Müziğini 50’li ve 60’lı yılların Yunan müziği ile 80’li ve 90’lı yılların pop müziğinin bir karışımı olarak tanımlayan, “Nomad”, “Charmed”, “Girl Supreme” gibi hitlerle tanıdığımız şarkıcı ve söz yazarı Σtella ile merak ettiklerimizi konuştuk.
Atina’da doğup büyüyen ve bugün şarkılarıyla dünyada geniş bir dinleyici kitlesi yakalayan Σtella (Stella Chronopoulou), Zorlu PSM’nin bu yıl 2-3 Kasım’da 8’incisini gerçekleştirdiği “MIX Festival presented by %100 Müzik”te ağırladığı isimlerden biri. Σtella profesyonel müzik hayatına 2010 yılında başladı, ilk ep’si “Keep me Naked”ı 2012 yılında Soundcloud’da yayımladı. Multidisipliner bir sanatçı olan Σtella, imgeleri seslerle, sesleri imgelerle beslediği özgün bir dünyaya sahip. Müziğin hayatında birkaç kademe daha üstte olduğunu söyleyen sanatçının müzik ile ilişkisi çok küçük yaşlarda büyük babasının gramofonundan dinlediği plaklarla başlıyor. Bugün ortaya koyduğu müziğin içerisinde de bu dönemlerde dinledikleri ve büyürken öğrendikleri sonucu indie pop, folk ve elektronik unsurlar yer alıyor. Up and Away albümündeki neredeyse tüm parçaların hit olduğu sanatçı son olarak 2023’te “Girl Supreme” adlı teklisini yayımladı ancak röportajımızda dinleyicilerine 2025’te yayımlayacağı yeni albümün müjdesini de veriyor.
Σtella ile müzikal kariyerini, müziğini oluşturan unsurları, gelecek projelerini ve yaklaşan İstanbul konserini konuştuk.
Şarkıcı, söz yazarı ve ressamsınız. Multidisipliner bir sanatçı olmanızı konuşarak başlayalım. Farklı disiplinlerde üretmek sizi bir sanatçı olarak nasıl şekillendiriyor?
Kendimi bildim bileli müzik ve resimle ilgileniyorum. Müzik her zaman bu hiyerarşide biraz daha üst sıralardaydı ama yine de bu ikisiyle her zaman çok ilgiliydim.
Multidisipliner bir sanatçı olmanın bakış açısını genişlettiğini ve yaratıcılığı beslediğini düşünüyorum. Müzik imge yaratmama, imgeler de müzik yaratmama yardımcı oluyor.
Bu hiyerarşide müzik biraz daha öndeymiş. Peki müzikle ilgili ilk anınız neydi hatırlıyor musunuz?
Büyükannem ve büyükbabamın eski gramofonunu ve onda Nikos Gounaris’in “Sousourada” şarkısını dinlediğimi hatırlıyorum. Belki de bu benim ilk müzik anımdır.
Kendimi hiçbir zaman profesyonel bir müzisyen olarak hayal etmedim - bunu bir meslek olarak görmediğim için böyle ifade etmek hâlâ gerçeküstü geliyor, ancak kendimi tamamen müziğe adamaya ve bunu tam zamanlı bir kariyer olarak sürdürmeye karar verdiğim anı çok net hatırlıyorum. Korkutucuydu ama aynı zamanda doğru hissettiriyordu.
Atina'dan dünyaya açılan bir kariyere sahipsiniz. Yunanistan’dan çıkıp dünya çapında bir izleyici kitlesine ulaşmak sizin için nasıl bir yolculuktu? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Uzun ve zorlu bir yolculuk olduğunu söyleyebilirim. Yunanistan küçük bir ülke ve ne yazık ki sanatçılara çok fazla destek sunmuyor. Özellikle de Yunancadan başka bir dilde şarkı söyleyenlere. Bu yüzden Yunanistan uluslararası indie-pop müzik sahnesinin bir parçası olmadığından uluslararası plak şirketleri ve ajanslar tarafından fark edilmek için oldukça ısrarcı olmak ve sürekli çaba sarf etmek gerekti. Oldukça ironik ama Spotify’da en çok dinlendiğim 20 ülke arasında Yunanistan şu anda bile yok ve ben hâlâ burada yaşıyor ve çalışıyorum.
Oldukça ironikmiş. Oysa ki müziğiniz birden çok türü barındırıyor. Indie pop, folk ve elektronik unsurların özgün bir birleşimini sunuyorsunuz. Müzikal kimliğinizi oluştururken sizi en çok etkileyen faktörler neler oldu?
Büyürken büyükbabamın ve anne babamın plaklarını çok fazla dinlerdim. Büyükbabamın eski bir gramofonu var -ki hâlâ bende- ve 40'lı ve 50'li yıllardan kalma birçok 7 inçlik Yunan plağı vardı. Nikos Gounaris, Roza Eskenazi gibi sanatçıları dinliyordum. Manolis Chiotis gibi sanatçıları hayatımın en az ilk 8 - 10 yılı boyunca dinledim. Daha sonra kendi plaklarımı almaya başladığımda ise Queen, The Doors, Whitney Houston, Nirvana, Björk, Kate Bush, Fleetwood Mac gibi sanatçılarla tanıştım. Müziğimin 50’li ve 60’lı yılların Yunan müziği ile 80’li ve 90’lı yılların pop müziğinin bir karışımı olduğunu düşünüyorum.
Şunu belirtmeliyim ki sesiniz çok etkileyici. Şarkılarınızı dinlediğimde kendimi sakinleşmiş hissediyorum. Şarkılarınız hem lirik hem de melodik olarak oldukça güçlü. Şarkı yazma süreciniz nasıl işliyor? Genelde hangi duygular veya deneyimler sizi şarkı yazmaya yönlendiriyor?
Çok teşekkür ederim. Dürüst olmak gerekirse spesifik bir şarkı yazma sürecim yok. Sanırım yazacak bir şeylerim olduğunda yazıyorum. Genel olarak da kendi hikâyelerimden ve deneyimlerimden, aynı zamanda ilginç bulduğum diğer insanların hikâyelerinden veya davranışlarından ilham alıyorum. İnsan ilişkileri her zaman ilgi alanımın merkezinde olmuştur.
Son tekliniz olan "Girl Supreme"yi 2023 yılında yayımladınız. Bir süredir yeni bir şarkı yayımlamamanızın sebebi yeni bir lp ya da albüm hazırlığı mı?
“Girl Supreme” bir tekli olarak kaldı ve evet, 2025’in başında çıkacak yeni bir albüm yolda!
Albüm hazırlığı varsa gelecekte müziğinizde denemek istediğiniz yeni tarzlar veya iş birlikleri var mı?
Yaklaşan bazı yeni heyecan verici iş birlikleri var ancak korkarım şu anda daha fazla bilgi paylaşamam. Yine de çok heyecanlıyım ve yakında bazı haberleri paylaşmayı dört gözle bekliyorum.
Canlı performanslarınızda, şarkılarınızı dinleyiciye aktarmak için odaklandığınız unsurlar var mı? Sahnedeyken izleyiciyle kurduğunuz bağ sizin için ne ifade ediyor?
Canlı performans sergilerken seyirciyle aramda gelişen ilişkiye odaklanmayı seviyorum. Bunun canlı bir sette şekillenişini görmek çok ilginç oluyor. Bu konuda büyülü olan şey, her seferinde farklı olması. Bunun en dürüst ve gerçek ilişkilerden biri olduğunu ve her seferinde yaratılan şeyin pek çok yönden benzersiz olduğunu düşündüğüm için bu harika.
https://www.youtube.com/watch?v=TvgeK2ba2n8
Bu sizin ilk İstanbul konseriniz değil. Bu şehirle nasıl bir ilişkiniz var?
İstanbul’u seviyorum ve geri dönmek gerçekten çok güzel. Şehir o kadar canlı ve heyecan dolu ki, karşı konulamaz.
MIX Festival’e sayılı günler kaldı. Nasıl bir hazırlık yaptınız bu konser için, dinleyicileri neler bekliyor?
Sıcak İstanbul seyircisiyle yeniden bir araya gelmeyi ve yakında yayımlanacak yeni bir albümden bazı yeni müzikleri paylaşmayı dört gözle bekliyorum.
Σtella, 2 Kasım Cumartesi günü saat 21.45’te, Mix Festival %100 Müzik Sahnesi’nde dinleyicileriyle buluşacak. MIX Festival biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu röportaj MIX Festival presented by %100 Müzik kapsamında gerçekleşmiştir.