Piyanist Emre Şen'in İlk CD'si

Duyarlı, özgün yorumu ve ustalığıyla öne çıkan piyanist Emre Şen’in ilk CD’si Lila Müzik etiketiyle çıktı.  

İtalyan basınının “piyanonun şeytani meleği” olarak tanımladığı, müzik çevrelerinde ise “Emre Chopin” lakabıyla anılan Emre Şen, 13 yaşında piyanoya başladı. Müzik eğitimini Ankara, Roma, New York ve Londra’da aldı. Lisans eğitimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde  Sanat Teşvik Ödülü  alarak tamamlayan  Şen, Paris’te Ecole Normale de Musique’de Diplome Superior de Concertiste sınıfını birincilikle bitirdi.  Lisansüstü diplomasını Londra’da Kraliyet Koleji’nde konçerto dalında birincilik ödülü kazanarak alan sanatçı,  İtalya ağırlıklı olmak üzere katıldığı uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. Emre Şen, 2000 yılından itibaren Geştalt Psikoterapisi alanına yöneldi ve bu alanda eğitim alarak çalışmalar yaptı.  “Sanatta Geştalt Yaklaşımı” adı altında bir yöntem geliştiren piyanist, iki yıl Bilkent Üniversitesi’nde bu konuda ders verdi.

Bir psikoterapi kuramı ve yaşam felsefesi olan Geştalt yaklaşımı, yaşamımız boyunca sahip olduğumuz bilgi ve fikirlerden çok deneyimlerimize, içinde yaşadığımız an ile kurduğumuz ilişkiye ve bu anın bizim üzerimizde bıraktığı  etkiye önem verir. Emre Şen Geştalt Yaklaşımı'nı müzik hayatına geçirmesi konusunda:  “Bu yaklaşım, bir müzisyen olarak çaldığım eserlerde öğrendiklerim, anladıklarım ve fikirlerimin ötesinde, deneyimlerime teslim olmayı ve her müzik yapışımda farklı ve  taze bir anlatıma açık olmamı sağladı” diyor.

Bach, Mendelssohn, Chopin, Rachmaninoff, Liszt ve Brahms’ın eserlerini yorumlayan Emre Şen, CD’nin kaydını Eskişehir Büyükşehir Belediyesi  Senfoni Orkestrası Salonu’nda gerçekleştirdi.  CD’nin kayıt ve mastering işlemleri  Emin Germen, görsel tasarımı ise Gözde Oral tarafından yapıldı.  

www.triolila.com         

Geştalt Yaklaşımıyla Müzik

Geştalt  şimdiki zamana odaklanan, fikirler veya bilgiden çok deneyime önem veren varoluşçu bir yaklaşımdır. Bir psikoterapi kuramı olmasının yanı sıra yaşam felsefesi veya oluş biçimi diye de 

tanımlanabilir. Geştalt yaklaşımıyla yaşamak tarafsızca bakıp değerlendirmeyi, seçimlerimiz konusunda daha özgür ve esnek olabilmeyi, her şeyden önemlisi ise şu an ile temas edebilmemizi kolaylaştırır. 

Geştalt Psikoterapi eğitimi, çaldığım eserlerde öğrendiklerim, anladıklarım ve fikirlerimin ötesinde, deneyimlerime teslim olmayı ve her müzik yapışımda başka, taze bir anlatıma açık olmamı sağladı.

Nasıl ki çok fazla düşünüp, cümlelerimizi çok fazla bilgiyle yükleyerek konuştuğumuzda iletişimimiz kopuk, ölü ve enerjisiz hale geliyorsa, sadece düşünerek, bilerek çalmak da müziği ve iletişimi cansızlaştırıyor. Bir deneyimin içinde sonsuz bilgi, fikir ve ustalık yer alabilir. Fakat o deneyim şimdiki zamanda can bulmadıkça, kaliteli bir sunumdan öteye geçmez. Varoluşçu bir yaklaşımla müzikal bir performansı da yaşatan stil bilgisi, ustalık, emek ve genel bir müzikal anlayışın ötesindeki deneyimdir.  Sessizliğin içinden o anda doğan müzik ve tecrübeyle temas halinde olabilmektir. Böyle bir farkındalık anı mutlaka enerjik, coşkulu ve yaşam doludur.

Konuşan birinin anlattıklarından ziyade ses tonu bize ulaşır. İster heyecanlı veya neşeli, ister üzgün olsun, söylediklerinden o kişi de o anda etkileniyorsa, fikirlerine katılmasak bile onunla temas eder, onu anlar ve empati kurarız. Enerjisi bize ulaşır. Müzikal anlatımda da bu aynı şekilde işler.  Sanat zaten görünenin, sözlerin, şeklin ötesine uzanarak ifade edilemeyeni yaşamak ihtiyacıyla ortaya çıkan çeşitli anlatım biçimlerini içerir. Bu doğrultuda, herhangi bir sanat eserini ‘formül’ haline getirip bir plandan ibaret olarak görürsek, onun ‘ruhunu, yaşamını’ almış veya en iyi ihtimalle onu azaltmış oluruz.

Geştalt yaklaşımıyla yaşamak, "ben böyleyim", "bu eser böyledir" gibi cümleler yerine "bu ana kendimi bırakıyorum, açığım, hayatın içimden geçmesine izin veriyorum" veya "bu eserle şu anda var oluyorum, devam ediyorum" gibi yeni olana daha açık, maceraperest, aynı zamanda da bilgi, fikir ve düşünceyi dışlamadan, bir araç olarak görüp kullanan bir varoluş biçimidir.

Emre Şen