Türkiye’den ve dünyadan sanatçıların ürettikleri alternatif gösterileri hem çevrim içi platformlarda hem de fiziksel olarak mekânlarda izleyiciyle buluşturacak ve festival deneyimini sene boyunca yaşatacak Istanbul Fringe Festival 2021 - Hybrid’i sanat yönetmeni Emre Yıldızlar ve kültür politikası direktörü Zeynep Uğur ile konuştuk.
İstanbul’a; dans, tiyatro ve performans alanlarında üretilmiş alternatif gösterileri seyirciyle buluşturan, uluslararası bir performans sanatları festivali kazandırma amacıyla yola çıkan ilki 2019 yılında gerçekleşen Istanbul Fringe Festival bu yıl üçüncü kez sanatseverlerle bir araya geliyor. Pandemi sebebiyle geçtiğimiz yıl sadece çevrim içi olarak gerçekleşen festival bu yıl hibrit bir modele geçerek 16 gösteriyi çevrim içi platformlarda, 9 gösteriyi ise fiziksel olarak katılımcılarla buluşturacak. 18 - 26 Eylül 2021 tarihlerinde hem yerli hem de uluslararası sanatçıların çalışmalarını sergileyecekleri Istanbul Fringe Festival 2021 – Hybrid hakkında merak ettiklerimizi, festivalin geçen iki yılını, sahne sanatlarında dijitalleşmeyi festivalin sanat yönetmeni Emre Yıldızlar ve kültür politikası direktörü Zeynep Uğur ile konuştuk.
Bu yılki Istanbul Fringe Festival’dan önce geçtiğimiz yıl pandemi sebebiyle çevrim içi gerçekleşen festivalden bahsedelim mi? Festivalin ikinci yılı nasıl geçti, çevrim içi olması festivali nasıl etkiledi?
Emre Yıldızlar: Öncelikle bu soruyu yönelttiğiniz için çok teşekkür ederiz. Henüz çok genç bir festival olarak, ikinci yılımızda pandemi koşullarıyla yüzleşmek bizim için önemli ve kritik bir karardı. Performans sanatları alanında Türkiye’den ve dünyadan yenilikçi sanatçıları bir araya getirmek en önemli amaçlarımızdan. Bu nedenle fiziksel olarak bir araya gelemeyecek olmak en büyük soru işaretimizdi. Ancak sürekliliği de bir o kadar önemsiyoruz. Bu nedenle sanatçıların birbirleriyle ve sanatseverlerle iletişimlerini sürdürülebilir kılmayı öncelik olarak belirledik. Bunun bize yeni kapılar açtığını da söylemek isterim. Örneğin, sanatçılarla Instagram üzerinden gerçekleştirdiğimiz “Canlı Broşür” etkinliği, fiziksel bir festivalde katılımcıların etkinlikleri tanıması için yaygın olarak kullanılan festival broşürü konseptinin bir uyarlaması olarak oldukça ilgi çekti. Sanatçıların da bu konsept ile ilgili heyecanımızı paylaştıklarını söylemek yanlış olmaz.
Bir diğer örnek Nadir Sönmez’in Erkek Cinayeti performansı oldu. Nadir kendi yazdığı bu metni bir okuma performansı olarak tasarlamışken festivalin sanat yönetmenleri olarak ben ve Denizhan Çay’la birlikte çalışıp performansı WhatsApp’a taşıdılar. WhatsApp medyumun imkânlarını zorlayarak mahremiyet, röntgencilik, gerçeklik gibi kavramlarla oynayan bu performans çok olumlu tepkiler aldı, festival sonrasında da oynamaya devam etti.
Tamamını çevrim içi ortamda gerçekleştirdiğimiz Istanbul Fringe Festival 2020 Online ile toplamda 15 ekibin işlerini YouTube kanalımız üzerinden yayımladık. Performansların yanında Instagram canlı yayınları ve Zoom üzerinden yapılan çevrim içi söyleşi ve atölyelerde 30 binin üzerinde katılımcıyla buluştuk.
Tüm bu yenilikçi uygulamalarla festivalimiz, pandemi dönemi için özel olarak tasarlanan EFFE Label 2021 Yaratıcılık Ödülü'ne layık görüldü. European Festivals Association tarafından verilen ödül, 2020-2021 döneminin zor koşullarında sanatçıları ve kitleleriyle buluşmak için güçlü irade gösteren, dayanıklılık ve yaratıcılık hikâyeleri örnekleri veren festivalleri kutluyor.
Aslında biraz daha bahsettiniz ancak biraz daha özele inerek festivalin dijital olarak deneyimlenmesi konusunda hem ekiplerden hem de katılımcılardan nasıl dönüşler aldınız?
E.Y.: Performans sanatçıları, pandemiden en çok etkilenen gruplardan biri oldu. Bütün üretimleri durduğu için hem maddi olarak hem de işlerini icra edememeleri nedeniyle zor bir süreçten geçtiler. Geçen yıl çevrim içi olarak da olsa, bir festival oluşumunda yer aldıkları için tüm sanatçılarımızdan pozitif dönüşler aldık. Geçen yıl programda yer alan bazı işleri de bu yılki festivalde ağırlayacağız. Bu da sanatçılarımızı motive eden, geçen yıldan bu yıla umutla bakabilmelerine yardımcı olan bir adımdı.
Katılımcılarımızdan da büyük destek gördüğümüzü söylemek isterim. Canlı yayınlara katılımları, çevrim içi workshop’larda gerçekleşen buluşmalar, pandemi sebebiyle özlediğimiz bir araya gelme hissini yaşatmış görünüyor. Buradan destek biletleriyle sanatçılara ve bu yılki festivale katkıda bulunan tüm Istanbul Fringe takipçilerine teşekkür etmek isteriz. :)
Peki Istanbul Fringe Festival özelinde, geçmiş yılki deneyiminize dayanarak fiziksel ile çevrim içi arasında bir karşılaştırma yaptığınızda nasıl çıkarımlarda bulunursunuz?
E.Y.: Dediğim gibi, çok genç bir festivaliz aslında. Dolayısıyla her iki format da bize büyük deneyimler kattı. Istanbul Fringe ekibi olarak hepimiz sanatçı olarak da sahne deneyimine sahip olduğumuz için bu konuya tarafsız bir açıklama yapmak çok mümkün olmayabilir. Fiziksel mekânda bir araya gelme, performanslardan önce ve sonra sosyalleşme anlamlı bir etkileşim için çok önemli. Ancak çevrim içi koşulların, sanatçıları yenilikçi üretimler yapmaya yönelttiği de yadsınamaz bir gerçek. Aynı zamanda deyim yerindeyse krizi fırsata çevirmeye çalışarak söyleşi ve panellerde fiziksel olarak bir araya gelmesi zor insanları bir araya getirdik, buna bu yıl da devam edeceğiz. Çevrim içi olarak takip edilen bir program erişilebilirlik açısından da önemli. Festival hem farklı şehir ve ülkelerden de takip edilebiliyor, hem de çeşitli farklılıklardan ötürü fiziksel mekânlara gelemeyenler de festival içeriklerine erişmiş oluyor.
Çevrim içi tarafı sürdürmenin erişilebilirlik açısından önemini gösterdiğini düşünüyorum ben de. Bu yıl festivalin isminin yanına “-Hybrid” takısı geldi. Hem fiziksel hem çevrim içi gösterimlerin olacağı Istanbul Fringe Festival – Hybrid’in hazırlık sürecinde, içeriğinin oluşturulmasında nelerin etkili olduğundan, festivalin üçüncü yılına nelerin şekil verdiğinden bahseder misiniz? Farklı platformlarda festival katılımcılarıyla buluşacak 25 gösteri yer alıyor programda. Başvurularda bu yıl öne çıkan temalar neler oldu?
E.Y.: Bu sene 44 ülkeden 164 başvuru aldık. Seçkide içinden geçtiğimiz bu dönemi anlamlandırmaya çalışan, birbirimizle etkileşime geçmenin yeni yollarını arayan işlerle karşılaşmak bizi mutlu etti. Yıkımın ardından yeşeren sanatsal yaratıcılığı Istanbul Fringe Festival katılımcıları ile buluşturma fikri bizi çok heyecanlandırıyor.
Festivalin hibrit formatı kapsamında gösterileri üç farklı kategoriye ayırdık. Bunlardan ilki şehrin farklı mekânlarında fiziksel olarak gerçekleşecek gösteriler olacak. İkincisi yine festival haftası boyunca gösterilerin çevrim içi olarak izlenebilecek profesyonel kayıtları olacak. Üçüncü kategoride ise dijital mecralar için üretilen işler yer alacak.
Pandemi şartları devam ettiğinden festival tarihleri içinde sınırlı sayıda fiziksel gösteri ağırlama kararı aldık. Geçen seneden bu yana fiziksel olarak ağırlayamadığımız, festival topluluğuyla buluşturmayı çok istediğimiz gösteriler var. Bu gösterileri Mayıs 2022’ye kadar her ay katılımcılarımızla buluşturmayı planlıyoruz. Festival deneyimini seneye yayarak buluştuğumuz alanları çoğaltmayı umuyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da programda dans, performans, tiyatro gösterileri, atölyeler, paneller, sergi ve konserler yer alıyor. Üçüncü yılında Istanbul Fringe Festival’da bizleri neler bekliyor?
E.Y.: Bu yıl T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, İBB iştiraklerinden Kültür AŞ’nin şehir sponsorluğunda ve Hollanda Başkonsolosluğu’nun destekleriyle gerçekleşecek festivalde toplam 25 gösteri yer alıyor. 16 gösteri online platformlarda yer alacak, 9 gösteri ise fiziksel olarak gerçekleşecek. Türkiye’nin yanı sıra ABD, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İsrail, İtalya, Japonya, Macaristan, Polonya, Rusya, Ukrayna ve Yunanistan’dan yenilikçi sanatçıların işlerini izleme imkânı bulacaksınız.
Açılış etkinliğimizde Yunanistan’dan Cinderella’s performansını ağırlayacağız. Gösteri 17 Eylül akşamı Müze Gazhane Meydan’daki ilk gösterimin ardından Atlas 1948 Sahnesi’nde de seyircilerle buluşacak. Alexandros Stavropoulos’un koregorafisiyle sahneye koyulan dans performansı, Disney'in Külkedisi'nin minimalist bir koreografik yorumu. Oyuncak bebek gibi giyinmiş ve sarı peruklarla taçlandırılmış sekiz dansçıdan oluşan güçlü bir ensemble, animasyon filmden ilham alan koreografik paternlere girişiyor. Stavropoulos'un Cinderella’s’ı, nüktedan bir koreografi eşliğinde bir müzik deneyimini ateşliyor.
Bunun dışında fiziksel etkinliklerimiz BeReZe Gösteri Evi, Çevre Tiyatrosu, DasDas, DOTOrmanda, ENKA Açıkhava Tiyatrosu, Kadıköy Boa Sahne ve Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşecek. Ayrıca katılımcılarımızın Mobilet Online’dan izleyebilecekleri profesyonel performans kayıtları ve Fringe Zoom üzerinden yapılacak dijital işler için Istanbul Fringe Festival 2021 Hybrid etkinlik sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Oldukça heyecan veren bir açılış etkinliği olacak. Festivalin yanı sıra pandemiyle de hız kazanan, sizin de hızlı bir şekilde adapte olduğunuz dijitalleşme konusuna değinelim isterim. Şu an bir şekilde eski normale dönüyoruz ancak sahne sanatlarında dijitalleşme konusundaki düşünceleriniz nedir?
Zeynep Uğur: Performans sanatlarının dijitalleşmeyle ilişkisi pandemiden çok önce başlamıştı; ancak mutlaka pandemiyle beraber hızlandı ve bu konu hepimizin gündemine oturdu. Yeni ve deneysel olanı takip edip görünür kılmak ve bu konulara alan açmak kendimize edindiğimiz misyonlardan biri. Farklı teknolojilerin performans sanatlarında kullanılmasının yarattığı yeni hikâye anlatma biçimleri, seyir deneyimleri ve yaratımlar performans sanatlarını düşünme biçimimizi dönüştürüyor. Bu değişimlere açık olmak gerektiğini düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte farklı disiplinler arasında daha çok iş birliği ve bu iş birliklerinin yarattığı melez biçimler görmeyi bekliyoruz. Festivalin bu seneki seçkisinde pandemi sürecinde yaratılmış, online platformlar için özel olarak tasarlanmış Somewhere Only We Know, Arkadaş Aramıyorum ve fiziksel alanla dijital alanın oyun deneyimini birleştiren Walkthrough: Istanbul gibi performanslar da yer alıyor ve bu denemelere alan açabildiğimiz için mutluyuz. Geçen sene festivalde bu konu üzerine yurt dışından ve Türkiye’den katılımcılarla bir panel gerçekleştirmiştik. Bu sene de hibrit programımız kapsamında bu konu üzerine düşünmeye devam edeceğiz ve yine bu konu üzerine Türkçe tek kaynak olan Multimedya ve Tiyatro kitabının yazarı Burcu Yasemin Şeyben, Danimarka bazlı AR ve VR ile sinema ve performans sanatlarını birleştiren Makropol ve Blackbox şirketlerinin temsilcilerinin katılacağı bir panelimiz var.
Istanbul Fringe Festival’i dünyadaki diğer Fringe festivalleriyle buluşturan ve onlardan ayrıştıran noktalar neler oluyor? Doğası gereği Fringe festivallerde üçüncü yılına giren Istanbul Fringe Festival nasıl bir yere sahip?
Z.U.: Fringe festivalleri belli ortaklıkları paylaşsalar da şehirden şehre değişen çok farklı yapı, ölçek, ekonomik yapı ve sanatsal anlayışlara sahip olabiliyorlar. Bu esnek ve çeşitli yapının özgürlüğünü de özellikle seviyoruz. Farklılıklarına rağmen Fringe festivalleri emerging artist denilen, kariyerinin başındaki sanatçıların alternatif ve deneysel işlerini görünür kılma noktasında birleşiyor diyebiliriz. Istanbul Fringe de bu prensibi paylaşıyor. Özgünlüğü ise İstanbul’da bu dönemde bir Fringe festival neye tekabül eder sorusundan başlıyor belki. Ana akımla alternatif sahnenin iç içe geçtiği, lav hâlde ve her an değişebilen bir alanda varlık gösteriyoruz. Festival bütün kente, köklü sanat kurumlarından alternatif mekânlara, hatta beklenmedik yerlere yayılarak farklı katmanları birbirine bağlıyor. Her sene yoğun yan etkinlik programıyla da uluslararası sahneyle yerel sahnenin anlamlı bir şekilde etkileşime geçmesi için emek veriliyor. Programın açık piyasa ekonomisi gibi bir mantıkla değil de üzerine çok titizlenilen bir seçki oluşturularak ilerlemesi de bir diğer ayırıcı özellik diyebiliriz.
Bu soruyu geçen yıl da sizlere sordum ve bir tekrar şeklinde sormak isterim. Bu yıl dünyadaki Fringe festivallerinin yol haritaları nasıl çizildi? Dijitalleşme diğer Fringe festivallerde de yer edindi mi?
Z.U.: Istanbul Fringe Festival, World Fringe Ağı’nın bir üyesi. Bu anlamda doğrudan iş birliği yaptığımız fringe festivallerinin yanında, takip ettiğimiz farklı fringe’ler de oldu. Pandemi döneminde tüm programını dijital kanallara taşıyan festivaller olduğu gibi ülkelerin uyguladığı önlemler ve içinde bulundukları koşullara bağlı olarak fiziksel ve hibrit festival kurguları da vardı. Tüm bu süreç performans sanatları için belirsizliğin hakim olduğu bir dönemdi ve herkes alternatif çözümler üreterek fringe kültürünü bir adım daha ileri götürebilmeyi amaçlıyor.
Son olarak Istanbul Fringe Festival katılımcılarının festivalden nasıl bir deneyimle ayrılmasını istiyorsunuz/diliyorsunuz? Katılımcılara bir iletiniz var mı?
Z.U.: Festival bizim için şehrin ritmini değiştiren, gündelik hayatın monotonluğundan çıkaran bir deneyim. Özellikle giderek insanların kendine benzemeyenlerle karşılaşmaktan kaçındığı, pandemiyle beraber herkesin daha da kendi içine kapandığı bu dönemde katılımcıların uluslararası, genç, yenilikçi ve dinamik bir atmosfere dahil olmasını istiyoruz. Bu atmosferi oluşturan önemli bir kısım da katılımcılar zaten. Oh be hep beraber bir nefes aldık diyerek, ilham alarak ve estetik açıdan tatmin olarak ayrılmalarını isteriz. Karşılaşma alanlarından giderek mahrum kalıyoruz, bir arada olduğumuzu hissetmeye ve dış dünyayla iletişimde olmaya hepimizin çok ihtiyacı var. Biz ekip olarak aynı anda pek çok farklı görevimiz varken birlikte üretmek, kendimize bu alanı açmak için büyük bir tutku ve heyecanla çalışıyoruz. Bu festivalin devamlılığı ancak katılımcıların sahiplenmesi ve desteğiyle mümkün. Herkesi beraber bu deneyimi yaşamaya, aktif olarak katılmaya, söz söylemeye, sahip çıkmaya davet ediyoruz.
18-26 Eylül 2021 tarihleri arasında gerçekleşecek Istanbul Fringe Festival'in programına ve biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=l1DHNNiwEZ4