Yunus Emre... Bilen bilir, anlamı "aşık"tır Emre'nin. Değerli müzisyen, sanatçı Can Atilla son albümü Can-ı Yunus'ta büyük derviş ve eren Yunus Emre'nin hayatını taşımış tılsımlı notalarına... Öyle güzel bir eser çıkmış ki ortaya, daha ilk tınılarında insan ruhunun başka bir boyuta ait olduğu ve gökyüzüne, yaşama, evrene, dünyaya başka bir gerçeklikten baktığı hissine ulaşıyor.
Can Atilla albümü yaparken ruhun yükselişini esas almış. "Can-ı Yunus'un hazırlanma sürecinde hedef aldığım tek ortak ruh: ruhun yükseliş hissiyatıydı. Onun ve diğer tasavvufçuların eserlerindeki ortak nokta ile aynı." diyor. Genel hissiyat bu olsa da, albümün içi semboller ve ezoterik mesajlarla dolu. Her bir eserde başka bir mesaj gizlemiş... Bazılarında aşk, bazılarında yaşam, bazılarında teslimiyet, bazılarında sabır, bazılarında sükut saklı. Damla damla dokunmuş notalara Can Atilla, her bir notaya başka bir dünya saklamış adeta...
Albüme çekilen ilk klip Can-ı Yunus oldu. Birkaç gün önce ilk kez izleyiciyle buluşan klipte bu ezoterik mesaj ve sembolleri sıklıkla hissediyorsunuz. Evreni, geçmiş zamanların hissiyatına dokundurarak çeşitli açılardan yansıtan kareler dikkatimi çekti. Çok estetik olmuş... Manevi yükselişini Hacı Bektaş Veli′nin kendisini yolladığı Taptuk Emre Dergâhı'nda yaşayan ve dergaha türlü hizmetlerde bulunan Yunus Emre'nin yaşadığı dönemleri gözünde canlandırıyor sanki insan... Teknolojinin bunca geliştiği bir yüzyılda, geçmişi bu kadar güzel ve adeta canlı ekrana taşıyabilmek çok etkileyici... Pek çok zamanın içiçe olduğu bir zamansızlık kavramını, zamanın ötesinde var oluşu anımsatıyor...
Sahip olduğu derin duygu dünyası ve engin bilgelikle olgunlaşan Yunus Emre, bazen coşkun, bazen rind, ama her haliyle cana yakın bir derviş olarak tanımlanıyor. İnanan, düşünen ve inanışlarını büyük bir sadelik ve kolaylıkla şiirleştiren Yunus Emre'nin şiirselliği Can Atilla'nın duru, akıcı, insanın ruhunu derinden titreten müziğiyle biraraya gelince, insan yaşadığı dönemi, kim olduğunu, ne için var olduğunu, neye ve nereye ait olduğunu sorguluyor derinden. Tasavvuf alimleri bilirler, ait olduğumuz hiçbir yer olmadığını ve en büyük aidiyetin birlik olabildiğimiz o "ÖZ" olduğunu... İlahi olana giden yolda yalnızca birbirine ayna olan suretler olduğumuzu ve ne ekersek onu biçtiğimizi şu kocaman görünen sonsuz dünyada. Bilirler ki, esas olan sevgi, esas olan paylaşmak, esas olan iyi kalabilmek, esas olan özü bulabilmek ve öz kalabilmek...
Albümün içine bir de hoş sürpriz eklemiş Can Atilla müzikseverler ve sanatçıya desteğin öneminin farkında olanlar için... Günlerce albümü bekleyip büyük bir heyecanla ona kavuştuktan sonra, karşıma ilk çıkan mesaj beni kocaman gülümsetti. Eklediği küçücük bir mesajla sevenlerine hem parayla satın alınamayacak bir sürpriz hazırlamış hem de korsanın önüne geçmek için çok kibar ve estetik bir mesaj vermiş.
Üçleme albüm serisinin ilk çalışması olan bu albümde toplam on üç eser yer alıyor. Gayb, Yunusname, Elif Biçare, Od, Taptuk Sultan Aşkına, Aşk-ı Rumi, Dergahta Yeniden Doğuş, Umut Yolcusu, Hacı Bektaş’ın Huzurunda, Balım Sultan, Can Surete Gelince isimli eserler var. Beni en çok etkileyen, ruhumu titreten iki eserse, Can-ı Yunus ve Elif Biçare!
"Elimden bu kadarı geldi." demiş Can Atilla, ama daha ne olsun ki! Öyle güzel olmuş ki, insanın Yunus olup aşk yazası geliyor tarihe yeniden...
Emeğinize, ruhunuza, var oluşunuza sağlık Can Atilla...
Benden paylaşması, sizlerden eşlik etmesi... Haydi, siz de bu müziğin büyüsünde kaybolun, bambaşka bir dünya bir albüm uzağınızda...
Bu da Elif Biçare'den bir damla ilham vermesi için...
https://www.youtube.com/watch?v=yAtppYg5iWQ