PSM Loves Summer by %100 kapsamında 1 Haziran’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşmaya hazırlanan Kerala Dust ile son albümü Violet Drive odağında merak ettiklerimizi konuştuk.
Edmund Kenny’nin elektronik müzik aşkı ve indie müzik geçmişinin buluşması ile ortaya çıkan Kerala Dust, 2016’da Londra’da kuruldu. Elektronik müzik ile geleneksel söz yazarlığını harmanlayan Kerala Dust; “Nevada”, “The Chain” ve “Closer” gibi pek çok hite imza attı. Edmund Kenny, Lawrence Howarth, Pascal Karier ve Timothy Gardner’dan oluşan grup, son albümü Violet Drive’ı 17 Şubat 2023’te yayımladı. İlmek ilmek işlenen, çok katmanlı sesler barındıran albüm pandemi sırasında İsviçre Alpleri’nde kaydedildi. Elektronik müziğe yeni bir boyut kazandıran Kerala Dust, geniş bir müzikal yelpazeden aldıkları ilhamla kendilerine has müziklerini dinleyicilerle buluşturuyor.
Kerala Dust’ın sound’u birçok elementin ilgi çekici bir karışımı. Müzikal etkilerinizin ve kişisel deneyimlerinizin bu benzersiz sound’unuzu nasıl şekillendirdiğinden bahsedebilir misiniz? Uyumlu bir sound yaratmak için bu etkileri nasıl dengeliyorsunuz?
Evet, müzik yazmak dengeleyici bir eylem, duygularınızı insanların ilişki kurabileceği bir müzik parçasında dengelemek. Dürüstçe söylemek gerekirse, her bir müzik parçası için kan, ter ve gözyaşı döküyoruz. Belki bir yıl boyunca tekrar tekrar dinliyoruz. Söylemek istediklerimizin mükemmel bir temsili gibi hissedene kadar müziği rafine ediyoruz, sözleri, gitarları ve tuşları değiştiriyoruz. Bugünlerde yazma sürecimiz üzerindeki en büyük etki canlı performans. Bizi izlemeye gelen insanlara rahatlatıcı, eşsiz bir deneyim yaşatmak istiyoruz.
Son albümünüz Violet Drive sanırım İsviçre Alpleri’nde kaydedildi. Orada kayıt yapmak albümün sound’una ve atmosferine nasıl katkıda bulundu?
İlk koronavirüs karantinaları sırasındaydı ve Alplerde bir ay geçirdik. Çılgın bir zamandı; herkes birbirinden o kadar uzaktı ki birden kendimizi inanılmaz derecede temiz havada, inekler ve dağlarla çevrili bir hâlde bulduk. O geniş açık alanda Violet Drive’ın sound’unu bulduk. Belki ses o açık alanı doldurmak için yapılmış bir sestir.
Violet Drive’daki şarkıların davullardan başlayarak inşa edildiğini okudum. Bu yaklaşımın albümü nasıl etkilediğini anlatabilir misiniz? Sizi bunu yapmaya iten nedenin ne olduğunu?
Aslında bunların hepsi dağlarda tasarlandı; bizi yeni bölgelere taşımak için kullandığımız bir fikirdi. Davulları kendi başınıza dinlerseniz, genellikle size şarkının nasıl ses çıkarması gerektiğini söylerler. Davulları tek başına dinlediğinizde çok fazla melodi duyarsınız! Bu devasa dağ yamacında davul çalmanın bir anlamı vardı, synthesizers çalmaktan daha anlamlıydı. Müzik yaparken çoğu zaman sadece içimizden gelen hisleri takip ediyoruz.
Müzik videolarınızın ve albüm kapaklarınızın estetik ve görsel bileşenleri oldukça etkileyici. Müziğinizin görsel yönüne nasıl yaklaşıyorsunuz? Çalışmaların görsel unsurlarına ilham veren şeyler neler?
Albüme eşlik eden videoları oluşturmak için Berlin’de harika bir film yapımcısı olan Gregory Blakey ile iş birliği yaptık. Bu videoları tasarlamak için neredeyse altı ay harcadık, ki bu müziği hayata geçirmek için inanılmaz bir süreçti. Dürüst olmak gerekirse, ilhamın çoğu Greg ile kırmızı şarap eşliğinde uzun geceler boyunca yaptığımız sohbetlerde geldi.
Üretim sürecinden itibaren hangi temaları ve hikâyeleri dinleyiciye aktarmak istiyorsunuz? Bunlar bir grup olarak deneyimlerinizle nasıl bağlantı kuruyor?
Günün sonunda dışarı çıkıp bu şarkıları seslendirmek ve dinleyicilerle birlikte anın içinde olmak, zamanı unutmak, işinizi unutmak, telefonunuzu unutmak ve sadece orada, bizimle birlikte olmak ve bizim de sizinle birlikte olmamıza izin vermek istiyoruz. Müzik gerçek üstü olabilir ve bu üstünlük sayesinde de mutluluk gelebilir. Bizim amacımız da bu.
Sound’unuzu şekillendirmede çok önemli olan, olmazsa olmaz dediğiniz belirli elektronik enstrümanlar veya yazılımlar var mı?
Geçtiğimiz yıl sürekli iki enstrüman çaldık: 1970’lerden kalma Farfisa Professional 110 org ve Gretsch G5700 Lapsteel gitar. Vazgeçilmez bir enstrüman da Alessandro Cortini’nin (Nine Inch Nails) enstrümanı Make Noise Strega. Hem canlı hem de stüdyoda asla onsuz olamıyoruz.
Müzikal anlamda genelde her üye gruba farklı veya benzersiz bir unsur katar. Müziğinizde ve performanslarınızda herkesin güçlü yönlerinin kullanılmasını nasıl sağlıyorsunuz? Bir sırrınız var mı?
Diyalog, karşılıklı saygı, sevgi ve özen. Sağlıklı ve uzun vadeli bir müzikal ilişki, sağlıklı bir kişisel ilişkiyle başlar. Eğer biriyle aynı odada olmak istemiyorsanız, uzun süre birlikte iyi müzik yapamazsınız. Birbirinize kişisel alan ve saygı gösteriyorsanız, müzikte de aynısını yapacaksınız.
Canlı performanslarınız da son derece dinamik ve interaktif. Konserlere nasıl hazırlanıyorsunuz ve izleyicilerin bu deneyimden neler almasını umuyorsunuz?
Konserden bir saat önce telefonlarımızı bir kenara bırakıyoruz, bir bira içiyoruz ve çalacağımız alanı tartışıyoruz, birlikte heyecanlanıyoruz, el sıkışıyoruz ve kalplerimizde saf korkuyla sahneye çıkıyoruz. Konser devam ettikçe bu saf korku saf neşeye ve birlikteliğe dönüşüyor, bu çok güzel bir şey.
Kerala Dust hayranlarını yakın gelecekte neler bekliyor? Heyecan duyduğunuz yeni projeler veya iş birlikleri var mı?
Henüz bir şey söyleyemem ama İtalya, Teksas, Berlin ve Zürih’teki stüdyoları dolaşarak bir sonraki adım için derinlemesine çalışıyoruz.
PSM Loves Summer by %100 kapsamında 1 Haziran’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek Kerala Dust konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.