali 4-5-6 Kasım tarihlerinde konserler, atölyeler, konuşmalar ve DJ performanslarıyla Yapı Kredi bomontiada ev sahipliğinde ziyaretçilerini ücretsiz olarak ağırlayacak. #BuFestivalBizim diyerek yola çıkan Beats By Girlz Türkiye Festivali, #birlikte etiketiyle tüm ziyaretçileri öğrenmeye, düşünmeye, güçlenmeye ve eğlenmeye bekliyor.
Beats By Girlz Türkiye Festivali’ne dair ayrıntılara buradan ve programa ise buradan ulaşabilirsiniz.