Sinema sanatı üzerinde kısa filmlerin etkin rolünün bilinciyle, Türkiye’de bu alanda bir platform oluşturarak öncü etkinliklerden biri hâline gelen ve bu yıl çevrim içi olarak 22 Mart – 1 Nisan tarihleri arasında 17. kez düzenlenecek Akbank Kısa Film Festivali üzerine editörlerimiz Begüm Kakı ve Damla Merve Pekdoğan festival direktörü Selim Evci ile konuştu.
Bu yıl 17.’si çevrim içi gerçekleştirilecek olan Akbank Kısa Film Festivali ilk olarak 2004 yılında geniş bir kitle tarafından takip edilen kısa filmlerin yapımını özendirmek, uygun koşullarda gösterimini ve izleyiciye ulaşmasını sağlamak, ülke sinemasına katkıda bulunan yeni sinemacıları desteklemek, kısa filmi tanıtmak, dünyadan ve Türkiye'den gelen farklı kültürlerdeki örneklerini sunmak, bir festival kültürü içinde kısa filmin tartışılacağı platformu sağlamak, sinemaseverlerin keyifle izleyecekleri bir festival geleneği oluşturmak amacıyla seyirci karşısına çıktı. Bugüne kadar Reha Erdem, Jessica Woodworth, Yeşim Ustaoğlu, Cafer Panahi, Ahmet Uluçay, Tayfun Pirselimoğlu, Coşkun Aral, Barış Pirhasan gibi çok sayıda yerli ve yabancı değerli sanatçıyı masterclasslar ve filmleriyle ağırlayan Akbank Kısa Film Festivali, “Festival Kısaları”, “Dünyadan Kısalar”, “Kısadan Uzuna”, “Deneyimler”, “Belgesel Sinema”, “Perspektif”, “Özel Gösterim” ve “Forum” bölümlerinde kısa filmleri seyircilerle buluşturuyor. Bu yıl cast Direktörü Nimet Atasoy, Yapımcı Sinan Yusufoğlu ve Yönetmen Selim Evci’den oluşan yarışma ön eleme jüri kurulunun 71 ülkeden toplam 2.048 kısa film arasından yaptığı değerlendirme sonucunda “Ulusal Yarışma Festival Kısaları” bölümüne 14 film, “Uluslararası Yarışma Dünyadan Kısalar” bölümünden ise 14 film “En İyi Film Ödülü” için yarışacak.
2004 yılında festival kültürü içinde kısa filmi öne çıkarmayı, bir gelenek oluşturmayı amaçlayarak yola çıkan Akbank Kısa Film Festivali’ni dünden bugüne düşündüğünüzde olduğu noktayı nasıl değerlendirirsiniz? Festivalin uzun yolculuğunu anlatabilir misiniz?
Akbank Kısa Film Festivali 2004 yılında sadece ulusal bir yarışmayla başlamıştı. O günden bugüne oluşan ilgi bizi sürekli besledi. Etkinliği çok sayıda bölümün bulunduğu, uluslararası bir yarışmayı da kapsayan, yeni projelerin kolektif bir şekilde hayata geçtiği bir festivale dönüştürdü.
Türkiye’de kısa filmin gelişmesinde festivalin bu 17 yıllık yolculuğunun nasıl bir etkisi oldu sizce?
Festivaller kısa filmlerin yaşam alanı. Yeni bir film yapan, hatta ilk filmini yapan biri için inanılmaz önemli bir alan. Hem kendi filminin nasıl karşılanacağını görmesi açısından. Hem de kendisi gibi insanlarla bir araya gelmesi açısından önemli. Bu tür platformlar film üreten insanların hayatlarına yön verebileceği gibi. Üretilen filmler de sinemaseverlerin ruhlarına dokunabiliyor. Böylesi bir yapı içerisinde 17 yılda bize de çokça güzel tortu bıraktı. Yaptığımız işi sevmemizi sağladı. En önemlisi de bu.
Bizim de festivalde ilk yıldan itibaren, keşfetme ve öne çıkarma hedefimiz oldu. Tüm bunlar kısa film kültürüne katkı sağlıyordur diye düşünüyorum.
Son bir yıldır pandeminin gölgesinde hayatlarımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Bu durum 17. Akbank Kısa Film Festivali’ni hazırlarken süreci nasıl şekillendirdi? Programda gerçekleştirmeyi düşünüp ertelediğiniz etkinlikler oldu mu?
Festivali fiziki ortamdan, çevrim içi ortama aktarmak bizim için zorlu bir süreç oldu.
Öncelikle tüm varolan yapıyı korumayı hedefledik. Fiziki ortamda nasılsa, festivalin yine aynı etkileşim içerisinde olmasına özen gösterdik. En iyi gösterim koşullarını oluşturmak için araştırmalarımız oldu. Yurt dışından çeşitli kurumlardan destek aldık ve bir çevrim içi sinema salonu oluşturduk aslında. filmonline.akbanksanat.com adresini oluşturarak buradaki altyapı ile seyirciye filmleri ve diğer yan etkinlikleri ulaşmayı hedefledik.
Bu yıl izleyicileri nasıl bir program bekliyor? 17. Akbank Kısa Film Festivali seçkisinde hangi temalar ön plana çıkıyor?
Yine aynı geniş yelpazede, dünyanın her köşesinden iyi filmler var programda. Çok önemli masterclasslar var. Jaco van dormael gibi dünya sinemasının önde gelen bir yönetmenini filmleriyle ağırlıyoruz. Roc Bicek gibi Erdem Tepegöz gibi çok sayıda sanatçı filmleri ve söyleşileri ile festivalde yer alıyor. Tabii birbirinden değerli yeni yönetmenlerin keşfedilmeyi bekleyen filmleri de yine programın gözdesi.
Akbank Kısa Film Festivali büyük bir sosyal sorumluluk projesi aslında. Dünyanın her yerinden festivale büyük bir ilgi var. Bu yıl 71 ülkeden toplam 2.048 kısa film arasından yapılan değerlendirme sonucunda “Ulusal Yarışma Festival Kısaları” bölümüne 14 film, “Uluslararası Yarışma Dünyadan Kısalar” bölümünden ise 14 film “En İyi Film Ödülü” için yarışmaya hak kazandı. Bu yılki festival seçkisinde filmleri seçme kriterleriniz neler oldu?
Filmler için çokça kriterden bahsedilir. Bazen açığa çıkan bir duygu tüm o kriterleri altüst eder ve sizi etkiler. Tüm kriterlerin eşliğinde içtenlik, samimiyet ve en önemlisi konuyu ele alış biçimi. Konular birbirine benzer, farkı yaratan işleyiş, bakış ve ele alış biçimi. Bu yeni bir yönetmenin gelecekte çok iyi filmler yapabileceğini de bize hissettiriyor bazen.
Festivalin çevrim içi olarak takip edilebilmesi erişilebilirlik açısından seyirciye önemli bir imkân sağlayacak. Bu durum sizce festivalin etki alanını genişletecek mi? Sinema kültüründe çevrim içi erişimin uzun vadede nasıl yansımaları olacak?
Bir filmi fiziki ortamda seyretmeyi tercih ederim her zaman. Sinema seyircisi ayrıdır, sinemada olmak başlı başına bir durumdur. Filme lezzet katar, konsantrasyon katar. Sinema sanatına değer katar. Dolayısıyla malum şartlar sebebiyle festival bu yıl çevrim içi. Öte yandan avantajları var tabii, kolay erişim, hareket alanının genişliği gibi. Artılar ve eksiler. Bu yılı deneyimleyip göreceğiz.
Festivaldeki yerli yapımlar konusuna değinelim isteriz. Festival geçmişini de düşünerek Türkiye’deki kısa film yapımcılığı ne durumda? Yönetmenlerin kısa filme bakışları, seçtikleri temalar hakkında neler söylersiniz? Bu yılki yerli yapımlarda neler dikkatinizi çekiyor?
Ben bu yılın filmlerini beğendim. Olgun, güzel filmler var. Yeni yönetmenler, yeni arayışlar.
Hareketli bir sinemamız olduğunu düşünüyorum. Özellikle kısa film alanı oldukça yenilikçi.
Festival özelinde ve sinema sektöründe kadın yönetmenlerden söz edebilir miyiz? Akbank Kısa Film Festivali’nde ve kısa film yönetmenliğinde kadınların katılımları nasıl bir noktada?
Filmlerin seçiminde ya da bir filmi izlerken yönetmenin kadın ya da erkek olması ile ilgilenmiyorum. Daha önemlisi yönetmenin filmi ele alış biçimi ve bakış açısı. Bu yıl da çok sayıda kadın ve erkek yönetmenlerin filmleri var programda. Bu anlamda kısa film bir özgürlük alanı olduğu için herkes her şekilde kendini ifade edebiliyor aslında, kısa filmin avantajı ve güzelliği de burada.
18. yılını konuşmak için belki biraz erken ama festivalin geleceği hakkındaki öngörülerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Pandeminin tamamen ortadan kalktığı hem fiziki ortamda hem de çevirim içi programı olan, paylaşımın bol olduğu yeni bir festival umuyorum.
17. Akbank Kısa Film Festivali’ni 22 Mart – 1 Nisan 2021 tarihleri arasında çevrim içi olarak takip etmek ve festivalde yer alacak filmleri incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.