Kulaklarımız Bizi Şaşırtabilir: Sónar İstanbul’a Geri Sayım

Elektronik müziğin modern yüzü olan Sónar İstanbul 2018, 6-7 Nisan 2018 tarihlerinde Zorlu PSM’nin dört sahnesini kesintisiz bir müzik şölenine dönüştürecek. 2002 yılından beri Reykjavik, Stokholm, Kopenhag, Buenos Aires, New York, Londra, Cape Town, Frankfurt, Seoul, Lizbon, Lyon, Hamburg, Toronto, Montreal, Chicago, Boston, Denver, Oakland, Los Ángeles, Tokyo ve Osaka gibi metropollerde avangart ve elektronik dans müziğinin en yeni trendlerini bir araya getiren Sónar Müzik Festivali, yeni ve tanınmış müzisyenleri görsel ve işitsel sanatçılarla aynı çatı altında buluşturmaya devam ediyor.

Alışık olduğumuz açık alanda Sónar deneyimi, Zorlu PSM’nin 55.000 m2’lik toplam alan üzerinde tasarlanmış 3.000 kişilik Ana Tiyatro Sahnesi, 678 kişilik Drama Sahnesi, 700 kişilik son teknolojiyle donatılmış Studio’sunda bize konforlu ve güvenli bir festival deneyimi sunacak. Zorlu PSM’nin kapalı çatısı altında Sonarclub, Sonarlab By Red Bull Music, Sonarhall ve Led sahnelerinde eş zamanlı olarak gerçekleşecek performanslar ve etkinlikler iki gün boyunca beklentimizi oldukça karşılayacak bir Sónar deneyimi sunacak. Özellikle son yıllarda elektronik müziğin oldukça yaygın bir kültüre dönüştüğünü düşünürsek Sónar’ın da bu deneyimi sunmak konusunda oldukça tecrübeli ve köklü olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu doğrultuda elektronik müziğin en iyi, en yeni, en yaratıcı ve en deneysel varyasyonlarını bulabileceğimiz Sónar, deyim yerindeyse diğer elektronik müzik festivallerinin dışında daha gurme bir seçki sunabiliyor bizlere.

Sonar İstanbul 2017’de Neler Oldu?

Her sene üç gün boyunca Barselona’da gerçekleşen, Advanced Music and Congress of Technology’nin uluslararası festivali Sónar, geçtiğimiz yıl 24-25 Mart tarihlerinde ilk kez The Immediate Future (Yakın Gelecek) temasıyla ve 5.000 kişilik kapasiteyle, Zorlu PSM’de iki gün boyunca eş zamanlı olarak dört farklı sahnede konser ve konferanslarla muazzam bir festivale dönüşmüştü. Gerek şehir merkezine yakınlığı ve ulaşım olanakları gerekse kapalı ve güvenli atmosferiyle devasa bir ev ortamında bizlere eşsiz bir festival deneyimi yaşatmıştı.

​Sónar İstanbul 2017'de Berlinli iki prodüktör olan Apparat ve Modeselektor'ün elektronik müzik sahnesine damgasını vuran grubu Moderat şüphesiz ki festivale damgasını vuran isimler arasındaydı. 90'ların sonu ve 2000'lerin başında Moloko'yla yakaladığı çıkışı solo kariyeriyle de sürdüren İrlandalı electro pop kraliçesi Róisín Murphy hemen herkesin merakla beklediği isimler arasındaydı. Techno müziğin yenilikçi DJ ve prodüktörü Nina Kraviz’le ise bambaşka dünyalara dalıp beklediğimize değen anlar yaşamıştık. Elektronik müziğe türler arası bir yorum getiren İngiliz prodüktör Floating Points duyar duymaz not aldığımız isimler arasındaydı. 

Avusturyalı dinamik techno ikilisi HVOB için herhalde heyecanlanmayan kalmamıştı. Line up açıklandığı anda HVOB için gün saymıştık ve günü geldiğinde saydığımız günlerin karşılığını fazlasıyla almıştık. Space disco'nun Norveçli temilcisi Prins Thomas ve WARP Records'ın bayrak adamlarından biri olan elektronik müzik prodüktörü Clark da Sónar Festival’de performanslarıyla büyülemişti. Bu yıl ki festivalde de yeniden bizlerle olacak ve hemen herkesin müzik listelerine yerini alan hip hop etkileşimli elektronik müziğin en başarılı isimlerinden Nosaj Thing’i unutmak imkânsız. Kısa sürede büyük bir başarı yakalayan İngiliz elektronik soul ikilisi HONNE; genellikle tek seferde tamamladığı kayıtlarıyla techno ve electro'ya farklı bir boyut katan Helena Hauff; drone, ambient, noise, glitch ve deneysel elektronik müziğin yenilikçi ismi Kanadalı müzisyen ve prodüktör Tim Hecker da müzikseverlere unutulmaz anlar yaşatmıştı. 

Sonar İstanbul 2018’de Bizi Neler Bekliyor?

Müzik yazarları Ricard Robles, Enric Palau ve Sergi Caballero tarafından başlatılan Sónar Müzik Festivali’nin Türkiye’de ikinci edisyonu olacak olan Sónar İstanbul 2018 de bu yıl beklentimizi fazlasıyla karşılamaya niyetli. Açıklanan lineup’a göre; Ahu, Analog Kültür Experiment, Black Coffee, Booka Shade, Courtesy, Damian Lazarus & The Ancient Moons, Erol Alkan, Fatboy Slim, Fatima Yamaha, Ferhat Albayrak, Flava D, Forest Swords, Gas, Honey Dijon, İslandman, Jon Hopkins, Joseph Capriati, Kerem Akdağ, Lanark Artefax, Levni, Magna Pia, Monality, Nosaj Thing, Pan-Pot, Rival Consoles, Roosevelt, Shigeto, Vessels, Vök, Zeynep Erbay ve Zozo bu yıl düzenlenen Sónar İstanbul 2018’de bizlere unutulmaz deneyimler yaşatacak.

Bu Yılın Öne Çıkan 10 Müzisyeni

Fatboy Slim

Sonar’ın kuşkusuz en beklenen isimlerinden biri Fatboy Slim. Elektronik müzik sahnesinin kült süperstarı ve açık fikirli partilerin savunucusu İngiliz DJ ve yapımcı Fatboy Slim, en ürkek dans pistini bile nasıl canlandıracağını çok iyi biliyor. Norman Quentin Cook, 90’lardan günümüze süren yolculuğunda, hit üretme ve insanları eğlendirme kabiliyetini yitirmeden, kendini yeniden keşfederek başarıyla ilerliyor. Fatboy Slim mahlasıyla tanınan İngiliz DJ, müzisyen ve yapımıcı Norman Quentin Cook, Beats International’ı kurduktan kısa bir süre sonra hit şarkısı Dub Be Good to Me’nin de yer aldığı ilk albümü ile o yılın en çok satan albümleri listesine girdi. Pek çok farklı projede boy gösteren Cook, onu bir müzik süperstarı haline getirecek Fatboy Slim ismini 1996 yılında aldı. O günden bugüne dolgun funk temposu ve onunla özdeşleşen akılda kalıcı melodileriyle dünyanın her yerinde yankı uyandıran Cook, geniş kalabalıkların önünde performans sergilemek konusunda fazlasıyla tecrübeli. 

Shigeto

Shigeto olarak da bilinen Zach Saginaw, müziğinde farklı dünyaların ve seslerin sentezini üretimine yansıtıyor. Jazz, hip-hop, funk ve hatta IDM türlerinin etkilerini, Shigeto’nun elektronik müzik portfolyosunda bulmak mümkün. Shigeto bu portfolyo sayesinde, Ghostly International şirketinin en umut veren isimlerinden biri olarak kabul gördü. İlk albümü Full Circle müzik kariyerinin doruk noktası gibiydi. Albümde obsesif saha kayıtları ve titiz perküsyonlar kullanarak görkemli enstrümantal bir hip-hop albümü yarattı. 2012’de yayımlanan Lineage; caz, hip-hop, funk ve folk türlerinden beslenen müzikal bir yolculukken aynı yıl yayımlanan No Better Time Than Now anda kalmanın önemine uygun olarak değişim ve aciliyet hissi veren şarkıları barındırıyordu. Intermission albümü ise, farklı seslerin tümünü yan yana koyarak bir sanatçı olarak nerede olduğunu ve nereye gittiğini sergiliyor.

Black Coffee

Kanadalı sanatçı Drake’in Superman isimli parçasına yaptığı remix ile öne çıkan ve Drake’in bugüne kadarki en güçlü çıkışlarından biri olan More Life isimli albümünde birlikte yaptığı işlerle adını duyuran Black Coffee, geçtiğimiz yıl uluslararası clubbing arenasındaki konumunu bir hayli sağlamlaştırdı. Güney Afrikalı sanatçının müziği, görkemli setleri ve piyasaya sürdüğü işleri, çok geniş kitlelere mükemmel şekilde hitap etmesini bilen, soul house ve afro funk tarzı müziğe duygusal bir dokunuş ve sıcak bir çizgi getiren kendine has özellikleriyle dinleyicisine büyük bir coşku yaşatıyor.

​Nkosinathi Maphumulo Afrika müziği ile uzun yıllar uğraşmış, bilgisi, tecrübesi ve üstün yetenekleriyle hâlâ çokça ilgi gören ve saygı duyulan biri. Çıkışını 2005 yılında, Hugh Massekela’nın Stimela’sına getirdiği yeni yorumuyla yapan Black Coffee, hemen ardından çıkardığı mükemmel kalitede LP’leri ve oluşturduğu soul markasıyla biliniyor. Sanatçı ilk yıllarından itibaren house müziği; soul, alternatif Afrika perküsyon ritimleri, organik elektronik, caz elementleri ve vokallerle harmanlama yeteneği ile kendine müzik dünyasında sağlam bir yer edindi.

Jon Hopkins

Jon Hopkins, adını henüz duyurmadığı beşinci solo albümünü tamamlarken, Sónar İstanbul'da nadir ve seçkin DJ setlerinden biriyle boy gösterecek. Hopkins'in mükemmeliyetçi ve titiz doğası, benzersiz şekilde hazırlanmış bir performansa dönüşüyor. Aslında İngiliz müzisyen, tipik olarak kendi materyalinin bir kısmını yine kendi setlerinde kullanmak üzere yeniden yapılandırıp, düzenleyerek geri dönüşümlü işler üretiyor.

​Hopkins'in diskografisi, çeşitli sanat disiplinlerinde albümler, remixler, iş birlikleri ve eserlerle her geçen gün genişliyor. Son albümü Inmunity eleştirmenlerden ve dinleyicilerden tam not aldı ve 2013'te Mercury Ödülü’ne aday gösterildi. Brian Eno ile çalışan ve David Holmes ve Coldplay’in yapımcılığını üstlenen Hopkins, grupla altı aylık bir turneye de çıktı. Dikkat çeken diğer iş birlikleri arasında Leo Abrahams ve King Creosote Diamond Mine albümü, Nosaj Thing, Four Tet ve David Lynch için yaptığı remiksler ve ünlü İngiliz koreograf Wayne McGregor’ın Entity eseri için bestelediği parçalar da yer alıyor. 

Booka Shade

Berlin çıkışlı ikili Booka Shade (Walter Merziger ve Arno Kammermeier), son yirmi yılda Avrupa'dan çıkan en ünlü elektronik müzik sanatçıları arasında kendi yerini hazırlıyor. Merziger ve Kammermeier, 2002 yılında M.A.N.D.Y ve DJ T ile birlikte Get Physical plak şirketini kurdular. İlk üç albümleri Memento (2004), Movements (2006) ve The Sun & Neon Light (2008) ile de plak şirketinin büyümesine ciddi katkı sağladılar. Bu albümleri 2010 yılında yayımlanan More ve 2013 yılında yayımlanan Eve takip etti. İkili alametifarikaları haline gelen karşı konulmaz ritimleri melodik hook’larla zahmetsizce birleştirmelerinin yanı sıra sürekli olarak Resident Advisor listelerindeki favoriler arasında yer alan muhteşem canlı şovlarıyla öne çıkıyor. 

Vök

“Buz üstündeki delik” anlamına gelen Vök, 2013 yılının Ocak ayında şarkıcı Margret Ran ve saksafoncu Andri Mar tarafından İzlanda’nın geleneksel bir müzik yarışması olan Musiktilraunir’e katılmak için kuruldu. Grup, ellerinde çalacak şarkı olmadığı için kısa süre içinde kendilerine butik bir şarkı arşivi oluşturdu. Şarkılarını ilk defa yarışma sahnesinde çaldı ve yarışmayı kazandı.

​İkili 2013 yılında, gitarist Olafur Alexander’ın da katılmasıyla bir üçlüye dönüştü. Kaydettikleri EP Tension, İzlandalı indie markası Record Records ile yayımlandı. Dream-pop/indie-elektronik olarak tanımlanabilecek kendilerine özgü sound’larını biricik kılan şey ise müphem bir elektroniğe eşlik eden saksafon ve adeta yankılanan bir gitar. Vök’ün bugün Phantogram, Poliça, The xx ve The Knife ile birlikte İzlanda indie-elektronik sahnesindeki yeri sağlam, üstelik müziklerinin eşi benzeri yok.

Nosaj Thing

ABD’li prodüktör Jason Chung’ın; Boards of Canada’dan DJ Shadow’a, Danny Elfman’dan Erik Satie’ye geniş bir ilham yelpazesi içeren, elektronik müzik ve hip hop’ı katmanlı sound’unda buluşturan projesi Nosaj Thing, yeniden Sónar İstanbul'da yer alacak. Flying Lotus, Nobody, Daedelus, D-Styles ve Daddy Kev gibi isimlerle yakın ilişkiler kuran Nosaj Thing, 2006 yılında ilk EP’si Views/Octopus’u piyasaya sürdü. Bu EP’de yer alan Aquarium, daha sonraları Kid Cudi tarafından Man on the Moon şarkısının temelini oluşturmak için kullanıldı. İlk Nosaj Thing albümü Drift, 2009 yılında Daddy Kev’in plak firması Alpha Pup tarafından yayımlandı. Bu albümün başarısı Nosaj Thing’in; Busdriver, Nocando ve Kendrick Lamar gibi isimlerle iş birliği yapmasını, Flying Lotus, Daedelus, Radiohead, The xx, Philip Glass ve Health şarkıları için de remix’ler hazırlamasını sağladı. 2013 çıkışlı ikinci Nosaj Thing albümü Home, Toro y Moi’nın konuk olduğu Try ve Blonde Redhead'den Kazu Makino’nun konuk olduğu Eclipse/Blue gibi şarkılarla büyük ses getirdi. Sürekli evrim geçiren Nosaj Thing sound’u, Chance the Rapper ve Whoarei’nin konuk sanatçı olarak katkıda bulunduğu 2015 çıkışlı üçüncü albüm Fated’da daha da ideal bir hâl aldı. Son olarak bu yıl içerisinde NO REALITY isimli EP’sini yayımlayan Nosaj Thing, bir yandan sahibi olduğu plak şirketi Timetable’la birbirinden yetenekli isimlere ev sahipliği yapıyor.

Forest Swords

Matthew Barnes, Forest Swords’un yeni albümünü geçtiğimiz Mayıs ayında tamamladı. Büyük ses getiren ikinci albümü Engravings’in (2013) üzerinden dört yıl geçmişken yeni albümü ve canlı performansı için beklentiler çok yüksekti ve Compassion albümü bu beklentiyi fazlasıyla karşıladı. Müthiş yetenekli Barnes, 2016 yılında Shrine isimli dans parçasına oluşturduğu müziğe ek olarak 2010 yılında Dagger Paths isimli EP’sini, Rattled Cage isimli single parçasını ve Engravings isimli LP’sini çıkardı. Bu düşünceli ve oldukça kaliteli yapılmış işlerin her biri, çevresel ve atadan kalma folk müzik ile yavaş techno dub tarzı müziğin arasında eşi benzeri görülmemiş bir alanı keşfediyor. Barnes’ın bugüne kadar yaptığı işlerin kalitesi göz önünde bulundurulduğunda, Sonar Istanbul’daki konserinin benzersiz olacağına hiç şüphe yok.

Joseph Capriati

On yılı aşkın süredir uluslararası performanslarıyla dikkat çeken DJ Joseph Capriati’nin neredeyse başaramayacağı hiçbir şey yok. Tekno müziğin en çok rağbet gören isimlerinden biri olan Capriati, kariyerinde kendisini her zaman geliştirerek yarattığı parçalar ve performanslarıyla hayranlarına özel bir deneyim yaşatmayı amaçlıyor.

​Kulüplerin ve festivallerin vazgeçilmezi haline gelen Capriati’nin müziği, dinleyiciye duygusal ve saf tekno müziği bağımlılık yapan bir enerjiyle sunarak özelleştiriyor. Dünyanın en prestijli gece kulüplerinde ve Time Warp, Monegros Festival, Kazantip Sonus, WMC Miami, Fabric ve Berghain gibi festivallerde boy gösteren Capriati, büyüleyici müziğiyle kendisini sürekli kanıtlamayı başarıyor. Yılda 150 konseri bulabilen yoğun tur programına karşın, yüksek temposunu, konsantrasyonunu ve hazırlığını yüzünde bir gülümsemeyle her konser sürdürebiliyor. Karizmatik karakteri ve mükemmel müzik kulağı sayesinde İtalyan tekno müziğe yeni bir soluk getiren Joseph, bu türe yeni hayranlar da kazandırmaya devam ediyor.

Roosevelt

Köln çıkışlı şarkıcı, enstrümentalist ve yapımcı Roosevelt (Marius Lauber), ılık ritimleri ve hipnotize eden bir hayal evrenini bir araya getirerek dinleyenleri rüya alemlerine götüren, melankoliye sürükleyen bir dans müziği yaratıyor. 

​22 yaşındaki Marius Lauber, 2012 yılının sonlarına doğru sessiz sedasız ilk teklisi Sea'yi çıkardı. Kalp çarpıntısını andıran ve güneş ile dans eden hipnotize edici bir disco tınısına sahip parça internette hızla yayıldı ve prestijli elektronik pop şirketi Greco-Roman’a kadar ulaştı, böylece sanatçının ikinci teklisi Elliot’ın da önü açıldı. Pitchfork ve Thump gibi yayınların da desteğini kapan Lauber, kısa süre içinde sadık bir dinleyici kitlesi edindi. Yapımcılığını da üstlendiği kendi adını taşıyan ilk albümündeki tüm şarkıları kendi yazan, besteleyen ve kaydeden Lauber canlı olarak Sónar Istanbul’da müzikseverlerle buluşacak.

Sónar+D ile Ufuk Açan Fırsatlar

Sónar İstanbul 2018’de öne çıkan müzisyenlerin yanında bu yıl da gerçekleşecek olan Sónar+D, aktivite serilerini sunarken bir yandan da yaratıcı toplulukları buluşturup, fikir alışverişi yapmak ve sektörel fırsatları değerlendirmek isteyen katılımcılara yeni kapılar açıyor. Sónar+D içinde barındırdığı tüm yaratıcı süreci tek bir amaç için uyguluyor ve yaratım süreçlerine yeni boyutlar kazandırarak, katılımcıların ilgisi dahilinde olan konuları, yeni teknolojileri, sanatı ve yatırım fırsatlarını Sónar markası altında profesyonel düzeye taşımayı amaçlıyor. 

Digi.logue Sponsorluğunda Zengin Bir Görsel ve İşitsel Program

Sónar Istanbul kapsamında Digilogue sponsorluğunda zengin bir görsel-işitsel program da yer alacak. Performanslar arasında Adrien M & Claire B’nin sanat, hayal gücü ve gerçek dünyanın sınırlarını ortadan kaldıran projesi Hakanaï; yapay zekâ ve makina öğrenim uygulamalarını dijital bir büyü içinde izleyicisine sunun Hyper_Hologram; Onur Sönmez ve Motoi Shimizu’nun Mandalay enstalasyonundan sonra ikinci kıtalararası iş birliği olan Hero ヘロ; Daito’nun kas hareketleriyle yeni deneyim yarattığı projesi Phaenomena; Ethem Cem, Tiber Ergür ve Enes Özenbaş’in bireyler ile doğa arasındaki ilişki üzerine kurgulanan projesi Phaenomena; Alva Noto’nun kusurlu elektronik sesler üzerine fırtınalı bir dijital peyzaj yarattığı son projesi Uniqeav yer alıyor.

Festivale dair tüm detay ve bilet bilgilerine https://sonaristanbul.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=rOW_8JO1ks8