Odalardan Yükselen Şarkılar

Sofar (Songs from a room) ile hayatımıza yepyeni müzisyenler girdi. Odadan yükselen şarkıların kısa zamanda takipçisi sayısı arttı ve büyük ilgi gördü. Hatta dünyadaki Sofar Sounds’tan en popüleri İstanbul ayağı oldu. Bu süreçte de, projeyi Türkiye’ye taşıyan Eda Demir’in müzik zevki, birikimi sayesinde de şahane keşiflerine ortak olduk. Peki Sofar nasıl mı işliyor? Öncelikle üyesi olduğunuz Sofar’dan size bir mail geliyor. Böylece o ayın konserlerini ve yerini öğreniyorsunuz. İstanbul’daki Sofar gecelerine ilgi çok fazla olduğu için ve bir konsere binlerce katılımcı isteğinin gitmesi üzerine kura yöntemiyle dinleyicileri seçmeye başlamışlar bir süre sonra.

Ben de Sofar’la hem yeni müzisyenler keşfettim hem de takip ettiğim konserlerine gittiğim müzisyenleri evin en güzel yerinde bulup dinledim. Küçük bir liste hazırladım. Müzik yazarı asla değilim. Kulak, kalp, zihin verdiğim isimleri paylaştım. Sıralamanın zerre önemi yok. Bence sevelim. Niye sevmeyelim ki?

No Land

Bir sabah bu videonun çekimlerinde de çalışan bir arkadaşım, No Land’i gönderdi bana. Aslında Sofar Sounds maceram da böyle başladı diyebilirim. Sonrasında tutkunu oldum. Kamil Hajiyev’in solistliğinde Türk, Kürt, İranlı, Azeri yedi müzisyenin bir arada olduğu bir grup No Land. Sayısız konserlerine gittim. Konserlerinde biraz daha kuzey ülkelerin müziklerinden de alıp getiriyorlar. Grup üyelerinden Hazal onlara ilk konserlerini sorduğumda şöyle demişti hatta: “Ben ilk konserimizi Sofar olarak görüyorum açıkçası. Dinleyiciden çok yüksek bir enerji aldık. Oraya giderken insanlar bizim orada olacağımızı bilmiyorlardı. Karşılarında yedi kişilik bir ekip de görünce açıkçası ne yaptığımızı anlamaya çalıştılar ilk. Şaşırtıcı oldu enstrüman zenginliği onlar için. Fakat sonrasında anlamaya başladılar yaptığımız şeyi. Ve gelen tepkiler çok çok güzeldi. Sahnede olmak bizim için paha biçilemez bir şey. Tekrardan can bulduğumuz yer. Yeniden doğmak, o ilk, ağlatan, yakan nefesi almak gibi bir şey. Hem acılı hem de çok güzel.”
Müziğinin yanına şiir gibi sözlerini koyduğumda en sevdiğim gruplardan biri oluyor No Land. “Oradan bakınca nasıl gözükürüm hâlâ?”

No Land dinlemek için tıklayınız. 

Deniz Tekin

Hikâyesi giderek büyüyen kadınlardan biri de Deniz Tekin. Bıkkınlığını da huysuzluğunu da boş vermişliğini de dinlesem aşkı, sevgiyi hissettiriyor hep bana. Ahmet Kaya şarkılarını da en güzel yorumlayanlardan biri olabilir.

Deniz Tekin dinlemek için tıklayınız.

Ahmet Ali Arslan

Tamamen Sofar araştırmalarım neticesinde eriştiğim isimlerden biri Ahmet Ali Arslan. Müzik Hayvanı’ndan da albümü çıkmış. Bir araya gelemeyecek kelimeleri ehlileştirip müziğine yerleştiriyor. Gazellerden Tanpınar’a, Fikret Kızılok’tan Hildegard von Bingen’e kadar ilginç yerlerden nasipleniyor. Çağdaşlarından sıyrılan, hatta bu liste içinde de bana kalırsa, en farklı olanlardan biri.

Ahmet Ali Arslan dinlemek için tıklayınız.

Nilipek

Geçtiğimiz aylarda ilk albümü çıktı Nilipek’in. Ben de kendisini yıllar önce Taşoda Konserleri’nde Lemur isimli grubuyla dinlemiştim. Böyle de havalı bir geçmişimiz var. Nilipek’in gösterişsiz anları sakin sakin anlatan hâlini çok seviyorum. En hoyrat duyguların önünden geçip kendisine sakin bir yer bulup oraları anlatmayı tercih ediyor. Birlikte çaldığı, sesinin, sözünün değdiği isimler arasında da Ozan Tekin ve Can Aydınoğlu gibi değerli isimler de var ayrıca. Albümün genel sesi, Sofar kaydından biraz daha farklı bence. Yine de girişi buradan yapıp dahası için kendi kayıtlarına dalabilirsiniz.

Nilipek dinlemek için tıklayınız.

Cihan Mürtezaoğlu

Perdesiz gitarıyla yaptığı besteleri saldı aramıza ilk önce. Sonra sözler geldi. Kadıköylü bir müzisyen Cihan Mürtezaoğlu. Şiiri seven, hep daha derin yerleri işaret eden şarkılarını artık daha sık verdiği konserlerinde de dinleyebilirsiniz. Birkaç ay önce Sarı Söz single’ı da çıktı. Söylemeden geçemeyeceğim, videoda Cihan’a eşlik eden içinde bulunduğumuz dönemin bence en iyi söz yazarlarından ve müzisyenlerinden olan Ezgi Altıner’e de kulak verin.

Cihan Mürtezaoğlu dinlemek için tıklayınız.

Son Feci Bisiklet

Bu gezegenle alıp veremedikleri olanlardan. Ama daha sakin ve naif ruhlarla da uyum sağlamaya çalışamazlarmış. Grubun adına dair fazlaca eleştiri toplamış olsalar da yaptıkları bir röportajda dinlediğim için biliyorum, aslında bir şekilde amaçsızlık okunu ilk atan, açıklamalarında temsili isme çok takılmadıklarını gülerek, ilk belirtenler de yine kendileriydi. Herkesin artık Bikinisinde Astronomi şarkısıyla bildiği Ankaralı bir grup olan Son Feci Bisiklet Modern Zamanlar’da dünyanın en beter haberini, daha güzel bir tonla anlatamazdı: “Herkes Kaybetmiş…”

Son Feci Bisiklet dinlemek için tıklayınız.

Kalben

Nihayet albümünü yayınladı Kalben. Üç haftadır en çok dinlediğim ses. Sofar’dan yolu geçip de ismini en çok duyuranlardan biri oldu galiba. Dişlilerin içinde büyüdüğümüz, tükenmeyen isteklerin peşinde sürüklendiğimiz bu çağda aşktan başka bir şeye tenezzül etmeyen bir kadının sözleri ve güçlü sesinin kaynağına bir kez dalınca, mutlu oluyorsunuz. Bendeki karşılığı bu. Dünyanın en acı hikâyesini de anlatsa Kalben, avutmadan bırakmıyor. “Hiçbir şey istemedim, ne yatak ne oda ne de ev…”

Kalben dinlemek için tıklayınız.

Tesir

İtiraf etmem gerekirse, bu listeyi hazırlamaya karar verdiğimde Sofar Sounds videolarına yeniden baktım ve tesadüfen, yakından tanıdığım, sevdiğim bir isim olan Çağrı Yalkın’ı gördüm. Bir şekilde gözümden kaçmış onun da konser verdiği. Bundan beş sene önceydi. Dünyanın en tuhaf boşluklu gecesini yaşıyordum. Çağrı, Karınca’yı gönderdi bana. Dinledim. Sonra yeniden… Hiç abartmıyorum; sabah oldu. Sanırım odamdan ve kulaklarımdan günlerce aynı ses yükseldi. Hayatımda beni büyüleyen nadir şeylerdendir. İçinde dünyayla çok da uyuşmayan bir şey besleyen bu yetenekli adam, hem şaşırtıcı şiirleri hem de şahane çizimleriyle arkasından gidilmesi gereken Spoken Word’den, Latin edebiyatından, Türkçe şiirden tekinsiz ve yaratıcı biri.

Tesir dinlemek için tıklayınız.