1980 yılının son ayları.Gaziosmanpaşa'da ki lunaparkın yerine, hapishane yapıldığını okuduğu gazeteyi hızla kapatan Nermin Hanım o sabah manşetten verilen habei okuyan bir çok ebeveyn gibi, çocuğu hala okuma yazma bilecek yaşa gelmediği için tanrıya şükretti. Yinede hemen vitrinin üstüne kaldırdı gazeteyi. Kızının lunaparkın resmini görüp 'Neden uzun zamandır lunaparka gitmiyoruz?' sorusunu sormasından korkmuştu belki de yada bazı şeyleri açıklayamamaktan. Masmavi irice gözlerini donuklaştırıp 'Babam nerde?' dediğinde insanoğlunun ilk varolduğu andan itibaren yaptığı lakin düşünme sorgulama güdüsünden vazgeçmeyen, doğru olduğunu düşündüğü şeyi, insanca hatta gururla savunan, bunun üzerine bir hafta kadar önce askerlerce alınıp götürülen babasının nerde olduğunu açıklayamadığı gibi. Gece alelacele nakledildiği hapishanenin avlusunda volta atan Mehmet Bey ise vücudundaki son enerjiyi harcıyordu ağlamamak için. Günler önce atlıkarıncaya bindirdiği kızını takip ederken gördüğü yolu elleri arkasında yapayalnız dönüyordu bugün. Enerjisi bitti. Yere düştü. Ağlamadı.