Monet’nin Bahçesi’nde Gece Vardiyası

Geçtiğimiz günlerin en sıra dışı etkinliklerinden biri de hiç şüphesiz “Gece Vardiyası” başlıklı konserler dizisiydi.

Neyde Kudsi Erguner’e, viyolonselde Kamran İnce’nin eşlik ettiği,iki ayrı gecede yapılan açılış konserleri Bach ve Itri’den oluşan bir repertuvarı içeriyordu. Doğu ile Batı’nın buluşması diyebileceğimiz bu görkemli etkinlik, Sabancı Müzesi’nin Monet sergisi sırasındaki uyumlu birlikteliğiyle farklı bir değer kazanıyordu.

Hakan Erdoğan Prodüksiyon’un önceki yıllarda İstanbul Modern Müzesi’nde değişik türlerde üretimleri olan müzisyenlerle yaptığı bu etkinlik, şimdi de Sabancı Müzesi’nin kış gecesi atmosferine farklı bir güzellik katıyordu. Sahnenin arkasında bulunan camdan görünen kar, müziğin insanın içine işleyen melodileri ile uyumlu bir birliktelik sergiliyordu.

Geçmiş zamanların iki farklı evresi; Itri’nin, Bach’ın ve Monet’in yaşadığı dönemlerle aynı çizginin üzerinde uyum içinde birleşiyorlardı. Ortamı daha sessiz yapan kar, bir yandan icra edilen müzikler için daha kusursuz bir boşluk yaratıyor, diğer yandan da görsel anlamda bir

uyum oluşturarak, algılamanın dozunu dinleyicinin lehine olacak biçimde artıryordu. Resimlerini kıymetlendiren çerçeveler gibi, mekânın da varlığıyla ulaşılan haz, bir müzik dinleme deneyiminin çok daha ötesine geçiyordu. 

Aynı hafta içindeki ikinci tematik konser ise, Hüseyin Sermet’in yorumuyla Musorgski’nin ünlü yapıtı “Bir Sergiden Tablolar” idi. Herhalde bu serginin yanıbaşında bundan daha uygun bir konser olamazdı. Ülkemizin en önemli piyanistlerinden biri olan Sermet’in bu yorumuna tanık olmak, gerçekten de tarihi bir olaydı.

Dizinin üçüncü farklı etkinliği ise, Debussy, Faure ve Messiaen eserlerinin seslendirildiği Jiri Barta / Jan Cech İkilisi’nin konseriydi. Özellikle modern repertuvarı kendine has stiliyle başarıyla seslendiren ünlü çelist Barta, İstanbul’daki izleyicilerini bir kez daha büyüledi.

Konsere gelenlerin ellerindeki biletle “Monet’nin Bahçesi” sergisini ücretsiz olarak gezdikleri Gece Vardiyası Konserleri’nde resim ve müzik gibi iki kadim sanatı böylesine uyum içinde bir arada görmek kaçırılmayacak bir deneyimdi.