Sanatçı ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buluştuk. Halı Atölyesi’ne bizi davet etti. Halı Atölyesi sanatçının öğrencileri ile birlikte ayakta tuttuğu bir oluşum. Kısaca “Halı” diyorlar, dokuma yapılıyor, her taraftan iplikler, halılar, ipliklerle sarılı sandalyeler, afişler, çıkartmalarla dolu bir atölyeydi burası. Atölyede sadece halı üretimi yapılmıyor, burada performanslar düzenleniyor, çeşitli etkinlikler yapılıyor. Üniversite’ye açılan kapısından buradaki performanslar bütün üniversite ile paylaşılıyor. Ayrıca Aksoy, “açık atölye” anlayışını benimsiyor, yani Halı’ya herkes gelebilir. Üniversitenin, kamusal alanın parçası olan Halı’nın, herkese her zaman kapısı açık.
Halı’daki değişken üretim pratikleri, sınırları önceden belirlenmiş sabit kurallar üzerine odaklanmıyor. Üzerinde durulan meseleler, önceden öğrenilmiş, ezberlendikçe katılaşmış meseleler oluyor. 90’lardan kökünü alan bu oluşum, kronolijik bir mekanizma olmamakla beraber, sanat eğitiminin, estetik ve politikin deneyimlendiği bir ortam, çok kere süreklilik arzeden etüdler ile meselelerin çözümlendiği, koptuğu ayrılıp geri geldiği bir araç oluyor burada.
Sanatçının işlerini incelediğimizde, Halı atöylesinden yola çıkarak benzer kaygıların taşındığını gözlemliyoruz. Politik, sosyolojik, tarihsel birçok meseleye değinen sanatçı, oldukça cesur bir dil ile otoritelere, kökleşmiş kurallar ve haksızlıklara adeta meydan okuyor. Yurtiçi ve yurtdışı birçok sergide yer alan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor. Aksoy, ayrıca Atılkunst kolektifi gibi birçok ortak çalışmada yer almıştır. Atılkunst; sanatçının, iki sanatçı arkadaşıyla 2006-2013 yılları arasında yürüttüğü bir sanat kolektifi, her hafta internet üzerinden yayın gerçekleştirerek birçok sanat etkinliği ve eyleminde yer almıştır.
Bu noktada sanatçı ile röportajında birkaç işiyle ilgili soru sorduk. Aşağıda, sanatçı ile görüşmemizden şekillenerek aktarılan işleri bulunuyor.
GARİP BİR PANDİK I
DUBLE HİKAYE
KILIK KIYAFET
NO NAME
BERABER VE SOLO ŞARKILAR