Tan Tunçağ’ın son projesi olan Cava Grande’nin ilk albümü Worm Universe, Santima Records etiketiyle geçtiğimiz aylarda yayımlandı. Portecho’dan tanıdığımız Tunçağ’ın yeni albümüne analog synthler ve karanlık ritimler hâkim. Worm Universe, müzikalitesi kadar görsel diliyle de adından söz ettireceğe benziyor.
Son yıllarda oyun geliştirme konusuna eğilen Tan Tunçağ bu görsel dilini müzikleriyle birleştiriyor. Albümden Playing Fields adlı şarkıya Unity oyun motoru ile bir klip hazırlayan Tunçağ ile eski grubu Portecho’dan yeni albümü Worm Universe’e, Cava Grande projesinden yönetmenlik deneyimlerine, oyun geliştiriciliğinden gelecek projelerine kadar pek çok şey konuştuk.
Seni Portecho ve Mira gruplarından tanıyoruz. Portecho bir zamanların en avangart gruplarındandı. Gerek söz ve müzikleri gerekse klipleriyle… (Studio Plastico’yu hâlâ açar dinler, izlerim.) Röportaja buradan başlayalım isterim. Portecho, artık çalışmalarına devam etmiyor sanırım. Senin için nasıl bir deneyimdi bu grupta olmak?
Evet şu anda Portecho devam etmiyor. Bunun sebebi Deniz’le birbirimizden çok uzak yaşıyor olmamız aslında, Deniz yaklaşık üç senedir Los Angeles’ta yaşıyor, ben de İstanbul’dayım. Bu şekilde devam etmek zor oluyordu, biz de projeyi durdurma kararı aldık.
Öte yandan var olduğu süreçte Portecho’da olmak gerçekten çok özel bir deneyimdi, hem müzik hem de Deniz’le olan dostluğumuz adına. Buna ek olarak Portecho’nun 2006’da çıkardığı Undertone albümünden itibaren Türkiye’deki alternatif müzik akımına ciddi bir şekilde yön verdiğine inanıyorum. Ticari kaygıdan uzak, tarz anlamında benzeri çok olmayan, İngilizce sözlü bir müziğin Türkiye’de önemli bir başarı yakalamış olmasının başka birçok müzisyene ilham verdiğini düşünüyorum. Bu da benim için çok gurur verici bir şey.
Röportajımıza vesile olan esas konuya dönelim: yeni projen Cava Grande. Cava Grande’nin ilk albümü Worm Universe, Santima Records etiketiyle geçtiğimiz aylarda yayımlandı. Albüm bizi analog synthesizer ve karanlık ritimlerin arasında bir uzay boşluğuna bırakıyor. Proje nasıl ortaya çıktı, ilk albüm nasıl bir hazırlık süreciydi senin için?
Aslında Cava Grande benim bundan 5-6 sene önce, daha Portecho varken başladığım bir proje. Bir dönem kafayı takıp bir bilimkurgu filmi senaryosu yazmaya çalışmıştım. O zaman birtakım elektronik besteler yapıp, bu parçaların filmin müzikleri olabileceğini düşünmüştüm. O dönemde yaptığım parçaların birçoğu albüme girmedi aslında ama Cava Grande’nin çıkış noktası bu şekilde oldu. Cava Grande’nin müziğini olmayan bir filmin müzikleri gibi düşündüm hep. Bir sene önce de bütün bu parçaları toplama, tarz olarak birbirine yakınlaştırma ve bunu bir albüme dönüştürme kararı aldım. Albümün mix’ini kendim yaptım, mastering’i ise Almanya’da Emre “Toniia” Yılmaz tarafından yapıldı.
Albümün çıkan ilk videosuna gelecek olursak, Playing Fields adlı klip tamamen Unity oyun motoru ile senin tarafından yapıldı. Senelerdir meşgul olduğun bilgisayar oyunu tasarımı video kliplerinde de sık sık karşımıza çıkacak belli ki. Bu gerçekten kıskanılacak bir meziyet. Kendi müziğine kendi görselliğini yansıtabilmek, zihninden akıtabilmek... Sen ne düşünüyorsun?
Müzik kariyerimin başından beri, hem Portecho’da hem de Mira’da çoğu zaman klipleri kendimiz yaptık ve bundan da çok keyif aldık. Bunun dışında uzun bir süre de yönetmenlik yaptım, başka sanatçıların kliplerini çektim. Artık pek yönetmenlik yapmıyorum, fiziksel olarak çok zor bir iş bence. Sabah erken kalkmak ve geç saatlere kadar çalışmak için yaşlanıyorum galiba. :)
Bilgisayar oyunlarına olan ilgim ise çok eskiden beri var. İlkokuldaydım, Star Wars Stormtrooper oyuncağı almak için aylarca para biriktirmiştim. En sonunda parayı toparladım, gidip oyuncağı satın aldım ve koşa koşa eve gittim. Eve vardığımda ise, salonda masanın üzerinde babamın bana hediye olarak aldığı ZX Spectrum bilgisayarı gördüm. Dokuz yaşında falandım sanırım. Stormtrooper’ı omzumdan arkaya doğru geri fırlattım ve bir daha da hiç ilgilenmedim. Daha o zamanlarda bile o bilgisayarda kendi oyunlarımı yazmaya çalışıyordum. Bu tutkum da hiç bitmedi. Hatta 2005 yılında Deniz’le ilk bir araya gelme sebebimiz müzik değil bir bilgisayar oyunu yapmaktı. Sonra Portecho hayata geçince vazgeçmiştik oyun işinden.
Yaklaşık son altı senedir ise ciddi olarak oyun geliştirme işine eğilmiş durumdayım ve artık profesyonel olarak yapıyorum. Başka diğer tüm işleri de bıraktım. Hem piyasa için oyun geliştiriyorum hem de kendim için ve bundan çok zevk alıyorum. Cava Grande’nin müziğiyle oyun dünyasını birleştirmek de benim için biraz kaçınılmaz bir şey oldu.
Oyunlar için müzik yapmıyor, müzik için oyun yapıyorsun. Genelde tam tersinin olmasına alışığız tabii. Senin için aradaki fark ne?
Bence aradaki fark, yaratım süreci. Ben müzikten ilham alarak oyun yapmayı tercih ettim. Cava Grande’nin Sentinel adlı parçasına bir klip yapmak istiyordum, onun yerine bir oyun yaptım. Oyun parçayla aynı uzunlukta, 5-6 dakikada bitiyor ama farklı sonları var ve baştan oynayabiliyorsunuz. Daha sonra A Fine Mess adlı parçadan yola çıkarak aynı isimde ilk ticari oyunumu yapıtım ve Steam üzerinden piyasaya çıkardım. A Fine Mess, hem oyun eleştirmenleri hem de oyuncular tarafından hep çok iyi eleştiriler aldı, bu da beni çok motive etti. Burada A Fine Mess parçasının hissinden yola çıkarak oyunun senaryosunu yazdım ve parçayı da oyunun önemli bir etkeni olarak kullandım. Ortaya alıştığımız tarzdaki oyunlardan farklı, daha şiirsel bir yapısı olan, anlamları gizli, kendini açıklama endişesi duymayan, daha sürreal bir oyun çıktı.
Albümün tarzını “melankolik ambient electronica” olarak tanımlıyorsun. Bize bunu biraz açar mısın?
Cava Grande enstrümantal bir müzik. Ağırlıklı olarak analog synthler var, bu da sound’u sıcak yapıyor. Ritmik alt yapılar da oldukça karanlık ama insanı dans etmeye de itiyor; yani “hüzünlü dans müziği” hissi burada da devam ediyor. Mehmet Tez, Cava Grande’nin müziğini “karanlık alt yapılardan oluşan, pozitif hisli bir müzik” olarak tanımlamış. Belki de “melankolik” çok da iyi bir tanım değildir. :)
Peki seni bundan sonra hep sözsüz müziklerle mi dinleyeceğiz?
Cava Grande’yi şu noktada sözsüz tutmayı düşünüyorum ama belki ileride vokali daha çok bir efekt gibi kullanmayı düşünebilirim. Amacım Cava Grande’nin müziğini Portecho’dan ayrı tutmak.
Tuğçe Yapıcı albüm değerlendirmesinde çok güzel belirtiyor: “Cava Grande’nin bu çok yönlü doğasını öğrendiğimden beri katılımcıların canlı performans esnasında söz konusu bilgisayar oyunlarını oynayarak veya bizzat oyunun içerisinde yer alarak projeyi tam anlamıyla deneyimleyebilecekleri bir ortam hayal etmekten kendimi alamıyorum.” Nedir bu hayallerimize cevabın?
Bu çok güzel ve benim de çok istediğim bir hayal aslında. Hayal olmaktan çıkması için gereken şey çok uzun ve yoğun bir çalışma süreci. Bunu da zaman içerisinde yapmayı umut ediyorum. Konserlerde görsellerde bana Miray Kurtuluş eşlik ediyor, görsellerin de bir kısmını o tasarlıyor ve onları da çok beğeniyorum. Belki bu interaktif etkileşimi konser boyunca değil de seçme birkaç parçada yapabilirim. Tuğçe’ye de buradan bu güzel fikri için çok teşekkür ediyorum.
Önümüzdeki proje/konserlerin arasında neler yer alıyor?
Şimdi yakın zaman Sentinel’i bir klip olarak çıkarmayı planlıyorum. Oyunu birebir koymak istemiyorum, klibin farklı olması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de oyunu parçalayıp yeni senaryolar ve sahneler yaratıyorum. Ağustos ayı başında klip çıkacak gibi görünüyor. Bir yandan da yeni parçalar yazmaya ve başka müzisyenlerle ortak birtakım çalışmalar yapmaya hazırlanıyorum. Dinleyiciler de bu gelişmeleri Cava Grande’nin Facebook sayfasından takip edebilirler.
https://www.youtube.com/watch?v=yFCLYRBAp20