Geçtiğimiz sonbaharda tanıştığımız synthpop grubu Klor ile 10 yıllık dostluğun müzikle buluşma hikâyesini, "biraz havuz kokusu, biraz kokteyl tadı..." kattıkları üç tekliden oluşan ilk EP’leri “Son Jeton”u ve dinleyicilerini yarattıkları retro-fütüristik dünyada daha nelerin beklediğini konuştuk.
Birbirlerini uzun yıllardır tanıyan üç arkadaşın, Deniz Dağlar Atalay, Ege Öztayfun ve Onur Sherifi’nin Kadıköy merkezli müzik grubu Klor, bu yıl fazlasıyla özlemini çektiğimiz iyot / klor kokulu yaz günlerini anımsatan üç parça ile hayatımıza girdi. Grup üyeleri eğlenceli şarkılar üretmenin yalnızca eğlenerek üretmekle mümkün olabileceğini düşünüyor. Hatta düşünmekle de kalmayıp evlerine kurdukları stüdyoda bir yandan keyif veren melodiler üretirken bir yandan da sık sık oyun molası veriyorlar. 80’lerin neon ışıltılı atmosferi altına çeken, BBI Music Co. etiketiyle yayımlanan üç tekliden oluşan “Son Jeton”u fona alın ve buyrun sohbetimize.
Klor’u Kadıköy’de yaşayan üç arkadaşın kurduğu bir müzik grubu olarak biliyoruz. Bu sebeple Klor’un ve üç arkadaşın hikâyesini konuşarak başlayalım mı?
Üçümüz 10 yıldır çok yakın arkadaşız. 10 yıldır sürekli bir araya gelir, hem doğaçlama müzik yapar hem de sabaha kadar oyun oynarız. Son zamanlarda, çaldıklarımızı kaydedip yayımlamaya karar verdik ve böylece Klor ortaya çıktı. Dinlediğiniz şarkılarda ve tasarladığımız görsellerde de, içip eğlendiğimiz güzel vakitlerin ve keşfettiğimiz yeni oyunların esintilerini sıkça görebilirsiniz.
Klor bizi ismiyle de tarzıyla da havuz başına davet ediyor. Müzik dünyasında nasıl bir yerde durmak istiyorsunuz?
Biz müziğimizi eğlenerek yapıyoruz ve dinleyenlerin de güzel bir günün, basit hazların, ortak problemlerimiz karşısında pozitif kalışın tadını almasını istiyoruz. Niyetimiz, Klor dinlerken burnunuzda havuz kokusu, ağzınızda ferahlatıcı bir kokteyl hissetmeniz ve arkanıza yaslanıp güzel bir yaz gününü hayal etmeniz.
Yaptığınız müziğin tarzını nasıl tanımlıyorsunuz? Seçtiğiniz bu tarzda sizi çeken ne oldu? Dinleyicide ne tür duygular uyandırmak istiyorsunuz müziğinizle?
Synth sesleri kurcalamayı ve bizi harekete geçiren funk ritimlerini çok seviyoruz. Bizi retro fütüristik dünyalara götüren synth melodileri, o dünyada eğlenmemizi sağlayan funk ritimleri ve bu yolculuğu derinleştiren soloları kullanıyoruz. Aslında bir tarz seçmedik, kendimizi burada bulduk.
Klor’u müzikal anlamda neler besliyor? Size ne veya kimler ilham veriyor? Neler etkiliyor müziğinizi, nasıl yansımaları oluyor?
Ayıp olmayacaksa, biraz keyif düşkünü insanlarız. :) Yediğimiz, içtiğimiz şeylerden; gezdiğimiz yerlerden keyif almaya çalışıyoruz ve modumuzu yükselten kolay ulaşılabilir hazlara sarılıyoruz. Bu ortak tutkularımız da şarkılarda kendine yer buluyor. Bizi gerçek hayattan koparan oyunlar ve özlediğimiz yaz tatilleri de bunun önemli bir parçası.
Üç şarkıdan oluşan ilk EP’den ilk tekliniz "Güneş Batıyor"u Ekim 2020’de ve ardından “Dur Biraz” ve “Son Jeton” ile çalışmalarınızın tamamını dinleyicilerle paylaştınız. Peki bu EP’nin ve üç şarkının ortaya çıkış süreci nasıl geçti? Şarkılarınızın hikâyelerini anlatır mısınız?
Birbirimize çok yakın oturuyoruz ve buluşup müziğimizi evde üretiyoruz. Elimiz zaten sık sık enstrümanlara gidiyor ve bizi yakalayan melodileri bulunca peşinden gidiyoruz. Zaten birimizin zayıf bulduğu herhangi bir üretimi, birbirimize tüm açıklığıyla söyleyebilecek samimiyete sahibiz. Yani, kimse kimseye ayıp olmasın diye “fena değil” demiyor. JPaylaştığımız üç şarkı da o “fena değil” denizinde boğulmayıp üçümüzü de heyecanlandıran şarkılar. Hiçbir şeyi eklemekten ya da çıkarmaktan çekinmediğimiz; etrafımızdaki insanların yorumlarını, fikirlerini, katkılarını esirgemediğimiz; hepimizin her adımına özgürce burnunu soktuğu şarkılar.
Müziğinize “Dur Biraz”da Ardıç Duygu, “Son Jeton”da ise Alara Akgün vokal olarak eşlik ediyor. Ayrı vokallerle sizi bir araya getiren sebep neydi, daha sonraki çalışmalarınızda da karşılaşacak mıyız farklı isimlerle?
Yeni şeyler denemek çok eğlenceli ve şarkının herhangi bir kısmı için farklı isimlerle çalışmaya çok açığız.
“Dur Biraz”ı derinleştirmek ve zenginleştirmek isterken taa New York’lardan Ardıç Duygu’nun muhteşem sesini keşfettik. Onur’un sesiyle denge yakalayarak bizi uzaklara götürdü Ardıç, biz de gittiğimiz yeri sevdik ve orada kaldık. Ardıç’ın pozitifliği ve içtenliği kesinlikle şarkıya da yansıdı.
“Son Jeton”un üretimi sırasında yanımızda olan ve şarkının yazım aşamasına da dahil olan arkadaşımız Alara, ilk önce sadece deneme amaçlı şarkıya eşlik etmişti. Fakat duyduğumuz anda bu şarkıyı Alara’nın söylemesi gerektiğinden emindik. Aradığımız şeyin ne olduğunu bilmiyorduk fakat uzaklarda aramamız gerekmedi. Sesi, şarkıyı başka bir boyuta taşıdı.
Peki ilk EP deneyiminizi nasıl değerlendirirsiniz? Son Jeton’dan neler öğrendiniz?
Müzikal metodolojileri kavramaya ve yaratıcı süreçlerimizi daha geniş alanlara yaymaya başladık.
Dinleyicilerden nasıl yorumlar aldınız? Dinleyicilerinizle fiziksel karşılaşmalarınız daha olmadı bildiğim kadarıyla, şimdiden konserler mümkün olur mu bilemiyoruz ama planlarınızda dijital buluşmalar var mı?
Bizi çok motive eden yorumlar alıyoruz. Instagram sayfamızdan bize yorumlarınızı ilettiğinizde de keyifle okuyoruz. JGerekli şartlar sağlandığında, şarkılarımızı dinleyerek bizimle aynı hislerde buluşanlarla tanışmayı çok isteriz.
Bir bakıma salgının yarattığı belirsizlik ortamı içinde hayata geçti Klor. Şu anki durumunuzdan memnun musunuz?
Daha yolun çok başındayız ve yapmak istediğimiz çok şey var ama olduğumuz yerden de gayet mutluyuz. Biz üretmekten keyif almaya devam ettiğimiz sürece varsın, konserler olmasın. Sevdiğimiz şeyleri insanlarla paylaşma tatmini yeterli.
Son olarak henüz dinleme listelerimizde “Son Jeton” çalarken bize gelecekteki projeleriniz hakkında neler söylersiniz, bizi neler bekliyor?
Güçlü bir duygusal bağ kurduğumuz bazı şarkılarımız var hazırda. Bir an önce paylaşmak için sabırsızlanıyoruz. :) Takipte kalınız efendim, şerefe!
Keyifli röportaj için teşekkür ederim.