Scott Bradlee önderliğinde kurulan Postmodern Jukebox, “Welcome to the Twenties 2.0” dünya turnesi kapsamında ekim sonunda Türkiye’nin üç farklı şehrinde konserler vermeye hazırlanıyor. Yapı Kredi 75. Yıl Konserleri kapsamında gerçekleşecek olan konserler 1920’ler, caz ve swing aromalı şarkıları müzikseverlerle buluşturacak.
27 Ekim’de İzmir’deki Ooze Venue, 28 Ekim’de Ankara’daki Milyon Performance Hall ve son olarak 29 Ekim’de İstanbul’daki Volkswagen Arena’da hayranlarıyla buluşacak Postmodern Jukebox‘ın üretim pratiği, grup olmanın üzerlerindeki etikleri ve ilham noktaları üzerine ekipten Sara Niemietz ile konuştuk.
Scott Bradlee önderliğindeki Postmodern Jukebox nasıl bir araya geldi? Birçok üyesi bulunan grubu bir arada tutan başlıca etmen nedir?
Scott Bradlee müzisyenlerin güçlü yanlarını bulma ve onlara uygun müzik şovları üretme konusunda oldukça büyük bir yeteneğe sahip. Scott ile yıllar önce tanıştım. Bugünlerde herkesin yaptığı gibi biz de ilk kez online olarak iletişime geçtik. Uzun zaman PMJ hayranıydım, onunla bağlantı kurmak ve birlikte çalışmak büyük bir zevk. Herkesin kendi müzikal yolculuğuna sahip olduğu bir aileyiz ancak ortak bir şeye sahibiz: Caz ve müzik yapma konusunda derinlikli bir aşka.
Günümüz güncel müzik örneklerinden çok farklı nostaljik bir tat alıyoruz Postmodern Jukebox’ı dinlerken. 1920’ler, caz ve swing aromalarına müziğinizde yer verirken nelerden ilham alıyorsunuz?
Ben -kelimenin tam anlamıyla- doğuştan bir caz hayranıyım. Daha annemin rahmindeyken babam birçok caz eseri çalıp bana kayıtlarını dinletirmiş. Cazda kalbime hitap eden bir özgürlük ve yaratıcılık var. Bizim grubumuz da birçok caz severi buluşturuyor. Bu tür yeni insanları geceler boyu belirli bir janr etrafında bir araya getiriyor.
Müziğiniz haricinde klipleriniz, tarzınız ve daha birçok ince detay bizi geçmişe götürüyor. Bu konsepti yakalarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Biz genelde geçmiş zamanın müzik tarzlarını onurlandırmak ve günümüz müziğini yeni perspektiflerden göstermek konusunda çalışıyoruz. PMJ bir tür müzikal zaman makinesi ve biz dinleyicilerimizi yeni bir serüvene davet ediyoruz.
Popüler şarkılara kattığınız benzersiz yorumlar şarkıları sizden dinlerken zaman zaman tanımamamıza bile sebep olabiliyor. Bu büyük bir başarı. Müzik dünyasında birçok şarkıcı kült şarkıları seslendirmekten çekinir. Çünkü tekrara düşmek, kıyaslanmak ve kendi tarzını yansıtamamaktan korkar. Siz bu konuda bir hayli cesursunuz, sırrınız nedir?
Biz maceracılarız! Hangi şarkıyı seçtiğimiz önemli değil, bu bizim için, hikâye söylememiz için bir fırsat. Ben şarkılarımla bir hikâye-anlatıcısına yaklaşmaya çalışıyorum ve dinleyicilerimi şarkılarımın dünyasına götürüyorum. Muhteşem müzisyenlere ve Scott’ın desteğine teşekkür ediyorum. Biz şarkılarımızı paylaşmak ve söylemek için güzel bir platforma sahibiz.
Böyle kalabalık bir ekip olmanın negatif ve pozitif yanları neler? Turneler, provalar ya da kayıtlarda nasıl deneyimler yaşıyorsunuz?
Biz aslında büyük bir grubuz, yaklaşık 15 kişilik bir grup. Kalabalık gibi görünebilir ama dürüstçe söyleyebilirim ki tüm arkadaşlarımı seviyorum. Grubumuz bir aile dinamiğine sahip. Birlikte yiyoruz, şarkı söylüyoruz ve seyahat ediyoruz. Tüm bunlar bizi çok çabuk bir araya getiriyor. Diğer arkadaşların benim arkamı kolladıklarını biliyorum ve ben de onları kontrol ediyorum. Uluslararası yolculuklar benim gerçeğe dönmüş rüyalarım oluyor. Yeni yerler keşfetmeyi, şovlarımıza gelen insanlarla tanışmayı ve yeni kültürler hakkında daha fazla şey öğrenmeyi seviyorum.
Super Mario yorumundan Radiohead’e, Bruno Mars’tan The Cranberries’e çok geniş bir yelpazeye sahipsiniz. Takipçilerinizden gelen yorum isteklerini dikkate aldığınız oluyor mu?
Evet. Çok fazla geri dönüş alıyoruz. Binlerce yorum okudum ve bunlara cevaplar yazdım, insanların ne söyledikleri üzerine odaklandım. Harika fikirler edindik!
Son single’ınız Dancing With Myself büyük beğeni topladı. Gelecek projeleriniz arasında neler yer alıyor?
Teşekkür ederim. Bu konuda bir şey söyleyemem ama çok çalıştığımızı bilin!
Ekim sonu Türkiye’nin üç önemli şehrinde hayranlarınızla buluşacaksınız. İstanbul, Ankara ve İzmir konserlerinizde müzikseverleri neler bekliyor olacak?
Çok heyecanlıyım. Bizim bu ekiple Türkiye’deki ilk konserimiz olacak ve bu çok özel olacak. Dinleyiciler eşsiz bir geceye, dans etmeye, şarkı söylemeye, süslenmeye ve müziğin içinde kaybolmaya hazır olabilirler. Bir tür parti. Klasik favori müziklerimizi ve yeni aranjmanlarımızı sergileyeceğiz, yani herkes için bir gösteri olacak. Bu harika müzisyen ve dansçıların yer aldığı bir grup. Gülümseyecek ve şarkı söyleyeceksiniz.