Bu yıl 15.’si düzenlenen Türk Filmleri Festivali, 31 Mart-3 Nisan arasında gerçekleşecek. Toplam sekiz filmin yer aldığı organizasyonda oyuncu ve yönetmenlerle sohbet etkinlikleri de yer alıyor.
New York’a bahar mevsimi neredeyse geldi. Hava ısınmaya başladı. Ağaçlar ilk çiçeklerini verdi. New Yorklular için bu mevsim film festivallerinin de müjdecisi. Tribeca Film Festivali, NYC Bağımsız Filmler Festivali gibi büyük organizasyonların yanı sıra mahallelerin kendi festival organizasyonları da sinemaseverlerin radarında. Türk filmlerine ilgi duyanlar için ise 31 Mart-3 Nisan arasında Türk Filmleri Festivali var.
Festival seçkisinde önceki yıllarda olduğu gibi bu sene de hem bağımsız hem de ana akım popüler filmler yer alıyor. Dört güne yayılan etkinlikte sekiz film izleyicilerle buluşacak, ki bu sayı önceki yıllara göre oldukça az. Bu görece küçük ölçekli festivalin en keyifli yanlarından biri de çoğu filmin gösterimine yönetmen ve oyuncuların da katılması ve sonrasında yer alan soru cevap bölümünün diğer etkinliklere kıyasla daha samimi bir havada geçmesi.
Festival 31 Mart Perşembe akşamı 17:30 seansında Çağan Irmak’ın son filmi olan Nadide Hayat’la açılacak ve filmi takiben izleyiciler başrol oyuncularından Yetkin Dikinciler’le soru cevap etkinliğine katılabilecekler. Cuma akşamı seansında ise Zeki Demirkubuz’un yönettiği ve aynı zamanda başrolünü de oynadığı filmi Bulantı ve ardından yönetmenle sohbet yer alacak.
Mesai saatleri düşünülerek hafta içi akşam seanslarında gösterilen festivalin kalan filmleri ise hafta sonuna paylaştırılmış. Etkinliğin tek belgeseli ve en ilginç filmlerden biri olan Cem Kaya’nın Remake, Remix, Rip-Off’u cumartesi gününün ilk filmi. Cem Kaya Türk filmleriyle ailesinin Almanya’daki video film dükkânlarından kiraladığı kasetlerle tanışmış. Belgesel Türk sinemasının telif hakları yasasının bulunmadığı Yeşilçam döneminde genellikle yabancı filmlerin konuları ve sahnelerini kopyalanmasının adeta bir gelenek haline gelmesini inceliyor. Yönetmen bu belgeselin hazırlık aşamasında yedi yılda bini aşkın film izlemiş ve Temel Gürsu, Memduh Ün, Fatma Girik, Türkân Şoray, Cüneyt Arkın gibi dönemin film endüstrisi çalışanlarıyla yüzden fazla görüşme yapmış.
Venedik Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Jüri Özel Ödülü’nü alan çocuk oyuncu Doğan İzci’nin başrolünde olduğu Sivas filmi, 2014’ten beri dünyanın birçok yerinde sayısız festivalde yer aldı. Kaan Müjdeci’nin yönettiği film 2016 Oscar Ödülleri yabancı film kategorisi için Türkiye’nin adayıydı. New York izleyicisi Sivas’la Cumartesi 15:30 seansında buluşacak. Ardından Tolga Karaçelik’in bir gemide geçen Sarmaşık filmi var. Sarmaşık da New York’tan önce Sundance ve Toronto gibi çeşitli uluslararası festivallerde gösterilmiş ve beğeni toplamış filmlerden biri. Oyunculardan Nadir Sarıbacak film sonrası izleyicilerle buluşacak.
Etkinliğin son gününde gösterilecek olan Ali Atay’ın Limonata filmi festivalin komedilerinden. Makedonya’dan İstanbul’a uzanan bir yol hikayesi olan filmle ilgili hüzünlü bir detay ise başrol oyuncularından Ertan Saban’ın kanserden kaybettiği eşine ve Atay’ın 16 yaşında kaybettiği babasına adanmış olması.
Festivalin en heyecan verici yapımlarından olan, yönetmenliğini Deniz Gamze Ergüven’in gerçekleştirdiği Mustang Fransa’nın 2016 Oscar Ödülleri yabancı film kategorisi adayıydı. Oscar’a aday olan film Cannes, Palm Springs, Glasgow, Hong Kong, Melbourne ve Chicago gibi birçok film festivalinden ödülle döndü. Festival kapsamında Pazar günü gösterilecek olan film ayrıca New York IFC sinemasında hâlihazırda gösterimde.
Festivalin kapanış filmi ise Faruk Hacıhafızoğlu’nun yönettiği Kar Korsanları. Film 1980 darbesi sonrası Kars’ta geçiyor. Yönetmenin ilk filmi olan Kar Korsanları geçen sene Berlin Film Festivali’nde de gösterildi. İngiltere’de fotoğraf eğitimi almış olan Hacıhafızoğlu’nun filmi özellikle görsel açıdan büyük beğeni topladı.
Bu yıl 15’incisi düzenlenen festivalin organizasyonu The American Turkish Society’ye ait. Gösterimler Chelsea School of Visual Arts sinemasında gerçekleşecek. Bugüne kadar 300’den fazla filmle yaklaşık 25 bin izleyiciye ulaşan organizasyon New York’un kültür sahnesine çok önemli bir katkı sağlıyor.