“Müzik Yapmanın Kesinlikle Meditatif Bir Yanı Var”

20. yüzyılın başlarında müzik biraz daha toplumsal odaklıyken, şimdilerde sanki daha çok uyandırdığı hislere odaklanıyor. Bu “his” denen şeyi net olarak tanımlamak zor ancak çağdaş elektronik müzikte dinleyende uyandırılan çok yönlü hislilik söz konusu sanki. Bir de teknoloji, günlük hayat hatta sanat vs. her şey daha fazla zevk odaklı artık. Tabii ki şimdilerde müzik de böyle; düzensiz, hızlı ama zevkli-hisli. Bunun hakkında ne düşünüyorsun? Müziğin uyandırdığı anlık hislere odaklanması kalitesini düşürür mü?

Müzik her zaman duyguları çok güçlü bir şekilde ileten bir araç olmuştur. Benim için çok yapılandırılmamış bir ses tasarımı bile duyguları paylaşabilen veya tetikleyebilen bir müzik türüdür. Günümüz elektronik müziğinde "derinlik" veya "romantizm"in arttığını görebiliyorum. Sadece dans etmek için müzik değil, aynı zamanda kulaklıkla dinlemek ve etrafınızdaki dünyayı iptal etmek için de müzik. Bu bağlamda, elektronik müziğin günümüzde çok daha anlamlı olmasını ve kalitesinin artmasını diliyorum.

Aslında bu soruyu sadece fikrini duymak için soruyorum. Sence günümüzün insanları ruhsal, dünyevi bir boşluk mu hissediyor? Sonuçta hepimiz rahatlamak için meditasyon, beslenme, spor vb. çeşitli yöntemler deniyoruz. Senin müziğinin  meditatif bir yanı var mı? Kulağa fazla meditatif gelen sesler sence neler?

Benim için müzik yapmanın kesinlikle meditatif bir yanı var. Bazen altı saat boyunca hiç dikkatimi dağıtmadan odaklanabilmeyi başarabiliyorum. Ekranda oturup bir şeye odaklanmak bile çok farklı anlamlara gelebilir. Yine de benim için kendimi her zaman iyi hissetmek çok zor ve sanırım biraz daha fazla maneviyatla dolmak, hayatınızı kısmen neşeyle bütünlemenin harika bir yolu olacaktır. Müziğimin kesinlikle manevi bir yanı var ama asla böyle olması için amaçlanmamıştı. Diğer herkes şarkıları farklı hikâyelerle farklı bir şekilde yorumluyor. Sizin yukarıda tanımladığınız  “çok yönlü hislilik” gibi belki. Ama ben bazı insanlara neşe ve umut getirmeyi ve onlara sadece müziğin ulaştırabileceği bir yolla dokunmayı umuyorum.

Sence üretilen müzik ile mekân arasında bir ilişki var mı? Yaşam alanı müziği nasıl etkiler? Darwîś albümü üzerinde çalışırken yaşadığın coğrafyanın müziğe nasıl bir etkisi olmuştu? Alakalı bir başka soru; diyelim ki bir süre Türkiye'de kaldın. Burada ürettiğin müzik nasıl olurdu? Biraz tarif edebilir misin?

Ortamınızı değiştirmek, bir süreliğine en yaratıcı zamanı tetikleyebilir. Tüm ekipmanımı arabama yüklemeyi ve denize veya dağlara yakın bir yerde müzik yazmak için bir yer kiralamayı seviyorum. Benim için sadece evden çıkmak ve çalışmak için burada olduğumu kendime söylemek bile çok yardımcı olabiliyor. Gerisini kaldığınız yer halleder. Berlin'de bir yerde gri kış günlerinde stüdyomda olmaktansa, denize yakın olmak her zaman daha huzurlu hissettiriyor. Diğer sorunuza gelince, şimdiye kadar Türkiye'de hiç müzik yazmadım ama kesinlikle listemde :)

https://www.youtube.com/watch?v=DY4EcyPkJ6c

Son olarak, gelecekteki projelerini şöyle bir özet geçebilir misin?

Önümde şimdiye kadar gitmediğim birçok yeni yerin olduğu büyük bir tur var. Ancak bu yıl yeni bir albüm için yeni müzikler üzerinde de çalışacağım. Geçenlerde yazmak için üç haftalığına İtalya'ya gittim ve şimdiden beş yeni şarkı bitirdim. Sonrasında geçen kış yazdığım bazı piyano parçaları da çıkacak.

Parra For Cuva'nın 9 Nisan akşamı Zorlu PSM %100 Studio’da gerçekleşecek konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.