“Müzikle Bir Oluyorum!”

Müzik dünyasında özgürlük ve insan hakları için yazılan şarkıların vazgeçilmez sesi olarak ölümsüzleşen Joan Baez, aktivist müzisyenler arasında öncü isimlerden birisi olarak tanınıyor. Jackson Browne, Janis Ian, John Prine, Stevie Wonder & Syreeta, Dickey Betts of the Allman Brothers Band ve Bob Dylan gibi ünlü isimlerin şarkılarına yer verdiği, 1975 tarihli Diamonds & Rust albümü büyük başarı sağlayan Joan Baez, 30’dan fazla albümle müzikte yarım asrı geride bıraktı. 2007 yılında Grammy Müzik Ödülleri’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görülen Joan Baez, son olarak Mayıs 2015’te Uluslararası Af Örgütü’nün “Vicdan ve Bilinç Elçisi” ödülünü aldı. Pasion Turca organizasyonuyla Türkiye’ye gelecek olan Joan Baez, 22 Temmuz Pazar günü saat 21:00’da, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverlere son kez unutulmaz bir gece yaşatacak.

Bu kez 22 Temmuz’da Veda Turnesi ile geliyorsunuz. Bu konserlerin sizin için özel bir tarafı var mı?

Şu ana kadar birçok farklı ülkede bulundum. Her biri de farklı şekillerde benim için çok etkileyiciydi. Sesim açısından artık biraz dinlenmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Bu turne aracılığıyla yeni albümüm Whistle Down The Wind’den şarkıları da dinleyicilerimle buluşturma imkânı buldum. Ama bunun dışında sahnedeki ben yine aynı. Bazen tamamen müzikle bir oluyorum. Nerede olduğum, hangi dilde söylediğim, şarkıların sıralaması ve izleyiciden geri gelen enerji çok etkili oluyor. 

Son albümünüz Whistle Down the Wind’de çok özel şarkılar var. Albüm repertuvarını oluştururken şarkılara nasıl karar verdiniz? 

Şarkıları kendi istediğim düzenleme ile istediğim sound’da hazırladık. İçime sinen bir albüm oldu. Uzun süren bir hazırlık aşamamız vardı. Şarkı seçimleri ve istediğimiz doğru mix’leri yakalamak için çok kafa yorduk. Albümün prodüktörlüğünü Joe Henry yaptı. Yeni şarkıların dışında albümde en sevdiğim bestecilerin bazılarını bir araya getirdim. 

Uzun ve başarılı bir kariyerin ardından geriye dönüp baktığınızda, müziğin hayatınıza kattığı anlam nedir?

İnsanlarla müzik aracılığıyla iletişim kurmak ve sorunlarına değinmek kariyerim boyunca beni çok mutlu etti. Yaptığım şeyden her zaman mutlu oldum. Hayatım müzikle zenginleşti ve şükür ki hiç pişmanlık yaşamadım. 

Fare Thee Well 2018 turnesinde yaşadığınız ilginç anlar var mı? 

En son Paris konseri çok güzel geçti. Bugünlerde olduğu gibi her şey yolundaysa bir şey yapmama gerek kalmıyor, sadece şarkı söylemeye konsantre oluyorum. Ve turnenin tadını çıkarıyorum. Ama herhangi bir sorun varsa ya da çok özel bir konser için sahneye çıkıyorsam biraz gerginliğim oluyor. 

Türkiye’de konser vermek nasıl bir duygu? Turnenin Türkiye ayağı için sürprizleriniz var mı?

Daha önce Türkiye’de birçok konser verdim, hepsi de benim için çok özeldi. Tekrar geldiğim için çok mutluyum. Birçok jenerasyona hitap ettiğimi biliyorum. O yüzden repertuvarımı hazırlarken oldukça titiz davranıyorum. Çok fazla şarkı var ve onların arasından her yaş grubunun hoşuna gidecek şarkıları seçiyorum. Bu konserde benden dinlemeyi çok sevdikleri, klasikleşmiş şarkılarımın yanı sıra Mart ayında çıkan son albümüm Whistle Down The Wind’den de şarkılarım olacak.  

Sahnedeki yüksek performansınızla hâlâ insanları büyülüyorsunuz. Bunun sırrı nedir? 

Aslında bu müziğin bir sihri olsa gerek. Performanslarım sırasındaki enerjim şarkı söylediğim kitleye bağlı olarak değişiyor. İzleyiciden aldığınız tepkiler çok önemli. Eğer yeterli enerjiyi alamıyorsam şarkılarımı daha kontrollü bir şekilde söylüyorum. 

22 Temmuz’da bizleri nasıl bir konser bekliyor?

Hem yeni albüm şarkılarım hem de en sevilen şarkılarımın bir kombinasyonu diyebilirim. Herkesin dinlerken sevgiyle hatırlayacağı birçok şarkı da var. Çok uzun zamandır sizlerle buluşmayı bekliyordum tekrar ülkenize gelmeyi dört gözle bekliyorum.