Kendine has tekniğiyle birçok farklı müzik türünü yorumlayan trompetin usta ismi İbrahim Maalouf, 23 Nisan Cumartesi akşamı Volkswagen Arena'da konser verecek. Maalouf ile kadınlara adadığı “Red&Black Light” adlı albümünü, kendine has tekniğini ve İstanbul aşkını konuştuk.
Trompet ustası bir baba ve piyanist bir annenin oğlu olarak dünyaya gelmek müzik kariyerinizi nasıl etkiledi?
Bu her şeyin temeli. Müzik hakkında bilgi sahibi olan ebeveynlerin olmasının yardımı büyük. Beni çok teşvik ettiler. Trompet hakkında bildiğim hemen hemen her şeyi babam öğretti. Annem, piyano için yazılmış olan en ilginç müzikleri dinletti. Bana Arap müziği ve klasik Batı müziğini öğrettiler.
Babanızın icadı olan dört sübaplı trompet çalıyorsunuz. Caz ritimlerini Doğu’nun makamlarıyla bir arada çalabildiğiniz bu trompet sizinle bütünleşmiş gibi görünüyor. Bu denli karakteristik bir enstrüman çalmanın artı ve eksikleri neler?
Negatif bir yönünü göremiyorum. Söyleyebileceğim tek şey: Yüksek seviye klasik müzik yarışmasına girdiğimde jüri farklı bir trompete sahip olduğum için diğer katılımcılardan daha farklı olmaya çalıştığımı sanmıştı. Aslına bakarsanız normal bir trompet alabilecek param yoktu ve babamınkini kullanmak zorunda kalmıştım. Yani bazen jüridekiler bana karşı biraz kaba olabiliyorlar, ama bunun dışında çaldığım enstrüman bana uçmamı sağlayan kanatları veriyor! Çılgın bir durum. Müziğe bakış açımı gerçek anlamıyla yansıtan besteler yapabiliyorum. Sihir gibi...
Bir röportajınızda insanın şarkı söylerken kullandığı kasların aynıları ile trompetin çalındığını ve insan sesi ile yapılabileceklerin hepsinin sadece trompet ile yapılabileceği için trompeti seçtiğinizi söylüyorsunuz. Bu şarkı söylemeyi de sevdiğinizi düşündürüyor.
Şarkı söylemeye bayılıyorum! Her zaman söylüyorum. İyi bir şarkıcı olduğumu düşünmüyorum; ama söylemeyi seviyorum. Her zaman şarkıcılarla çalışıyorum ve insan sesine dair her şeyi seviyorum.
2015 yılında çıkan “Red&Black Light” adlı albümünüzü kadınlara adadınız. Türkiye’deki konseriniz de bu albüm turnesi kapsamında olacak. Nedir bu albümün hikayesi?
“Red&Black Light” kendi ailemdeki kadınlar dahil olmak üzere tüm kadınlara adandı. Kadınların dengemizin temeli ve hayatta olmamızın sebebi olduğunu düşünüyorum. Kadınlara bizlere enerji, denge ve şefkat vermelerinden dolayı ihtiyacımız var. Bazı insanlar kadınlara erkeklerden daha fazla saygı duyulmasının önemini unutuyorlar. Benim ailemde kadınlar her şeyi yönetirdi. Bu, her zaman için otorite ile değil nezaketle olurdu. Daima çok fazla sevgi ve ilgi ile.
Dinleyici “Red&Black Light”da, önceki albümlerinizden farklı olarak nelerle karşılaşıyor?
Şu ana kadar yaptığım tüm bestelerden tamamen farklı. Belki de pop rock ve elektronik müziğe daha yakın.
Bir röportajınızda "Lübnan'dan sonra dünyada müziğimi sadece Türkler gerçekten hissediyor" demişsiniz. Sizce bunun nedeni ne?
Türklerin müziğim için en iyi seyirci kitlesi olduğuna samimiyetle inanıyorum, çünkü beni en iyi anlayanlar onlar. Türkiye, Orta Doğu, Avrupa ve Batı dünyasının tam ortasında. Siz burada her gün batı ile doğuyu karıştırmaya çabalıyorsunuz ve kültürel çeşitliliğinizin ve karışımınızın bu kadar zengin olmasının sebeplerinden biri de bu. Benim için çeşitlilik gelecektir. Bu yüzden de Türkiye gelecektir. Müziğim üzerine çalışırken bunu ne kadar çok aradığımı hissedebiliyorum. Bu yüzden eğer tüm dünyada beni anlayabilen tek bir seyirci kitlesi varsa o da Türk seyircisidir.
Peki İstanbul ile aranız nasıl?
Tek kelimeyle İstanbul’a aşığım. Geleneklerin ve modernliğin karışımına aşık oldum. Caddelerdeki, yemeklerdeki, müzik ve stillerdeki çeşitliliğe aşık oldum. Türk insanlarının dünyadaki en güzel insanlar olduklarını düşünüyorum. Taksim’de rakı içmeyi ve müezzinlerin okuduğu ezanı seviyorum. Bir Türk pop konserinden sonra sokaklardaki çingene müzisyenleri dinlemeyi seviyorum. İstanbul’daki insanların hayata bakışlarını seviyorum. Sanırım sebebi benim Türk köklerim. Büyükannemin Türk olduğunu biliyor muydunuz? Belki de buna bağlı bir şey vardır!
Son olarak, Volkswagen Arena'daki konserinize bir ışık şovu eşlik edecek. Konserde bizi başka neler bekliyor olacak?
Sahnede geçirdiğim zamanlarda eğleniyorum. Her zaman yeni fikirler, sunabilecek yeni şeyler bulmaya çalışıyorum. Sahnede olmak doğum günü partisi gibi, fakat tanımadığın çok daha fazla insanla birliktesin ve bu insanlar bu partiye seni sevdikleri için katılıyorlar! Bu yüzden de her zaman için elinden gelenin en iyisini yapmak istiyorsun. Benim müziğimi, melodimi bilenler kesinlikle hayal kırıklığına uğramayacaklar. Benim müziğimi bilmeyenler ise yeni bir şey keşfedecekler ve umarım bundan zevk de alacaklar!