25 EKİM, CUMA, 2024

“Şarkılarımızın Özünde Belirli Duyguları Bulmak ve Derinlemesine İncelemek Var”

Zorlu PSM’nin bu yıl 8’incisini gerçekleştirdiği MIX Festival’de sahne alan Alman müzik ikilisi Milky Chance ile üretim pratikleri ve müzikal dünyaları üzerine sohbet ettik.

“Şarkılarımızın Özünde Belirli Duyguları Bulmak ve Derinlemesine İncelemek Var”

2012 yılından bugüne kendine özgü folk, reggae ve elektronik öğeleri birleştiren tarzıyla tanınan Alman müzik ikilisi Milky Chance, “Stolen Dance” şarkısıyla küresel çapta bilinirliğe ulaştı. Liseden beri birlikte çalan Clemens Rehbein ve Philipp Dausch tarafından kurulan Milky Chance, ilk albümleri Sadnecessary ile indie müzik sahnesine güçlü bir giriş yaptı. Blossom ve Mind the Moon gibi albümleriyle ise dinleyici kitlesini genişletti. Indie ve folk müziği modern elektronik öğelerle birleştirerek dinleyicilere benzersiz bir deneyim sunan grup, modern indie sahnesinin özgün seslerinden biri olarak öne çıkıyor. Şarkılarında genellikle içsel sorgulamalar ve özgürlük temalarını işleyen Milky Chance’e MIX Festival öncesi merak ettiklerimizi sorduk.

Birbirinizi liseden beri tanıdığınızı biliyorum. İlk olarak, nasıl tanıştığınızı ve beraber müzik üretmeye nasıl karar verdiğinizi paylaşabilir misiniz?

11. sınıfta, müzik okulunda tanıştık ve okulun başında kimseyi tanımıyorduk. Bu yüzden yakın hissedebileceğimiz insanları arıyorduk. Okulun ilk gününden sonra annemin evine gittik, birlikte vakit geçirdik, birbirimize sevdiğimiz şarkıları çaldık ve o gün derste tanıştığımız başka bir arkadaşımızla birlikte çalmaya başladık.

Birbirinizi uzun süredir tanıyan bir ikili olarak, çalışma dinamiğiniz nasıl? Yaratıcı süreçte belirli rolleriniz var mı?

İkimiz de tüm rollerin bir parçası olmayı ve bu alanları paylaşmayı seviyoruz. Birbirimizin güçlü olduğu alanları biliyoruz, bu yüzden birimizin bir fikri olduğunda ona güveniyoruz. Birbirimizin gelişimini görmekten keyif aldığımızı düşünüyorum. Diğer insanlarla çalışmak ve onların uzmanlıklarını görmek de bizim bir ikili olarak büyümemizi sağlıyor; üretim sürecinde aynı noktada olmak bizi daha anlaşması kolay bir ekip hâline getiriyor.

Fotoğraf: Anthony Molina​

Şarkılarınızı belirli duygulara göre mi oluşturuyorsunuz yoksa özel hikâyeleri var mı?

Evet, kesinlikle. Şarkılarımızın özünde belirli duyguları bulmak ve derinlemesine incelemek var ve doğal olarak bu duygular geçmiş hikâyelere ve deneyimlere dayanıyor. Ancak bu hikâyeleri doğrudan yazmak için kullanmıyoruz. Daha çok o hissi metaforlarla resmetmeyi seviyoruz.

Özellikle “Stolen Dance” şarkısının arkasındaki hikâye ilgimi çekiyor. Belki de sizi dünyaya tanıtan ve hâlâ Spotify ve YouTube gibi platformlarda en çok dinlenen şarkılarınızdan biri. Bu şarkı nasıl ortaya çıktı? Hikâyesini paylaşabilir misiniz?

Aslında bu şarkının hikâyesi bir ses kaydıyla başladı ama bu kayboldu gitti ve iki yıl sonra bu kaydı yeniden ele aldım. Aklımdaki fikir temelde nakarat hâline geldi ve ben de onun üzerine söz yazdım. Bazen üretim süreci biraz zamana ihtiyaç duyar ve tamamlayabilmeniz için demlenmesine izin vermeniz gerekir. Bu şarkı nostalji ve sevdiğiniz birini özlemek üzerine.

Şarkılarınızın yıllar içinde büyüsünü kaybetmeden bu kadar etkili kalmasının nedeni sizce nedir?

Bu sorunun cevabı belki de bizden daha çok dinleyicilerimize ait. Kendi müziğimiz hakkında neden veya nasıl bir etki yarattığına dair düşünmek bize garip geliyor.

Fotoğraf: Anthony Molina

Bir grup olarak birlikte ne gibi aktiviteler yapıyorsunuz? Günlük hayatınızda da birbirinizle iyi anlaşan ve birbirinize ilham veren insanlar mısınız? Birlikte dinlediğiniz sanatçılar kimler?

Evet, hepimiz arkadaşız, ailelerimiz ve çocuklarımız da öyle. Yani birlikte vakit geçirmeyi ve Mk. Gee, Hermanos Gutierrez, Jorja Smith gibi sanatçıları keşfetmeyi, Bob Marley ya da Django Reinhardt’ın eski şarkılarını dinlemeyi seviyoruz.

Daha önce Türkiye’ye geldiğinizi biliyorum. Buradaki seyirci hakkında neler söylemek istersiniz? Dünyanın farklı yerlerinde sahne aldığınızı düşünerek, Türk dinleyicileriniz hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Bize çok sıcak bir karşılama gibi gelmişti ve herkesin gösteride olmaktan duyduğu mutluluğu ve tutkuyu paylaşmak harikaydı. Çok eğlendik!

Son olarak, gelecek projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Milky Chance’ten gelecekte neler bekleyebiliriz?

Önümüzdeki aylarda söz yazmaya odaklanacağız yani yeni müzik üretme ihtimalimiz oldukça yüksek. Yakında 2023 yılında Viyana’da orkestra eşliğinde verdiğimiz konserin canlı albümü de yayımlanacak. Kesinlikle konser vermeye de devam edeceğiz.

Bu röportajı kabul ettiğiniz için gerçekten mutluyuz, zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. İstanbul’da sizi canlı izleyebileceğimiz için çok şanslıyız, yakında görüşürüz!

Teşekkürler, biz de sizi görmek için sabırsızlanıyoruz!

Milky Chance 2 Kasım Cumartesi günü saat 23.45’te, Mix Festival %100 Müzik Sahnesi’nde dinleyicileriyle buluşacak. MIX Festival biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Bu röportaj MIX Festival presented by %100 Müzik kapsamında gerçekleşmiştir.

0
1314
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage